8 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

8 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dikkat: Bilmece hallini 16 gün zarfında gön deriniz.İki hafta Sıra ile almadığınız he- diyeleri bir daha alamazsınız ! Çocuk şiirleri : Vaktile bir köylü, Köyden yola çıkmış; Köy yolu: Uzun, sarp, Inişmiş, çıkışmış. Ine, çıka, gitmiş; Gitmiş, gitmiş, gitmiş.. Yorulmuş, Uzun yol, Ne tükenmis, ne bitmiş Köylü yorgun argın, Oturmuş bir yere; Terimi sileyim; Dinleneyim diye. Etrafa bakarken: Bir yığın taş görmüş; Taşların altinda Kara bir baş görmüş. Bu başı ilk önce: Bilinmez ne sanmış? Meğer o taşlarda Sıkışan yılanmış. Yılan pek fenadır. Lâkin.. Düşünmemiş; Düşünenlere yardım: Bir kaide demiş. Uğraşmış, çalışmış; Ikmal imtihanları münasebetile son günlerde mekteplerde ve mekteplilerde bir hareket var. Bu sene bazı arkadaşlarım - itiraf ederler ki - haylazlıkları yüzünden ikmale kaldılar. Allah bilir amma, şu uzun tatil zamanında da elle- rine bir gün bile kitap aldıklarını zannetmiyorum. Benim Faruk isminde çok zeki bir arkadaşım vardı. Bu sene zekâ- sının kurbanı oldu. Çok itimat ettiği fizik ve coğrafyadan ikmale kaldı. Bütün yazı bu beraber geçirdim. Kendisine: — Niçin çalışmıyorsun? Dediğim zaman, imtihan zamani gelince çalışırım diye cevap verir- di. Üç günden beri kitaplarını su gibi ezberledi. Âlâ. Imtihanda muvaffak olacağında şüphe yok. arkadaşımla Fakat, ezbercilik ne fenaşey, bilirmisiniz? Dün gece Faruk imtihanda muvaffak oldu, sınıfını geçti ama, evde bir küçük hanıma karşı o kadar mahçup oldu ki.. Faruk meselâ kanallardan bah- sedilirken, hepsini sıra ile ezber- lediği için Süveyş kanalının Mı- .Küçük havuzlarda eğlence Taşları kaldırmış; Yılan kurtulunca: Köylüye saldırmış. Demiş ki: — Nankörüm, Kanım sa çok soğuk; Seni de sokarım; Emdiğim süt bozuk. Köylü, iyiliğe Pişman.. Kala kalmış: — Aman! Zaman diye Yılana yalvarmış, Bakmış ki, fayda yok: — Peki, demiş.. Amma, Benim bir şartım var, Dur; söyliyem sana. Ikimiz birlikte Kırlara gidelim; Bunu üç hayvana: Hikâye edelim. Onları bir dinle: Bakalım ne derler? Senin yaptığını Tasdik mi ederler. Yılan bu teklife: — Hay, hayl Olur. demiş; sırda olduğunu, Mısırdan bahse- derken kolayca söyliyebilir. Küçük hanım çok kurnazdı. Onun ezbercilikle sınıf geçtiğini anlamak istedi ve kendisine şöyle bir sual sordu : — Faruk bey, Amerikadaki Süveyş kanalını kim yaptı? Farukun hafızası altüst olmuştu. Küçük hanım arkasından ikinci suali sordu : — O halde Mısırdaki Panama kanalının ebadı hakkında malümat veriniz! Faruk derhal cevap verdi: — Mısırdaki Panama kanalının genişliği. Bülbül gibi söylemeğe başladı. Fakat salonda her kes kahkaha ile gülmeğe başlamıştı. Faruk kırdığı potların dehşeti karşısında salonu terketmekten başka bir şey yapamadı. Zavallı kanallar ezbercilik yü- zünden nasıl yerlerini değiştirdi- ler, görüyorsunuz ya?! Bu hadiseden sonra bana annesi Farukun ezberciliğe tövbe ettiğini söyledi. Siz de tövbe edin arka- daşlar! Cingöz ER RR Rİ RR pe İkmal imtihanları ve ezbercilik | Tilkinin Masalı Bu işte kendisi: Hakkından eminmiş. Beraber gitmişler; Tavşana sormağa. O demiş: — Hakkı var, Yılan sokmağa. Avcılar tavşanı Tüfenkle avlarlar; Yılan da seni bir, Sokarsa ne çıkar? Gitmişler, Ayıya: Bu işi sormağa. O demiş: — Hakkı var, Yılanın sokmağa. Avcılar Ayıyı; İninde tutarlar; Yılan da seni bir, Sokarsa ne çıkar?. Köylü:— Eyvah! Yandım. Yılan keyfli, keyfli... Islik çalıp giderken Yolda önlerine: Tilki çıkıvermiş: Söyleyin davayı, Dinleyeyim demiş Bilmecemiz Yukardaki yuvarlak hanelere 1 den 12 ye kadar olan rak- kamları o suretle yazınız ki her taraftan dört hanenin mec- muu sayılınca 26 olsun? MeŞ” Doğru halledenlerden 1 inci kariimize içi ŞEKERLEME DOLU ŞIK VE ZARiF BiR OTMOBİL ve ayrıca 200 kariimize de şe- kerleme, çikolata, bisküvi, albüm, kitap, kartpostal ve sair hediyeler veriyoruz. (Bilmece müddeti 15 gündür) Talebenin dertleri: Kızlar neden istifade etmesin? Bugün elime “Türk izciler bir- liği mecmuası, nın son sayısı geçti. Burada bir makale var. Muharriri soruyor: Kızlarımıza kamp lâzım değil mi? Bu sene bizim mektepte ne kadar uğraştık. Erkek mektepliler - kız mektepliler diye bu zamanda böyle bir tasnif yapılırmı? Yılan durmuş; bir, bir Söylemiş, anlatmış; Tilki de köylüye: Yan gözle bir bakmış. Köylü için, için Pek merak edermiş; Bu da yılan için Hak verirse dermiş. Düşünmüş, taşınmış Bu işe bir çare, Bakmış: Kurtuluş yok, Ne yapsın biçare. Yavaşça tilkinin Ta.. Yanına gitmiş, Bulduğu çareyi Gizlice arzetmiş: — Benim köyümde bir Büyük kümesim var; Ne semizdir bilsen: Çindeki tavuklar; Bunlardan on tane Verir idim sana, Şu yılana karşı: Hak verseydin bana Bu sözü işiden Akşam bilmecesi İsim: Halli : 8 Eylül 932 Tilki hayli, Gülmüş: — Dön! demiş yılana; O dönmüş bükülmüş. — Sözünüz çetrefil, Bilmem ki ne deyim? Taş altına gir de, Bir de ben göreyim. Yılan razı olmuş. Büküle, kıvrana Varmış o bir yığın Taşların yanına. Şaşırmış orada: Bir büyük taş bulmuş Sürüne, sürüne Altına sokulmuş. Tilki sırıtarak Göz kırpmış köylüye: — Çık taşın üstüne; Ez yılanı diye. Böylelikle nankör, Cezasını bulmuş. Koylü de nihayet Şerinden kurtulmuş. Selma Fuat Çocuklar güneş hanyosunda yay İçel ; e “Alman çocuklarının çehreleri neden yanık ve sıhhatlıdır?,, sualine Başka memleketlerde olduğu gibi neden biz kız talebeler de kampa gitmiyelim? Neden dokuz aylık yorucu tahsil devresinin yorgun- luğunu âsude ve temiz bir kamp hayatı içinde çıkarmıyalım? Her medeni ve içtimai teşekkül kendi âzası için yaz mevsimle- rinde birer kamp açar ve şehir hayatının sıkıcı, bunaltıcı muhi- tinden bir müddet uzaklaşır da kız talebeler bundan neden isti- fade edemezler? Karilerinizden Saadet Açık muhabere; gene Almanlar cevap veriyorlar: - Çocuklarımızı çok küçükken güneşe alıştırırız. Bugünkü Alman çocuklarının nasıl yetiştirildiğini nazarı dikkate alan Amerikalılar bu sene çocuk yuvalarında ve ilk mekteplerdeki küçük çocukların sıhhi bir tarzda güneş banyolarından istifade etmelerini düşünmüşler ve bütün mekteplere bu usülü tamim etmiş- lerdir. Güneş banyosile büyüyen çocukların renkleri yanık, fakat mukavemeti fazla oluyor. Yukarıda gördüğünüz resim Almanyada bir (Çocuk yuvası) nda ufak çocukları güneş banyosu yaparken gösteriyor. 'Talili karilerimiz Bu hafta verdiğimiz hediyeler- den çıkan ikramiye karilarından Çocuk Şiirleri Arı Bizde çocuk eğlenceleri çok mahduttur. Bir kaç çocuğu bir evin bahçesine bırakır ve birbirlerile kavga edinciye kadar arayıp sor- mayız. Bakınız, şu gördüğünüz resimde çocuklar ne güzel eğleni- yorlar ! Bir muallimin nezareti altında ufak çocuklar, suyu alçak bir bavuzun ortasına doğru uzatılmış bir direğin üzerinden düşmeden yürümeğe çalışıyorlar. Suya düşenleri muallimi derhal sudan ayağa kaldırıyor ve çocuğun müvazenesini temin ediyor. Böylelikle çocuklar hem yüzme ve atlama öğreniyorlar, hem de eğleniyorlar. O Akşehirde H. Hüsnü B. — Mürek- kebi posta ile göndermek müşküldür. Onun yerine namınıza bir kitap gön- derdik, O Ankarada Ihsan Ziya B. — Yaz- dığınız hikâyeyi gönderiniz, okuyalım. O Dumlupınar yatı mek. mezuulafın- dan Şahin, Hayrullah, Zeki efendilere: — Hangi mektebe girmek istediniz? Tesadüf ettiğiniz müşkülâta bildiriniz de yazalım. Bahar ve yaz sabahları, «Kardeşler, gün aydın..» diye Kovanından çıkar arı, Koşar güzel çiçeklere 1... Bir çiçekte kılmaz karar, Her çiçekten ayrı ayrı Iğnesini sokup arar: Billür gibi beyaz balı!» Küçük muharrir aşağıdaki karilerimize birer hedi- ye isabet etmiş ve karilerimiz hedilerini omatbaamızdan almış- lardır. 1) Kadırgada Ahmet Nureddin bey — Bir kutu çikolata, 2) Pangaltıda Selma Hüsnü hanım — Bir şişe kolonya, Bu hediyeler BESLER fabri- kası tarafından verilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: