30 Ekim 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

30 Ekim 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tün yöneticilerine karşı zaman zaman yapılan müdahalelerle ilgili olduğu için bu davranış, meselenin umumi efkâ- ra intikal etmesini sağladığından, bir bakıma iyi olmuştur. Muhsin Ertuğrul, tiyatronun Haysiyet Kurulu tarafından sorguya çekilmeyi elbette ki gülümse- yerek bekleyecektir. Bakalım, vaktiyle sahneye çıkardığı (o öğrencileri, sanat- larını savunmaktan başka suçu olmı- yan hocalarını sorguya çekmek, hele onu cezalandırmak gibi olduğça komik -ve bir hayli hazin- durumdan kendi- lerini nasıl kurtarabilecekler... Fırtına koparan yazı Muhsin Ertuğrulun Şehir Meclisinde fırtına koparan yazısının en önem- li parçaları şunlardır: "Baylar, bayanlar, niçin bilmedi- ğiniz şeylere burnunuzu sokarak ken- dinizi küçük düşürüyorsunuz? Azçok okur yazar kişiler bilirler ki, Tiyatro çok eski bir kurumdur. Tarihi, mede- niyet tarihiyle atbaşı oberaber yürür. Önümüzdeki yıl 'Delphi' de kuruluşu- nun 2500. yaşı kutlanacak. Sizlerin bu kadar eski bir geçmişi olan tiyatronun bugüne kadar geçirdiği çeşitli değişik- likleri bilmenize imkân var mı? «Kurulduğu günden bu yana tiyat- rolar hürriyetlerini, özgürlüklerini mu halaza etmişlerdir. Her tiyatro örgüt bakımından, bazı yerde Devlete, bazı yerde Belediyeye bağlıdır oama, işine ve idaresine sanatçılardan gayrisi bur- nunu sokmamıştır. Çünkü tiyatro Aris- tophanes zamanındanberi topluma ön- derlik eder. Devleti, hükümeti idare edenleri denetler. Her konuda yol gös- terir... Eski Yunan'da tiyatronun göre- vi, toplumun yararına güdülecek ama- cı çizmekti. Onun için Eflâtun Atina cumhuriyetinin oOdemokrasiyle (değil "Theatrocratie" ile idare edildiğini söy- lemiştir... Hiçbir devirde tiyatro bu hükümet dışı eleştirme, denetleme yö- nünü kaybetmemiştir... "Önce bilinmesi gereken şudur:ti- yatro, her gün değişen hükümetlerin, midecilerle dolan partilerin üstünde bir kurumdur. Toplum ona ancak 'Hür riyet'i, özgür (çalışması için ödenek verir. "Şehir Meclisi üyelerinden birkaçı, eğer tiyatroyu özel çiftlikleri, sanatçı- larım da parayla tutulmuş kâhyaları sanıyorlarsa, o uyansınlar. Bu tiyatro, sanatçılarındır. Belediye ile ilgisi, şe- hirliden vergiyi Belediye topladığı ve tiyatro toplumun hizmetinde olduğu, bu vergiden payına düşeni Belediye kanaliyle aldığı içindir. Tiyatro, hü- kümetlerin veya Belediyelerin lütfu ile yaşayan bir arpalık değildir. Aldığı ö- denek, topluma verdiği yüksek ruh zi- yafetinin, seyirciye yaptığı eğitim ve kültür görevinin karşılığıdır." 32 K İ BİR ÖLÜMSÜZ YALNIZLIK Tahsin Saraçın şiirleri. Çeviri Yayın- evi 1965 Ankara, lüks baskı, büyük boy, 44 sayfa, 5 lira. Türkçeden fransızcaya, fransızcadan türkçeye şiir ve tiyatro eserleri çevi- rileri, sözlük çalışmaları, çeşitli dergi- lerdeki şiirleri, sanat konusundaki ya- zıları, fransızca öğretmenliği ve Talim Terbiye üyeliği göreviyle yıllardanbe- ri türk sanat, edebiyat, dil ve eğiti- mine önemli hizmetleri geçmiş olan ve hâlen Öğretmenler Federasyonu Baş kan Yardımcısı bulunan Tahsin Saraç, şiirlerinden bir kısmını "Bir Ölümsüz Yalnızlık" adlı kitapta toplamış. Ger- çekten itinayla hazırlanmış olan kitap- şiiri yer almıştır. ,, Tiksinti", "Çağlar "Bir Ölümsüz Yal- nızlığa Şimdi Otağ Kurduğumuz", Işık- lı Batak", "Bozgun", “Yalnızlığımı... "Soylu Utku", "Ama Sen...", "Boğun- tu", "Güçlü Ölüm", "Geçkin bir kız- dan Geceye", "Kent-Güzel" adları- nı taşımaktadır. Adnan Turanı ile K. Keskinokun altı deseniyle de süslenen sayfalara şiirler çok rahat yerleştiril- miştir. Birkaç örnek hariç, Türkiyede böyle temiz, titiz, itinalı baskıya sahip kitap pek azdır. Kötü kâğıda baştan- savma basılarak, iğreti kapaklar içinde piyasaya sürülen şiir kitapları insanda şiir sevgisi bırakmamaktadır. Bu ba- kımdan, "Bir Ölümsüz Yalnızlık", Türkiye için lüks sayılabilecek bir nite- liktedir. "Bir Ölümsüz Yalnızlık" Tahsin Saraçın ilk şiir kitabıdır. Fransız şiiri- ni iyi bilen, bunu da son yıllarda ya- yımladığı "Günümüz Fransız Şiiri" adlı, önemli on fransız şairini tanıtan eseriyle ispat etmiş bulunan Tahsin Sa- racın sağlam, arı, temiz bir dili var. Sanata, dile saygısı olan,, yaratma aş- kıyla dolu bir kimsenin iyi örneklerle ortaya çıkmaması ise, hemen hemen, imkânsızdır. Saraç, bu ilk kitabındaki örneklerle başarılıdır. Bu sağlam dille de ilerde daha güçlü eserler verme- mesi için ortada hiçbir sebep yoktur. Saraçın "Bir Ölümsüz Yalnızlık" taki şiirlerinin hepsinin ayni derecede başarılı olduğu elbette ki söylenemez. Meselâ "Değil ki". "Bir Ölümsüz Yal- nızlığa Şimdi Otağ Kurduğumuz”, “Işıklı 'Batak", “Yalnızlığımı..", “Güç- lü Ölüm" şiirleri, bence, ötekilerden daha başarılı. "Işıklı Batak" da şöyle diyor Saraç: "Bir yapışkan sıkıntı mor kanımız- da - Çırpındıkça daha bir gömüldüğü- müz batak . Bitecek belki ancak, ama ancak - Kurşun ve boz maddenin öpüş- TA PL AR tüğü o bir an - İlk ve son Tanrıya denk olduğumuz". "Bir Ölümsüz Yalnızlığa Şimdi O- tağ Kurduğumuz" şiirinde ise şu kıta sımsıcak sarıyor insanı: "tik soluğunca evrenin bir serinlik - Serpilir, yirmi çağlar ötesinden çöllü- müze, - Kaç ölümler aştık da vardık, ancak, işte . Bir ölümsüz yalnızlığa şimdi otağ kurduğumuz". Hele "Yalnızlığımı..." adlı şiirdeki şu mısralar unutulur gibi değil: "Göç kalkmış yaylalarda titrer yal- nızlığımı - Alaca serinliğinde akşamla- rın bir kuru 0t?" Yalnızlık bundan daha güzel nasıl verilebilir! Kitaptaki ondört şiirden ayrı ayrı örnekler vermeğe elbette ki imkân yok. Hele bir şiirden mısralar, parçalar al- mak, o şiiri öldürmek demektir. "Nola ki dağ yelleri kudurup esen hepten - Kopmaz kaya gerçeğine inanmışlığı yo- sunun" diye başlayan "Güçlü ölüm" şiirini baştan sona okumak gerek. Tahsin Saraç bol, zengin imajlı bir şair. Şiirlerindeki burukluk, tıkanıklık belki de biraz buradan gelmektedir. Her mısra bir, hattâ iki imajla yüklü ol- masa, şiirleri belki daha rahat olacak, daha rahat soluk alacak. İmaj bolluğu okuyanı yoruyor, şiirin bütün halde kavranılmasını, duyulmasını engelliyor. Bu, belki, Saraç için bir kusurdur. İkincisi, Saraç şiirlerinde bol sıfat kullanıyor. Meselâ "Ve kör küçüklü- günde, buz bencilliğinde", "Yemyeşil sürgünleri gencecik yüreğin", "O ak ışıltısına bataklıkta çiçeklerin", "Ulu bir utku için dikilen en yüce umut", "Çıldırtan, boğucu, erdemsiz bir susuş", "O yılan düşlerinin mağara soğuğu"... gibi Bunun da şiirin hızını kestiği söy- lenebilir. Saraçın bir başka özelliği de bol bol fiilimsi kullanmış olması ve ge- niş zamanlı fiillere fazlaca yer verme- sidir. Meselâ "Kalkar kartal", "Ulur ala kurtlar", "öter maviyi kuşlar", "Susar gecesini", "Bakıp bakıp", "Ve baş alıp", "Görüp sarısında'?..; gi- bi. Bu da şiiri oköstekleyen bir' başka unsurdur. Saraçın şiirlerinde somutun soyut- laştırılması ise, her şiirin, hattâ her mısraı, okunduktan sonra, uzun uzun he emr gerektiriyor. Bu, şiirdeki o önemli "â ın duyulmamasına se- bep Ser a şiir yakından alıp götüren değil, uzaktan alıp getirendir. Bütün bunlara rağmen "Bir Ölüm- süz Yalnızlık" başarılı bir eserdir. Sa- racın, bu temel yapı, bu sağlam dil ve dünya görüşüyle ilerde daha güçlü ör- nekler vereceğini sanıyorum. K. 30 Ekim 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: