11 Aralık 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

11 Aralık 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER disine, arzuladığı metni verdiğinde kurnaz kurnaz parladı. Süleyman Demirelin önündeki metin, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ce- mal Turalın Milli Savunma Bakanı- na yazdığı ve gizli kalması, en azın- dan gazeteye verilmemesi gereken mektuptu. Türk Ordusundaki eski ekolün bu saygıdeğer temsilcisi, kendi samimi bir inancını, emrinde- ki kuvvetlerin tamamına da male- derek Milli Savunma Bakanına bil- diriyordu: Ordu disiplini bakımın- dan, 21 Mayıs suçlularının affını doğru bulmuyordu. Demirelin gözleri, eline geçirdiği bu metni kaç türlü kullanabileceği düşüncesiyle parladı. Aman Allah! Önce ve en önemlisi, parti içindeki büyük rakibi Saadettin Bilgiçi vu- racaktı. Bilgiç, gene bir ihtiyatsızlık yapmış. Eski Harbiyeliler Derneği- ne gitmiş, oraya fahri üye olmuş, bir de yüz lira vermiş, onların dâva- larını savunma sözü vermişti. De- mirelci kaynaklar, bunu haber al- dıklarında, havadisi gazetelere u- çurmakta gecikmemişlerdi. Şimdi Turalın ihtiyatsızca yazılmış mektu- bu, Silâhlı Kuvvetlerin Bilgiç aley- hinde vaziyet aldıkları, yani Demi- reli destekledikleri şeklinde gösteri- lebilir, böylece parti içinde Genel Başkan bir kuvvet iğnesi yemiş o- lur, hâlâ devam eden bazı endişeler dağılırdı. Sonra, vaad edilmiş af dolayısıy- kıpırdanmış- la eski Demokratlar lardı ve ağırlıklarını Başbakan üze- rinde hissettiriyorlardı. Bu tazyike AP çevrelerinde verilen isim "Baya- tın Faturası"dır. AP'nin zaferi ney- di? DP'nin eski Umum Müdürünün eseri miydi? Bu, elbette ki DP'nin zaferiydi ve "İstismarcı Demirel" bu zaferin sahiplerine, istediklerini artık ödemek zorundaydı. İstenilen, siyasi haklar olmasa bile, "bir ta- kım haklar"ın iadesiydi. Seçmek ve seçilmek, o Yassıada (hükümlüleri için Anayasa tarafından menedil- mişti. Ama bunlar, partilere, bir kanun çıkarılırsa girebilirler ve ora- lara hâkim olabilirlerdi ya.. Hem, bu maksadın mükemmel bir de ka- muflâjı mevcuttu. Avukat, doktor, mühendis Yassıada mahkümları mesleklerini icra ediyorlardı. Ama mahkümlar vardı, vaktiyle öğret- men, müsteşar, umum müdür, yani devlet memuruydular. Bunlar, mede- -- haklarından mahrum oldukları i- çin görevlerine dönemiyorlardı. Bu, haksızlık değil miydi? Akıllı Demirel bu, "medeni hak- lardan mahrumiyet cezası"mn kal- dırılmasının altında nelerin yattığı- nı bildiği ve bunun kendi başına ge- tirebileceği tehlikeleri gördüğü için kafa sallamaya hiç niyetli değildi. Ama, açıktan vaziyet alacak medeni cesaret de AP Genel Başkanının ta- biatı içinde yoktu. Şimdi, Kara Kuv- vetleri Komutanının mektubu Demi- rde fırsat veriyordu. Eski Demok- ratlarla 21 Mayıs suçlularım birleş- AKİS tirdi ve bunların affının önüne Or- duyu çıkardı mı, elini yıkayıp dert- ten kurtulabilirdi. Mektubun daha ne faydaları yok- tu ki? Havuz ve balık hikâyesi Kara Kuvvetleri Komutam Orge- neral Cemal Turalın, keyifli an- larında yakınlarına sık sık anlattığı bir hikâye vardır. Tural böyle anlar- da etrafını çevreleyenlere çatık kaş- larla baktıktan sonra, — Bir havuz var, bunun kena- rında da içi balık dolu bir kava- Z... Kavanoz devriliyor, içindeki balıklar da havuzun içine karışıyor- lar..." diye girizgâh yapar, bir an susar ve ortaya sorar: — Bu işte kabahat havuzda mı, balıklarda mı, kavanozda mı, kava- nozu devirende mi, yoksa kavano- zu havuzun kenarına getirip bıra- kanda mı? Ardından, sıra ile etrafındakilere sormaya başlar: "— Suç kimde?" "— Havuzda!" "— Bilemedin!.. kimde?" "— Kavanozda!" Sen söyle, suç p "— Sen de bilemedin! Böylece, soru herkese tekrarla- nır, mümkün olan bütün ihtimaller sıralanır ve buna rağmen Tural hiç bir cevabı kabul etmez. Bu hikâye Genel Kurmay Başkanı Sunay ve Orgeneral Tural Zincirin halkaları 11 Aralık 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: