April 17, 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

April 17, 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Amerikan Tiyatro trupunun "Cam biblolar" ı Saat gibi şöhreti Amerika hudutlarının dışına taşmış bulunan Helen Hayes sanatıy- la da seyircileri (o büyülemektedir. Türk sinema meraklıları kendisini an son, başrolünde İngrid Bergman'ın oynadığı Anastasla filminde görmüş- lerdir. Aynı zamanda bir da Oscar kazanmış bulunan Helen Hayes An- karalılara unutulmaz bir hatıra bı- rakmıştır. Truptaki başka bir şöhret, bin zamanla" Greta Garboya partnerlik yapan lLeif Erickson'dur. Erickson asıl şöhretini beyaz perdede kazan- mış, oradan sahneye, geçmiştir. Bu usun boylu, yakışıldı sanatkârı "Jo- an of Arc - Jandark", "Sorry Wrong Number", "Show Boat", With a Song in my Heart" ve "Tea and Sympathy" filmlerinden hatırlayanlar tavırlarını yadırgamamışlardır. Tru- pun üçüncü bir şöhreti, Türkiyede az tanınan June Havoc, bir dördün- cüsü de Helen Menken'dir. Fakat kadro son derece kalabalıktır. Zira oynanan piyeslerden sâdece "The Glass Menagerie" az kahramanlıdır. Öteki ikisinde sahneye bir çok kimse çıkmaktadır. Ayrıca teknisyenleri, idarecileri ve tabii rejisörleriyle trup elli kişilik bir kafile teşkil etmek- tedir. Ayrı bir oyun tarzı akat Amerikan trubu, bütün bun- ların üstünde, daha doğrusu, bü- AKİS, 17 NİSAN 1961 tün bunların sayesinde türk seyirci- yi oyun tarzıyla cezbetti. Her üç piyeste de mükemmel bir mizansen kendini herkese hissettirdi. o Gerçi turnenin hazırlıkları piyes oyazarla- rının bizzat nezaretinde yapılmıştır. Ama oyunların cereyan tarzı par- makları hakikaten ağızda bırakmış- tır. Meselâ "The Miracle Worker'de Annie Sullivan'ın küçük ve asık He- len Keller'e yemek yemesini öğret- meye çalıştığı bir sahne vardır iki oyuncu bunu bir otomat intizamı içinde, her hareketleri saniyeyle he- saplanmış tarzda oynamaktadırlar. Nitekim seyirciler bu kadar mükem- meliyet karşısında bütün oyunların son derece dikkat ve itinayla, adeta kronometre tutularak (o hazırlandığı, bütün mizansenlerin verildiği hiç kimsenin nazarından kaçmamııştır. Bu, sâdece sanat gücünün değil, ay- rıca ciddi bir çalışmanın, gayretin, yani meslek haysiyeti ve oâdabının da bir neticesidir. Bu temsillerin na- sıl bir prova devresinden sonra sah- neye konduğunu tahmin etmek için kâhin olmaya hiç lüzum yoktur. Ama emekler boşa gitmemiş, mükemmel temsiller hazırlanmıştır. Türk seyircinin hayran kaldığı başka bir husus, oyunun sürati ol- du. Oyuncular çabuk amerikanca değil, anlaşılır ingilizce (konuşmak- taydılar. Ama üç temsil boyunca tek kelime uzatılmadı, tek replik aksamadı, tek hareket yayvan ve rahvan hale sokulmadı. Sahnede her- kes, hepimizin hayatta konuştuğu gibi konuşuyordu. Türk seyircisi oyun sürati bakımından Muhsin Er» tuğrulun Şehir Tiyatrosu havasın- dan kurtulup Carl Ebert'in Devlet Tiyatrosu havasına geçince geniş bir nefes almıştır. Nitekim ondan son- ra bizde de oyunlar biraz hızlandı- rılmıştır. Ama bu birinci sınıf ame- rikan trupunun oyununu görmek, bi- zim rejisörlerimize inşallah bir fikir telkin etmiştir. Sürat ve çabukluk) sağlam prova, laubalilikten uzak ar- tistler ve ciddi çalışma neticesinde nasıl "acelecilik" olmaktan çıkmak- tadır, üç temsilde bunu amerikalı sanatkârlar Ankaralı seyircilere gös- termişlerdir. Bilhassa "The Skin of our Teeth" de ve "The Miracle Wor- ker"de bu gayretler şahikasına eriş- miştir. Her halde New York Guild tiyat- rosunun temsilleri, türk seyircisi ta- rafından uzun yıllar hatırası muhafa- za edilecek ciddi ve büyük bir ame- rikan başarısı olmuştur. Basın Şeref Divanı Tebliği of. Dr. Naci Şensoy baş- kanlığında toplanan Basın Şe- ref Divanı aşağıdaki o tebliğin yayınlanmasını kararlaştırmış - tır: on günlerde bazı basın mensupları arasında o karşılık- lı olarak yapılan yayınların ifa- de ve üslüpları karşısında, Ba- sın Şeref Divanı, Ahlâk Yasa- sının 2 nci maddesinin aşağı- daki fıkralarının oO©hemmiyetle hatırlatılmasını zaruri sormuş- tur. ahıs, müessese ve züm- hedef tutan yazılarda kullanılamaz, karşı releri galiz kelimeler şeref ve o haysiyetlere haksız yayın yapılamaz. Amme menfaatini ( ilgilen- dirmeyen hallerde fertlerin hu- susi hayattan küçük düşürücü şekilde teşhir edilemez. Şahıslar, müesseseler veya zümreler aleyhinde iftira ve isnatta bulunulamaz." u hükümlere azami riayet gösterilmesi hususunda basın mensuplarının dikkatlerinin çe kilmesine karar verilmiştir. 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: