27 Ekim 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

27 Ekim 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 MR 27 Teşrinievvel 1931 © AKŞAMDAN AKŞAMA Tatlısu Türkleri Lisanımızda “Tatlısu ferenkleri,, diye bir tabir vardır: Haddiza- tında frenklikle hiç alâkası olmı- yan , yetmiş yedi nesildenberi bu memlekette doğup büyüyen ; fakat gene dei kendisine frenk süsü veren vatanı Beyoğlu, pardon, Pera olan; rumcayı “farsi,, ko- nuşan; Türkçeyi çatrapatra bilen ; sözde anadili fransızca olan ; faka onu da hakiki bir Fransız'ın kah- kahalarla güleceği bir tarzda yarım yamalak, yüzüne bulaş tırarak konuşan gayri müslim vatandaşlara itlâk olunur ! Geçen sene, bazı kötü beledi. itiyatlarımızla mücadele etmek istemiştim de, “ Tatlısu frengi , ne mukabil o“ Tatlısu türkü , diye bir tabir ihdas etmiştim. Beyoğlu'ndaki mağaza- larda o tezgâhtarlarla (o fransızca konuşmak züppeliğini (ogösteren millettaşlarımı tezyif için bundan daha muvafık bir söz bulamamış- tım. o Tabir, o makamda pek yerinde sarfedilmişti sanırım. Dün, Peyami Safa bey, bu tabiri oldukça nabemehal kullan- mış. İngiliz sefaretinde verilen fran- sızca temsildeki türk hanım ve beyleri “ Tatlısu türkü , diye istihfaf o ediyor! (Halbuki, bu temsil, münhasıran hayırperverane bir maksatla verilmişti. Türk fakir- lerine . nakdi yardım gayesini güdüyordu. Şehrimizdeki dikkati calip yerli ve ecnebi simalar piye- ste fransızca rol almak zahmetini ve maddi fedakârlıklar göstermek feragatini göstermişlerdi. Pahalı olan biletler, elbette, en zengin tabakaya satıldı, başka çare yoktu. Böyle bir mevkide istihfafkâr tabirler kullanmak, en hafif doz'la “nabemahal, tabirini hakkeder. Tabirleri (oyerinde (kullanmak ediplik icabidır, Peyami Safa bey! d (Wâ - Nâ) Şehir meclisi daimi encümeni Şehir meclisi daimi encümeni torafından tetkik edilecek işlerde alâkadar şube müdürünün bulun- ması lâzımdır. Bu hal müdürleri fazla meşğul ettiğinden müdür- lerden müzakere edilecek mev- zua muhalif bulunanların içtimaa iştirak etmesi müştür. muvafık görül AKŞAM ABONE ücretleri — Türkiye E SENELİK 1400 kuruş (| 2700 kuruş SAyLık 750 >» 40 > SAyLık 400 > 800 > map- Abone ücretleri a AKŞAM idare doğrudan namına r 15 — Ruzuluzır 5. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam tr 11,30 LA 644 939 12 1,32 İ Va. 445 625 11,58 1452 17,13 1845 Süt ve Su Şehir meclisi bu defa kati karar verecek Şehir meclisinin bu seferki içti- mamda meşgul olacağı mühim işlerden biride menba sularile süt meselesidir. Meclisin geçen devresinde bu iki mesele hakkında birer rapor hazırlamak sıhhiye encümenine havale edilmiştir. Ancak daimi encümenden başka diğer encümenlerin tatil zamanında sıhhiye encümeni toplanamamış, yaloız encümen azası aralarında fırsat buldukça görüşmüşlerdir. Süt meselesinin halli için ilk iş olarak ahırların ıslahı tasavvuru tahakkuk etmiştir. Mevcut ahırların yüzde doksanı yeniden inşa edilmiştir. Şimdi burada istihsal edilen sütlerin hilesiz olarak satılması lâzımdır. Bunu temin için bir kontrol kâfi görülmiyor. Sütün bir fabrikada toplanarak (| tasfiyesine (o lüzum gösteriliyor. Bu fabrika için Yalo- vada Gazi ve Millet çiftliklerin- deki tesisatın örnek ittihazı düşü- nülüyor. Menba suları içinde bir çok risaleler getirtilmiştir. Bu risaleler tetkik edilerek bir rapor hazır- lanacaktır. Almanyaya ihracat Arpa tacirleri ticaret ofisine müracaat ettiler Berlin Türk ticaret odası, Al- manyanin muhtelif memleketlerle yaptığı ticaret (o mukavelelerine dair bir rapor hazırlamıştır. Almanyanın yaptığı muahede- lerin Oarasında Macaristan ve Romanya ile yaptığı: muahedeler bizi çok alâkadar etmektedir. Alman hükümeti yeni muahedeler mucibince, Romanya ve Macaris- tandan ihraç edilecek mısır, arpa ve buğdaydan az resim almak- tadır. | Almanya'ya az buğday sevke- | diyorduk. Fakat arpa ihracatımız pek ehemmiyetli bir mevki işgal etmektedir. Bilhassa bu sene arpa ihracatı daha fazla olmuştur. Romanya ve Macaristan arpa ve mısırlarından az resim alınması bizim oradaki sat'şlarımıza tesir edecektir. Alâkadar tacirler bu hususta ticaret ofisine ve ticaret odasına müracaat ederek hükümetimizin Alman hükümeti nezdinde teşeb- büste bulunmasını istemişlerdir. Yumuşak buğday 4 kuruşa Buğday fiatlerinde (yeniden ucuzluk başlamıştır. Borsada yu- | muşak buğdayların fiati 4 kuruşa | kadar inmiştir. Akşam ŞEHİR HABERLERİ Gazi köprüsü Pek yakında münakasa açılıyor Belediye bir kaç sene evvel Gazi köprüsünü inşa etmeğe ! karar verdiği zaman, köprü için henüz vesaiti nakliye ( vergisi alınmadığı için köprüyü veresiye olarak yaptırmak istemiş, o zaman köprü için belediyeye müracaat eden bazı gruplar 6 milyon lira para talep etmişlerdi. Belediye peşin para ile inşaya karar verdiği zaman keşif yaptır- mış, köprünün 4 milyon küsur liraya çıkacağını anlamıştır. Gazi köprüsü için evvelce tan- zim edilmiş 5 muhtelif model vardır. Bu modellerden ancak biri mütehassıs M. Pijunun plâ- nına uygun görülmüştür. Vali Muhiddin bey Ankaradan döner dönmez münakasa şartları ilân edilecektir. Oktruva Lüzumsuz yere vergi almak istiyenler Belediyeye ait oktruva vergi- sinin kimlerden tahsil edileceğine dair kanunda kâfi derecede sara- hat olduğu halde son günlerde buna muhalif bazı hareketler vuku bulmaktadır. Okturva me- murlarından bir kısmı İstanbula gelen tren ve vapur yolcularının ticaret maksadı almaksızın getir- dikleri eşyadan oktruva resmi almağa teşebbüs ediyorlar. Ka- nuna ve tarifeye mugayir ok- turva resmi almağa kalkışanlar bu yüzden sızıltı ve şikâyete meydan verenler şiddetle takip edilecektir. Diğer taraftan oktru- isinin tahsil usulleri de Karikatür müsabakası PE. e lAşağıda, çerçeve içindeki fıkrayı lütfen kesip saklayınız.) — Şu komşunun oğlun- dan da bıktım artık, ne zaman soyunmağa başlasam gözetler! Şunun haddini bildir !... — Yaaa !.. dur öyleyse bu gün de ben soyuna- yım 1... 12 gün sıra ile ve bu şekilde karikatürsüz İM fikra; | 12 gün de a İlo fıkrasız karikatür neşredi- | İ | | Fiat düşkünlüğü Memlekete giren para bu yüzden azalıyor Fiat düşkünlüğü yüzünden memleketimize her seneye nis- betle daha az para giriyor. Rü- sumat istatistiklerine göre 929 senesinin 8 ayında ihracatımıza mukabil 92 milyon lira para girmiştir. Bu mıktar 630 senesinde 85 milyon 304 bin liraya inmiştir. 931 senesinin sekiz ayında 65 milyon 932 bin lira olmuştur. Bu rakamlardan anlaşıldığına göre ihracat maddelerimiz eski- sine nazaran daha ucuz satılıyor. Bunların başında tütünü zikret- mek lâzımdır. 1930 senesi sekiz ayında tütün ihracacatında mem- leketimize 24 milyon 366 bin lira girmiştir. Bu senenin sekiz ayında ise 13 milyon 854 binlira gir- miştir. Yangınlarda su meselesi Istanbulda vukua gelen yangın- larda daima su sıkıntısı ile karşı- laşılıyor. Bir zat, Obelediyeye müracaatla su yerine başka bir kimyevi mayi kullanılmasını teklif etmiştir. Bu zatın teklifi tetkik ediliyor. Ateş tuğlaları Burada yapılan tecrübeler iyi netice verdi Memleketimizde kullanılan ateş tuğlaları — hariçten : gelmektedir. Ticaret borsası baş kimyageri Nureddin Münşi B. bu nevi tuğ- laların burada yapılmasını temin için tecrübeler yapmaktadır. Verilen malümrata göre, sobalar fırınlarda kullanılan bu ateş tuğ- lalarının toprağı Gemlik civarında vardır. Nureddin B. Gemlikten tedarik ettiği beyaz killeri mühen- dis mektebi laburatuvarında tuğla | haline getirmiş, Avrupadan gelen ! ateş tuğlaları derecesinde olduğu / anlaşılmıştır. İ. Bu teçrübelerden maksat ser- mayedarlarımızın bu işe teşebbüs ! etmelerini temin etmektir. işaret feneri Galatada Domuz sokağı önün- deki zabıtai belediyenin seyrüsefer işaret kulesinin işaret vermeğe i mahsus renkli şualarına ait makine bozulduğu için bir haftadanberi İ memurlar otomobillerle halka el lar. Makineni tamirine ait tahsisat olmadığı için şimdilik zabıtai bele- diye memurları el ile işaret vere- ceklerdir. > | ile işaret vererek yol gösteriyor- | Sahife 3 azli Mahkeme koridorlarında: Böyle kiracıya can kurban... — Bana dokunmıyan yılan bin yıl yaşasın, neme lâzım adamca- gızın şimdiye kadar bir kötülü- günü (görmedim. : Şimdi hilâf söyleyip de günahına giremem. Adamcağızın evde bir çıt çıkar- dığını bile görmedim. Mübarek adam gece yarısı eve gelir, sabah karanlığında çıkar gider de aya- ğının pıtırdısını bile duymayız. Kedi misin be mübarek.. Benim uykum o kadar hafiftir ki, yastıcığımın üstünde pire sıçrasa hemen gözlerim fal taşı gibi açılır. Bu böyle iken, ben o adamdan bir günceğiz bile rahatsızlık getirmedim. Hattâ hiç unutmam bir gece karanlıkta merdivenden çıkarken kolu bizim kapıya çarpış, kapı — açılmış, kapatmağa: çalışırken ben uyan- dım. Eceh... İnsanlık hali bu, gece yarısı bir kadının kapısı açılırsa korkmaz mı hiç?.. Tıkır- dıyı duyunca yataktan nasıl fırla- dığımı bilmiyorum, aklım başım- dan gitti. Kapının önünde onu görünce biraz yüreğim ferahladı. Aman bir görseniz, kapının önünde nasıl özürler diledi ben- decen. Kanlı katiller gibi saat- lerce yalvardı, kusurumu affet, diye: Karşısında mahçup oldum vallahi. Böyle kiracıya canım kurban. Velâkin gel gelelim, karısı ifrit mi ifrit, nemrut mu nemrut. Nereden de başına sarıl- mış o melek gibi adamcağızın Pislik yüzünden akıyor. Siyah yeldirmeli hanım, Pence- renin önünde, etrafına toplananların ortasında bağıra çağıra mütema- diyen kiracısını methediyor, karı- sını da yedi kat yerin dibine batırıyordu. Kiracı efendi, üze- rine toz kondurmıyacak kadar iyi, melekler gibi bir adammış, fakat (karısından — illâllah. Bir dakika bile tahammül edilir halde değilmiş. « — Aman efendim - diyor - kadın dediğin bir parça eli ayağı tutmalı, kendisine biraz çeki dü- zen vermeli. Bizimki hiç oralarda değil, kapıdan girdiği gündeberi evin içi pislikten battı, ya gece gündüz gürültüsü?!.. Şöyle bir sessizce oturmak, geceleri rahat bir uyku uyumak kabil değil bu kadının elinden. Bütün bu halle- rine bakmadan Birde benim işime karışmaya kalkmaz mı ?... Eski bir ahbabımız vardır. Ken- disi eyi bir adamcağızdır, kendi halinde kimseye zararı dokunmaz bir zat. Arasıra geceleri gelir, beni ziyaret eder, bir kaç saat gelmişten, geçmişten konuşuruz. Bizim kiracı hanım bunu diline doladı, elin yabancı adamı niçin gece yarısı benim odama giriyor- muş?. Gelirya efendim geliryal, Kendi kocası gece yarıları eve geliyor ben ağzımı açmıyorum da, o benim işime ne karışıyor. Söy- leyin a efendim, söyleyin Allah aşkına, ne karışır o benim işine? Amma velâkin ben yapacağımı bilirim. Dava istidamı yazdım, şimdi götürüp kaydettireceğim. Gelsin de hâkim huzurunda hesap versin bakalım. - — Dün gece bir ses dinledim Amca Bey aman Allah!... Yanık ses bu kadar olur!... tabı s il uzaktan za bir .. Bir kadın (Medet, yandım amaaaaaan!...) demiyor mu ortalık inliyordu |... | id ksa Saliye IL.ın | mı, Jadat H. ın mı | A. B. — Ben anladı fonlar otomatik olu; bir telefoncu matmazelii

Bu sayıdan diğer sayfalar: