24 Ekim 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

24 Ekim 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Teşrinievvel 1931 8 | Haftalık siyasi icmal Japonlar Mançuride iyice yerleştiler - Amerikanın Aksayışark siyaseti -Yeni Brüning kabinesi itimat reyi aldı Japonlar bütün dünyanın kopardığı gürültülere rağmen Mançuride iyice mevkilerini sağlamlaştırdılar. Man- çurideki son Japon harekâtının gayesi mareşal Çang'ın bu mem- leketteki hükümetini devirmek ve nüfuzunu kırmaktı. Mareşal Çang, esrarengiz bir bomba suikastile telef olan baba- sından son Mançuri dikkatatörü olduktan sonra Japonların aley- hine ve Nankindeki Çin cumbu- riyeti lehine bir siyaset tut- muştu”. * Diktatörün elinde muntazam bir ordu ve zengin bir hazine ve tükenmez silâh ve mühimmat "olduğundan hâkim vaziyette bu- lunuyordu. Dahili harplerin tesirile kuv- vetten düşmüş olan Nankin hükü- meti Mançuri diktatörüne muh- taçtı. Bunun için genç mareşalın si- yasetindeki tebeddül Nankin hü- kümeti tarafından ganimet ad- dolunmuş ve kendisine umumi Çin orduları (Obaşkumandan Oo vekili unvanı verilmiştir. Asıl başkumandan Çin Reisi cumhuru mareşal Şangkay Şek'tir. Bu tevcih üzerine mareşal Çang karargâhını Mukdenden Pekine nakletmis ve oradan Nankin cum- huriyetinin hasmı olan şimali Çin- deki asi cenerallar üzerine hare- kete geçmiştir. Bu hareket Çin cumhuritini büyük © tehtikelerden kurtarmış ise de Japonlarin hiddetini celbet- mitir. Çünkü Japonlar ne Nankin cumhuriyetinin kuvvet bulmasını, ne de Mançurinin Çinle birleş- mesini kendi menfaatlerine mu- vafık bulmuyorlardı. Mareşal (Oo Çang'ın O elindeki kuvveti o Mançurinin (o baricine sevketmesinden bu memleketteki idare zayıflamış ve asayiş bozul muştur. Japonlar da bu hali fırsat bilerek asayişin temini bahanesile Mançuriye iyice yerleşmişlerdir. Japonlar evvelâ mareşal Çang'ın hükümetini ilga ve Mukdendeki hazinelerini ve esliha fabrikalarını ve depolarmı zaptetmişlerdir. Sonradan OÇang'ın Pekinden Şanghuya naklettiği karargâhmı bomba tayyarelerile tahrip etmiş- lerdir. Bundan *sonta Mançuride kendi adamları vasıtasile mahalli bir hukümet kurmuşlardır. Japonların teşkil ettiği bu hü- kümete Mançurinin Rus mınta- kasında iltihak etmiştir. Japonlar Mançuride istediklerini yapmağa muvaffak olmuşlardır. Japonların bu muvaffakıyetini gören Çin hükümeti kendisinin aczinden dolayı Cemiyeti akvam vasıtasile Japonları yola getirmek istemiştir. Fakat Cemiyeti akvam Çinlilerin istediği tarzda müda- halede bulunmadı ve Amerika- dan istimdat etti Amerika hükümeti bidayette Gemiyeti ak- vamın otoritesini teyit iddiasile ortaya çıkmış ise de Japonlardan şiddetli muhalefet görmesi üze- rine iddiasını Kellog misakının tatbiki cihetine hasretmiştir. Cemiyeti akvamdaki Amerika mümessiline yalnız Kellog misa- kına taallük eden münakaşalara iştirak eylemesini ve kendiliğinden bir harekette bulüanmayıp müna- kaşa neticesini Vaşington'a bildir- mek ile iktifa eylemesi için tali- met verileniştir. Vaşingtondaki Japon sefirine de ayni surette teminat verilmiştir. Japonya hükümeti ise bir harp tehlikesi olmadığını ve binaenaleyh Kelloğ misakmın tatbiki varit ol- madığı kanaatindedir. Çin hükümeti boykot ve sair hareketlerle Japonları harbe tah- rik etmek istiyorlar. Fakat Japon- lar Çin Timanlarıma Şanghay'da olduğu gibi asker çıkarmakla iktifa edecekler ve harbe yanaş- miyacaklardır. Japonlar Mançuri- deki askerlerini demiryolu mınta- kalarma alsalar bile bu memleke- tinin rakipsiz hâkimi olmakta de- vam edeceklerdir. Yeni Brüning kabinesi Almanya gayet vahim yeni bir tehlike atlattı. Dahilde mutedil unsurların ve hariçte devletlerin itimadını kazanmış olan M. Brü- ning'in ikinci defa teşkil ettiği kabine Rayhiştagda küçük bir ekseriyetle sukut etmekten kur- tuldu. Eğer kabine düşse idi bun- dan sonra ya bariz bir diktatör- lük ile idare edilecekti. Yahut müfrit ve inkılapçı fır- kaların elinde bazice olacaktı. Her iki takdirde de Avrupanın vaziyeti bir kat daha fanalaşacak ve Vaşigtonda Fransa başvekili ile Amerika Reisicuhuru arasında vukubulacak mülâkat ve müşa- verelerde Avrupanın ahvalini ıslah edecek bir karar verilmiyecekti. M. Brüning 25 rey ekseriyetle mevkiini kurtarmıştır. Bu reyler şimdiye kadar fagistlere teveccüh- kâr addolunar, İktisat fırkasının- dır. Son dzkikada bu fırka fikrini tebdil €tmiş ve başvekilin lehine rey vermiştir. Rayhiştag martın iptidasına kadar tatil edildiğinden M. Brüning dört buçuk ay serbes serbes memle- ketin harici ve dahili siyasetini Reisicumhurun O kararnamelerine istinaden idare edecektir. ispanyada din ve dünya işleri İspanya, cumhuriyetin teessü- sünden beri hareket ve galeyan içindedir. Asırlardan beri devam eden katolik papaslarının vicdan- ları ezen şiddetli istidadı ve bunlara yüz veren kralların idaresi ve sekiz sene her türlü hürriyeti boğmuş olan bir cene- ralın diktatörlüğü Ispanyol halkını son derecede bunaltmıştır. Cumhuriyetin teessüsü üzerine birdenbire (o hürriyete (kavuşan halkta düne kadar devameden istibdadın şiddetli aksülharekeleri ve galeyan görülmesi tabiidir. Bir taraftan köylü ve amele taraf taraf hareket ederek kendi başlarına haklarını cebren ve kah- ren almak istiyorlar. Diğer taraftan müessisan mec- lisi halmde toplanmış olan yeni Kortes meclisinde müzakere edil- mekte olan yeni kanunu esasiye gayet müfritane maddeler konul- makta ve bunların etrafında şid- detli mücadeleler yapılmaktadır. İşin ne kadar ileri gittiğini an- lamak için İspanya devletinin yeni ismi “İspanya Amele cum- huriyeti, oOoldağunu (söylemek kâfidir. Cumhuriyetin müessisi ve ilk başvekili M. Zamora ifrat ve tefrit cereyanlarının önünü almağa sonuna kadar çalışmış ise de muvaffak olamadığından istifaya mecbur olmuştur. Mumaileyh ka- tolik kilisesinin o hukuku mahfuz kalacağına dair Papalık makamına karşı taahhütte bulunmuş ve lâkin bu sözünü yerine getirememiştir. Kanunu esasinin kilise işlerini devlet işlerinden ayıran maddeleri papas tarikatlerinin faaliyet saha- sını ve salâhiyetini son derecede tahdit ettiğinden Kortes mecli- sindeki Naurlı ve Basklı katolik mebuslar meclisten istifa ettikleri gibi Papalık makamı İspanya cumhuriyeti ile her türlü müna- sebeti kesmiştir. Urfanın su ihtiyacı Urfa 21 (Hususi) — Urfada su tesisatı yapılmak üzere bir macar şirketi fen memurları tarafından şehrin haritası tanzim edilmekte- dir. Haritanın tanzimini müteakip tesisata başlanılacaktır. Şehre akan müteaddit bol ve güzel uslar yüz bin nüfusluk bir şebrin su ibtiyacm temin edemiyor. Umumi müfettişliğin şark vilâyetlerindeki imar eserle- rinden birisi de Urfa şehri su tesisatı olacaktır. T— Bandırma, 14 (Hususı) — İstik- lâl harbi esnasında bir çok felâ- ketlere uğrayan, büyük bir kısmı yanan Bandırma, son zamanlarda mühim inkişaflara mazhar olmuş- tur. Yeniden bir çok binalar, resmi daireler yapılmış, sokaklar tanzim edilmiştir. Şimdi Bandır- Su, manın üç derdi kalmıştır: hastahane, orta mektep. Su derdini halletmek için son zamanlarda bir yol bulunmuş gibidir. Belediye heyeti bu hu- susta bir şirketle anlaşmıştır. Şehre su isalesi 300 bin lira ile şirkete havale edilmiş, şirket de Hastahane meselesi için de bir çare bulunmuştur. Evkafın çok yerinde bir yardımı ile şehrin manzara ve hava itibarile en güzel yerinde Pertevnibal hasta- nesi yaptırılarak açılmış ve bu dert de bertaraf edilmiştir. Üçüncü meseleye, yani orta mektebe gelince henüz bu husus- ta müspet bir hareket yoktur. İstiklâl mücadelesinden evel tica- retgâb, işlek ve mübim olan bu Tefrika numarası: 35 Denizlere dehşet————— salan tahtelbahir 24 Teşrinievvel 1931 et Bir Alman bahriyelisinin hatıratı Muharriri : Max Valentiner Wendland, bana, her çihetçe, faydalı, istifadeli bir arkadaş oluyordu. Eskiden ticareti bahri- yede çalışmış olduğu için, tüccar gemilerini benden daha iyi tanı- yordu ve katedecekleri yolları benden daha iyi tayin edebili- “ yordu. Muvaffakiyetlerimi, her- ” kesten evvel ona medyunum. Elinde ba mühim mektupla gemimize avdet etti. Hakikaten Ce, bu vesikanın bize pek faydası dokundu. Tarif edilen yol üzerinde pek çok gemilere rastladık. Ciddi bir muvaffakiyet elde ettik. Mütercimi : (Vâ - Nü) Çok geçmeden farkettik ki, Akdeniz'de muharebe, İngiltere'- nin etrafındaki muharebelere na- zaran pek daha teklikeliydi. Ingiltere'nin etrafında korsanlık edip soymağa müsait bir çok balıkçı gemileri varken, burada, bu nevi gemilere rastlamıyorduk. Adamlarım, büyük gemileri soymak için, içlerine bir dini buşu ile giriyorlardı. Şayet ufuk- ta müsallâh hiçbir gemi gö- rünmezse, mürettebat, kendine neyi faydalı görürse yağma ediyordu. o Aşçı, mutfağa ini- yor; en iyi mekülât ayırarak bize nefis yemkler hazırlıyordu. Bir defasında, fırında, âlâ küçük fırancalalar zuhur etti. Bunların pişmesi nihayete ermemişti. Aşçı, ekmeklerin pişmesi için bekledi. Fırancalalar nihayete kadar piş- tikten sonra onları aldık; gemiyi sonra batırdık. Fransız vapurlarında, sebzeyle, mantarla, etle, balıkla hazırlanmış nefis konserveler zuhur ediyordu ki, bunlar, gayet makbulümüze geçiyordu. Akdeniz'deki vapurlar- da, keza, âlâ şarap ta vardı ki, mürettebat nezdinde cidden pek makbule geçiyordu. Bu şarapları içmek cesareti arttırıyordu. Bir küçük zabit, yağma edilen eşyayı, mürettebat beyninde adalet kaide- leri dahilinde taksim ediyordu. Zabitler, hiç bir şeyi yağma &t- meğe tenezzül etmeyorlar. Sadece, meselâ, hatira olsun diye, bir kı- rik obüs parçası, yahut buna mümasil birşey alıyorlardı. Gemi dahilinde tertibat alınarak batırı- yordu: Evvelâ, safra, hep bir yana yığılarak gemi çarpıtılıyordu. Sonra, on dakikada nihayete erecek bir fitil, bir buçuk kilo ağırlığında bir dinamite raptedi- liyordu. Bu dinamit, patlıyınca, geminin en can alacak bir yerinde rahne açıyordu. Bu rahneden içeriye gövde kalınlığında su gir- meğe başlıyordu. Iofilâk olduğu zaman, adam- larım gemide kalıyorlardı. İnfilâk- asla korkmıyorlardı; eski tecrübeleri tan dolayı zira, heticesini, sayesinde biliyorlardı. Mürettebatım bilirdi ki, vapur- lar lâakal otuz dakikada batarlar; | hattâ batmaları için, bundan Bandırma mektupları Bandırmanın 3 derdinden ikisi halledildi Halk şimdi burada bir orta mektep açılmasını bekliyor Bandırma belediye binası şehirde tam teşkilâtlı bir idadi mektebi mevcuttu. İdadi mekte binin lâğvından sonra İstanbul, Bursa, Balikesir gibi şehirlere ta- lebe akını başlamıştır. Bu günkü hâlde haric vilâyetlerde (55)efen- di tahsilde bulunuyor. Hâlen orta tedrisat müdiri olan Fuat bey İzmir mıntakası eminliği sıralarında memleket halkım çok büyük ümitlere düşürecek vaitte bulunmuştu. Halk bu vaide istina- den resmini gönderdiğim ve (25) bin lira kıymetinde olan belediye binasını maarife vermeği karar- Taştırmıştır. Geçen sene vekâletin bütçe meselesinden dolayı merkezi bir vaziyette bulunan Bandırmada orta mektep açılamadı. Bandırmalılar bugün ayni binayı Orta mektep için vermeğe yine bazırdırlar. Maarif vekâletinin bu sene bütçe tanzimi esnasında bunu nazarı dikkate almasım rica ederken orta tedrisat müdürü Fuat beye de verdiği sözü hatır- latmağı memleket namına bir borç bilirim. Bandırmada Pertev Nihal hastahanesi daha da fazla zaman lâzımdır. lâkin, küherçele yüklü bir vapur, bir kere, ümit olunmaz bir sür'atle batıverdi. | Adamlarını içinden çıkarabilmek için, bir kere top atmak mecburiyetinde kaldım. An- cak küçük kayığa binebilmek fırsa- tım elde ettiler. Müteakiben, vapur, yıldırım süratile battı. Hani, gemi batınca, etrafında bulunan sandal- ları falânda aşağı çeker, denizin di- bine sürüklermiş diye söylerler; bu, meşhurdur; ben, böyle bir şeye bizim bu vakada tasadüf etmedim. Diğer vakalarda da tesadüf etmedim. Gemi batınca, sadece, battığı yerde, hava tomurcukları su sat- hına çıkıyor. Ekseriya da, deniz“ den boğuk bir gümbürtü duyülu- yor. Bu gürültü, patlıyan, yahut su tazyikile ezilen kazandan gel mektedir. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: