31 Mayıs 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

31 Mayıs 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahip İki bey dört katlı bir apart- mandan iniyorlar. Yukarı çıkan, genç, güzel bir kadına rasgliyor- lar... — Ne güzel kadın... — Evet... Fena değil — Tanıyor. musun? — Şahsen. Birinci katta oturan beyi ziyaret eder. —Yal — İkinci kattaki miras yedi ile de alâkası vardır. — Demel — Dün sabah üçüncü katın çapkın kiracısiyle beraberdi. — Maşallah! — Dördüncü katta oturan ih- tiyar zengin beyle de arada sırada başbaşa kalıyor... — Sersemlik ettin. Evelden apartmanın sahibi. olduğunu söy- leseydin selâm verirdim yahul Adım Son zamanlarda çok para ka- zanmış olan bir bey, Erenköyünde bir köşk satın almak istedi. Güzel, zarif bir köşk tavsiye ettiler. Beyfendi sordu : — Istasyondan uzak mi ? Arabaya bindiler gittiler, git- tiler. saptılar, sola kıvri- dilar , istasyondan — uzaklaştıkça uzaklaştılar. Beyfendi, birdenbire: — Dönelim! dedi. — Neden? — Adımını bu kadar uzün atan) zatı görmek istiyorum! Hayret — Tuhaf şeyl.. İstasyon me- murusun da, hiç trene binmedin mi?.. — Bunda şaşacak bir şey gör- miyorum!.. Sen de isbane gardiyanısın — ama, hiç hapiste yatlın mı? J dedi, bir adımlık Dalları bastı kiraz. Dans Bir hanım efendi, bir baloda kocasının mütemadiyen çok güzel bir kadınla dans ettiğini görerek fena halde kıskandı, fena halde kızdı. Balodan çıktıktan sonra koca- sına çıkıştı. Beyfendi dedi ki: — Peki ama ne yapaydım canım?.. — Çirkinlerle dans edeydin! Çare — Baba, süt güyümüne bir fare düşmüş. — Çıkardın mı? — Hayır, kediyi attım: Mesele yok Dün bana sahte h tireyim. — İş işten geçti, başkasına sürdüm. Teşvik Hanım ne kadar güzelse, bey o derece çirkin, mendebur, surat- sız bir adam.. Hanıma kur yap- makla meşğuk Hanım efendi, benimle evle- nirsiniz, güzel çocuklarımız olur. Hanım: — güzel mi?.Beni namussuzluğa V ı teşvik edeceksiniz? — * 'Teşpih İki genç hanım kız bir roman * Köylü dayı hay- vanın sırtından kaltağı aldı... ,, — Kaltak da nedir ? — Kansı olacak, Merhamet İki yaşlı kadın, zayif, solgun benizli bir gencin arkasından ha- karlar : — Gazetelere yazıyormuş... — Zavallı!.. Mektup kâğıdı alacak parası yok demek? Ne bilsin Deniz kenarında; bey karısına seslenir : — Hanım... Hanım, annen de- nize düştü. — Eyvahlar olsun, boğuldu mu? — Bilmem, daha suyun yüzüne çıkmadı! Saç Başında bir şeyler kalmamıştı, cascavlak olmâğa yüz tutmuştu. Bir gün berbere gitti. Traştan sonra kalfa dedi ki: — Şu saç suyundan süreyim mi?... Birebirmiş. — * — Lüzum yok yavrum, o suyu ben icat ettim. Kaza Köprüden Halice — düşmüştü. Suyun içinde, elleri havada du- — Yüzme biliyorsan yüzsene.. — Biliyorum ama, gömleğimin kolları kirlenecek diye korkuyorum! Cıkarken Haydarpaşada, —lokomotiflerin duduy:u ıınyâî:' angara yeni bir gece bekçisi alıyorlardı. Angarın âmiri, bekçiye tembih etti: — Gözünü iyi aç, mallar sayı- dır, angardan çıkarken üstünü de ararlar ha.. lokomotifler eksilmesin! Tenkit — Mahmut Yesarinin romanını okudun mu?.. Ben bitirdim ve biç beğenmedim, berbat... — İkinci kısım çok güzeldir.. — Daha orasına gelmedim! — Çok canım sılılıyor... Eğlenmek için ne yapayım. — Adaya gidelim, eşek- le gez. — -.. Değişik bir şey istiyorum. O akşam köşkte toplanacaklardı. Hanım efendinin ziyafetleri || peh meşhur - olduğundan bütün davetliler " koştular. Gelmeyen | kimse - yoktu. Hanım efendinin davetlileri meyanında, tavuk meraklısı bir de bey yardı. | Yemekler yendi, kahveler içildi, karınlar doydu. Söz döndü, dolaştı, aşka, aileye, izdivaca ve teksiri nüfusa | | intikal etti Beyler bm hasusta kadinlârı. ühomür başladılar. “Şon aurda | || kadınlar artık doğurmak istemiyorlar, çocuktan nefret ediyorlardı. | Hanımlar bu iddiayı cerkettiler. Bir bey, bunun üzerine, kadın- | farın yüzde yirmisinin çocukları olmadığını ileri sürdü ve kısır- V) | tığa bir çare bulunması lâzım geldiğini iddia etti. Her kafadan | N hayet, tavuk meraklısı beye sordular : — Siz bir şey söylemediniz?.. Bey gülümsedi : — Ne diyeyim, dedi, benim bu işe aklım ermez. Yalnız bir | şey bilirim ben, tavuklarım yumurtlamamağa - başladılar mı, deş(ştiririm. — Hazreti Adem dev- rinde olduğu gibi anadan doğma gezseydik, tuvalet derdinden kurtulurduk. — Ama soyunmak zev- kini tadamazdık.

Bu sayıdan diğer sayfalar: