8 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

8 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Neden pahalı ? Karsta 40 kuruş Istanbulda 88! Bir yağ tüccarı bunun sebebini anlatıyor Karsta yağ 40 kuruştur. Istan- bul piyasasında ise toptan kuruşa satılmaktadır. Kars ve Istanbul piyasaları arasında bu kadar Yark olması gayri tabiidir. Karstan gelen bir yağ taciri, aradaki far- kın hangi sebeplerden ileri gel- diğini şu suretle izah etmektedir: — Karsta 40 kuruşa hatta daha aşağıya en iyi yağı satın almak kabildir. Fakat bu kadar ucuz olan yağ, Trabzona kadar kamyonlarla nakil edildiği zaman, okkada 10-15 kuruş fiatı artıyor, kamyon nakliye ücretlerinin pek pahalı olması, yağ fiati üzerinde bu kadar bariz tesir yapıyor. Nakliye ücretinin pahalılığına hayret etmemeli, çünkü benzin her yerde pahalıdır. Muhte- kirlerin | tesirile (o fiati (ogünden güne artmaktadır. Yollarda şoför- ler, 6-7 liraya kadar benzin alıyorlar. Bundan başka, yollar buzuk olduğu için bir kamyonun bu yollardaki ömrü pek kısa sür- mektedir. Bu vaziyette kamyon sahibi fazla ücret almakta haklıdır. Vapur tarifelerinin pahalılığın- dan bahsetmeğe lüzum yoktur. Bunlar malüm şeylerdir. Bütün bu sebepleri nazarı dikkate alırsak, Karsta 40 kuruşluk yağın Istan- bulda 88 kuruşa satılmasına pek hayret edilemez. Son günlerde, Kars - Trabzon arasında nakliye tarifeleri gene yükselmiştir. Bu vaziyet karşısında yağ nakliyatı azalmıştır. Eger benzin biraz daha artarsa, Karstan buraya kadar bir teneke yağ bile gelmiycektir. Fasülye az Bu sene fiatler pahalı olacak Karadeniz vilâyetlerinden gelen haberlere göre, bu sene fasülye istihsalâtı az olmuştur. Bilhassa Çarşambada bütün yaz devam eden kuraklık, mahsul üzerine fena tesir yapmıştır. Çarşamba Istanbul piyasasına, hâttâ Yuna- nistan, Mısıra kadar kuru fasülye ihraç eden mühim bir ittihsal merkeziydi. Burada mahsulün az- lığı kuru fasülye fiatlerinin paha- lılaşmasına âmil olacaktır. Trabzon ve civarında da, ku- raklığın fasülye istihsalâtı üzerine tesiri olmuştur. Evelki gün ilk defa olarak, turfanda kuru fasülye, piyasaya arzedilmiş ve 15 kuruştan satılmıştır. Geçen sene ilk defa olarak, yeni mahsul 10 kuruşa satılmıştı. Fasülye tacirleri, bu sene fasül- yenin pahalı olacağını söyliyorlar. Deniz nakliyatı Dünya buhranı yüzünden vapur seferleri azalıyor Iktisadi buhran deniz nakliye ticareti üzerine büyük tesirler icra etmiştir. Vapur şirketleri buh- rana karşı mücadele yapmak için bir kaç defa kongreler aktetmiştir. Geçen sene bu münasebetle Kopenhağda beynelmilel vapur- cular kongresi toplanmıştı, kongre navluu ücretlerini artırmak maksa- dile ticaret filolarının temdidine karar vermişti. Fakat bu karar bir türlü tat edilmemiştir. Buhran yüzünden, büyük ticaret limanlarında bağlı bir çok gemi- lere tesadüf edilmektedir. Bunla- rm yekünu da gittikçe artıyor. Yapılan hesaba göre, dünya deniz ticaret filosu geçen seneye nazaran 396,730 tonilâto azal- mıştır, SÜNÜN HABERLERİ Pamuk yükseliyor Izmirde fiatler okka başına 20 kuruş fırladı Izmir 6 — Cihan pamuk piya- sası yükselmeğe yüz tutmuştur. Bunun şehrimizde de derhal tesiri görülmüş, iki hafta evveline kadar 38 kuruş olan pamuğun okkası evvelki gün borsada 58 e kadar çıkmıştır. Esasen her sene yeni rekoltenin çıkmasina bir iki ay kala şehrimiz pamuk fiatlerinde yükselişler görülmekte ise de bu sene ümidin fevkinde az zamanda fiatlerde yirmi kuruş tereffü göstermiştir. Yeni sene pamuk rekoltesinin geçen senekinin nısıf derecesinde olduğu yani 15 ilâ 17 bin balya raddesinde idrak edileceği tah- min olunmuştur. Bu miktar Ege mıntakasının idrak edeceği mik- tardır. Ihracat yapılmamak şar- tile İzmirdeki pamuklu mensu- cat fabrikalarının ihtiyacına ancak kâfi gelebilecektir. Bunun içindir ki ya ihracatı mennetmek ve yahut önümüzdeki sene rekoltesi için Adanadan bura fabrikalarına pamuk celbine müsaade edilmek zarureti karşı- sında kalınacaktır. Kayıkla seyahat eg e 2 Mis Germaine Kock isminde genç bir Amerikalı kız hafif bir kayıkla Bahrısefidi, bir taraftan öbür tarafa geçmeğe teşebbüs edecektir. Genç kız Amerikadan Marsilyaya ( gelmiştir. £ Oradan Cezaire gidecektir. Yakılanlar Almanyada öldükten sonra yakılanlar artıyor Berlin 5 (Hususi) — Almanya da, öldükden sonra yakılmalarını isteyenlerin miktarı gittikçe artı- yor. 1930 senesinde 53,203 kişi yakıldığı halde 1931 de 58,237 kişi yakılmıştır ki yüzde 9,5 fazla- lik vardır. 1932 de yeniden üç ölü yakma fırını açılmıştır. Bu suretle fırın- ların adedi yüz beşi bulmuştur. Alman katoliklerinin bu husustaki mücadeleleri neticesiz kalmıştır. Graff Zepelin avdet etti Friedrichshafen, 7 (A. A.) — Wolff ajansından: Graff Zepelin bolonu cenubi Amerikaya yapmış olduğu seyahatten avdet ederek bu sabah buraya vasıl olmuştur. Şekavet Irakta Kürt şakileri Bir kervanı soydular, bir kervan güç kurtuldu Bağdat 7 (A. A. ) — Reuter Ajansından: Kürt şakileri bir dağ yolundan geçmekte olan birçok kişiden mürekkep bir tüccar ve yolcu kervanına taarruz etmişlerdir. Yolcular, yardıma davet edilen Iran ordusu kıtaatı ile haydutlar arasında vuku bulan bir müsade- meden sonra muhakkak bir ölüm- den kurtulmuşlardır. Şakiler aynı günde 20 kadar otomobilden mürekkep diger bir kervanı Kangwad civarında tevkif etmişler ve kervan halkından 2 ecnebi konsolosla diğer bir yaban- cıyı bilâhare fazla bir fidyei necat almak maksadile muhafaza etmek istemişler ve bunlardan başka bütün yolcuları serbest bırakarak kervanı yağma etmişlerdir. Konsolosların ikisi de Cemahiri Müttehidenin Tahran ve Kudüs konsoloslarıdır. Diger yabancı da bir OAmerikalıdır. Her üçü de vasıl olmuşlardır. Pamuk ve buğday fiatlerinin yükseltilme programı New York 7 (A.A.) — Federal ticaret nezareti pamuk ve buğ- day stokları fiatlarının yükseltil- mesi programını kabul etmiştir. Bu suretle 1933 senesine kadar piyasa harici kalacak olanpamuk miktarı 2 milmon balyaya yük- selmektedir. Bu program, hükümetin başlıca zahirelerin fiatlarını yükseltmek için ittihaz etmiş olduğu ilk ted- bir olarak telakki edilmektedir. Ispanyada Yeni bir fesat hareketine karşı tedbir alındı Barcelone, 7 ((A.A.) — Dün akşamdan beri kraliyet taraftar- larının yeni bir fesat hareketi yapacakları şayiası deveran et- mektedir. Silâhlı omüfrezeler (sokakları dolaşmaktadır. 3 mütekait zabit tevkif olunmuştur. Geceleyin diğer tevkifat yapılmasına intizar edil- mektedir. Sevil, 7 (A.A.) — Ceneral San Jurjo tarafından idare edilen kıyam hakkında tahkikat icrasına memur edilen hususi hâkim, 140 asker ve 10 sivili mahküm etti- gini söylemiştir. Tahkikat hitam bulmuştur. Hâkim Madrite avdet eylemiştir. ! Feyezan Yeni Zelandda 10 bin koyun boğuldu Wellington, 6 (A.A.) — Şimal adasında vukua gelen son feye- zanlar, 10,060 koyun ve kuzunun mahvolmasına sebebiyet vermiştır. Feyezan dolayısile meralarda biriken (o balçık (tabakası bu meraların islahına medar olacak ise de halihazırdaki müzayaka pek vahimdir. Müstevli hastalıkların zuhuruna mani olmak için sular çekildikten sonra hayvan iskeletlerinin orta- dan kaldırılması çareleri araştırıl- maktadır. Moskovada yeraltı framvayı Moskova, 6 Moskovada yeraltı tramvayı yapılması inşaatı devam ediyor. Hat 50 kilometro uzunluğunda olacak ve 1936 senesinde bitecektir. Bir çok fransız mühendisleri inşaatta ça- lışıyor. Tefrika No. 22 Elarp zengininin Gelini Büyük milli roman Binnaz hanım, yalnız dudakla- rını oynatarak, deruni lâhavleler okuduktan sonra, Cevdet efendi- den kinaye, dedi ki: — Namazında, niyazında adam buna ses çıkarmıyor mu? — Onun orasını ne sen sor, ne biz söyliyelim. Ses yavaşladı: — Köpek gelin hanımın değil mi, onun da baş tacı. — Ben sizin yerinizde olsam gizlice sokağa bırakıveririm. Hem yapar mıyım yaparım. — Sokağa bırak ta hanım küp- lere binsin, çırakmanlara çıksın, köpeğim de köpeğim diye tut- tursun mu? Köpek faslı böyle bir hayli devam ettikten sonra tavsadı. Dere, tepenin sırası gelmişti. Büyük hanımın üstüne gene hastalık nazı çökmüş, ah, ofla dizlerini oğuştururken Binnaz H. ağrıdan, sizıdan açtı: — Ağrılardan nasılsınız? Ak- şam oldu mu benimkisi hiç şaş- mayıp saatini biliyor. Ben bura- dayım diyip her tarafımı kaplıyor. Bu hususta büyük hanımın hali de berbat ya. O da dert yanmağa başladı. Bu sözleri biraz dinledikten sonra Binnaz hanım dedi ki: — Ne dersiniz, bir kurşun döküverelim mi? Ferahlık, iyilik, sağlıktır. Zaten kaç günden beri murat ta o ya. Hay hayl sözü üzerine kurşuncu hanım paçaları sıvadı. Zaten takımları, küçük bir e içinde, koltuğunun altında ıdı. — Abdestimi tazeleyim del diyerek çıkarken aşağıya seslen- diler: — Vicdanlj Koş Binnaz hanıma benim havlumu tut; battaniyenin altındaki penbe kenarlıyı. Kapı tokmağına asılı olan ayak havlu- sunu da götürmeği unutma. Büyük hanım da, kızı da ağız- larını kapamişlar, hiç lâf etmiyor- lar, içlerinden bir şeyler okuyor gibi öne, arkaya sallanıyorlarken büyüğünün gene birden gözleri parladı ve harekete geldi: — Bak bizim aptal kızımız çamaşırcı kadından hala haber getirdi mi? Boşuna nefes yorduk, hepsi bir kulağından 'girdi, öte- kinden çıktı galiba. — Herkesin yanında söylemi- yorum amma pek kaz beyinli; hemde çok pasaklı. Iki ağız bir aradal Bedriye diye bağırırken Binnaz hanım kollarını kurulaya kurulaya girdi. Havluları bir kenara bırakıp kur- şunu eritmeğe aşağı mutfağa indi. Bir daha haykırdılar! — Kız Bedriyel Nerede yıllan- dın kaldın? Bedriyenin yerine girse beğenirsiniz ? — Gelin hanımın kılavuzu madam Viyolet ismindeki bohçacı madam... Hanımların ikikisinde de şafak atmıştı, Gelin hanım eve gelip te ne matah olduğu meydana çıktıktan sonra Huriye hanımın da, Seher hanımın da bu madamdan sıdık- ları sıyrılmıştı. Başımızın derdi diye (o adeta ona (düşman kesilmişlerdi. Fakat icabı masla- hat pek belli etmiyorlardı. Madam da inadına teklifsizliği arrttırmış , ziyareti sıklaştırmıştı. içeri kim Muharriri: Sermet Muhtar Bugüne bugün gelin hanımın kılavuzu değil mi idi? Babasının evine gider gibi öyle geç vakit gelir, ayağını ayağının üstüne atıp burunlarına sokar, gece yatısına kalır, Suat hanımla bir kenara çekilip, gizli gizli, fan fin fanfin, saatlerce Fransızca konuşuyordu. : Hanımlara ve Lütfi beye karşı adam akıllı kafa tuttuğu halde Cevdet efendiyi görünce yüzü güler, karşısına geçip çene sallar- dı. Zaten ondan yüz bulmasa bu hali takınır mıydı? Cevdet efendile Suattan gayrı evin içinde her kes, madamın na- zarında solda sıfırdı. Bedriyeyi şöyle, adam yerine kor gibiydi. Ne haddini bilmez şeydi. Kapıdan girip te hamalın sırtın- daki bohçasını küçük odaya ta- şıtıp kapının anahtarını cebine kor koymaz sanki kese dolusu para sayarak halayık almış gibi, bacı veya kalfa kelmesini bile ilâve etmeden: — Gülfidan! diye çağırır, sala- lapurya gibi ayaklarını uzatıp zavallı kadına tozlarını sildirir, evin hanım efendisi kendisi imiş gibi, paldır güldür yukarıya çıkar çıkınca da tek durmazdı. Soba varken niçin mangal kul- lanıldığına, muslukta su varken helâdaki ibriğin ne lüzumu oldu- ğuna, o viraneye Okarşı olan kafeslerin ne sebebe inik bulun- duğuna, hasılı bu kabil bir çok şeye burnunu sokar, bin bir lâfın belini bökerdi. Her gelişinde böyle geç vakit gelirdi. Zeytin yağlılardan gayrı şeyleri yemediği için kendine mahsus yemekler pişirir, meselâ zeytin yağlı omlet yaptırır, yalancı kutu dok ması aldırır, turşucudan turşu, tatlıcıdan ekmek kadaifi, mahalle- biciden kazandibi, sütçüden kay- mak emreder, gelin hanımın odasındaki şaraplardan bir şişe- yi de önüne çekip tıka basa mide- sini doldurur. Arkasından, Suat hanımın oda- sını boylayıp orada, tuvaletine çeki düzen vererek tayyörünü çıkarır, saçlarını düzeltir, yüzüne podra ve allık sürer, gözlerine sürme çeker, iğreti dişlerini fırça- layıp tekrar takar, dekolte göğüs ve kollarla Cevdet efendinin kar- şısına geçerdi. Bilhassa bu nokta dağı derun idi. Erkek kısmına güven olur mu? Ne kadar başı önünde, sofu suleha olsa da günün birinde içinin oynayacağı tutar; maazallah baştam çıkar. Büyük hanımı ve ortanca han mı en çileden çıkaran cihet burası idi. Cevdet efendinin evin kaç yıllık erkeği olduğu malüm. Yanına huriyi koysan başını çevirip bak* maz; belâlından başka kimseyi gözü görmez; dünyanın tasvirini getirsen yanından kaçar. Bu mendebur bohçacı karıya tenezzül edecek değil ya. Fakat ne de olsa içe hırs basıyor, şey- tan, demir sobanın kapağını çıkar da o kart karının başına vur, dört bölük et! diyordu. ( Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: