25 Ağustos 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

25 Ağustos 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Ağustos 1932 Ucuz ve hilesiz süt.. Paris belediyesinin halka saf süt Istanbulda be- Igdiyece zaman man alınan bütün tedbirlere, gâzetelerin mü- temadi şikâyet- İdrine rağmen halka temiz süt temin edilemiyor. Esnafın, seyyar satıcıların sütleri tağşiş etmelerinin bir türlü önüne geçilemiyor. Bir kaç müessese istisna edilirse diğer sütlerin çoğu hilelidir. Süt en mühim gıdadır. Alâka- dar makârsın işi- he yaşa” diye, Paris belediyesi- nin halka temiz ve saf süt temin için aldığı ted- birleri, (vücuda getirdiği muaz- zam teşkilât hak- kında, kısaca e vermeğ aydalı o buluyo- ruz: / Paris şehrinin süt ihtiyacı, 32 vilâyet tarafından temin o edildiği cihetle, süt işle- rini kontrol et- mek için büyük bir teşkilât vü- cuda getirilmiştir. Müstahsilden alı- “* nan sütler, top- lanma merkez- lerinde toplanır. Sütleri takim etmek, soğutmak için buralarda büyük fabrikalar vücuda getirilmiştir. Bu ameliyenin icrasından sonra sütler, 10, 15, 20 litrelik güğümlere konulur, üzerleri mühürlenir, ve raflı hususi vagon- larda bu güğümler yanyana dizilir, yabut süt doğrudan doğruya sarnıç vagonlara konulur. Vagonlar, hareket ederken, tekrar mühürlenir, ve ancak Pa- riste bir heyet huzurunda bu mühürler fekkettirilir. Bu tedbirler sayesinde, sütlerin tağşişin: imkân olmadığı zannedilir. Halbuki bü- tün bu şiddetli tedbirlere rağmen belediye mürakabe teşkilâtı bütün güzergâhta, mütemadiyen O ta- rassut ve teyakkuzda bulunmak mecburiyetindedir. Çünkü sık sık hatıra Ove hayale (o gelmiyecek hileler karşısında kalındığı vakidir. Sütleri tağşiş için kullanılan iki usul vardır: 1 - Süte su karıştırmak, F Yukarıda büyük bir sarnıçlı süt kamyonu, ortada süt nakline mahsus sarnıçlı vagonlar, aşağıda 'sarnıçlı vagonlar sütle dolduruluyor 2 - Sütün yağını almak suretile, kuvvei gıdaiyesini azaltmak. Zaman zaman bu bhilelelere tesadüf edilmektedir. Fakat Paris belediyesinin şiddetli teyakkuzu, hilekârların uzun müddet iş gör- melerine imkân bırakmamakta ve adalet pençesi derhal yakalarına yapışmaktadır. Her gün zabıtai belediye müfet- tişleri, hiç beklenmedik bir zamanda sütçü dükkânlarını ziyaret ederek hüviyetlerini (o söyledikten sonra sütün kesafet derecesini gösteren lactometre ile o thermometreyi süte batırmaktırlar. Bu muayene ekseriyetle sütçü esnafının lehine çıkmaktadır. Fakat muayene neticesinde sü- tün kesafet derecesi az görülür, tabiri aharla sütün sulandırılmış olduğu anlaşılırsa, derhal bu süt- ten bir nümune alınarak belediye temini için yaptığı teşkilât tahlilhanesine gönderilir ve asgari bir müddet zarfında, neticesi bil- dirilir. Belediye, tahlilkaneye gön- derilen süt tahlilâtının sürünce- mede bırakılmasına asla düsaade etmez. Bu süra: sayesinde hem mücrimler (derhal cezalandırılır, hem de hempalarına keyfiyeti bildirerek tedbir almalarına mey- dan bırakılmaz. Sütlerin cem ve iddihar edildiği depoların teftiş ve kontrolu ise, daha müşküldür. Bu depolarda, teftiş (o ve omuayerdieri (o işkâl için her çöre ve hileye baş vuran sütçülerin teftişlerine mani olmak için Semi çuetie de iki üç belediye iaütettişi bulunur. Maamafih bütün bunlara rağmen Paris belediyesi hilekârları mey- Gana çıkarmak için süt istihsal eden çiftliklere kadar müfettişler gönderir. Köylülerin sütleri sulandırmak için tevessül ettikleri hileler, akıl ve hayale sığmayacak derecede şeytanatkâranedir. Ez cümle çiftlik sahiplerinden biri süte, su karıştırdığı halde, kendisi bütün gayretlere ve alınan tedbirlere rağmen bir türlü yaka- lanamıyordu. Köylünün kullan- dığı hile de şundan ibaretti. Bir © motosiklet lâstiğini osu ile doldurduktan sonra, be- line sarıyor ve gömleğile örtü- yordu, su ile dolu lâstiğin tam ortasında, ucu, demir bir tıpa ile tıkanmış bir boru vardı. Köylü çömelerek belediye müfettişlerinin gözü önünde inekleri sağarken, bir kolayını bulur, su dolu lâstik tıpasını açar ve hiç farkettirme- meden suları, güğüme boşaltırdı. Nihayet, kendisi cürmü #eşhut halinde yakayı ele vermiştir. Sütler, köylülerden toplattırıl- dığı esnada yapılan kontrol, daha güçtür. Bu işe memur bele- diye müfettişleri, (o hüviyetlerini ketetmeğe, icabında vagonların altında osaklanmağa ve ancak köylüler, o sütlerini, toplayan adamlara teslim (ettikleri sırada meydana çıkmağa ve o zaman sütleri muayene etmeğe mecbur kalıyorlar. Çünkü hilekârlar memurun mev- cudiyetini, evvelden hissederse o gün satacak sütleri, olmadığını iddia ediyor ve sütlerini derhal döküyorlar . Vakıa , hak- larında muayeneyi işkâl töhmetile bir zabıt varakası tutulursada, yiyeceği ceza, sütü tağşiş cezasına nisbetle çok hafiftir. Sütlerin cem edildiği merkez- lerde yapılan tağşiş yüzde beş derecesindedir. Bir taraftan tahdidi teslihat için müzakereler cereyan ederken diğer taraftan her tarafta istihkbal harplerine karşı tedbirler alınmaktadır. Fransada bilhassa gaz muharebeleri için tedbir alınıyor. Resmimizde yer altında yapılan gazlara karşı iltica yerleri, bu yerlerden birinin methali ve gazlarla yapılan tecrübe görülüyor. Tefrika numarası: 83 Sahife 7 —— 25 Ağustos 1932 ÇANAKKALE muharebeleri amman Yazan: Ceneral A. F. Oglander Tercüme eden: Muharrem Feyzi İngilizlerin taarruzuna karşı Rai tedbirler alınıyor Sür “ Arıburnu ve diğer mıntakalarda bir çok muharebatta fedakârlığı görülen onuncu fırkanın 13 alayının ümera ve zabltanı Aynı zamanda Esat paşa Lone Pine - tek çam - üzerine İngiliz- lerin yaptıkları bücumun esas darbe olmadığına kanaat hasıl etmiş, ve miralay Kannegi- essere oOConk bayırından 971 rakımlı tepe kadar esas sırtı tutmak için iki alay ile şimal istikametine gitmesine emir ver- miştir. Kannengiesser kıtasının başında alelâcele : ilerliyerek (| istikşafta bulunmuştur. Mumaileyhin kab- lezzeval takriben saat yedide Conk bayırına yetiştiği anlaşılıyor. Gündüz olduktan sonra Suvla pişgâhında bir çok gemilerin top- lanmasından ve karaya binlerce Ingiliz askerinin çıkmış olma- sından ove Anzakın şimalin- deki alçak (tepelerde mühim ingiliz kuvvetlerinin ilerlemekte bulunmasından yeni ingiliz or- dusunun yapacağına çoktanberi intizar olunan hücumun bu oldu- ğuna ve j. Hamiltonun emeli Sarıbayır sırtını zaptetmek ve türklerin şimal cenahını (ihata eylemek olduğuna kanaat gel- miştir. Liman paşa sabahleyin saat altıda Feyzi beye çektiği telgraf- namede kumandasındaki yedinci ve on ikinci fırkaların kısmı kük lileri ile birlikte alelâcele cenuba gelmesini emretmiştir. Aynı zamanda boğazın Anadolu cihetindeki kabili sevk bütün kuvvetlerin Rumeli sahiline nak- ledilmek için var kuvvet ve süratleri ile Çanakkale kasa- basına yürümesini emretmiştir. Sabahleyin geç vakit Liman paşa Hellesteki ikinci ingiliz hücumunun sukut ettiğini işittik- ten sonza Vehip paşaya kuman- dasındaki ikinci bir fırkanın daha Anzaka gönderilmesini emretmiş- tir. Biraz sonra Liman paşaya gelen cevapta sekizinci fırkaya mensup iki alayın derhal şimal istikametinde yürüyüşe başladığı bildirilmiştir. Bu tedabire rağmen Liman paşa hiç olmazsa gelecek yirmi dört saat zarfında ordusunun heyeti umumiyesinin vaziyeti ga- yet tehlikeli bulunacağını pek âlâ biliyordu. En yakın mevki olan Sarafim çiftliğinden sevkolunan dördüncü fırkanın bile bir hayli saat geçmedikçe matlüp noktaya gelemiyeceği malümdu. Ne Bolayırdan ( sevkolunan kıtaların ne de Krithia ( Kirte )- den gönderilen sekizinci fırkanın ertesi sabahtan evvel yetişemiye- ceği ve Anadolu sahilinden sev- kolunan kuvvetlerin ilk kıtasının 8-9 ağustos gecesinden evvel gelemiyeceği aşikârdı. Sarıbayır için yapılan muharebe 7 ağustos sabahı fecir vaktinde Rbododendron - Zakkum - dağ çıkıntısında tam bir sükün vardı. Sağda uzaklarda Anzakta şid- detli ve ağır ateş sesleri işiti- liyordu.. Sabahleyin saat altı buçukta ceneral Johnston gaip Canterbury taburunu daha ziyade bekleme- meğe karar vermiş ve Kolu Conk bayırı üzerine tekrar harekete başlamıştır. Esas sırttan beş yüz yardada Rhododendron - Zakkum - dağ çıkıntısı zirvesi kayalık bir tüm- secik teşkil ederek yükselmekte- dir ki ingilizler buna Apex - Re's - ismini vermişlerdi. Sonra dağ çıkıntısı alçalarak yüz yarda tu- lünde dar bir eğer teşkil etmek- tedir. Sonradan tekrar yükselerek tekrar oObir Otümsecik (o teşkil etmektedir ki ingilizler bunada Pinnacle - kulecik - ismini ver- mişlerdi. Pinnacelenin şarkında dağ çıkıntısının zirvesi burada takriben 70 yarda arzında olarak tekrar alçalmakta ve sonradan Conk bayırının cenup omuzuna yükselmezden (o mukaddem 300 yardalık çıplak ve duz bir yamaç teşkil etmektedir. Takriben saat yedi buçukta (Apex) e yetişir iken kolun başı esas sırttan tüfenk ateşleri ile karşılanmıştır. (1) Ceneral Birdwod yeni Zealnt ve Avustralya fırkalarının Oo kuman- danlarına bizzat hitap ederek her kolun diğer kolların durup dur- madığına bakmıyarak ileri doğru zorlaması lâzım geldiğini ehem- miyetle anlatmıştı. (Devamı var ) (1) Kannengiesser paşa « Gelibolu » eserinin 206 ıncı sahifesinde diyor kit O gün sabahleyin saat yedide iki mai- yet zabiti ile sırtın tepesine geldiğim vakit burasını isgal edilmemiş buldum. Istikşaf için ilerlediğim vakit 20 tüfenkli askerin tahtı muafazasında bir Türk bataryası gördüm. Bir az sonra İngiliz askerleri tepeye yaklaşmağa başladılar. gayet yorgun görünüyorlardı. Batarya” nın muhafizı yirmi Türk tüfenklisine ateş açtırdım. İngilizlerin ileri hareketi durdu.» Mumaileyhin Türk bataryası dediği Conk bayırı ile Battleship-zirhlr tepesi arasındaki iki cebel topu olma» lıdır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: