29 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

29 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Eylul 1982 İzmir adliyesindeki cinayet Nezarethane kısmındaki kanlı faili Battal kimdir? vakanın Izmir, 25 (Hususi) — İzmirde adliye binasının nezarethane kıs- mında bir cinayet olduğunu tel grafla bildirmiştim. o Vaka çok şayanı dikkattir: Bundan senelerce evveldi. Ko- ca Mustafa namında bir haydut; köyleri basiyor, insan öldürüyor, zabıtayı şiddetle meşgul ediyor, fakat; bir türlü yakayı ele vermi- yordu.. Nihayet bir haber işitildi. 1 — Koca Mustafa, öldürülmüş. Vuranda | kendisi gibi diğer bir adı Hidayet oğlu Battal. Öldüren şaki, teslim olmuş, sonra kurtulmuş... Bundan gene bir sene evveldi, yeni hir hadise oldu: Çeşme yolunda üç otomobil, soyguncu- İarın taarruzuna uğradı ve soyul- du. Zabıta, tahkikata geçti ve üç haydut yakaladı: ri pehlivan Osman, diğeri Halil, üçüncüsü de gene Battal... Evvelki gün adliye binasında cinayet vuku bulduğu zaman aynı isim geçti: Gatil; Battal... Dinarlı. 31 yaşın Görülüyor ki; Battal çok cüret. | kâr adamdır. Sarı müdevver yüzlü, l ve bıyıkları epice rengini | kaybet- tıknaz, çevik bir adam. Sesi insanın ruhunda derhal örpertici bir intiba bırakıyor. Vaka nasıl nldu? Cinayetin nasıl vuku bulduğunu tahkik ettim, Çünkü hadise ser- bes bir mahalde değil, adliye binasında ve nezarethanede ol muştur. İşte aldığım netice: Son soygunculuktan omaznun olan üç arkadaş; hapisaneden adliye binasına getirilip nezaret haneye alınıyorlar. Nezarethane iki kısım: Birinde bapisaneden getirilen mazmun, o mevkuf ve mahkümlara, diğer kısmı da ihza- ren, yani mevkuf olarak getiril: miş şahitlere mahsus... Aynı gün, aynı davaya şahit olmak üzere | ilen bir şabıs var: | uzamış, gözleri a Bu şahsın üzerinde bir bıçak Her 4 kısım demir la yekdiğerinden ayrılmış- tur. Nöbetçi, üst kısımda durur; mevkuf şabitler kısmındaki Sali diğer kısımda bulunan hemşehrisi Ahmetle görüşürken Battal ve arkadaşı Halil Salihin belindeki bıçağı görüyor ve Ahmedin de- lâletile bıçağı; yirmi beşi peşin, yetmiş beşi bilâhere verilmek üzere 100 kuruşa satın alıyorl Salih; bıçağı aralıktan Battala veriyor. Bıçağı alını: Battal, bıçağı alın kıyor ve pehlivan Osmana hücum ediyor, herkes ve pehlivan da mütehayyir.. Çünki bu âni hare- kete sebep yok.. Battal. bıçağı; | pebliyanın kalbine saplıyor. Pehlivan, zorlu bir adam, Bat- talın boynuna sarılıyor, fakat sol böğrüne inen daha bir darbe ile biruh olarak yuvarlanıyor. Diğer maznunlar ; dehşet içi dedirler, tıs yok. Battal maktule bakıyor. Mütaakiben nezaretha- nede; bir tur yapıyor. — Sokulmayın, sente çıkarma- yın.. Ben bıçağı müddei umumi ığa kak insana haşyet veren beye vereceğim. diyor, Solda Battal Iki gardiyan Malatyalı Salih (kaskı otomobili soyanlardan Hali izmir müddelumum! muavin» lerinden Âli bey Kadının sesi Bu şerait altında -herkes susu- yor. Yalmız mevkuflardan bir kadın feryat ediyor : — Yetişin 1.. Insan öldürüyorlar! Adliye dairesi alt üst oluyor. Jandarmalar nezarethaneye girince hayret ve dehşete kalıyorlar. Battal bağırıyor : — Siz de sokulmayın müddel- umuml, bey gelsin. Bıçağı ona dliyedeki kâtipler- İzmir lik maçları ve şampiyona bitti Şampiyon olan Altınordu takımı, Izmir 24 ( Hususi ) — Kurtuldu Temir... Hakikaten halâs buldu. Bayram yapsa hakkı var; inanınız. Çünki (lik maçları ve şampiyona) dedikodusundan kurtuldu, Bu sene İzmirim lik öyle içinden çıkılmaz girivelere dalıp çıktı ki, hayret. Spor a kını. saran müthiş” dedikodudan dünyayı görmez olmuştuk. Ayam yolunda den bir efendi içeriye giriyor. Battala bitap ediyor : — Bu adami sen mi öldürdün. — Evet, ben öldürdüm. Çünkü bizim başımızı yakan ve bizi bu hırsızlığa sevkeden odur. Bundan başka; yolculardan aldığımız para- dan 600 lirasını kendisi aldı, bize 125 şer lira verdi. Kâtip ciddi bir tavar takıyor: — Bıçağı ver öyleyse. Ben müddeiumumiyian. — Buyurunl.. Bu sırada ağır ceza mahkeme- sine haber veriliyor: Cinayet var deniliyor. Mahkeme, tatil ediliyor. Müddetumumt muavini Âli bey, derhal iniyor ve tahkikata başlıyor. Mahkeme huzurunda... Biraz sonra maznun; soyğuncu- luk cürmünden gene mahkemeye çıktı. Reis bey soruyor: — Senla: bir arkadaşın vardı, © niçin gelmedi? Maktul — Demi Biçağı veren Mala uştar. Âli bey, tahkikatı dosyayı istintaka tevdi etmiştir. Hadise, İzmirde hayretle karşılanmıştır. mişti. 6 de şt Evvelâ bu çetin, münal dedikodulu Ove biraz tehlikeli maçı idare edecek cesur, nefsine, itimat eden hakem aranmağa baş- Şimdi bütün mesele, duvarın ve seddin kaçmak istiyecek olan timsahların hücumuna mukavemet edebilmesindeydi. Bu mühim bir meseleydi. Çünkü şimdiye kadar hiç birimiz, timsahların kuvvet ve kudreti hakkında bir fikir edine- memiştik. Timsahlar, bu seddin üstünden atlıyamıyâcakları gibi, altından geçemezlerdi. Derhal adamlarıma: — Bütün elektrik ve ziya lâm- balarnı buraya getiriniz emrini verdim, Timsahlar kapanda... Biraz sonra on metro uzunlukta olan set nehşetli bir ziya altın bulunuyordu. Adacığın diğer dört noktasma da lâmbalar kurduk. ele güçtü. Herihtmale karşı tim sahları kapandan çıkmaktan menet- mek için bütün aktörler büyük çaplı rövelverler taşıyordu. Fazla olarak yanımızda 22 çapında Vinçester tüfenklerile silâhlanmış iki avcı da bulunuyordu. 'Ne müthiş manzaral,, Elektrik lambalarımızı mehtap zanneden canavarların, tahammülfersa bir kolu çıkaran deniz aygır leşini nasıl kapıştıklarını görüyorduk. Timsahlar, leşin büyük kemik- lerini, kuvvetli dişleri arasında çalırdata kemiyorlardı. şan çanağını andırıyordu. Iki büyük timsah, kocaman leşten son kalan bir parça için çarpı şıyordu. Timsahlar sedde saldırıyorlar Sabah saat ikiye doğru, elektrik lmbasının ziyası sayesinde geçit rafına doğru yüzen büyük bir timsah gördüm. Timsahın bulun- duğu yerden, geçityerine kadar gelebilmesi için bir kaç metrelik il parçasının üzerinden üzerinde bulunan zenciler bu timsaha bü- yük taş parçaları attılar. Canavar, bundan biç müteessir olmadı. Kuvvetli bir kuyruk tarbesile, toprak kısmın üzerine geçti va geçit yerine doğru koştu. Aver lardan biri, 22 çapındaki vinçester #üfeğini tmsabin kafa tasma boşalttı, Fakat kurşunun hiç bir tesiri görülmedi. Canavar, kuv- vetli bir hamle ile seddeğsaldırdı, sademenin şiddeti karşısında ko- caman set çatırdadı. Fakat set, oldukça muhkem olarak inşa edik diği için bu sademe ileyıkılmadı. Set yıkılamıyor! Canavar kuyruğile seddi, yıka- ladı. Çünkü iki tarafın her bangi bir yanlışlıktan asabileşmesi müh- temeldi, Nihayet altaylı Fehmi, bu tehlikeli işi uhdesine aldı. Saat 16.. Sahadayız. Kulakları" miz dolu. Dedikodu; tribünlerde yekor kınyor. Tahminler; mekik gibi sağdan sola işliyor. Bir arkı daşım, en doğru mütalâayı orta at Asabiyete kapılmıyan ve itida- line hâkim olan kazanacak. Oyun başladı. 6 dakika, netice Karar vermedi gene berabere mucibince tam devrel geçildi. İzmir spor tamam. Altın ordu, kadrosuna genç, enerjik ve atak oyuncular almış. Ilik dakikalarda asabiyet gizlenir gibi oldu. Ben işin teknik kısmını değil, psikolojik cephesini tetkik ediyor- dum... Zaten oyunda, tekniğe, ahenge ve saireye delâlet eden gey yok ki.. Mütekabil akın- larda her hareket, bu anormal rahi vaziyeti ispat ediyor... Oyun, çok fena, fakat bir metice tevlit mayınca, şimdi kuvvetli çenesile, sedde istinat | vazifesini gören kalın ağaç kütüklerini ısırıyordu. ıkat ellerinde kocaman meş- bulunan zenciler o tarafa 'koştulaı seddin üzerine çıka- rak saldıran canavarın kafa sını, meşaleler ile yakmağa baş ladılar. Bitmez tükenmez gibi görünen uzun bir dakikadan sönra canavar, soldan geri etti ve tek- ya daldı, ir gece esnasında bu facia, yedi defa tekerrür etti, Fakat şimdi tecrübe sahibi olmuştuk. Sedde saldıran timsahlar, kafala- rpı sudan çıkarınca, derhal beş on zenci ellerindeki meşalelerle, canavarın burnunu yakıyorlar ve onu gerisin geriye dönmeğe mec- bur ediyorlardı. Filim çekme aletlerimiz! kur- muş bekliyorduk. Halbuki zaval vakti geldiği halde, hâlâ güneş görünmemişti. Yağmur yağacağa benziyordu. Şunu da hatırlatalım ki roman mu cibince Horn ile sadık hizmetcisi Renaldın insan eti yiyen vabşilerin elinden kaçarken, bu adacığa ilücn ederek saklanmalar geliyordu. Eğer iki üç gün daba intizar vaziyetinde kalırsak, kalmış olan timsahlar, onları gör- 'dükleri zaman kaçacakları yerde üzerlerine saldırarak parçalıya- caklardı. Şimdi, timsahların, yedikleri aygır leşile mideleri tıklım tıklım dolu bulunduğu gu sırada bu tehlikeli sahneyi, aktörleri büyük bir muhataraya maruz bırakma- dan çevirebilirdik. Bir timsah, aç bir canavar kas dar tehlikelidir, korkunçtur. Intizardan sonra muvaffakıyeti Güneşin tulüuna intizaren, set etrafında | beliğiik & yapıyorduk. Timsahlar, yedikleri leş parçala nı hazmetmekle meşgul bulunu- orlardı. — Geceleyin nda bekçilik vazifesini grup, ikiye grup » gece yarısından sabah saat dörde, üçüncü grup ta sabah saat dört ten sekize kadar bekçilik ede cekti, Bu işi kolaylaştırmak için seddin yanı başında iki büyük projektör O kurmuştuk. (Bu işi, evvelki geceden daha büyük bir muvaffakıyetle gördük. Tecrübe ile anladık ki, 22 çapındaki vi ter tüfeklerinin kurşunl deliklerine sıkılmak sahlara soldan geri ettiriyordu. (Arkası var) çok kerre çok iyi oynıyan takım ; “ artık her ümit zail olmuştur gibi bir düşünceyle ruhi metane- tini bir kenara bırakıyor. takım için çok fena bir vaziyet. Biraz sonra Altın ordu. aleyhine bir penaltı verildi. Gene 4sap bozukluğu yüzünden İzmir sporcu lar topu, hasim kalecinin ellerine veriyorlar. Mağlübiyete giden yol gittikçe genişliyor. Nihayet, bir fre sat ele geçiyor ve ilk mukabil gol. Fakat âsap boçukluğu berdevam. Bana kalırsa, mağlübiyetin âmilir (artık ümütler söndü) şeklindeki telâkkinin verdiği heyecansızlık ve inkisardır. Netek. © wunu; Altın ordu kazanıyor ve 1932 şampiyonu tahakkule ediyor. Altınordu, bu netice için çok çalışmış bir takımdır, Ve tebrike lâyıktır... İzmi in bu takımdan i Türkiye | birinciliklerinde kudretile mütenasip, bir almasıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: