29 Mayıs 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

29 Mayıs 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife S Mevsim yemekleri Yazın ilk aylarında balık sevi- lir. Beyaz etli balıklar daha Je rile tercih edilirse de esmer etli balıklar da yağ ve vitamin cihe- len daha zengin olduklarından ihmale lâyık değildirler. Ucuzluk- ları dolayısile esmer. balıkların fıkara ve amele sınıfı tarafından fazla yenmesi pek münasiptir. Balık alınırken gözlerin parlak Ve etlerin sıkı ” olmasına dikkat lâzımdır. Balık pişirmek zanmedildiği ka- dar kolay değildir. Bahk haşlanır- ken koku ve Jezzetinin kısmı azamı suda kalacağından bu yolda ihzar edilmiş balıkların salçasında kendi suyunu kullanmak - muva- fıktır. Kızartılacak balık evvelâ yıka- np iyice kurulandıktan sonra yu- murta ve galetaya bulamalıdır. Küçük balıkları kızartmak ( fazla mıktarda yağ kullanmak, büyükler için ise dışlarının hemen kavrulup içlerinin çiy kalmaması için az yağ istimal edilmeli; Tavadan çıkan balıklar evvelâ ikiye bükülmüş bir. kaba bakkal küğıdı üzerine atılp yağı süzül- düken sonra tabağa ,istif edilme- lidir. Pilaki olacak balıklar, sebzeler iyice piştikten sonra ilave edil- meli ve pek fazla kaynatılm: hdır. Pişmiş balık etinin renğinin maiye meyyal olması balığın mev- simsiz ve ya adi cinsten olduğuna, “balığın — gözlerinin patlaması da derecei kâfiyede piştiğine delâlet eder. Çay masası için Havalar ısındıkça çay masasi tertibâtı da - değişiyor. Meselâ ne gözlerimiz ne de midemiz artık pasta ve börekle kani Serince — bir — şeyler — istiyoruz. Bolca kayısı reçeli ile doldurul- müş küçük tartlar, sandviçler arasına sıkıştırilmiş yeşil / salata yaprakları çok cazip görüniyor. Yaz kahvaltılarnda - mayonezin yeri mübimdir. İnce hayılmış et ve ya tavuk söğüşü parçaları mayonez ile ka- rıştırlarak ince ekmek dilimleri irülür, et yerine beyaz ikamesi de mümkündür. İnce dilinmiş ve tuzlanıp biberle- ir iki saat birakılmış , soyulup - kesilmiş ince domates dilimleri, tel süzgeç- 'ten geçirilerek kıyılmış >hazırlop yumurtalar hep mayonez ve ya dereyagı refakatinde hafif ve xa- rif sandviçler teşkil ederler. Beyaz çayır peynirini kıyılmış siya siyah zeytin ile karıştırarak sandviç yamağı bir tecrübe ediniz. Benim en im — sahdviçlar haşlanıp pek iyi kurutulmuş kuş- konmazların uclarmı yedi, sekiz antimetro uzunluğunda - keserek etraflarma pek ince dilinmiş tere- yağlı ekmek dilimlerini ” sigara böreği gibi sarmak suretile vücude gelir. İnce kıyılmış tere yapraklarını da böyle yağlı ekmek dilimlerine yayarak beraberce yuvarlayarak sevdi sarmak çok mütaammüm olmayan fakat pek hoş sandviçler yapmağa bizmet eder. Sandviç yaparken evvela tereyağ veya mayonezi sürerek sonra ekmeği kesmek dilimlerin intizam ve inceliklerini temin eder. Sandviç tabaklarının altına marul yaprakları döşemek muvafıktır. j ammüm etti. Bu- Modanın geçirdiği 1810 1822 1855 1880 Pariste modanın bir. asır zar- fında uğradığı tehavvülleri göste- ren bir sergi açılmıştır. Bu sergide 1810 dan 1910 senesine kadar kadın modaları gösterilmektedir. Bu elbiseler birbirlerinden farklı olmakla beraber hepsinin birleş- tiği bir kaç nokta vardı. İnce bel uzün ve bol etek, tentene, harç tahavvüller 1834 bir asırda — 1894 92 | gibi fazla süs... Bugünkü elbiseler bu üç nok- | tada eski kıyafetlerden tamamile ayrılıyor. İnce bel, bol etek artık” tarihe karışmıştır. Bugünün elbise- leri sade olduğu için fazla harç ta kullanılmıyor. 1910 dan sonra bir aralık dar elbiseler moda olmuş, fakat bu moda çok devam etmemiştir. Deniz banyoları için şık Bir kaç sene- dir açıkta banyo yapmak adeti ta- ve pratik nun, başlıca ve '€n mühimi soyu- nacak yer bul- mak için çekilen müşkilât olmak üzre, bir çok mahzurları — yok ama ne yalan söyleyeyim ben de bu tarzı tercih — edenler denim. Mamafi her şey için olduğu gibi zikretti mahzurun çaresi diyebilirim. Artık elimizde — çanta ve ya paket taşımaktan da bizi variste kılan bir çare. İşte size iki deniz modeli ki, bunlarla vapür, tren veya arabanıza biner, sahile gider- siniz. Orada yüzlerce halkın ara- sında, siper bir yer aramak kül- fetinden müstağni, serbestce etek ve jaketinizi sıyırır ve mükemmel bir deniz kıyafetile — meydana çıkarsınız. Banyodan sonra da uzanarak İibasınızın bekler, tekrar giyinir, kollarınızı sallayarak beyendiğiniz yere giriş çayınızı içer, muzikanızı dinler- bir bulundu Ş kostümü kumlara kurumasını kıyafetler siniz. Elverir ki bluzunuz jersey, krep, tafta gibi ütüye müftakir olmayan bir. kumaştan - yapılmış olsun. | , Resimk |erzey ile | maştan bir bluzla giylmiş koyu | kürşüni / Jerseyden yapılmış bir | | kostümü, " diğeride beyaz krep | bluz üstüne giyilen renğarenk | | şişekli ketenbasmadan bir takımı | | | len - biri ” çizgili islenmiş ve aymı ku- irae etmektedir Deniz ba; ve terliklerini 'ne yapalımnı diyorsunuz? Efen- dim bu derece müşkilpesent olma- yınız. Artık onları da cebinize ya | gağırmış ve onlardan define hak- | santanıza sokarsınız. Kolayca zengin olmak! Genç mektebli define aramağa çıkmış! İspiritîzme ile ruhları çağırmış ve definenin yerini öğrenerek... Alzasta Şirasburg sanayii nefise mektebi talebesinden - Fransuva Anglo isminde bir genç şöyle dirdenbire zengin oluvermeği aklına koymuş.. Genç telebe gece gündüz bunu düşünmüş: — Acaba zengin olmak için ne yapmalı.. Hangi kapının ipi çekmeli, 'hangi çareye baş vur- malı.. Fransuva Anglo nihayet kararını vermiş: Bir define bulmalı!. , Bunun üzerine Fransuva tetki- Kata başlamış, cilt cilt kitap de- | virmiş, umumi kütüphanedeki eski | tozlu eserleri karıştırmıştır.. Nihayet uzun tamikattan sonra Örtenbürg şatosunun büyük ku- lesinin dibinde bir define mevcut olduğunu keşfetmiştir; Delikanlı yalnız keşifle de kab mamıs defineyi daha çabuk ve daha kolaylıkla elde edebilmek için aynı zamanda ispirtizmeye heves - etmiştir. Bundan sonra örtenburg ailesinin kurunu vustada yaşamış olan efradının ruhlarını ,Senç mektepli Fransuva Anglo Lâkin bundan sonra granit tabakası başlamış ve müşkilât baş göster- miştir. Biçare çocuk bu sert ta- bakayı kırmak için gece gündüz tamam altı ay çalışmıştır. Fransuva bir taraftan hafriyatla uğraşırken öbür taraftan da ruh- ları davet ederek define hak- kında” malümat almağı da ihmal etmemiştir. Genç adam define işleri ile meşgul olduğu için başka kında malümat almıştır. Bu esnada defineyi artık avu- cunun - içinde addeden — zavallı genç rast geldiği arkadaşına: — Yakmda ne kadar zengin — bir şehirde bulunan ailesine ve meşhür bir adam olacağım — mektup yazmağı ihmal etmiş ve görürsünüz. | ebeveynini büyük dir meraka Diye börüm börüm böbürlen- | düşürmüştür. Fransuvanın ailesi meğe - başlamıştır. Genç adam ispirtizme ile malümatını itmam ettikten sonra bir kaç kazma bir | kaç kürek tedarik etmiş, bunları sırtlanarak — Örtenbürg — yolur tutmuş ve şato civarında yerleş- miştir. Fransuva bir an evel servete | ve refaha kavuşmak için hafriyata başlamıştır. Zeminin ilk tabakası kil olduğu için Fransuva * pek o kadar zorluk çekmemiştir. Yaz birdenbire geldi.. Londrada müthiş sıcaklar Sıcağın şiddetinden mağazalarının balmumu mankenleri erimeğe bağladı, halk nehirde sandalla geziyor İngiltere de ha- valar — birdenbire polise müracaat ederek çocukla- Tni aramalarını — rica etmiştir. Zabıta — taharriyata — başlamış mihayet Fransuva kazdığı toprak- ların arasında bitap bir halde bulunmuştur. Her günkü fevkalâde yorgun- luktan başka ispritizme de deli- kanlının sinirlerini harap etmiştir. Hülya peşinde koşan çocuk manen ve maddeten bitap bir halde hastahaneye kaldırılmıştır. ısınmıştır. Öteden- valar açılarak gün- de on üç saat mütemadiyen — gi- neş işıklarını saçı- İngilterenin yor. cepubi ) garbisinde üç gün zarfında termometre faren- hayet 65 derece- den 75 dereceye çıkmıştır . — Daha cenupta mikyasül- harare — gölgede | 80 dereceyi buk — sıcağın şiddetinden sandallarla nehir müştur. üzerinde hava almağa çıkanlar Sıcağın - birdenbire şiddetlen | — Halk akşamları bir parça nefes mesinden Londra ahalisi fena ua D almak için sandallara binerek Taymis nehrinde gezintiler yap- makta ve burada akşam yemeği" P şettndı; halde bunalmıştır. Londranın moda mağazaların- | daki bilümum mankenler hararetin şiddetinden eriyerek bozulmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: