19 Şubat 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

19 Şubat 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dan ve çıplak görünüşe zarar verme- den, eve sıcaklık getirmektedir. Belediye ve Biz Ucuz ve kullanışlı Fakat bu möblenin çok iyi bir tahta Bahçelievlerden (dolmuşa bindim, Cebecide indim. Dolmuştaki şoför, ya- ile yapılması ve çok mükemmel bir nındakl ile görüşürken, minibüslerden şikâyet ediyordu. Dolmuş şofö- işçilikle işlenmesi zorunluğu hesapla- rüne göre, minibüslerin sayısı korkunç şekilde artmıştı, halbuki Belediye- nınca. modern duvar dolaplarının bir nin kararı vardı: Minibüslerin sayısı belirli olacak, bunların haricinde hayli pahalıya çıktığını anlamak müm minibüslere izin verilmiyecekti. Ayrıca bunlar belirli hatlarda işliyecekler- kündür. İşte bunun içindir ki, İsveç- di. Ama öyle olmuyor, gecekondular gibi minibüsler de âdeta yerden fışkı- ten gelen yeni bir duvar etajeri mo- rıyordu. Dolmuşçular için bu haksız ve korkunç bir rekabetti. dası Avrupayı sarmış bulunmaktadır. Şoför bir hayli söylendikten sonra: Çok ucuza mal olan ve evde geniş bir "— Tabii, baştakilerin minibüsü olursa böyle olur. Balık başlan ko- duvarı boydanboya ve tavana kadar kari” dedi. kapliyan bu yeni etajer, birbirine geç- Müşteriler arasında bir meraklı çıktı, "baştakiler"den kimlerin mi- me uzun tahta çubuklardan meydana nibüsü olduğunu öğrenmek istedi. Ama şoför bu kadarını bilmiyordu, sa- gelmektedir. Çam tahtasından yapılsın dece: bu geçme çubuklar 60 santim uzunlu- . Söylüyorlar.." demekle yetindi. ga ve 40 santim genişliğe sahip kasa- Tuhaf bir tesadüf, yarım saat sonra bindiğim minibüs şoförü de dol- lar şeklinde bölümlere ayrılmakta ve muşlardan şikâyetçi idi: neden onlar Belediyeye kazanç payı vermiyorlar- bunların birleştiği yerlerde, uzun vi- dı da, kendisi veriyordu? İşte bunu anlıyamıyordu. Halbuki şoför bu ko- dalarla (o birbirine (o raptedilmektedir. nudaki kanunu pek âlâ biliyordu: yedi kişiye kadar yolcu taşıyanlardan Böylece, uzun tahtalar, dayanak nok- Belediye payı alınmıyacaktı, bundan fazla müşteri alan arabalar ise bir taları bularak sağlamlaşmaktadır. İs- mükellefiyet taşıyorlardı. Gerçi bu, kazanca göre, sembolik birşeydi ama, veç usülü duvar etajeri hafiftir. Bir minibüs şoförü bunu da vermemek istiyordu. odada, kapının üstü dahil, bazen iki Saydım: arabada 13 kişi vardı. Fazladan taşıdığı tek insanın temin duvarı birden kaplamaktadır, fakat edeceği gelir ile Belediye payını birkaç ay içinde rahatça çıkarabilirdi. kapalı kısmı yoktur, herşey açıktadır. Ama bu payı neden vereceğini anlıyamıyordu. Kimse de çıkıp meselenin Çok kullanılan eşyalar, radyo, kitap- nedenini ona anlatmıyordu lar, teyp, plâklar ve şaire ait bölüm- Taksi şoförüne sorarsanız o, hem dolmuştan, hem minibüsten şikâyet- lerde, daha az kullanılan eşyalar od çidir. Hepsinin zapturapta alınmasını, kaldırılmasını, meydanın kendisine üst bölümlerde durmaktadır. Etajerle- bırakılmasını istemektedir. Haklı çıkmak için de hepsi de sözlerini fısıltı- rin önünde duran modern sandalyeler- larla, masallarla bitirmektedir. den biri açılınca uzun bir merdiven ol- makta ve üst raflarla irtibatı sağla- Gr” kızak gibi kayıyordu. Kızılayda bir mağazaya girdim. İçerde telâşlı maktadır. nlar vardı. Biraz önce kapının önünde ayağı kayıp düşen genç bir kadının etrafında koşuşup duruyorlardı. (o Genç "kadın bacağını kırmışa Dernekler benziyordu. Bir işi getirdiler, kadının koluna girdiler. Mağaza sahibi, Çocuk Sevenler Derneği Gere sallıyarak söyleniyordu: Devletin yetiştirme yurtları ile ço- Böyle belediye olur mu? Bu buzlar, bu gidişle, daha bir ay kalk- cuk yuvalarına yardımcı olarak ça- mai lışan Çocuk Sevenler Derneği, bayram vesilesiyle, çocukseverliğinl o bir kere Memleketimizde herkes kazanmak istiyor ama, kimse vergi vermek iste- daha göstermiş ve kesif bir çalışma so miyor. Herkes hizmet bekliyor ama, bu hizmete katılma sorumluluğuna nucunda Aktaş. Zirkaya, Gazi yetiş- taşımıyor, böyle bir zorunluktan habersiz yaşıyor. Kimse de karşılıklı gö- tirme yurtlarına, Keçiören yuvasına, revleri yeteri kadar anlatmıyor. Birçok batı ülkelerinde, kar yağdığı za- Islahevine yetişerek, bütün çocuklarla -an halk, kendi evinin ve dükânının önünü caddeye kadar temizlemeğe bayramlaşma fırsatını bulmuştur. El- mecburdur. Meselâ Amerikada, bu işi yapmayan bir kimse, kendi kaldırı- leri hediyelerle dolu olarak giden üye- mında düşenin açacağı tazminat dâvası sonucunda bütün zararı ödemeğe ler. daha çok çocuklarla kurdukları ya- mecburdur. Almanyadan gelen bir dostum da herkesin kendi kapısının önün kın ilişkiden memnun olduklarını söy- den ne şekilde sorumlu tutulduğunu, hayretle, anlatıyordu. Herkes kapısı lemekte ve hediyelerin ancak bir te- nın önünü temizlerse, temizlik işçisi de caddelerde aynı titizliği gösterir- ferruat olduğunu belirtmektedirler. se, şehir birkaç saat içinde temtemiz olur. Karda, buzda kolunu - bacağını Üylere göre çocukların, herşeyden kıranların sayısı da azalır. Bütün bunlardan en önemlisi, halk, sorum- çok ilgiye, şefkate ve yakınlığa ihti- luluğuna katıldığı bir şeye daha çok sahip çıkar; çocuk, küçük yaştan, yaçları vardır. Bunu sağlamak için çevreye bakarak, sorumluluk sahibi olmasını, iyi vatandaş olmasını öğrenir. Aktaşta düzenlenen bir film ve çay “Halk eğitimi dediğimiz zaman, bundan, okur - yazarlıktan başka günü, aynca bir akşam yemeği, çocuk- anlamlar da çıkarmalıyız. İleri bir toplumun en büyük özelliklerinden biri larla büyükleri birbirine yaklaştır- de, fertlerinin toplumla igili görevlerini bilmeleridir. e Belediyelerimiz il makta çok faydalı olmuştur. o Üyeler radyolarından halka seslenerek, onlara yapılanlardan, yapılacaklardan, koruma birlikleri ile de işbirliği yapa- bütçe imkânlarından ve karşılıklı görevlerden, kendilerinden beklenenden rak ihtiyaçları tespit etmekte ve bu sık sık bahsetmeli, halkı bu konuda eğitmelidirler. Demokrasi, halkın yal- , nız tenkitlere değil, sorumluluklara da katılması ile yürür. Bunun ilk uy- gulama sahası da çevre ve içinde yaşadığımız şehirdir. cı olarak çalışan Dernek, bu bakım- Jale CANDAN dan çabalarının ziyan olmadığından emin bulunmaktadr. Meselâ Gazi Ye- masına önayak olunmuştur. Bir baş- tiyaçlar sağlanırken, çocukların duy- tiştirme Yurdunu ziyaret sırasında bir ka gençkızın gözlük ihtiyacı tespit e- (o dukları memnuniyet ise en fazla "il- gençkızın gözlerindeki (oarıza dikkati dilerek, kendisine gözlük temin edil- (o gi"nin uyandırdığı tatminden ileri gel- çekmiş ve gençkızın göz ameliyatı ol- o miştir. Havlu, pijama gibi medeni ih- mektedir. 26 AKİS, 19 ŞUBAT 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: