9 Temmuz 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

9 Temmuz 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İmam Nikâhı ve Ötesi Jale CANDAN Sayısız sosyal dertlerimiz var. Bunlardan bir tanesi de imam nikâhıdır. İmam nikahı Cumhuriyet devrimi boyunca, yasakların en tesirli şekilde tatbik edildiği devirde bile, hiçbir zaman terkedilmemiştir. Bunda dini bir inançtan çok, devam ettirilen alışkanlığın, kolaylığın, erkek egoizması ile kadının bütün meselelerden "habersiz"liğinin rol oynadığını kabul etmek lazımdır. Mesele üzerinde duran müşahitler, evlenme işlerindeki bazı formalite oteferruatının köylüyü oO"hükümet nikâhı" yerine "hoca nikâhı"na ittiğini ötedenberi osöylemektedirler. İşte bu görüşle ilgili olarak ve Medeni Kanun çerçevesi içinde, ev- lilik işlerini kolaylaştırmak üzere, Adalet Bakanlığında kurulan ko- misyon çalışmalarına başlamıştır. Komisyonun, aynı zamanda evlilik dışı doğan çocukların tescil işlerini de hızlandırmak ve basitleştirmek üzere imkânlar aramakta olduğunu da gazete haberlerinden öğrenmiş bulunuyoruz. İşte bu, meselenin belki de düğüm noktasını teşkil | et- mektedir. Evlenme dışı doğan çocukların korunmasının; toplumda yer sahibi olabilmelerinin temini, kaçınılmaz bir görevdir. Hele bugüne kadar geçici kanunlarla tescili yapılan çocukların sekiz milyona var- dığı ve daha yüzbinleroce çocuğun tescil edilmeyi beklediği düşünülür- se, dâvanın önemi ne kadar, kanunlarla halledilmiş durumdadır. kendiliğinden ortaya çıkmış olur. 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanuna ek olarak çıkarılan Böylece, Medeni Kanuna göre ek- Dâva bugü- lenmelerine herhangi bir engel bulunmayan, ancak evlilik dışı beraber yaşıyan kimselerden doğmuş çocukların tescili sağlanmıştır. ki, bir yandan çocuğu koruyan bu geçici kanunlar, bir yandan Medeni Kanuna karşı yapılan birleşmeler, mına yol açmıştır. sesesine darbe indirilmiştir. Çocuklarını nasıl olsa tescil ettirebileceklerini kimseler, biç olmazsa bir süre için, Nisan aynıda Ankarada toplanan İkinci Milli Sosyal Hizmetler feransında- tanınmış bir hukukçumuz da meseleye dokundu ve ğu başka yollardan koruma çârelerini aradı. ki, evlilik dışı doğan çocuğu koruma zarureti, gibi bir sonucu kolaylıkla doğurmaktadır. rulan Medeni Kanun Komisyonunun bu, imam nikâhının Bu suretle, Medeni Kanunun tarif ettiği aile mües- kolaylıkla deva- düşünen birçok imam nikâhı ile yetinmektedirler. Kon- çocu- Fakat öyle anlaşılıyor imam nikâhım teşvik Adalet Bakanlığında Oku- iki ucu aynı şekilde netameli dâvayı halledecek çâreyi bulmasını umut ederken, ben gene devrimle- rimizin kökleşmesi meselesinde aynı noktaya gelip duracağım: oKa- nunlar, yasaklar ve ceza, reformların gerçekten yerleşebilmesi | için kafi değildir. Bunların yanında ikna amacı güden sabırlı bir çalışma- ya, çabaya lüzum vardır. kötü gelenekler üzerinde onları aydınlatmak, uyarmak, zorundayız. Köy okullarına aydın imam yetiştirmek ve umacı haline ten" kurtarmak bölge ihtiyaçlarına göre, derhal yeniden kurmak, uyarma ve Halkımıza devrimlerimizi daha iyi tanıtmak, "habersizlik- yeni bir şekil vermek, getirilen köy enstitülerini aydın- latmanın hayalden uzak, pratik, en kestirme çâresidir. tüste doğan çocuklardı. Hemen he- men bütün köy kadınları bundan şi- kâyetçi idiler. Gergi, çocuklarını se- viyorlardı, fakat üzülüyorlardı, İkiz- lerini emziren çok genç bir esmer kadın, çocuk bakımı hakkında ken- dilerine öğüt veren bir üyeyi dikkat- le dinledi, sonra içini çekerek; "— Haklısınız. Biz de artık ço- cuklarımızı daha iyi yetiştirmek is- tiyoruz. Ama, benim beş çocuğum var, daha kim bilir kaç tane olacak!" dedi. Köye giden yol Köylü kadınlara bahçecilik odersi veren mütehassıslar ise başka bir mesele karşısında kalmışlardı. Köy erkeklerinin çoğu, civarda ken- dilerine iyi para getiren işler obul- muşlardı ve birgün köylerini o bıra- kıp şehre inmeyi, bir gecekondu sahibi olup yerleşmeyi düşünüyorlar- dı. Köyde toprak işleyenler azalmış, bahçelerin çoğu bozulmuştu. Toprak- la uğraşmak uzun ve yorucu işti.. Ekip, köyde üç saate yakın bir zaman kaldı. Doktor hanımın işi bir türlü bitmiyordu. Köy Kadınına Yar- dım Kolunun Türk Başkam Perihan Fişek, evine misafir olarak götüre- receği çalışkan küçük Mustafanın hazırlığı ile meşguldü. Kolun Ameri- kalı Başkanı Eleonara Wan Dyka, çocuklara resimler gösteriyor, onlarla oynuyor ve türkçe konuşuyordu. Bir grup ise, köy bekçisinin evinde, ge- tirdikleri hediyelerle çocukları o giy- diriyordu. Faal üyelerden Bilon Gü- rayman, Macide Buldam ile çocuk- ların öğretim meselesini konuşuyor ve köye iyi bir öğretmen bulmanın çârelerini (o araştırıyorlardı. o Birçok köyler gezmişlerdi ve köyün en ö- nemli meselesinin köy öğretmeni ol- duğunu görmüşlerdi. Kanatlerince, bir öğretmen, köyün veçhesini ode- giştirebiliyordu. Mükdfatlar 56 lira 60 kuruş Doçent Veteriner Nihal Erk, şısındaki AKİS muhabirine lümsedi ve: — Doğrusunu isterseniz, herkes veterinerliği hayvan aşkı oyüzünden seçmez. Mesleğe tesadüfen girenler de, bu sahada çalışmaya başladık- tan sonra hayvanları gerçekten sev- meye başlarlar. Sessiz bir omahlü- kun ıstırabını dindirmek, insana Pa- ha biçilmez bir zevk verir. Hayvan- ları, sevmesini öğrenenlerin - insanı kar- gü- daha fazla değerlendirdiği de bir gerçektir. Hayvan seven insan, iyi insandır" diye söze başlad ce Nihal Erkin sözlerindeki doğruluk çok geçmeden anlaşıldı. Olay, geride bıraktığımız o hafta- nın başlarında birgün, Ankara Ve- teriner Fakültesinin şirin çay salo- nunda geçiyordu. Pfizer ilâç firması. Veteriner Fakültesi mezunlarım teş- vik amacı ile her yıl tekrar edilecek bir test imtihanı ihdas etmişti. Bu imtihanda kazananlar 1000,500 ve 250 liralık mükâfatlar (o alacaklardı. Test, nazari bilginin tatbikata dökü- lebilmesini sağlıyacak şekilde hazır- lanmıştı. Dekanın, meslektaşların, mezunların hazır bulunduğu kokteyl- de sonuç ilân edilecek ve mükğâfatlar Pfizer'in Neşriyat Müdürü Gülseren Ramazanoğlu tarafından dağıtıla- caktı. SI mezun içinden Gündoğan Şener birinci, Makail Yenilmez ikinci ve Yaşar Kocaoluk üçüncü gelmişti. İmtihan galipleri, güzel bir sürpriz- le ortaya çıktılar ve para mükâfa- tını opaylaştıklarım, bunu arkadaş- ları ile hep beraber yiyeceklerini i- lân ettiler. Adam başına 56 lira 60 kuruş düşmüştü. Yaşar Kocaoluk: ayata yeni atılıyoruz. Çoğu- muzun cebinde şu anda 10 lira bile yok, 56 lira da fena para sayılmaz!" dedi. Öğrencilerim merakla dinleyen Ni- hal Erkin gözleri yaşarmıştı: — Veterinerler insan ruhunu iyi anlarlar" diye mırıldandı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: