16 Ekim 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

16 Ekim 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

genci halayından mahrum etmiştir. Senatör Özkaya şimdilik sevimli ha- nımıyla beraber tatlı bir balayı dü- şünmektedir. Ortalık durulunca Öz- kayaları başkentte oariyan dostları, muhtemelen, göremiyeceklerdir. Tunçkanat ailesi: Haftanın ortala- rında gene bir Albayın evinde telâş hayli arttı. Albay Haydar Tunçka- nat gezideydi. Eşi sabahleyin evden çıkıyor, mahalle mahalle (dolaşıyor, ama bir türlü gönlünce bir ev bula- mıyordu. İşten en zararlı çıkanlar, Tunçkanatın pek sevimli oğlu Han- sın ile, küçük kızı Figendi. Çocuklar evde yalnız kalıyorlardı. Aile reisli- ğini birkaç gündür Hansın yapıyor- du. İhtilâl süresince M. B. K. üyele- rinin en sâkini olarak tanınan Tunç- kanatın hayatında Senatörlük büyük değişiklik yapmıyacaktır. Gene. ses- siz sedasız çalışacak, arkadaşlarına uyacak, çoğunluğun fikri neyse, ona "evet" diyecektir Ulay ailesi: Ulay, haftanın ortaların- da, salı günü Meclisin büyük kapı- sında otomobilinden indiği zaman, etrafta tek bir gazeteciye rastlama- yışına hayret etti. Zira hayli oOönem- li bir toplantıya katılmak üzere çağı- rılmıştı. Toplantı OM.B.K. nin Baş- kanlık Divanı odasında yapılacak ve üç sekreterle Muzaffer (o Yurdakuler ve iki Bakan -İçişleri ile Adalet Ba- kanları, katılacaktı» Devlet Bakaranın geride bıraktı- ğımız hafta içinde işi başından aşkın oldu. Denilebilir ki, finişte en fazla yorulan -starda olduğu gibi gene U- laydı. Toplantı sona erdiğinde Ulay, e- vine gitmeyi çok arzuladığı halde tekrar Başbakanlığa döndü. Bütün bunlardan dolayı, yakla- şan seçimler, Ulay âilesini pek se- vindirmektedir. General yakında ai- lesine ve sıhhati günden güne iyileş- mekte olan çok sevdiği kızına kavu- şacaktır. Ancak, rarsanız, asıl çalışılması lâzımgelen günler başla- yacaktır. Bunu Ulay şöyle izah et- mektedir: "— Senatoda İhtilâlden çok daha büyük vazifeler omuzumuza yükleni- yor. İkinci Cumhuriyetin temellerini sağlam attık, binan sağlam çıkaca- ız." Yıldız ailesi: Haftanın ortalarında bir gün, eli çantalı, ziyadesiyle meş- hur papyonlu ve daima gülen yüzlü bir Albay, Meclis koridorlarında bir gazeteci tarafından yakalandı. Ah- met Yıldız, sorulan o suallere cevap vermekten çekiniyordu. Esasen ken- disini Senatörlüğe daha iki ay evve- AKİS, 16 EKİM 1961 Ulay Meclis, önünde "İş iter mi? linden hazırlamıştı. Şimdi daha ziya- de, emekliye ayrılınca alacağı ikra- miyeyi verdikten sonra taksite bağ- latabileceği bir katın peşindeydi. Bahçelievlerde bu o şartlarla birkaç kat bulmuştu. Ama Yıldız ailesine behemehal 3 yatak odalı, 1 çalışma odası bulunan ve bir de salonu olan büyücek bir ev lâzımdı. Zorluk biraz da buradan geliyordu. Doğma büyü- me İstanbullu olan bayan Yıldız, Se- natör hanımı olmaktan doğrusu pek memnun değildi. Başkentte ikamet. İstanbullu bayan o Yıldızı biraz üzü- yordu. Meclis okoridorunda Yıldız şöyle dedi: " sıkıştırılan — İhtilâlin getirmeğe çalıştığı ve üzerinde uğraştığı siyasi ve eko- nomik alandaki problemlerle, onları ilgilendiren kanunlara daima öncelik veren ve böyle konuların gerçekleş- mesi için müzakerelerde bulunmayı arzu eden bir davranışı benimsiyece- im. Şimdiye kadar, bazı önemli mem- leket meseleleri için süratle bir çok tamın çıkardık. Ancak, daha uzunca bir süre içinde çözümlenebilecek me- seleler için de temel tedbirleri ihtiva eden mevzuatı hazırladık. İlk adım- lar atıldı. Binaenaleyh, Senatoya gir- diğimden itibaren bu adımların iler- YURTTA OLUP BİTENLER lemesi yönünde çalışacağım. hayırlı olduğuna inanıyorum.' Gülimsiyen Yıldız, bir iki kelime daha ilâve etmeyi uygun bulmuş ola- cak ki, devam etti! M. inde partilerarası mü- nasebetlerin olgun bir şekilde, vatan- lâyık bir o seviyede Bunun leri zaruretine inanıyorum. Bu arada şunu söyliyeyim ki, bü- tün gönlümle bağlı olduğum ve gele- cek statü icabı ayrılmak mecburiye- tinde kaldığım Silâhlı Kuvvetleri de icabeden her anda temsili, şerefli bir görev sayacağım." Gazeteciye göz kırptı ve aceleci adımlarla merdivenlerden indi. Evde hanımı, yeni baktığı bir kat hakkın- da bilgi vermek için kendisini bek- liyordu, Yurdakuler ailesi: Genç VS yakışıklı Albay, son derece iyi dikilmiş ceke- tinin düğmesini ilikliyerek gülüm- sedi ve karşısındaki genç adama: "— Bilmem ki, ne diyeyim?" de- di. Sonra bir iki saniye düşündü ve devam etti: " Anayasanın hükmü gereğin- ce' Senatör olarak yeni bir hayata başlıyoruz. Oo Prensiplerimiz oo elbette degişmiyecektir. Vazifemizin bundan sonra daha güç şartlarla devam ede- ceğini sanıyoruz. İhtilali, kısıtlanan hürriyetlerin elde edilmesi için yap- tık. Senatodaki vazifemizde de bu unsur temel olacaktır." Sözünü bitirdikten sonra, bilinen nezaketiyle ellerini yana açarak, “iş- te bu kadar" demek istermişçesine bir harekette bulundu. Albay Yurdakuler, geride ui tığımız hafta içinde M K. Başkanlık odasından pek az an Yakışıklı Albayın hemen hemen bos vakti yok gibiydi. Bir yığın iş ara- sında sıkışıp kalmıştı. Bayan Yurdakulere gelince o, em- sali hanımlar gibi, ev derdiyle ouğ- raşıyordu. Üstelik, aile hayli kalaba- lıktı. Bu bakımdan, beş odalı o bir daire arıyorlardı. Aile dostları, ba- yan Yurdakulere yardım için semt semt dolaşmaktadırlar. Örnek bir çift teşkil eden Yurda- kulerlerin seçimden sonraki hayatla- rında büyük bir değişiklik olmayacak- tır. Senatör Yurdakuler, oakşamlan gene bir iki kadeh viskisini (o içecek, çalışma odasına çekilip çalışacak, bayan Yurdakuler eşine (o yardımcı olacak ve Yurdakulerler gene resep- siyonların en zarif çifti olmakta de- vam edeceklerdir. 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: