17 Nisan 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

17 Nisan 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EŞLERİNİN AĞZINDAN GÜNÜN ADAMLARI Salim Başolu Anlatıyor gözlü, uzun kaşlı, keskin hatlı, tat- lı bir hanım. Üzerinde çiçekli bir elbise var. Tabii söze kocasının sıh- hatini sorarak başlıyorum. Meliha hanım da büyük bir nezaketle eşi- nin iyi olduğunu ve ona benim gele- ceğimden bahsettiğini söylüyor. Sa- lim Başol röportaj için "Lüzum var mı? Ben hakimim!" demiş. Zaten onu konuşturmağa çalışan gazete- cilere hep bu cevabı veriyor. Meliha Başolla sohbetimiz aynı konu üzerinde devam ediyor. Başol, Temyiz Mahkemesinde ciddiyeti ve aksiliği ile şöhret yapmış bir ha- kim. Bütün meslek hayatı boyunca onu Adliye, binasında gülerken ve- ya bir arkadaşıyla şakalaşırken gö- ren yok. Avukatları paylar, sıra- sında salondan dışarı çıkarır. İlk olarak Temyiz Birinci Daire Reisi iken ismi meslek çevresi dı- şında duyulmaya başlıyor. Hüseyin Cahit Yalçın, Aldoğan, Gülek dâ- valarındaki kararları, o devrin İk- tidarı ile Muhalefeti arasında gün- lerce münakaşa mevzuu oluyor. Bilhassa Gülek meselesinden sonra Başolun görülen lüzum üzerine va- zifeden uzaklaştırılması bir ogün meselesi gibi görünüyor. Bakkal- larda, taksilerde bile hep bu ko- nuşuluyor. Meliha hanım endişe i- çindedir. Kocası hakimlikten başka birşey yapamaz ki... Bütün hayatı, istikbâli mevzuubahis. Fakat hay- kalkışmıyorlarsa, karardan da onu cezalandırmaya çalışmıyor- lar. Muhakkak ki Salim Başol, ha- kim olarak en büyük imtihanım o zaman vermiştir. Eğer iktidar onda tesir altında kalmaya bir temayül görseydi ve eğer. Başol bitaraf ha- kimliğini unutup, bir an için rel cana kapılmış olsaydı, o hakimi mesleğinin sonu gelmiş demekti, Bunlar olmadığından, ona dokuna- mıyorlar. Tabii Salim bey bu sıkın- tılı günlerde de ağzını açıp, bir şey söylemiyor. İstikbâli hakkında her kafadan bir ses çıkarken, o gene hakimlik sıfatına bürünüp, susu- yor. Geçen sene Başollar yazı Erdek- AKİS, 17 NİSAN 1961 te geçirmişlerdir. O sıralarda dört beş kişi bir araya toplanınca laf dö- nüp dolaşıp Sonbaharda başlayacak mahkemelere geliyor. Herkes bir tahminde bulunuyor, yalnız Ba- şolun sesi çıkmıyor. "Beis bey, siz ne düşünüyorsunuz?" dedikleri za- man hep lâfı değiştiriyor. O kadar ki şimdi aynı ahbaplar sitem edi- yorlar. "Yüksek Adalet Divanı Baş- kam MM demek o zamandan İnsan bir Girmenin diye. Halbuki Salim Başolun sırrı, işte bu: Ha- kimliği, beşeri hislerinden ağır ba- sıyor. En büyük aşkı 2 içerken, Meliha hanım kocasının resmi hayatı ile husu- sinin arasında o kadar güler yüzlü konuşkanmış. Ev halkı ile şakala- şır, onları hep güldürürmüş. Hele oğlu Güngürle olunca, Güngör ismi ortaya atılınca Me- liha hanımla genç komşusu birbir- lerine bakıp, gülüyorlar. Yüksek Adalet Divanı Başkanının yegâ- ne zaafına temas ettiğimiz belli. Salim Başolun her gördüğüne ilk suali şu: "Oğlum kime benziyor?" Haklı olarak tıpkı babasının mode- li olduğu söylenince dünyalar onun oluyor. Daha Niksarda, Güngör bir haç aylık bebek iken Salim bey e- vine koşar, oğlunu uykuda seyre- dermiş. Biraz büyüdükten sonra çocuğun dersleri ile, eğlencesi ile düşmezmiş. Hep Güngörü anlatır- mış. Arkadaşları takılrlarmış. "Nazar değecek, şımaracak" diye. Fakat, anne baba talihli. Meliha hanım tevazuundan öyle diyor ama, aslında talihten değil. Şüphesiz iyi terbiyeden. Gürgör hiç bir zaman büyüklerinin yüzünü kızartmamış- tır. Yüksek tahsil çağı gelince, Ba- şol oğlunu kendisi gibi hakim yap- mak istemiş, fakat o razı olmamış- tr. Belki çocuk babasının maddi balamdan hiç te tatminkâr olmayan yorucu hayatini göze alamamıştır, belki de annesinin tesiri altında kalmıştır. Meliha hanım Güngörün ya mühendis, veya doktor olması- nı istemiştir. Sonra, Teknik Üniver- sitede karar kılınmıştır. Fakat Salim Başol ve eşi Meliha Başol Saadetin sırrı: Anlaşma

Bu sayıdan diğer sayfalar: