31 Temmuz 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

31 Temmuz 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Duruşmaların Anatomisi İşin Şakası Kalmayınca Bi r mahkeme, suçsuz olanların suçsuzlukları anlaşıl- n ve gerçekler tam manasıyla ortaya çıksın diye ancak Yassıada Divanı kadar gayret sarf edebilir. Başol ve arkadaşlarının, muhakeme ettikleri zihniye- tin sahiplerine karşı gelmiş milletvekillerini ötekiler- den ayırmak ve kurtarmak için a çırpındıklarını sezmemeye imkan yoktur. Bu gayretlere yardım eden- ler çıkmıştır, bir nevi suçluluk psikoza içinde karşı ge- lenler- Ama şimdi, akla karanın belli olma gününün böylesine yaklaştığı bir sırada son davranışlar, şüphe - siz son karar üzerinde son tesiri icra edecektir. Ondan sonra geç kalınmış olacaktır. Menderese takılıp ta Yassıadalara kadar gidenler, ayıklıkları nisbette ger- çeklere ışık tutacaklar, gerçeklere ışık tuttukları nis- bette boyunlarının etrafına sarılmış ipin soğukluğun- dan uzaklaşacaklardır. Başsavcı Egesel 107 sanığın idamını isterken belki iddia makamı işgal edenlere has bir mübalâğada bulunmuştur. Ama talep, pek çok kimse için şaka zamanının geçtiğinin ve şeriatın par- mak kesmede tereddüt etmeyeceğinin açık delilini teş- kil etmiştir. Yassıada sanıkları içinde öyleleri vardır ki, avu- katlarının pembe rüyalarıyla bugüne kadar avunmuş- lardır. Memleketteki siyasi hâdiseleri değerlendirmede inanılmaz hatalar yapan bu avukatlar, müvekkilleri- nin sözleri önüne sâdece hayale dayanan manzaralar sermişlerdir. Bekleme, çözülmeme, birbirini suçlamama Yassıadada âdeta gizli parola yerine geçmiş ve bu pa- rolaya uymayanlar bizzat arkadaşlarına hışmından Divana şikayette bulunma zorunda kalmışlardır. Yet- ki Kanununun Anayasaya aykırı olduğu inancını, hiç çekinmeden ifade eden Kemal Özçoban bu sınıf sanık- ların 1 numaralı simasıdır. Buna mukabil, arkadaşları- nın ihanetine marna kalarak feryad basan, fakat "Ben söylemem, Allahtan bulsunlar!" diye belki asil zannettiği, aslında gülünç ve son derece tehlikeli bir Donkişotluğun zırhına bürünmüş Baha Akşit öteki sı- nıfın temsilcisidir. Egesel bunlardan birincisinin bera- atini, ikincisinin idamını istemek suretiyle her koyu- n kendi bacağından asılacağını ve divanın peşin hü- bulunmadığını en kapalı gözlere bile Şimdi, bu açık kapıdan geçip geçmeme sanıkların samimiyet derecelerine, gerçekleri konuş- turmakta gösterecekleri iyi niyete bağlıdır. Yoksa, adaletin gözdeki yaşa bakmayacağı ve suçluluğa gö- nüllü olarak kabul edenlerin, suçsuzlukları taklanda bir delil gösteremeyenlerin akıbetine aynen maruz bıi- rakılacakları açık bir hakikattir Aslında da, bir mahkemeden suçsuzları kurtarmak için Yassıada Divanının sarfettiği gayretlerden nota fazlasını beklemek haksızlıktır. Bir mahkeme, sanığa sâdece fırsat verir. Fırsattan faydalanmak veya fay- dalanmamak artık sanığa, avukatlarına kalmış bir hu- sustur. Yassıada Hâdisesinde beliren gerçek, adalet dışı bir kuvvetin hükümler üzerinde müsbet veya men- fi bir tesir yapmayacağı, yapamayacağı gerçeğidir barometrenin ibresi, Referandum günü gelip . Bu noktanın, pembe gözlüklü avukatlar tarafından hayal edilen nokta olmadığı sa- nıklar ve yalanlan tarafından görülmez, hâlâ kum üze- rine bina inşa etmeye çalışılırsa Divanın çalışmaları 20 sonunda dökülecek göz yaşının hacmi mutlaka büyük . Yassıadadan kurtulmak için adaleti tatminden a çare bulunmadığı anlaşılır, kabul edilirse bazı lüzumsuz ıstıraplar önlenmiş olur. Bir iktidar takımının, en büyüğünden en küçüğü- ne, sağlamı ve hastasıyla, akıllısı ve safıyla, habisi ve inatçısıyla bir kaç saat içinde derlenip bir kurak adaya sürülüvermesinde elbette ki bir hazin taraf vardır. İn- san gözünü kapayıp ta bunların kaderleri üzerinde dü- şünürse içini hüzün kaplar. Her bir sanığın bir de aile- si bulunduğu, bu ailelerin bütün fertlerinin tarifsiz ke- derler içinde olduğu muhakkaktır. İhtilâlden bu yana, bunların cehennem azabı çektikleri, hele on düşük mevkie en yüksek yerden sukut suretiyle geldikleri için acıyı daha da, derinden hissettikleri bilinmektedir. Zaten bu yüzden değil midir ki, o takınım elinden en çok çekmiş olanlar bile yüreklerinde nefret, ve iğren- meyle karışık bir acıma hissi duymaktadırlar t Ama, 107 kelleyi fütursuz isteyen Başsavcının de- diği gibi, Yassıadada 107 adamın hayatından çok daha mühim bir şeyle, bu Gopraklar üzerinde yaşayan ve k il 1 oynanmaktadır. Di- vandan çıkacak karar uzun yıllar söylenecek ve ibret derslerinin en mükemmeli yerine geçecektir. Başsavcı, şiddetin sâdece bu gayeyi temin maksadıyla istendiği- ni, yoksa şahsi bir hesaplaşmanın asla bahis konusu olmadığını belirtmiştir. Şiddeti önlemenin tek yola, bu şiddete şahsen lâyık bulunulmadığının ortaya konma- sı, delillerinin gözler önüne serilmesi ve adalete yar- dıma olunmasıdır. Yassıadada bütün melanetlerin açıklanmadığım hissetmek zor değildir. Ada sakinleri, belki Süreyya Ağaoğlunun işmar yoluyla müjdesini verdiği "değişik şartlar"ı beklemenin rehaveti içinde D.P.mekanizmasının gerçek işleme tarzını ağızlarıyla söylememişlerdir. D.P. Genel idare Kurulunda işlerin döndürülme, kararların alınma tarzı, Menderesin ve hattâ Bayarın tazyikleri misalleriyle dile getirilme- miştir. D.P. Grup idare Heyetinin gerçek yetkileri ve mensuplarının suça iştirak payları delilleriyle belirtil- memiştir. Meclis Başkanlık Divanının hangi tesirler karşısında bırakıldığı vak'a zikredilerek söylenmemiştir. Eğer sanıklar başkalarının suçunu tekabül etme kara- rındaysalar, susmakta devam edebilirler. Cezası idam olan bir fille gönül rızasıyla katılmak bir cezayı, sâde- alçaklık etmeli bir v mak isteyenlerin tutmaları gereken yol, kendiliğinden belirmektedir Bu yol samimiyet yolu, itiraf yola, gerçeği konuş- turma yoludur. Zira son pişmanlık fayda vermeyecek- tir. AKİS, 31 TEMMUZ 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: