19 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

19 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akiş” Nargileye ve ti ve tiryakilere dair. “Efendim.. Nargile yüzünden 25 senelik ayalini ialâkı selâse ile » Nargile içenler kaç türlüdür. Meşhur tiryakiler, nargileye dair hikâyeler Nargile keyfi Nargile deyince aklıma evvelâ Tahir Nadi beyin sonra Abdur- Kalman Şeref beyin bir sözü gelir: Abdurrahman Şeref bey derdi ki le içen hastalanmaz... Fakat Tabir Nadi beyin elinde nargile marpucu bambaşka bir hal alır. Onun nargilesi - bambaşka bir tarzda tokurdar. Tahir Nadi bey pargileciler şahıd İzmirin nargilesine diyecek yok- tur. Fakat Istanbulda en iyi nar- gile Beyoğlunda Kanunu Esasi kahvesinde, Istanbulda da'Ikbal kıraatbanesinde ve Beyazıt kah- velerinde yapılır. Nargilenin zevki eski ramazan gecelerinde çıkarmış. Keyf erbabı iftarı ya Beyazıttaki çınarlı lokan- tada, yahut Çarşı kapısındal meşhur kebabçıda ederler sonra merhum Mersin efendinin kutu gibi kahvesine düşerlerdi. Mersi- nin günde kim bilir kaç kerre iği temiz nargileler, gıcır gıcır oğulmuş, marpuçları piril pırıl sra sıra dururdu. Mersine gelen müşterilerin ryakilikten başka birer tarafları daha vardı. margileye tutulmuşlar Tiryaki beylerin nargileden birer sevgilileri vardı. Mersin de bunu in mubibbimiz Nurullah. efendinin” nargilesini * tutup di mütekait Nafiz beye vermezdi. Zaten herkesin nargilesinin birer isi de vardı., Benli kız. İncebel... zayıf Hepsi birer — Benim billur endamımı Mer- sin efendi. Demeğe kalmaz.. Mer- sin efendi damını dansa kaldıran zarif bir salon delikalısı gibi nar- gilenin ince beline sarılırdı. Onu elindeki bez ile birkere daha siler. Tönbekisini ateşini hazırlar. Sarı marpucunu köşe- 7 deki benzin lambasında iyi yakar, müşterinin önüne getirirdi Biraz sonra billür endamın tatlı bir şarkıya başladığıni işit Dün nargilesi meşhur olan Kıraathanelerden birine — gittim. Dışarıda ilk kârayel fırtınası dükkân lâvhalarını fırıldak gi çevirtiyor, arasıra sicim sicim yağıyordu. Kahvenin camları kalın bir boğu ile perdelenmiş, cıgara dumanı her şeyi kurşuni gösteri- yordu... Bir tarafta nargileler tokurduyor, bir tarafta bilardo bileleri yor, bir tavla pulları şillirdiyor.. Garip tıkırdıs arafta en çok değiş tirdiği şeylerden biri de kahveler- dir. Kış geldi mi pencereler kapanır, kahvenin |; önüne ablan |, iskemleler içeri alınır. Tarifedeki “limonata, “şer- bet, kelimelerinin üzerine bir tebeşir ge: Onların yanına başka bir kelime yazılır: Ihlamun Artık yerler eskisi gibi sulanmaz, Su yerine çamur talâşları serpiler... Bulunduğum kahve işte böyle tam kış kahvesi idi. Fakatbir şey dikkatime çarptı. Nargile merak- ları iki düşman cephesi gibi iki kısına ayrılmışlardı. Bir kenarda ihtiyarlar, mütekaitler.. Öbür ta- rafta şık şık giyinmiş delikanlılar, Taksim, Sıra serviler sakinleri. Müteksitler gurubu tam nargile tiryakileri. Zaman zaman nargi- lelerinin tokurtularına fasıla veri- yorlar, önlerinde | duran kulpsuz, üçük bir kâse biçimindeki fik candan bir yudum sade kahve alıyor ve ara sıra da kahveci çıra- ğına emirle — Ateşi tazele.. — istemez. Senin tönbekin sana kalsın. Bunlar azılı tiryaki. Başka yerin tönbekisi kurtarmaz.. İlle tönbe- kiyi kendi ceplerinden çıkarmalı, kendi ellerile yerleştirmeli, Bu esnada nargileye dair hikâ- yeler: — Efendim şey paşa canım. Tophane müşiri idi. Merhum nargile için 25 senelik ayalini talak selase ile tatlik etmiş, — Efendim... bilmem “hangi paşanın haremi, helâlını nargileden vaz. geçirmek için pek ziyade çalışmış... Bakmış ki olmıyacak, paşanın nargilesini haremi bizzat hazırlarmiş... Bir gün nargileye tönbeki © yerime Haşamin huzur Ya, efendim. İşte o gündenberi paşa “bir daha tövbel, demiş. kih kih Ay bunun da ateşi si Olhu, Ohhu.. Bu öksürük bırakmıyor ki & efendim... — Aman efendim. Inhisarın © yeni bir #önbekisi çıkmış, pek nefis birader. Öbür taraftaki şık: delikam- lılar grubunun nargile içişleri pek başka... Konuşmaların dan anlaşılıyor ki sırf rar- gile içmek isin ba ira servilerden kal kıp buraya kadar zahmet etmişler. — Monşer, diyor, tam Piyer Loti vari bir gece... Üstü taşlı altın çakmaklar çıka- lıyor, nargilenin sari ağızlığı uzun uzum yakılıyor, nargilenin marpuçları, ihtiyar (o markizlerin “Face a main, denilen saplı göz lükleri tutuşu gibi nezaketle ele alınıp ve alt dudağın ucuna ilişiriliyor. Âdeta nargilelerin tıkırtıları bile nazikâne, nola ile çıkıyor. â ben bu nargile lerden birinin tıkırtılarım son çıkan “Mari, tanğosuna pek benzettim... Sonra, nargileyi çek- tikten sol mını öyle nazik köne öyle ince ince — Püf!, Püf, Püfl, diye etrafa savuruyorlardı ki bu zara- fele hayran olmamak imkânsızdı Bu kıratane seferinden sonra anladım ki ortada bir “nargile var. Bir çokları sırf Bazıları da hakiki tiryaki, Hikmet Feridun m Sair EMLÂKİNIZiN iDARESİNİ UMUM EMLÂK ACENTESİ Müessesesine tevdi ediniz | BAHÇEKAPI TAŞ HAN No, 20-21 - 22 ON Posta Kutusu | edemez. Biz Müdafaa için her şeyden evvel yol lâzımdır Milli müdafaa için bugün yapılıp yarın bozulan değil ölmez bir yol lâzımdır Hemen bütün orduların tahki- mat talimnameleri şu prensipi 2525 kabul eti “ Bir mevl eya mıntakanın tahkimi için evvelâ yol yapılır, ondan sonra tabyalar, makineli tüfek ve top yuvaları, 8. gelir. Çünkü sonuncuların yapılması için zım olan inşa malzemesinin nakli de yol ister. , Bu prensipi. aynen bir memle- kete de teşmil edebiliriz: Bir memleketin müdafaa edilebilmesi için ilk şart. yoldur, iyi sağlam, dayanıklı bir yol. Umumi harpte- ki, istiklâl harbindeki tecrübeleri Fakat şu Şeyh Sait bir eşkıya harekâtına bile yolsuzluk bizi üzmüş, harekâtın aylarca sürmesine sebep olmuştur. Muntazam, iyi yollara malik ok saydık ilk isyanla beraber gön- derilecek bir kaç alay işi halleder ve binlerce cabil halkın öbür ta- rafa iltihakına sebebiyet vermezdi. Bu basit misal yolun askerlikçe olan ehemmiyetini göstermeğe kâfidir. © Hükümetin ve milletin iktisadi ve müdafaa noktai nazarından haiz olduğu ehemmiyeti takdir ederek memleketin her tarafında giriştiği yol fa: i görüyoruz. manialar bu bizzat yel Şehirlerde, köylerde, bütün Ana- dolu içerisinde adeta bir “yol yapma ,, seferberliği var, Son bir seyahatimizde de bu faaliyeti gördük ve memnun olduk. Yalnız yollar - bizzat Istanbulda da gördüğümüz üzere - bir kaç ay, hatta bazen beş on gün sonra berbat, geçilmez bir hale gelmek üzere yapılıyor. Halbuki milli müdafaanın, iktisadiyatın bekle- i, özlediği yol bu değlidir. Yazın, daha iyidir diye otomo- biller ve haltâ arabalar, insanlar şose kabir ettiğimiz yolun hari- cinden yiirürse, kışın tekmil vesait | bu yol üzerinde saplanıp kalırsa © yola sarfedilen emek ve paraya yazıktır. Yol üzerinden - geçen vasıtayı hırpalamıyacak, bu yeni vasıtalara yatırılan milli serveti çarçabuk havaya uçurmayacak şekilde olmalıdır. Bizim yollar mıyor ? Cevabı Çünkü yavaş ve hafif nakıl vasıtasına mahsus olan dünkü yol, bugünün çabuk ve fazla ağır pakil vasıtalarına artık tahammül yeni nakil vasıtası olan otomobili almışız, bu nakil vasıtasının istediği yolu yapmak istemiyoruz. Bu muvazenesizlik devam ettikçe asla sağlam yola malik: olamayız. O halde yegâne çâre, deki kuvvetle gelişi gözel yol değil, dayanıklı yol yapmamızdır. Çok fakat işe yaramayan yol yerine, az fakat işe yarayan yol prensipi kabul olunmalıdır. Ap- cak bu sayededir ki, bu azarazar yapılan yellar birbirine eklenerek uzun şahrahlara inkilâp ed. aksi halde biz bir yolun öbür başına vardığımız zaman bu başı- nın işe yaramaz hale gel neden dayan- gayet | basit: elimiz- | görürüz ki şimdiye kadar yapılan yollarımızın hali bundan başka bir şey değildir. den şikâyet edilen ikraz v Asfalt şoseler bi havasından mıdır, memleketin suyundan mı- dır, nedir, başka memleketlerde muamner oldukları halde bizde çok dayı dakiler sık düzlüklerini tekrar, tekrar asfaltın kaybediyorlar, tamir istiyorlar, hariçten © gelmesinden lduğu iktisadi mah- Asfaltın bu dayanıksılığını fen adamları şöyle izah ediyorlar: Ucuzluk kaygusile gerek alttaki blok tabakası, gerekse üstteki asfalt tabakası ince tutuluyor ve kısa bir zaman sonra alt tabaka nın gene eski yollar gibi çök- mesinden, asfalt tabakanın üst sathı düzlüğünü kaybediyor. Buna mukabil Ankara belediye- sinin yeni ve çok mühim bir & rübeye girişmiş olduğunu görü- yoruz. Maarif vekâletinin önündeki geniş bulvarın bir parçasını be- tonla kaplatıyor. Memleketin çimentosu, memle- ketin granitile yapılan bu yol bizim ideal olarak tavsif ettiğimiz yola benziyor. Iyi yapılmış belon yolun çok dayanacağı aşi- kârdır. Fakat bu yol bazı mah- wizdi. Her şeyden evvel yekpare beton yerine blok halin- de ve yekdiğerine köprü kemeri şeklinde geçme bir tarzda yapıl: - çatlaması mevzuu ra civarında değil memleketimizin her tarafında granit taşlarının en iyi cinslerine tesadüf edilebileceği için bu çeşit yollar her tarafta latbik edilebilir. Yolun mevaddı iptidaiyesi, milen memleketten teiin edildi ve plakaj, müeaddit silindiraj gibi ameliyelere hacet kalmadığı için fiatı da asfalttan ucuz ve kırma taştan bir az pahalıdır. Fakat müteaddit yapma ve tamirler nazarı itibara alınırsa belki onlardan bile ucuz çıkar, Ankara belediyesinin bu meşkür hizmeti ümit edildiği gibi resini gösterir ve memleke her tarafı bu gibi dayanıklı ölmez yollarla kuşanırsa, m müdafaamız en mühim bir şartını temin etmiş olur, M.S Ikraz müesseseleri yeniden teltiş ediliyor iriyeti ikraz mües- i yeniden teftiş etmek- rket komiserlerinden Kadıköy ve tedir. Dün Nabit Tahsin bey, Üsküdar semtlerinde, ken raz müesseseleri Bu arada Üsküdarda bir kaç kadının tefecilik şeklinde borç para verdiği anlaşılmıştır. Bunlar hakkında zabıt tutulmuştur, Bir dersden dönen darülfünun talebesi Darülfünun divanı bugün içtima edecektir. Bu günkü içtimada Hukuk fakültesinde bir dersten dönen talebenin mütcakıp sınıfa geçebilmesi için. verilen karar tetkik olunacaktır. Divan fakülte meclisinin kararım tasdik ederse bir dersten kalan talebe mütex- kıp yüksek sınıfa geçecek, döndü- ğü derin imtihanını o seneki İmtihanlerile beraber verecektir. MM AMMAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: