4 Haziran 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

4 Haziran 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

R Ah, şu kültürlü mületlişler ! İki hikâye anlatacağım size, Birincisi yüzdeyüz gerçek. Sözüne inandı. gım bir yas duydum, sonra açtım telefonu Radyoya, müzik ya sordum, aslı var mu diye; yok diyemedi, Evet, bir rad- yo hikâyesi buz Tabii, çok eski zamanlarda geçmiş bir hikâye. Çok eski önce, Efendim, evvel zaman, kalbur saman içinde; bir padişah, Kaf dağı. nın arkasındaki bir ülkenin Mey teftiş etmekle birini görevlen- dirmiş. Müfettiş altından girmiş, üstünden çıkmış radyonun. Uçan kuş bile kurtulamıyormuş elinden, O kadar sert ve o kadar keskinmiş Ki, müdür bile sinmiş bir köşeye, müfettişin şoföründen -tabii, atlı ara- ba şoförü- şube müdürlerine kadar herkese komutlar vermesine, ya- yından mon: adar herşeye karışmasına göz yurmuş. İşte bu mü- fettiş, ei birinde, plâk dolduran orkestralardan birinin çalışmasını ; dinlemiş ve tüyleri diken diken olmuş. Meğer o orkestra Kwai Köprüsü adlı şarkıyı çalmıyor muymuş!,. Tabii kıyametler kop- muş, Siz radyoda plâğı olan bir parçayı nasıl çaldırırsınız, çalan orkes- traya nasıl para ödersiniz, diye, İşte o gün bugün, Kaf dağının arkasındaki ülkenin radyosu, dahâ önce plâğı yapılmış hiçbir şeyi yerli müzikçilerine çaldıramaz olmuş, Beethoven'i, Gershwin'i, Strauss'u filân kapı dışarı etmiş. İkinci hikâyeyi de bir dostum anlattı, ama doğruluğunu tevsik ede- medim. Bu da bir opera hikâyesi. Tabli Aydın Güne açtım hemen te- lefonu, doğru mu diye sordum, “Vallahi haberim yok” dedi ve katıla katıla güldü, Müzikten fazla anlamam ya, buna ben de çok güldüm, Bel ki aslı yok ama, bizim müfettişlere o kadar çok yakışıyor ki, anlatmaz- sam çatlarım, Politikadan şu günlerde belki sizi de eğlen Efendim, Aydın Günü Bakanlığa ihbar etmişler, hep kendi dostla- rına rol veriyor diye, Hemen bir müfettiş gelmiş Operaya ve son oyna- nan operanın bütün temsillerinin rol listesini istemiş. Getirmişler. Başlamış okumaya: “28 Şubat, Madam Bütterfiy, Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet; 29 Şır bat, Madam Butterfly, Leylâ, Meylâ, Hasan, Hüseyin; 30 Şubat, Madam Butterfly, Gülden, Mülden, Ali Veli; 31 Şiibat, Madam Butterfiy, Nevin, Mevin, Kırkdokuz, EM...” Ve o çatıp sormuş Aydın “ Kim bu Madam Butterfiy, neniz er Suat GENER ml beri Türkiyede, Bizimle beraber, ha- do Bass ni neredeyse, Esil; Hem Türkiyeyi çok sevi: “yor, hem türkleri, Yalnız İki şeye alışamadı: koyun etine ve e vor dolaşan dinleyicilere” de- e kırmızı kazaklı iii. gk se en doktoru ça yı onun için istemiyordu. memur ge şarkı sesini kesen birileri ol lakin Prof. Lessing'in, konser sırasında yürüyen kırmızı kazaklı gence pen tepki de kasten mü:- lıydı. Her şehirde aynı şekil de ARA ni surat astik- tan sonra, yila göz bim Çünkü Münih Müzik A- kademisinin bu de; i profesörü halka çoksesli m tanıtirken konser dinlemesini de tmek ge- rektiğine inanıyordu. Nitekim Ör- kestra, bir gin önce, Denizlideki ci könserinde sahneye, sine- mayı sarsan Islıklar arasında çık- e EY rl ene son kendilerine sunulan müziği kırk — bk müzikseverler gibi o yeli ve sessiz s top yepyeni bir kültürü her yönüyle öğretmek, an- lat un. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrasının bu i bahar gezisi Balıkesirde başladı, Edremit, Mani- sa, Aydın, Denizli, Nazilli üzerinden , terbi- ba- geçip Antalyada sona erdi. Bütün konserler izahlıydı. Orkestra üyele- rinden biri önce çalgıları tanıtıyor, sonra dinleyicilere her eserden, ön- ce kısa bilgiler veriyordu. Ayrıca, her gidilen şehirde orkestrayı anla- tan, resimleriyle çalgıları izah eden broşürler dâğıtılıyordu. Sadece As- pendostaki konser konuşmasız ol du. Otobüs ve otomobillerle gelen binlerce dinleyici, açıkhava tiyatro- sunun dörtte üçünü doldurmuştu, O gece Aspendosta, en kötümser kişi» lerin tahminiyle bile sekiz binin üs tünde insan vardı. Sanatsever An- talva Valisi Şerif Tüten parayla bi: let sattırmamış, konsete girişi ser- best bırakmıştı. Ayrıca o gece, Va linin konuğu olarak, Köçekçenin bestecisi Ulvi Cemal Erkin, eşi Fer- hunde Erkin ile, kendi eserinin ses- lendirilişinde hazır bulunmak üzere Antalyaya gelmişti. Şerif Tüten, konserden önce kısa bir konuşma yaparak, Atatürkün güzel sanatlara verdiği önemi anlattı, sanat ve kül tür dallarında çağdaş uygarlığa © vak uvduramıyan ulusların sadece yol yaparak, fabrika açarak yükse: lemiyeceğini söyledi, oCumhuriyet- ten sonra teksesten çoksese geçme- mizin önemi üzerinde durdu. Şerit Tüten konuşurken, AKİS yazarı, Orkestranın bu gezi sırasında kendi şehrine uğramasını engelliyen kül tür ve sanat düşmanı Kütahya Vali sini düşünüyor ve acı acı gülüyor du. Oda Atatürkün valisiydi, bı da... Fakat, aralarında dağlar kada fark vardı. OY. Ji 1/A1 4 Alİ, ME debi Tel e (AKİS — 165) 4 Haziran 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: