31 Temmuz 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

31 Temmuz 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER- mışlardır. Tulga Malta Köşkünü, mu- hakkak ki kirası mukabilinde, tacir- lere klüp yapmaları için vadetmiş- ken, Çelikoğlu halka açık bir Beledi- ye Gazinosu haline getirmiştir. Zaman gelmiş, hiziplerden birinin ak dediğine diğerinin kara demesi yüzünden 2 küsur milyon nüfuslu İs- tanbulun yarım milyara yakın büt- çeli Belediyesinde faaliyetler, nerdey- se felse uğramış, su ve ekmek mese- leleri gibi müstacel ve hayati mese- lelerde dahi ihtilâflar çıkmıştır. Tulga ile Çelikoğlu, 'bir türlü bir çalışma ahengi Okuramamışlardır. Çelikoğlunun en büyük kaprisi, Bele- diyeyi Vilâyetten ayırarak kendi ba- şma buyruk hale gelmekti. Hattâ Çelikoğlu, sıkı-fıkı olduğu M. B. K. üyeleriyle (yaptığı görüşmelerden sonra İstanbul gazetelerinin Vilâyet- Belediye muhabirlerine Belediye ile Vilâyetin ayrılacağına, İçişleri Ba- kanlığında oçalışmalar yapıldığına dâir haberler uçurmuş Tulga da tek- zip oedegelmiştir. Son tekzibinde Tulga: ulga: “— Tamamiyle hayal mahsulü bir haberdir. İçişleri Bakanlığı Müsteşa- rı telefon ettiler, haberi tekzip etme- mi bildirdiler. Esasen ayırma ameli- yesine koyulacak bir durum yoktur. Zaten bizim üç ayımız kaldı. Niçin ayrılsın?" demiştir. Çelikoğlunun ra yüzünden Belediye üzerinde tam bir kontrol tesis edemiyen . cezri tedbirler alma ve temizlik yapına yoluna git- meyi bir süre önce münasip buldu. Evvelâ Çelikoğlu hizbinin aslarından Vehbi Yüreklinin başında bulunduğu Danışma ve Kovuşturma Kurulunu lâğvetti. Delsü ile Hukuk İşleri Mü- dürü Turan Gürsoyu da vazifelerinden affederek Belediye avukatlığına ata- dı. Kendisine reva görülen muamele- yi haysiyet kırıcı bulan kırlaşmış saçlı, yakışıklı Delsünün Belediye avukatlığından da istifası, bardağı taşıran son damla oldu. Çelikoğlu derhal Tulgaya başvurarak Delsünün istifasının kabul olunmamasını ve es- ki görevinin verilmesini istediyse de, çift yıldızlı General buna yanaşmadı. Çelikoğlu, Batılı bir kafa taşıyan ve entrikalara pek aklı yatmıyan Tulga- ra, aksi halde kendisinin de istifa edeceği ültimatomunu çekince, aldı- ğı cevap: “— Öyleyse yazılı olarak verin" UL, Tulga Çelikoğlunun istifanemesi- ni alınca, vesikayı muameleye koy- mıyacağını, kendisini bir ay izinli addedeceğini belirtti. Fakat Çelikoğ- lu, huzurdan ayrılır ayrılmaz hiç ara vermeden bir dahili tamim yayınlı- yarak mesai arkadaşlarına veda et- ti ve böylece de devam edegelen buh- 18 ran, hiç olmazsa su yüzünde kapandı. Ancak Çelikoğlunun, istifasına rağ- men, kendi kendine tahsis ettiği ma- kam otomobilini bir hafta daha mu- hafaza .etmesi için yaptığı müracaat, dikkate değer. , İnanılmaz fakat doğru estanbuldaki bir başka bomba istifa haberi, evvelki haftanın sonunda gazetelerde arz-ı endam etti ve sürp- riz tesiri yarattı, İstanbulun dirayet- li Emniyet Müdürü Nevzat Emre- alp. hem görevinden, hem de meslek- ten çekiliyordu. Hele, Emrealpin 45 yaşına rağmen 25 senelik emeklilik müddetinin dolmasına şuracıkta iki sene kaldığını bilenler için haber, hayret verici oldu Tarsus Amerikan Kolejini bitiren Emrealp, Mülkiyeden 1940'ta mezun olmuş, üç sene askerlikten sonra po- lislik mesleğine atılmıştır. Amiri Tul- ga ile istişareden sonra istifa dilek- çesini 27. Temmuzda İçişleri Bakan- lığına mizacına uygun şekilde, sessiz sedasız gönderdi, cevabım ' bekleme- ğe başladı. İstifasından kimseye bah- setmediği için haber, Vilâyet kana- lından, o da ancak dört gün sonra duyuldu. Emrealp, müracaat eden gazetecilere haberi doğruladı, sebep- lerin ise, "ailevi ve şahsi" olduğunu bildirdi. Fakat Emrealpin yalan söy- lemek İtiyadında bir adam olmadığı- nı bilen tecrübeli gazeteciler bile, is- tifaların çoğunun üzerine o yapıştırı- lan klişeleri andıran "ailevi ve şah- si" mazeretine bir türlü inanamadı- lar. Menfi çevreler ise derhal kolları sıvayıp, bulandırıcı rivayetleri sürat- le yaymağa koyuldular. Nevzat Emrcalp "Hayat pahalı!" Ama basiretli Emrealpin şöyledir ği doğrudur ve istifasının sebebi de son derece saf ve masumdur. Emre- alp, üç erkek çocuk babasıdır ve bir de evlâtlıkla beraber altı kişilik bir aileyi geçindirmek zorundadır. Oğul- larından en büyüğü, Tarsus Ameri- kan Kolejinde okumaktadır ve lise- nin birinci sınıfındadır. İkincisi de ilkokulu bitirmiştir ve Emrealp, iyi bir tahsil görmesini istediği için, onu da Tarsusa, Amerikan Kolejine gön- dermeyi düşünmektedir. Emrealpin, ağır ,mesuliyetli İstanbul 1100 lira para geçmektedir. 500 lira- sını Şişlideki, kaloriferi dahi olmıyan ve kendisine hatırı hürmetine kirala- nan, mütevazi evine kira olarak öde- mektedir. 100 lirayı de Emniyet Mü- dürlüğü tabldotuna yatırınca, geriye koskoca ailenin bütün masrafları i- çin 500 lira kalmaktadır. Emrealp, ucu ucuna geçinebilmek için, son 12 ay zarfında Mersindeki babasından tam 17 bin lira para çekmiştir. Ama babası yaslanıp çalışamaz hale gelince ve annesi de ağır şekil- de hastalanınca, Mersindeki mem- ba kurumuş, iş başa düşmüştür. Ba- bası, Mersine dönmesini, Lemas na- hiyesinde, iyi bakıldığı takdirde sene- de 40-50 bin lira getirebilecek limon bahçesinin başına geçmesini istemek-, tedir. Emrealp te, limon ağaçlarının dibinde, sebzecilik te yapmak sure- tiyle, senelik geliri 60-70 bin liraya çıkarabileceğini düşünmektedir. Emeralp istifayı çok daha önce- va kafasına koymuştur ama halko- gününün geçmesini beklemeyi, aha uygun görmüştür. Emrealp kendine, "Her vatandaş Emniyet Müdürlüğünden güler yüzle çıkmalıdır" Müdürüyken, düşük Koraltanın suis- timallerine göz yummağa, 9 subay hâdisesinde (o yukarıdan emredilen tarzda harekete tahammül edemedi- ğinden, gene İçişleri Bakanlığına, müracaat ederek, İstanbuldan başka herhangi bir yere ve herhangi bir vazifeye tâyinini istemiş, Sivas Em- niyet Müdürlüğüne atanmıştı. Şimdi, şöyle bir sual sorulabilir: Gestapo Zeki Şahin Emniyet Amiri, mezhebi geniş zevç Ferit Sözen Em- niyet Müdür Muavinliği maaşıyla İs- tanbulda krallar gibi hayat sürer- lerken, nasıl olur da Emrealp, hem de Emniyet Müdürlüğü maaşıyla ay- nı şeyi yapamaz? Bu sualin cevabı, ilk iki kafadarın bugün Yassıadada hesap vermesi, üçüncüsünün ise, va- zifeden ayrılırken arkasında sadece teessür hissi bırakmasındadır. AKİS, 31 TEMMUZ 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: