11 Aralık 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

11 Aralık 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Türkiyede Ordu ve İktidar Bir memlekette Kara Kuvvetleri Komutam orgene- ral, Milli Savunma Bakanına Meclisten bir kanu- nun nasıl geçmesini arzuladığım tebliğ ederse, o memleket için en büyük talihsizlik bu hadise karşı- sında "Önemli değil!" diyen bir Başbakandır. Hadi- seleri böylesine hafife alan ve teşhisleri bu kadar ba- sit bir Başbakanın elinde memleket kaderinin tehli- kelerden masun bulunduğuna inanmak kolay değil- dir. Kara Kuvvetleri Komutam orgeneralin Milli Sa- vunma Bakanına arzu tebliğ etmesi önemli değilse, acaba önemli olan nedir? Cemal Turalın mektubunu Hükümete her gün gelen 4-5 milyon yazışmadan biri- addetmek, bırakınız bir Başbakanı, biraz aklıselim sahibi her hangi bir görevli için dahi, inanılması güç bir ciddiyetsizlik örneğidir. Meclisten geçirilmesi düşünülen bir kanuna karşı, Kara Kuvvetleri Komutanına ne oluyor, önce lütfen bu söylenir mi? Yarın Deniz Kuvvetleri Komutam, sonra Hava Kuvvetleri Komutam, daha sonra ordu komutanları, tümen komutanları, alay komutanları Meclisin ve Hükümetin tasarrufları hakkında artık vaziyet mi alabileceklerdir, yoksa bu yol bugünden, ciddi bir devlete yakışır şekilde (kapatılacak mıdır? Memleketin, devlet adamı seviyesinde bir Başbakan- dan cevabını beklediği soru budur. Türk Silâhlı Kuv- vetlerinin kendisi de, hiç şüphe yok, böyle bir bekle- yişin içindedir. Süleyman Demirel bir memlekette iktidar devral- mıştır ki, o memlekette Silâhlı Kuvvetler, bir ordu ayaklanmasından sonra politika sahasını sivil idare ye bırakmışlar, bunu kabul etmek istemeyen mensup- larını iki defa bizzat yenilgiye uğratmışlardır. Bu Si- lahlı Kuvvetler, maddi ve mânevi manasıyla, kışlala- rına çekilmişlerdir. Ancak, bu neticeyi sağlayan Hükümet bir basit gerçeği hatırından hiç çıkarmamıştır. Hem de, ba- şında, İsmet İnönü gibi Silâhlı Kuvvetler üzerindeki otoritesi ve prestiji o tartışılamayacak bir Başbakan bulunduğu halde.. Bu gerçek, her memlekette olduğu gibi Türkiyede de, Ordunun en tesirli baskı grupla- rından birini teşkil ettiğidir. Dünyada, akıllı ve basi- retli iktidarların, Silâhlı Kuvvetlerin önemli konular- daki temayülünü hiç kaale almadan hareket ettikleri bir tek ülke gösterilemez. Bu temayülü kim ifade eder? Türkiyede, bu te- mayülü Türk Silâhlı (Kuvvetlerinin (Başkomutanı Genel Kurmay Başkanının ifade etmesi âdeti ve ana- nesi, iktidar Süleyman Demirele devredildiği zaman yerleşmişti. 1961 ile 1964 arasında Başbakan İnönü, Orgeneral Sunayın dışında bir tek komutanla bir tek gün bir tek politika meselesini görüşmemiştir. 1961 ile 1964 arasında Başbakan İnönü, Orgeneral Sunay- la her meseleyi görüşmüştür. Ama Başbakan İnönü bu konuşmaların bir tekini dahi, parti içindeki bir siyasi rakibine veya memleketteki siyasi hasımlarına karşı kullanılmak üzere gazete sayfalarına aksettir- 11 Aralık 1965 Metin TOKER memiştir. Bir Hükümet için Silâhlı Kuvvetlerin tema- yülünü bilmek görevdir. Bunun, Ordunun başı tara- fından ifade edilmesi ve bunun, siyaset pazarlarında kullanılmaması şartıyla.. Cemal Tural hadisesinde bu iki esaslı şartın iki- sine de uyulmamıştır ve Silâhlı Kuvvetlerdeki tepki de, memleketteki tepki de bundan doğmaktadır. Türk Silâhlı Kuvvetleri, kendi adına her isteyenin konuş- masına müsaade edecek istidatta değildir. Türk Si- lâhlı Kuvvetleri, partiiçi iktidar yarışmalarında rol alınmasına şiddetle karşıdır. Zira bu, Orduyu politi- kaya itmenin en iptidai, ama aynı zamanda en vahim şeklidir. Orgeneral Sunayın, Başbakanla bir politika me- selesi görüşecekse, bu konuşmaya hiç kimseyle te- mas etmeden, emrindeki ordunun nabzını bilmeden gittiği düşünülemez. Böyle hallerde, büyük ve küçük komutanların, astlarının da gerçek fikirlerini almış olarak aralarında istişarede obulunduklarım, görüş teatisi yaptıklarım ve Silâhlı Kuvvetlerin temayülünü öyle tesbit ettiklerini tahmin bir kehanet sayılmama- lıdır. Ordudaki cuntalar 1961 ile 1964 arasında böyle kaldırılmış, ordu birliği böyle kurulmuş, ordu ile İktidar karşılıklı güven ve saygı içine böyle girmiş- lerdir. Simdi, Orgeneral Turalın davranışı ve politika esnafının bunu kullanma gayreti ve yönü bu dengeyi sarsarsa her şeye çok yazık olur. Orgeneral Tural, Türk Ordusunun bazı temel ananelerini şahsında temsil eden vatanperver, otori- ter ve sert bir askerdir. Demokratik rejime ve meşru iktidarlara olan bağlılığı her türlü imtihandan geç- miştir ve şüphe götürmez hal almıştır. Hiç bir idea- lizm tarafı bulunmadığı son derece açık 21 Mayıs ser- güzeştinin takibinde, şahsen, son derece değerli bir rol oynamıştır. Cemal Turallar, Türk Komuta Heye- tinin belkemiğini teşkil ederler. Ama, bu tip bir as- ker için, istemeyerek ve hiç kendi kastı olmaksızın politikaya bulaştırılmak, felâketlerin en büyüğüdür. Türk Silâhlı Kuvvetlerinde, | ile 1964 arasında kurulan usulün ve yaratılan havanın devamı memle- ketin en kutsal menfaatleri için şarttır. Her politikacıda Ordu ile oynamak istidadı var- dır. Hele bu, çiçeği burnunda ve ne oldum delisi, ken- dini pek kurnaz bilen ve dev aynasında gören bir po- litikacı olursa.. Türkiyede İhtilâlden önce ve İhtilâl- den sonra "kendine göre bir ordu" kurmak isteyen heves sahibi çok çıkmıştır. Bunların hepsinin hüsra- na uğramasının sebebi, Türk Ordusunun "kendine gö- re bir ordu" haline gelmeğe müsait bir ordu olmama- sıdır. İsmet İnönünün, bir ihtilâl sonrası ordusunu sükünet ve güven içinde bir ordu haline getirebilme- sindeki sır, bu gerçeği hareketlerinin temel prensibi yapmasıdır. Bu prensipten dönülmesi, pahalıya malolur. bilhassa dönene çok

Bu sayıdan diğer sayfalar: