27 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

27 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nelere e sinirleniyoruz? Mahmut Kemal bey tele- fonu niçin mühürlüyor? “Gelirim, gelirim amma mma patlıcanlı çöp kebabı isterim. Yamında da. Tbnülemin Mahmut Kemal bey uzun uzun tetkile ettiği evraktan başını kaldırdı... Üstat içeriye ge- len hademeye: — Messi zamanı hitam buldu, bana ipi getiri, Dedi. Hademe bir an dışarıya çıktı, Tekrar oda- Ya girdiği zaman elinde uzun bir im vardı. Yegâne tezkerel şu- aracımız bu ipi alıp önündeki telefonun | kulaklığını sıkı sıkı bağladı ondan sonra sicimle bü- tün telefonu sardı, bağladı. Üs- tadın odadaki hayranları buna ,bayretle bakıyorlardı. Tbnülemi Mahmut Kemal bey tekrar ha- demeye döndür — Mumu da getir, Dedi. Bir. az sonra masanın üstüne bir tu- tam yumuşak mum getirildi. Tez- kerei şuara müellifi bir az evvel telefonun. üstünde» dügümlediği ipin ilimiğine mumu yapışlırdı. Cebinden büyük mlibrümü çıkanp balmumunu tembip etti. Ondan sonrada derin bir nefes aldı. Bize dönerek izahat verdi: —Belki hayret ediyorsunuz... Fa- Kat bu telefon benim, sizin onun malı değildir, hepimizin malıdır. Ben şimdi buradan çıkıp gide- ceğim. Vakıa eminim ki burada kalanlar ben gittikten sonra bu telefonu sui istimal etmezler. Fa- kat bir memlekette kolera yok değil diye hastalığa karşı tedafül tedbirler bir kenara bırakılmaz. şte bendede bu telefon meselesi sinir haline gelmiştir. Her akşam giderken kapatırım. Ve bu telefon rr maz. Hiç bir memür kendi hususi işi için Mi a ede mez. Benim en sinirime dokunan şeylerden biri de budur. Meselâ tanımadığım bir daire müdürünün yana giderim, — Bir dakika müsaade buyu ron.. diye telefonu açar başlar: — Gelirim, gelirim amma pat- canlı çöp kebabı isterim. Ya- nında şöyle güzel bir Tekirdağı karpuz olmalı. Aman karmıyarığı unutma.. Biraderi gördün mü?.. Bu mubavere yarım saatten fazla devam eder, Bunun üç dakikası 11 kuruştur. 11 kuruştan yarım saati hesap edin.. Ibnüilemin Mahmut Kemal be- yin bu sözlerini dinlerken aklıma sabaha kadar elektrikleri yanan bazı daireler geldi. Üstada yer- den göğe kadar hak verdim. Hakikaten bu mesele sinirlenilmi- yecek gibi değil. Mahmut Kemal bey: — Sinirlendiğim bir şey de memlekette kıymetli eserlere hiç bir kıymet verilmemesidir. Geçen gün bir çarşıdan geçiyordu Esnaf benim kitap ve kâğıda dair bir çok şeyler satın aldığımı yorlar.. Biri yanıma yaklaştı. — Okka ile kese kâğti var alır mısınız?. Dedi. Şaşırdım, Ole ka ile kese kâğıdında ne yapa" caktım?.. Maamafi kese kâğıtların. dan birini alıp şöyle bir çevirdim ve şaşaladım, Kese kâğıdı hem de el yazısı olarak pek mühim bir eserden yapılınıştı. Derhal sordum: — Kaş para... — Tanesi 40 para. Hemen kese kâğıtlarını aldım. Eve gidip açtım, eseri çıkardım. İşte bizde kıymetli eserlere veri- Tönülemin Mahmut Kemal bey len kıymet, Onları kese kâğıdı yapıyorlar ve değeri olarak ta 40 paraya satıyorlar. Yalnız kitap- Tara, eserlere değil üdebaya ve ülemaya verilen kıymet te Adeta dirhemle... Faraza ciltler yazmış, uzun uzun tetkikatta bulunmuş bir adam başka memlekette bir tramvaya girse kalkıp yer verir- ler, Halbuki bizde eğer o zat oturuyorsa : — Kalk tx ben oturayım diye ayağa kaldırırlar. İbnülemin Mahmut Kemal bey ilmi, © fazlı kader o mizacının haditliği, sinirlliği, Gitizliği ile meşhurdur. Gene birden bire sinirlendi : — Bırak Alla aşkıma, dedi. Bunlar yazacak mısınız 2. Her şeyden evvel: “Neye sinirleni- yorsunuz 7.. , Sualine sinirleni- yorum ? Aydın memurlarının bir kararı “Aydın, 25 (A.A.) —Incir mahsu- yaa ilde el Fl evinin teşebbüsü ile dün vali beyin riyasetinde yapılan bir içtimada bütün vilâyet memurlarının birer Tiralık incir satın almaları muvafık görülmüş ve bunun diğer devlet memurlarına da teşmiline deldlet- leri hususu başvekâletten istirham işti ikevi idare heyeti Azaları da dahil olduğu halde fevkalâde bir toplantı yaparak memleket ikti sadiyatım korumak © maksadile verilen bu hayırlı kararm Fili sahaya intikalini temin işi ile uğraşmak üzere bir heyet seçmiş. lerdir. Kadın yüzünden cinayet İzmir 25 — Ödemişin Mürselli köyünde muhtar Hasan Efendi ve arkadaşı Hüseyin 20 yaşında Meh- met isminde bir köylüyü Değir. men yolunda çifte ile öldürmüş lerdir. Cinayet kadın yüzünden yapılmıştır. Katiller. ve Emine namındaki kadın. Hamidiye suyunun büyük deposu tamir edilecek Hamidiye suyunun Küğitane- de Cendere boğazındaki büyük deposu. uzun müddetten beri tamir edilmemişti. Son zamanlarda Hamidiye suyuna civar dağların yağmur suları da karıştığı ve yağmurlu günlerde Hamidiye suyunun bulanık olduğu iddia ediliyordu. Belediye, depo- nun esaslı surelte tamirine karar bide ihale edilmiştir. kında başlanacaktır. Taşaata yaz | evsafı Atletizm Dün yapılan birincilik müsabakalarının neticesi Dün Kadıköyünde Fenebabçe stadında cuma günüdenberi de- yam edilmekte olan Türkiye At- letizm birinciliklerinin sonu yapıl mıştır. Alınan fenni neticeler gunlardır: 400 metro 1- M. Ali (istanbul) rekor 53-2/20 2 - Ragıp (Istanbul) 3- Vehap (izmir) Sırıkla atlama: 1 - Haydar (Is tanbul) rekor 3 metre 7- Mustafa (Bursa) 5000 metre: 1 - Remzi (istanbul) rekor 17.29/8 2- Halim (izmir) 3- Sabahaddin (Ankara) Cirit atma : 1 - Sudi (lstanbul) rekor 47/03, 2 - Mazbar (Balıkesir) 4XX100 melre bayarak yarışı: 1- İstanbul takımı; Muzaffer, Semih, M. Ali, Ahmet ekipi rekor 46 saniye, 2- Izmir takımı, 3- Balikesir. takımı, 3 adım atlama: 1- Zeki (Izmir) rekor 12/49 2-Adil (Ankara) 3- Haydar (Istanbul). Müsabaka harici atlayan Selim beyin rekoru ise 12/95 buçuk metredi Müsabakaların bitamında atle- tizm federasyonu reisi tarafından Türkiye birinciliklerini kazanan atletlere mükâfatları verilmiştir. Balkan konferansı Bulgaristanın iştirak etmemesi tenkit ediliyor Atina 25 (ALA) —Estin gaze- tesi, Bulgar ekalliyetleri hakkında göçen Balkan konferansında itti- baz olunan kararların tatbik edil memesi yüzünden Bulgar milli grabunun Bükreş konferansına İştirak etmemek hususundaki ka rarnı şiddetle | tenkit ederek diyor kiz “Bu gibi sebepler beynelmilel konferansları akim bıraktırmağa kâfi gelse beynelmilel bir konfe- rans aktolunamaz. Gayeyi elde etmek için çok bilyük bir hüsnü niyet lâzımdır. Ve endişeli düşün- celeri bırakmak icap eder. Bul- garların bu kararlarından vaz Macâristan kömür almak istiyor Macaristan, Türkiyede maden kömürü satın almak için teşeb- büste bulunmuştur. Bazı Macar mücssiseleri, bu hususta ihracat ofisinden malümat istemişlerdir. Bundan bir. iki sene evvel, Peş- tede açılan beynelmilel sergide, Türk kömürleri teşhir edilmiş ve çok beğenilmişti.. Türk kömür tacirleri, şimdiye kadar Macaris- tan piyasasina karşı yabancı kak mışlardır. Çünkü Macaristan, Çe- islovanya ve İngilterede daha ucuz kömür alabiliyordu. Son 22- manlarda türk kömür şirketleri Ak deniz piyasasına tonu Sliraye kadar ucuz kömür satmaktadırlar. Bu vaziyet karşısında Türk kömür. leri cenebi kömürlerine rakabet etmektedir. Bu ucuzluk ve hasebile kömürlerimizin Macaristanda da müşteri bulaca- ğından şüphe yoktur. Fransada fona havalar Saint Nazairo 25 (A.A) —Son derece müthiş bir tayfun, telgraf ve telefon muhaberatını inkıtan uğratmış ve rekolteleri tamamile tahrip eylemiştir. Bir balıkçı gemisi batmıştır. Iki kişi boğulmuştur. Limanda demirli olan bir ge- minin palarmaları kırılmış ve rıh- tımda bulunan 6 sandalın üzerine düşerek sandalları parçalanınıştır. geçeceklerini kuvvetle ümit ederiz.,, Nakil: Fanila Yüze mola e bir sözleri var... “Caninın istediği gibi yaşamak, manasına gelir: Benim'de öyle yapmam mu mevzuu bahsoluyor? Azizim pertev beyi Hiç merak etmeyin: Je vis ma olel.. Yani, canımın istediği gibi yaşıyorum. Rica ederim. Beni tenkit ve muabaza © etmeğe kalkişmayınl Hiç kimsenin nasihatini dinleme- meğe evvelden karar vermiş bu- lunuyorum. Size bu ruhu tebeddülümü an- atmama sebep nedir, biliyor mist bir nehrin bir addediyorum. Siz bir sahildesiniz, ben, başka bir sabildeyim. Ve ben, geri dönmek suretile, eski Sahile avdet etmiyeceğim. Sizinle eski sahilde görüşmeyeceğim.. Nehir, son hadisatın remzidir.. Siz de o ceryana kapılmış bulu- nuyorsunuz. Şayet siz de, bizim gibi, bu hadisatın cereyanını teh- likesizce atlatır, bu sahile geçer seniz, ne ölâ.. Yoksa, eski sahilde bayat yok. “Meliha, işte böyle garip tefek süflerle dolu mektuplar yazıyordu. Yine başka bir gün, başka bir mektubunda şu satırlar vardır Azizim, Istanbul'da öyle garip bir hayat yaşıyorumki, biç ummaz- sınız, şaşarsınız ve bu tarzı hayatı bana lâyik göremezsiniz. Elinizden gelse, hayatımın mec- yasını değiştirmemi bana tavsiye edersiniz. (Sizi ezber bilirim!) Fukat, tavsiyenizi bana geçirmeğe imkân yoktur. Eskiden, ailemin tesirinde ola- rak, oldukça sofu bir kızdım. Ramazanda oruç tutardım. Arada srada namaz kılar, Ok okurdum. Belki bu mektuplarımı almasaydınız, gene beni böyle tasavvur ederdiniz. Zira, öyle de- Hilmi ya (2i) kocası cebhede bu- lunan bir askerin zevcesiyim. Hem, artık, kocamın, beni, gittikçe ar- tan bir aşkla sevdiğini de biliyor. sunuz. Bunu, son zamanlarda öğ- renmişsiniz. Gerçi, bu aşk, eski- mevcut değildi. Fakat, bir denbire başladı. Gittikce de ço- galdı, çoğalıyor. Eeee, ne yapalım, dastum? Size, arapça bir zarbimesel söyleyeyim: Men sabere zafer. Birde ıspanyolca söyleyeyim : Piç çocuğu babası (o kabul edince, çocuğun akrabası kum gibi gozaldı | İşte azizim, benim bütün bikâ- yem bu iki darbı mesele hulâsa olunabilir. limanlarda der Portsmoht limanında i; gösteriyor. Ana - Kız Rakabeti (va - no) Sabretmem. Kocam beni sevdi. Bir kerre sevince de, aşka, dağdan aşağı yuva, Lâkin, ben, nında göstermesi lâzım gelen alâ- için onu affetmedim. Onun cephede tehlikesizce har- betmesi için dualar etmeği vali dem hanımefendiye terkediyorum. Galiba, bu saatte, o, Istanbulda deli gibi dönüyor, döğünüyor; hem komik, hem de feci bir hayat yaşıyarak, Hasanı gözile bir kere daha görmek me yapmak icap ettiğini araştırı- yor. Maddi, manevi, bütün tedbir- lere baş vuruyor! Binaenaleyh, mevzwubahs askere şayet dua lâzımsa, annemin dunsı ona kâfi- dir. Benimkine ihtiyacı yok | Ben neyle mi meşgulüm... Gerço bir çok. eğlencelere, poker ve içki cemiyetlerine iştirak e kadınlar gibi (Tabir mazur görül sün) piyasaya düştüm sanmayın. Hayır, bende, bir “Eski i vardı. bu terbiyenin bilmem makul bir tarzda baştan çıltım. Burada, korışumuz bir Ahmet Benden üç yaş küçük Bir çocuk... Düşünün ki, daha yirmisine bile basma da resmen hakikattan daha küçük olduğu için askere itmedi. Biri birimize karşı sonsuz ir muhabbet, bir sempati besli- yoruz. Her gün biribirimizi görü- yoruz. Kendisi, fevkalâde bir musikişi- nas, bana ne parçalar çalıyor, ne parçalar... Bayılıyorum. Hep onunla meşgulüm... Birlikte geziyor, to zuyor. Arada biraz zaman geçtikten sonra, bir mektubunde şöyle bir parça daha yazdı: Bu çocuk, bu küçük Ahmet Faruk, çok şirin, çok hoş bir ço- cuk.. Bana öyle mahcubane aşık olduki... Işte artık oda beni son derece alâkadar etmeğe başladı. Yak, hayır, siz tahmini edeceğiniz şekilde değil, azizim Pertev beyi Ben, bu gün yirmi bir yaşında yım, Buna rağmen, epice tecrübeli kadın oldum. yle Ge çirdiğim maçera, az maceram? (Arkası var) Bulgar sefirliği Sofyada çıkan Pravda garete- sinin beyanma göre Bulgar hükü- 'meti ceneral Savofun Ankara so- ne tayini için hükümeti Iktisadi buhran yüzünden vapurculuk çok müşkül bir vaziyettedir. Vapur seferleri azaldığı için büyük posta vapurlarından boş durmaktadır. ir duran büyük vepurlardan bir kısmını çoğu Resmimiz İngilterenin

Bu sayıdan diğer sayfalar: