28 Ocak 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

28 Ocak 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Buse nasıl anlatılır?... - Manzum komedi - Birinci sahne Yaşlı süt nine - Dadı kalfa (Nail Beyin yaşlı süt ninesile, dadı kalfa Aksaray'daki büyük ve eski konağın boş bir odasında dedikodu yaparları) Dadı kalfa Iöaşımda çatkısı, erkân minderine oturmuş, sigarasını içer) Sitninel,.. Bana inan, sözlerim değil şaka, Pu kadın beyimizi aldatacak mutlaka, Doğrusu bir büyük dert satın aldı başınal.. Sütnine Bir erkek yaklaşınca böyle geçkin yaşına Körpe, oynak, fıkırdak kızlardan vaz geçmeli: Kendine yaşlı, uslu bir kadıncık seçmeli! Dadı kalfa Doğrul,. Gelin doldurmuş bu yıl on sekizini, Ihtiyar kocasının ovamaz ya dizini, Elbette erkeğinden sevda, muhabbet ister; I mürteciane başını sallar: | Şimdi saf, gözü bağlı taze kaldı mı, göster?l., Sütnine Bir kadın kocasile kardeş olmaktan bıkar, Hele böyle tazeler pek çabuk baştan çıkarl Gençlikte hissedilen sevda deniz gibidir: Bu denizin gemisi âşıkların kalbidir: Kendini bir lâhzada salıverir enginel... Dadı Kalfa Evetl.. Senin hakkın var: Herkes dengi dengine! (Birdenbire köpürür:! Fakat, sütnineciğim, bu kadarı da olmaz, Doğrusu ya, insanca edep lâzımdır biraz!,. Süt nine Sen dilinin altında geveliyorsun bir şey?.. Dadı kalfa Biz ne günlere kaldık.. Hey gidi zamane, hey.. Gelin çok seviniyor eve gelince Ihsan, Hiç göz göre olur mu?.. Biraz utanır insan; Salonda kalıyorlar beraber her saniye, Korkusuz konuşuyor “Teyzemin oğlu..,, Diye! Ben bu geline şaştım, ne çok akrabası var: Bir tanecik kadın yok, yalnız delikanlılar! Fakat pek kizıyorum bu “Teyze zade, ye ben; Bir yerime inecek mutlak “Selâmun kavlen,,| İhsan yirmi yaşında, bizim bey elli altı, Farketmiyor oğlanla kızın yediği haltı!. Süt nine Söyle, nedir konağın dönen dalaveresi?. Dadı kalfa Dün gelmişti o Ihsan denilen geberesi, Gelin gene kapıya koşup elini sıktı, herifi sürükleyip, hemen yukarı çıktı! Teklifsizce girmişti mendeburun koluna, Yapyalnız kapandılar saatlerce salonal Ne yapıyorlar?.. Diye, nihayet ettim merak, Giriverdim kapıyı birdenbire açarak! Fakat o saniyede sandım ki durdu kalbim.. (Elini dizlerine vurur) Sen bizim üstümüze taş yağdırma.. Yarabbim! Süt nine Hatun 1.. Sözü uzatma.. Ne gördün cabuk söyle?.. Dadı kalfa Dünyada bir rezalet görülmemiştir böyle: Köşedeki şezlongun üstüne gelin yatmış, “ Teyzesinin oğlu ,, na kolların uzatmış! Ahi... Gözlerim karardı, dünyalar oldu zından: O çapkın, eğilmiş te, öpüyordu ağzından! I Dadı kalfa meraklanıp, birkaç defa geğirir: ) Hemen geriye döndüm, işi çakmamış gibi, Onların tarafına sanki bakmamış gibi!,. Süt nine I Yerinden fırladı | Hele bak çapkınların yedikleri naneye.. Onları böyle görüp geriye döndün neye: Ahlâksız rezillere söylemeliydin bir söz! Dadı kalfa Olmak doğru değildir böyle işlerde yüz, şö2; Fakat gelin hanımın yaptığını Beye anlatacağım münasip bir lisanla!,.. İkinci sahne Beyefendi - Dadı kalfa ( Beyefendi salonda yalnızdır. Bir gön evvel gelinin üstünde İhsanla” bir buse verdiği şezlonga uzanmış, gazete okur. Biraz sonra buseyi güzel bir lisanla ifade otmek çare- sini bulan kurnaz dadı içeri girdi: | Dadı kalfa Gazeteni bırak ta, sözümü dinle, beyim, Eğer izin verirsen bir şey söyliyeceğim! Beyefendi. (Rahatsız edildiğinden hiddetle; | Bu evde hiç rahat yok elinizden, nafile, Gazete okuyamam hattâ bir lâhza bile.. Söyle; ne istiyorsun?.. Karşımda böyle durmal., Dadı kalfa Beyim; sakın bir daha o şezlonga oturma: Salonun bu tarafı tehlikeli doğrusu; Bak senin tam üstünde var bir soba borusu, Bir tarafı delinmiş, zifirleri akıyor, Nereye dokunursa, lekeler bırakıyor! Geçen gün bu şezlongta gelin hanım yatmıştı, Tam borunun altına başını uzatmıştıl Dudağının üstüne damlıyacaktı o an, Fakat gelin hanımın vardı yanında Ihsan: Başı siper olunca, dudağı örtülmüştü, Zifir. delikanlının tam ensesine düştül., Necdet Rüştü Hindistandaki sabih evler Keşmir mihraceliğinde Ihelum gölün deki hint zenginlerinin evleri harap oldu Hindistanın Keşmir mihraceliğinde Ihelum isminde bir göl vardır. Bu civarda oturan zenginler bütün yazı göl üzerindeki evlerinde vapura benzemez, içlerinde mükemmel odalar, Kış gelince zenginler buradan karadaki evlerine naklederler. Fakat sayfiyeler geçirirler, Evler büyük mavnalar üzerindedir. salonlar vardır. Sabih evler çok güzel tefriş edilmiştir. Fakat taksimat itibarile olduğu gibi durur. Bu sene kışın o aavaliye çok miktarda kar yağmış, gölün suyu kabarmış, fırtınalar da çıkmıştır. Bu yüzden Sabih evlerden çoğu batmıştır, Evlerden bazıları da çok mekemmel eşya bulunduğundan ziyan epice mühimdir. 17 Ag A a ey e ağ ol amam om gl Mısır mektupları Mısırdaki tür k tebaasının vaziyeti çok gariptir Herkes kapitülasyondan istifade ediyor, yalnız türkler müstesna. TANIN T77 3 Kahireden bir manzara: Abidin sarayı Iskenderiye, 18 Kânunusani — Mısırda bulunan ve Mısır adliye- sine işleri düşen Türkiye Cumhu- riyeti tebaasının vaziyeti çok na- ziktir, Mısır hükümeti, burada yaşıyan bütün ecnebilere kapitü- lâsyon hakkını tanıdığı halde, Türkiye tebaasını bu haktan mah- rum bırakmaktadır, Bu meselenin halli ve Türkive tebaasının diğer ecnebiler gibi kapitülâsyonlardan istifadesi için Kahirede sefirimiz ile Mısır hükümeti arasında, cere- yan eden müzakerat, henüz bir netice vermemiştir. Hattâ harbi umumiden evvel Mısırda yerleşmiş olan Türklerin tabiiyeti de halledilememiştir. Kahire hükümeti, barbi umumi zamanında, Mısırda bulunmuş olan Türk- lerin tabiiyetini de tanımak iste- memekte ve bunlara yerli mua- melesi yapmağa teşebbüs eyle- mektedir. oMısırdaki oTürklerin tabiiyeti meselesi halledilmediği cihetle, bunlar, bir çok ciketlerden zarar görmektedir. Mısırda yaşıyan Türkler, ihmal edilmeyecek bir yekün teşkil ederler. Mısırın muhtelif şehirlerinde yer- leşmiş ve mevki temin etmiş Türklerin miktarı, 40-50 bin kadardır, Ana vatana sadakat ve merbu- tiyetleri aşikâr olan bu vatandaş- larımızın Mısır hükümetinin arzusu veçhile cebren vatandaşlığımızdan ayrılmalarına tabiidir ki Türkiye Cümhuriyeti müsaade edemez. .. Mısırda ecnebilerin davalarını rüyet için Kahire, Mansure ve Iskenderiyede üç mubtelit iptidai mahkemesi ve İskenderyede de yine muhtelit bir istinaf mahke- mesi vardır, Kanunu medeninin beşinci maddesine göre, Mısırda oturan ecnebilerin, yerliler ile ibtilâfları ve davaları bu mahke- melerde rüyet olunur. Lozan muabedesinin aktinden sonra, buradaki bazı türkler ile yerliler arasında çıkan davalar, Kabire ile Mansure muhtelit mahkemelerine intikal etmiş ve bu iki mahkeme salâbiyet kararı vermişlerdir . Fakat © yukarıda İ arzettiğim çihetle, son zamanlar- da Kahire bükümeti, buradaki Türklerin kapitülâsyonlardan isti- fade etmelerine müsaade etmek istemediği cihetle vaziyet karışık bir şekil almış, ve Türk vatan- daşlarından birinin Mısır hükümeti aleyhine (o mubhtelit mahkemede ikame ettiği zarar ve ziyan da- hükümetinin bu defa daha vasında, Mısır noktai nazarı, bir meydana çıkmıştır. Mısır hükümeti, ecnebi kelime- sinin (okapitülâsyondan istifade eden devletlerin tebaalarını ifade ettiği ve müddeinin Türk olması hasebile, muhtelit (Omahkemede daya açamıyacağı noktai nazarını ileri sürmüş ise de Kahire mah- kemesi, ecnebi kelimesinin kapi- tülâsyondan müstefit olan ve ok mayan bütün devletler tebaasına şamil olduğuna ve Lozan mua- hedesi mucibince de türkler ec- nebi ve binaen aleyh muhtelit mahkemelerin salâbiyet kazaiye- lerine dahil olduğuna ve kendi- sinin de bu tazminat davasını rüyete salâhiyettar bulunduğuna karar vermiştir. Mısır hükümeti, bu kararı Isken- deriyedeki muhtelit istinaf mah- kemesi nezdinde istinaf etmiş ve bu mahkeme de şu garip kararı vermiştir: “Ecnebi kelimesi, kapitülâsyon- lardan müstefit olan ve olmayan devletler tebaasına şamil ise de ka- nunu medeninin bini tanziminde beşinci maddesi Osmanlı impara- torluğu tebaasına tatbik edilmediği cihetle, Türklerin ecnebi addedi- lemeyeceğine ve Osmanlı impara- torluğunun eczayi sabıkasından olan Türkiye, Suriye, Irak ve sa- ire tebaasının yerli addedildiğine karar vermiştir, İşte istinaf mahkemesinin bu kararından sonra Mısırda yerleşmiş ve yahut muvakkat bir zaman için gelmiş bulunan Türklerin da- vaları, (omutelit Oomahkemelerde değil, yerli mahkemelerde rüyet ediliyor. — Versay ve Saint - Germain mu- ahedeleri ahkâmı mucibince Mısır- da bulunan Almanlar ve Avustur- yalılar kapitülâsyonlardan istifade edemezler. Fakat sonradan bu iki hükümetle Mısır arasında aktedi- len itilâflarda, Mısırda kapitülâs- yonlar cari ve meri oldukça, Avusturyalılar ile Almanların, me- devi ve ticari işler için muhtelit ve konsoloshane mahkemelerinde muhakeme (edilecekleri (tasrih edilmiştir. Cezai ahvalde ise, yal- nız devletin emniyetine taallük eden cürümlerde yerli mahkeme- lerin salâhiyeti kazaiyelerine tabi bulunacaklardır. Kapitülâsyonların (o buyunduru- ğundan kurtulıcak için senelerce uğraşmış olan Türkiye, Mısırın da bu esaret zincirinden kurtulmasını samimiyetle temenni eder. Fakat Mısırda kapitülâsyonlar meri ve cari oldukça, Türklerin diğer ecnebiler ve meselâ Alman- lar ve Avusturyalılar gibi ayni haktan istifade etmelerini talep etmek hakkımızdır. Mısırda kapitülâsyondan istifade etmeyen Bulyaristan tebaası bile muhtelit mahkemelerde muhakeme edilirken Türklerin, yerli addedilerek mahalli mahkemelerde muhakeme edilmeleri aklin kabul edemiyeceği bir şeydir. Mısırdaki Türkleri pek müşkül bir vaz'iyete düşüren bu mahzurun (o biran evvel izalesini Cumhuriyet bükümet'mizden bek- liyoruz, La

Bu sayıdan diğer sayfalar: