27 Ekim 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

27 Ekim 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 Yunanistan çalışıyor Atinada Sabık iktisat vekili beyin şayanı dikkat müşahedeleri Yunanistan üzüm mahsülünden her sene nasıl 50 milyon türk lirası temin edebiliyor? Izmirde üzüm kurutma ve devşirme ameliyatı Yunanistan. çalışıyor. Sanayii ilerliyor. Ziraat usullerini fennileş- tiriyorlar. | Cihan piyasasında rekabet edebilmek, diğer taraftan kendi. ihtiyaçlarını temin etmek için. Her sahada büyük bir faaliyetle çalışıyorlar. Bütün bu mesainin bize çok faik olduğunu görmek için uzun tetkikata hacet yoktur. Memleketin umumi manzarası bu farkı derhal gösteriyor. Atina civarında ne tarafa, ne kadar uzaklara gittikse hep asfalt yollar üzerinde yürüdük Atinada kaldırım taşı kalmamıştır. Biz hâlâ ne Ankaranın, ne de Istanbulun suyunu halledimedik. Yunanlılar, hiç bir tarafında su olmayan Okurak Atinann su meselesini bir hamlede bitirmişler. Biz hâlâ İstanbul limanı mesele- sini omünakaşa ile :meşgulüz. Onlar, Pire limanına bir buçuk milyar drahmi sarfediyorlar!.. İtiraf etmeli ki, Yunanistanın iktisadi vaziyetini, bizden giden rum muhacirler ihya etmişlerdir. Çalışmayı, oiş görmeyi, fenni usulleri, bilhassa sanayii, Yuna- nistanın eski ehalisine bizim muhacirler (o öğretmişlerdir. Bu hakikati bizzat Yunanlılar itiraf ediyorlar. Onun için, muhacirlerin tekrar Türkiyeye dönüp yerleşme- leri ihtimalini hatırdan geçirmek Yunanistanın bugünkü vaziyetini hiç tanımamak demektir. Yunanistanın iktisadi nasıldır? Bu suali, İsmet Paşa ile birlikte gelen, ve merasimden hiç birine iştirak (oetmiyerek, dört gün zarfında mütemadiyen bu mesele- leri tetkik eden İzmir mebusu Rahmi beyfendiye sordum. Rahmi bey resmi, hususi bir çok Yunan iktisatçılarile görüştü, istatistikler topladı. Onun için müşahede ve mütalâaları, sathi bir görüşün çok fevkinde ve kıymetlidir. Sabık iktisat vekili, müşahedelerini şu suretle hulâsa etti: vaziyeti — “ Eski Yunanistan dağlık ve kuraklıktır. Bu mıntakaya yağan yağmur miktarı senede 350-400 milimetreyi geçmez. Buralarda yalnız bağcılık ve zeytin istihsa- lâtı vardır. Bağcılık, Yunanistana, hariçten her sene elli milyon türh lirası getiriyor, Senevi 180 milyon kilo Korent üzümü yetiştiriyorlar. Bu cins üzümün fiati son senelerde düştüğü için, bunun yerine kısmen çekirdeksiz üzüm ikame etmişler- dir. Bu özüm istihsalide 20 milyon kiloya yaklaşmıştır. Bu suretle Yunanistan, cihan pazarlarında Türkiyenin en mühim rakibi olmuştur. Pire ve Atinada aldığım nümu- nelerde gördüm ki, Korentin çekirdeksiz üzümü, bizim vasat üzümlerimiz nefasetindedir. Yu- nanlıların bize faik cihetleri satış teşkilâtlarıdır. Bizce ibracatın */, de yetmişi ecnebi sermayedarlar tarafından yapılır, ve tabii, kazan- cın bir kısmı memleket haricine gider. (Halbuki, Yunanlılar , “Üzümcüler ittihadı,, milli banka- ları, Ziraat bankası ve koopera- tifleri ve diğer ticarethanelerle satış işlerinde birleşmişlerdir. Yunanlılar dünyanın ber tara- fında açılan beynelmilel sergilere iştirak (ederler, üzümleri için resimli ufak risaleler çıkarırlar. Bundan başka rakip memleket- lerdeki mahsul, piyasa vaziyet- lerini iyi öğrenirler. Bu istihbarat işini birlik temin etmiştir. Birlik aynı zamanda bağ- ların ıslahına çalışmış, hastalık- larla mücadele için teşkilât yap- mıştır. Türkiye bağlarının eşi dünyada yoktur > denilebilir. Üzümlerimize nefaset itibarile tefevvuk edecek üzüm yoktur. Aynı zamanda bağ- larımızın hasılatı da fazladır. Fakat bu zengin ve kıymettar bağ . mıntakaları teşkilâttan mahrumdur. Bağcılar (o fakir ve burçludur. Bağcılık tabii şartlara bağlıdır. Türkiye “bağcılığının istihsal şaraitinin bu mevkide kalmasının | en büyük sebebi parasızlıktır. Bağcılar ağır fiatlerle ödünç para bulabilirler. Müşterek satış teş- kilâtı o yoktur. OÜzümü yalnız kuru olarak piyasaya çıkarıl- maktan başka bir şey bilmez. Mahsulü şarap yaparak kıymetleş- tirmek, taze olarak sevketmek lâzımdır. Kabahati yalınız köylüye yük- liberal bir 'siyaset takip etmiştir. Çifçi bilgisini arttırmak, ona fenni usulleri öğretmek lâzımdır. Bunun için bağcılara mahsus, kurslar açmak, köylerde zirai tedrisata ehemmiyet vermek lâzımdır. Bundan başka köylüyü ağır faizlerden kurtarmak. En ziyade ehemmiyet verilecek bir iştir. Yunanlılarır milli bankalarilye, ziraat bankası istihsal üzerinde en müessir rolü oynamaktadır. Devlet sermayesi de bu istihsal sahasında büyük bir boşluğu dol- duruyor. Yunanlıların bu teşkilâtı ve kredi müesseseleri olmasaydı, tabiatın fena şeraiti içinde kuv- vetli rakipleri karşısında ezilirlerdi. Masal gibi! Erden nehrinin bir kısmı kurutularak paralar çıkarılmış! Kudüsten 21 Teşrinievvel tari- hile Neues briener Journal gaze- tesine şu telgrafname (gönderil- miştir: Erden nehrinden büyük bir hazine çıkarılmıştır: Bir türk Filistin hükümetine müracaat ederek harbi umumide İngilizlerin önünde ricat edildiği esnada (115,000 altın türk lirasının 23 sandık içinde olduğu galde Toberiyye gölü civarında Erden nehrine atıldığını beyan ederek çıkarıl- mak için ruhsat istemiştir. Filistin Oo bükümeti (o bulunacak altinların yarısı Filistin hükümeti veznesine verilmesi şartile müsa- ade vermiştir. Erden nehrinin Taberiye civarına yakın olan kısmı ruhsatı alan türk tarafından kuru- tulmuş ve içinde 115,000 altın Türk lirası bulunan 23 sandık meydana çıkarılmıştır. Bu altınların yarısı ruhsatna- menin şartı (omucibince Filistin hazinesine verilmiştir. kşam Akşamı gazetesi Paris'te “Boulevard des Capucines,, de “Cafe de la paix, karşısında numaralı k satılmaktadir. Paris karilerimiz mezkür köşkten her 7 tedarik -edebilirler. temizi letmek doğru değildir. Hükümet köylüyü daima bağ işlerinde serbes (o bırakmış, Obu işte | | murahhasları 25 kanalammn EEE DA. 27 Teşrinievvel 1931 Ekalliyetler meselesi Arnavut murahhası Meh- Sırp Make- donyasında, ekalliyetler eve bilhhassa Ar- navutlara yapı- lan sui muame- leden en ziyade müşteki olan Arnavutluk mu- rahhaslarıdır . Balkan konfe- ransına gelen Arnavutluk ve Yugoslavya arasında - sar- fedilen acı söz- ler ve teati o hası Mehmet edilen şiddetli Koniça bey muhtiralar, bunun en bariz delili- dir. Vakıa ekalliyetler meselesinin müzakere ve halli 1932 senesinde toplanacak olan üçüncü Balkan konferansına havale edildi. Fakat Balkan bi mani olan bu çetin mesele, bir sene sonra müzakeresi (o talik O edilmesine rağmen, bütün vahametini ve ciddiyetini muhafaza ediyor. | İstanbulda toplanan Balkan kon- feransının o kulislerinde cereyan eden siyasi düellodan ve Romen baş murahhasının beyanatını al- dıktan sonra Yugoslav murahha- sının raporuna karşı verdiği muh- tıra ile bu çetin meseleyi ortaya atan Arnavut murahhası Mehmet Bey Koniça'nın noktai nazarını ögrenmemek gazetecilik noktai nazarından büyük bir ihmal teşkil ederdi. Dolmabahçe balosunda, Arnavut heyeti murahhasası reisi, bu meseleyi kendisine açtığım zaman lâtife tarzında olsa bile bana serzenişte bulundu ve: — Buradada mı gazetecilik ? Sualini sordu : Arnavut baş murabhasını kor- kutmamak için bir Yugoslavlar ile aralarında siyasi encümende ce- reyan etmiş olan acı münaka- şaları sormadan evvel (o kon- feransın ekalliyet meseleleri hak- kında nasıl bir karar ittihaz ettiğini osordum. Mehmet bey Koniça, bu sualimi cevabsız bırakmadı ve kelimeler üzerinde , tevakkuf ederek dedi ki: — İstanbul konferansı, ademi emniyet ve muaveneti mütekabile (o misakile (beraber, ekalliyetler (o meselesini gelecek sene toplanacak olan üçüncü Balkan konferansıne terk ve ha- vale etti. Altı balkan devleti murahhasından teşekkül edecek hususi bir encümen, misak ve ekalliyetler meselesini tetkik ede- cek ve kaleme alacağı raporu, behemehal üçüncü konferansın içtimamdan üç ay evel heyeti murahhaslara tebliğ edecektir. — Hususi encümen, şimdiye kadar vaki olduğu gibi, bumesele hakkında bir karar veremez ise, ne olacak? — Ben bu ihtimali varit gör- miyorum. . Çünkü gerek Atinada toplanan ilk Balkan konferansında ve gerek geçen sene Selânikte içtima eden konferans meclisinde bu mesele, esaslı bir surette olmasa bile mevzubahs oldu. Şimdi İstan- bul konferansı da meseleyi, gele- cek seneye terk ve havale edince, tecavüz, i lanan bu konferanslar üçüncü Balkan konferansı, bu met Koniça B.in .in beyanatı | Biz bitarafane vaziyeti itibarile ekalli- yetler meselesinde Türkiyeden yardım bekliyoruz | hususta bir karar vermeğe mec- burdur. Aksını tasavvur etmek Balkan birliğini temin için top- için bir sebebi mevcudiyet bırakmaz. Her halde. bizim hattı hareketimiz, üçüncü alkan konferansının bu mesele hakkından ittihaz edeceki karara bağlıdır. Biz ümit ederiz ki, Türğiye bitarafane vaziyeti itibarile bu meselenin halli için bize muavenet edecektir. Çünkü bu milletler © ayrı ayrı yaşayamaz. Arnavut baş murahhasını, daha ! ziyade söyletmek için Yoğuslav- Arnavut murah- | yadaki Arnavut ekalliyeti mese- lesini sonraya bırakarak Yunanis- tanla Arnavutluk arasında, bir ekalliyet meselesi mevcut olup olmadığını sordum, Mehmet bey: — Şimali Eoirde 35 bin kadar Arnavut vardır. Bunlara da nisbe- ten iyi muamele ediliyor. Dedi ve bizzat, Yoğuslav murahhasları ile aralarında tazelenen son ihti- lâfa nakli kelâm ederek dedi ki: — Asıl bizim davamız, Sırbis- tandandır. Orada bir milyon din- daşımız vardır. Bunlara hiç bir hak tanınmayor. Yugoslavyalı meslekdaşıma söyle- digim, vechile, muahedatı, bihak- kın tatbik ederlerse, kendileri ekalliyette (o kalacaklardır. e Zira hakiki Sırp nüfusu dört milyonu tecavüz etmez. — Arnavutların, İtalyanların aleti oldukları hakkında Yugoslav ittihamatına karşı ne dersiniz? Muhatabım, gülerek cevap verdi. — Bukabil ittihamlara cevap vermeği lüzumsuz addediyorum. Biz haklı bir davayı müdafaa ediyoruz, mesele budur. — Balkan misakının aktı müm- künmüdür : — Biraz *hüsnü niyetle... Her halde bu temaslar, zemini hazır- lamak itibarile çok faidelidir. — Son bir sual daha? Kon- feransın o mesaisinden memnun- musunuz ? Muhatabım bu sualime vermek için, biraz tereddüt Sonra yarım ağızla: — Memnunum diyelim? Ceva- bını verdi. Bulgar murahhası M. Sakizofun beyanatını yarın neşredeceğiz. Ahmet Hilâli Rennes darülfünu- nunda bir rezalet Fransanın Rennes darülfünunu bakalore imtihanlarnda bir sui istimal olmuştur. Darülfünun pro- fesörlerinden M. Bordaş'ın oğlu imtihan suallerini evvelden tale- beye sattığı oiddiasiyle (tevkif edilmiştir. Profesörün oğlu bakâlorea im- tihanlarına ait sualleri pederinin yazıhanesinden çalmış ve' bunları her nüshası 24 Ingiliz lirası olmak üzere satmıştır. < Sualleri pahalı satın alan talebe de bunları teksir ederek diğer talebeye satmışlardır. Neticede talebeden beşte dördü imtihana girmeden evvel imtihan suallerini öğrenmiş bulunuyordu. Bu hadise üzerine yeniden imtihanlar yapı- laçaktır: cevap etti,

Bu sayıdan diğer sayfalar: