28 Ocak 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

28 Ocak 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Çalışırken ıslık çalma. — Çalışmıyorum, ıslık çalıyo- rum! Bakınız mağrur bası yükseliyor göklere Çubuğunu içerken üfliyor birden bire... Xe sihir, me keramet,. işte burda marifet; “Çıkmak için yol olur kapidan girenlere.. Jmset 0 0 kalma, ben biraz — Mhtiyarlık a en K sokağa : çıkaca- — Nişanlıma : Aklından geçenleri gözlerinden okuyorum, dedim. ne namuskâr bir ği ekeni mek rdü, — Gençkızlara böyle şeyler okumak yakışmaz, dedi. şey! ir, İ - — — — —— — — Kardeşin nerede? | Ders a i vi İzdivaç — Mahpus. Napolyon (kadınlara katiyen RAMAZAN MANİLER Mehmetle Fatma evlendiler. — Neden? Bak ramazan oldu yirmi, — Ödünç para aldı da. — Yalan söyleme, borç için hapis yok. — Amma adam borç vermek istemediği için kardeşim zorla, dayakla aldı! - — Öyleyse git KOLAYI Karı koca ye- meklerini yedi- ler, Yemekten sonra konuşacak şey bulamıyorlar, suspus oturuyor- lardı. Kahvelerini iç- tiler. Karısı eline bir kitap aldı. Kocası yerinde oturamıyordu. Nihayet sordu: — Karıcığım , sinemaya gider misin? — Giderim. Kocası seslendi; de evde yalnız . İl İl IHTIYARLIK Sen şuhlardan | bir kadın anla- tıyordu: — Hayat ne rahaftır, ihtiyar- ladıkça daha az kimseye Ç âşık Vu- | cütla bir olur gö- nül de Zİ) İİ oluyorum. ş ihtiyar- lıyor. o Meselâ gençken o sekiz sevgilim vardı. Zamanla sevgi- lilerim dörde in- di. Daha sonra üç kişi sevdim. Şimdi. iki sev- gilim var. Fakat bir kaç sene son- ra bir tek sev- gilim kalacuk.. Ve ilâve etti: börmet etmezmiş. Bir gün, salon- da, âşıkları ile meşhur olan, fakat vakti geçen yaşlı bir kadına sormuş: — Hâlâ erkeklere düşkün -mü- sünüz? — Evet, eğer terbiyeli iseler! Şarkı — Güzelim... Güzelim... Ah güzelinmmm ben! F KAPI Evvelâ onu görür, evinize her gelen.. Bekletmekten hoşlanmaz, açılıverir hemen. Tokatlıyor yüzünü küçük büyük binbir el; şimdi dayak yemekten.. Zavallcık o inliyor, — Fütürist ve kübik tablolar- | dan biri şayanı dikkat. — Neden? | leyin, huzlı git- — Satılmış da ondan! KABAEAYI — Neva hanı- ma bayılıyorum. Muhatabı şaştı:: — Neresine ba- yılıyorsun? — Gözlerine/ Muhatabı daha fazla şaştı: Amma yap- tın. Şaşı ayol. Öteki” bu şaş- mıya hiç aldır- lılıkla devam etli: — Yalnız bir gözü şaşı.. Ya öbür gözünün kabadayılığı?.. Ben görmü- yorum. — Dikkat et. Obür gözü, şaşı olan gözüne: Ba- na yan bakma! diyor. “ OH! Otomobilini ye- ni almıştı. Kendi kullanı- yordu. Jik heves, surat rökoru kırmak hevesine düştü. Şişliden Büyük- dere caddesini tuttu. Birinci vitesle ilerlemeğe baş- ladı. Kuş gibi uçuyordu. “Bir belediye memuru düdük çaldı. Durdu. — Lütfen kâğıt kaleminiz bir var mı? — Buyurun! — İsminizi söy- tiğiniz için ceza yazacağım / madı. Soğuk kan- | Gök yüzünde ay değirmi. Hep kadınlar güzel olsa, Bir tanesi seçilir mi 2.. Davulumu aramadım, Hiç bir işe yaramadım, Ramazanda günah diye Sevgilimi aramadım.. Ne civelek, şuna bakın; Sokulmasın şimdi sakın.. Ben onünla görüşürüm, Önümüzde bayram yakın.. Çıktım yola, aldım hızı, Yüreğimde yoktur sızı; Orucumu sakatladı, Komşumuzun çapkın kızı.. Göz kırpıyor bana fettan, Aklım gitti gene baştan; Kalbim çarptı davul gibi. Duydunuz mu dan dan dan!. IMSET 'Temiz — Yesefaçi evlenmiş. — imkânı yok. Emin misin? — Eminim. — Nasıl emin olursun? — Geçen gün benden iki çift temiz çorap ödünç aldı. 2 — Yahu senin sesin yok, nasıl operet artisti olursun? — Basbayağı, Darülbedayide... Fatma Mehmede dedi ki: — Yazık, babam seni hiç sevmiyor. Mehmet güldü: — Bundan ne çıkar, dedi, — Ne ayıp şey... oKarşıkiler oda kapıları açık yatıyorlar! Solmuş yüzün artık seni hiç kimse beğenmez. Sevdayı bırak çünki seni .taş bilo sevmez. Gür saçlarımı rüzgâra yay, aşkını kır, ez, Sevdayı bırak çünki seni taş bile sevmez. Mustafa Nafiz Ceva» Bir yahudi ile bir rum trende yolculuk ediyorlardı. Rum bir saat ağzını açmadı ve yadudiye muhakkar bir gözle baktı. Bir saat sonra da mırldandı: — Yahudiler her yere sinek gibi üşüşürler. Fakat bizim köyde tek yahudi yoktur. — Bunun için köylülükten kur- seni benim silsilem sevmiyor. OTOBÜSTE Taksimden oto- büse bindik. Tabii balık is- tifi gibi idik. Otobüs kalktı. Sipahi ocağın- dan sonra müş- terilerden . biri biletçiye sordu. — Ha..ha..har.. bi..ye..de..du..du ..ra,.cak.. mı? Biletçi o cevap vermedi. Otobüs Harbiyede dur- du. Adam indi. Biletçiye sordum: — Neden adam- cağıza cevap ver- medin? — Kü..kü..für.. et..mesin..dı..dı.. ye. &D 4 | NASİHAT Adamın biri herkese nasihat eder, rakı içme- yin, kumar oy- namıyın, sefahat yapmıyın, derdi. Ahpapları gü- nün birinde ken- disinin rakı iç- tiğini, o kumar oynadığını, fahat öğrendiler. — Seni gidi seni! o dediler. Salkımı kendin değil se- ettiğini yularsın mi? — Hayır, dedi, büyük yollarda | taşlar o vardır. | Orlar yürümez. ler fakat yolcu- ya menzili mak- sudu gösterirler! ıl 1 | zetelerde öğlü tulamamış. U Buhran — Almanyadaki zengin abpabın ne istiyor? — Bir kaç lira ödünç! ŞARKI Bu yaz geçen günlerimiz haftarından çıkmasın, bir el sıkmasın. Şen gönlümüz sevişmekten usanma- sm, .bikmasın. a bir el sikmasıu Okşadığım © elleri başi Oksadığım Oo elleri başl Yesari' Asım s — Allol.. Ga- ü okudun inu? — Okudum... Şimdi neredes'n! Telefonda

Bu sayıdan diğer sayfalar: