18 Aralık 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

18 Aralık 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KOMÜNİST DİYE KİME DERLER? ÜRKİYEDE sağı ve solu, ko münizmi ve kapitalizmi, burju- vayı ve proleteri şunun şura- sında altı, yedi yıldır kendi ara- mızda, serbestçe konuşuyoruz. 0- nun öncesi bu çeşit fikir tartışma- ları tabuydu. Zaten bundan dola- yıdır ki yasak kalkınca ortaya fır- layanlar, hangi kampta olurlarsa olsunlar, kendi yarım yamalak bil- gilerini bir takım kerametler şek- linde piyasaya sürmüşlerdir. Bu gayretlere her zaman iyiniyet de hâkim olmamış ve bir tozkoparan fırtına o tartışmalarda gözün gö- zü görmediği bir karışıklık doğur- muştur. Bilgiler Lr kulaktan dolma olduğ n bir katı ve eski kapitalizm, hi iti ve eski komü- nizm fikirlere temel yapılmıştır. Bundan yıllarca önce söylenmiş, fakat artık hiç bir manası kalma- mış sözler bilgiç edalarla tekrar- lanmış, çoktan üzerinde karara varılmış meseleler Türkiye'de ye- ni baştan açılmıştır. Bilhassa dü- şünen genç beyinler bu konuları, susamışların heyecanıyla içmişler, önlerine getirileni fazla tereddüt göstermeden, dikkatle inceleyeme- den ve incelemek için dağarcıkla- rında bir imkâna malik bulunma- dan kabul etmişlerdir. Bundan dolayı bazı peşin hü- kümler yer yer yerleşmiştir. Fa- natik bir komünizm düşmanlığı, fanatik bir kapitalizm düşmanlığı belirmiştir. Kaybolmuş bir kapi- talizmin düşmanları kendileri gi- bi kim düşünmüyorsa onu satıl- mışlıkla suçlamışlardır. Değişmiş bir komünizmi hâlâ yaşıyor sanan- lar, komünizmle hiç İlgisi bulun- mayan düşünceleri kızıla boyama- ya kalkışmışlardır. U DEVİR tabii idi. Geçirilmesi gerekiyordu. Her başlangıçta olduğu gibi bunda da bir takım madrabazlar çıkacak, akı kara, ka- rayı ak diye satmaya kalkışacak- lardı. Antikomünizm ticareti nasıl kârlı olduysa sosyalizm satıcıları da hayatlarında biç görmedikleri parayı, şanı, ilgiyi, siyasi payeyi kazanmışlardır. Kuyruk yağlı olunca hiç kimse onu elinden kaçırmak istemez. He- le, bu şahsi nimetlerin yanında, istikbale ait daha da tatlı hayal- ler bulunursa... AKİS Ama Türkiye'de her şey, bu devrin geride kaldığını gösteriyor. Tartışmalardan gerekli tecrübeyi edinen, açılmış pencerelerden dı- şarı bakan, meselelerin derinine i- nen ve tarih İçindeki cereyanları artık ayırt eden dimağlar hangi kelimelerin hangi manaya geldiği- ni anlamaktadırlar. Bir toplumda kompradorluk i- tibarsızlık veriyorsa, o toplumda hiç kimse çıkıp da "Ben kompra- dorum" demez. Aynı şekilde bir toplumda komünist olmak yasak- sa ne şahıslar, ne teşekküller ko- münistliklerini açıktan söylerler. Ancak bu, o toplumda ne komp- METİN TOKER radorların, ne komünistlerin bu- lunmadığının delilini teşkil eder. Aksine, toplumu, onları teşhis- te daha dikkatli davranmaya iter. Bu iş, hele bir takım herkesi ko- münistlikle, bir başka takım ise herkesi komprador olmakla suç- larken o kadar kolay değildir. ÜRKİYE'DE komünistler, ken- dilerine göre bir "komünist" tarifi icat etmişlerdir ve bunu mütemadiyen tekrarlamakla bir "postulat" yaratmak amacım güt- mektedirler. Bu tarif ilk başlar- da "Komünist diye komünist par- ti üyesine denir" idi. Bunu şöyle tamamlıyorlardı: Madem ki Tür- kiye'de komünist parti yoktur, de- mek komünist de mevcut değil dir! Türkiye'nin en ciddi bir gaze- tesine bile sokuşturulan bu yut- turmacanın bir çocuğu dahi uzun süre kandıramayacağı farkedildi- ğinde komünizmin başka bir ta- rifi piyasaya sürülmüştür. Bu ta- rife göre komünizm işçi ve köy- lünün, ihtilal yoluyla burjuva sı- nıfım ortadan kaldırması ve ken- di siyasi iktidarını kurmasıdır. Burada üzerine basılan terim "ih- tilâl yoluyla "dır. Halbuki "yol"un bir prensip değil bir taktik oldu- ğu kolay ortaya konmuş, bu suya tirit yutturmaca da, şu günlerde bütün inandırıcılığını kaybetmiş- tir. Bugün daha ziyade, bir cere- yan bağımsızsa, bir cereyanın be- lirli merkezlerle ilişkisi yoksa o cereyanın komünist cereyan sayı- lamayacağı fikri kafalara yerleş- tirilmek istenmektedir. Sanki kastroizm bağımsız de- ğilmiş, sanki kastroizmin belirli merkezlerle ilişkisi varmış gibi. Ama kastroizmin bir komünist cereyan olduğu bizzat Fidel Cast- ro tarafından açıklandığına göre, her halde bizimkiler "Yok, öyle değildir. Castro bilmiyor" diyecek değillerdir. OMÜNİZM bugün bir toplum düzeni, bir hayat tarzıdır. Bir cereyanın, bir kimsenin, bir te- şekkülün rengi ancak, getirmek istediği düzen dikkatle incelendi- ğinde anlaşılır. Komünist, toplu- ma komünist düzeni uygulamak isteyendir. O kadar. Başka her ta- rif, konuyu bir ucundan tutup ö- teki tarafları gözden kaçırmak- tır. Şartlara komünist düzeni ih- tilâl yoluyla kurmak uygun sai ihtilâl yoluyla kurmamak.. Dı lişkilerin şöyle olması elverişli bu- lunur, böyle olması.. Bunlar ko- münizmin tarifinde esas değildir- Akıldaki düzen nedir, ona bak- tartışmalarının lâf kalabalığından kurtarılıp bu yöne itilmesi devri gelmiştir ve toplum bunu anlama- ya hazırdır. Her halde biz bunu yapacağız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: