26 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

26 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NA Sahife 6 Akşam. Stüdyoda bir Di “Meclisi mebusan kapısının işi bitti “se hemen söküverelim!!, Bir öksürme 10 lira, bir aksırık 15... Kesene güvenebilirsen öksür!.. Ömrümde ilk defa bir sinema slüdyosunu gezdim ve anladımki yer yüzünde stüdyo kadar garip yer olmaz... Çoktanberi işidiyor- dum, “Bir stüdyo açılmış, . Ya- hut şu stüdyo nasıl bir mü?,, Merak ettim. Dü kalkıp, » Büyük demir kapıdan gir- zaman karşıma çıkan ilk kapının üstünde bir lâvba dikl i celbetti, “Zaferi milli lokan- kasi, İçimden: — Allah allah dedim acaba yanlış yeremi geldim. — Biraz ilerledim başka bir kapı.. Üstünde başka bir liha: “Kanaataşhanesiy. Bunu da görünce: — Bende vaktinden evvel buna» Gerisin geriye dö- 'nerken önümden marangoz geçti,, Biri sordu: iz Moda gazinosunun kapısını yaptık... İçeriye bir de sefain iskelesi salonu kurun... Meclisi mebusan kapısının işi bitti ise sökelim.. Bu son * Meclisi mebusan kapısının işi bitti ise sökeliml, , sonra “İçeriye ir seyrisefain salonu kurun 1. O zaman anladım ki bütün etra- famdakiler dekordur ve ben yanlış yere girmemişim... Iç kapıda evvelâ küçük bir ampul gördüm. Renkli bir lâmba., Üzerinde : “ Sesli filim çevriliyor, gürültü etmeyiniz ,, yazılı. Bundan sonra duvardaki tabelaları birer r okuyarak ilerledim. “ Yavaş ba- Sinız ,, “ vazifeniz olmıyan şeylere karışmayınız “ “ gürültü etme- yiniz , ... Doğrusu bunlardan en hoşuma gideni “ vazifeniz ol- mayan şeye karışmayınız!,, Levhası oldu.. Bunu astıran rejisör Ertuğrul Muhsin bey aleyhine dil uzatan bütün münakkitlerin topuna birden cevap vermiş oldu: Vazifeniz olmayan şeylere karışmayınız Ipek filim stüdyosu sabiplerin- den Fahir beyin odasında müddet oturduk. Baş döndürücü bir faaliyet. Artistler garip kıya- fetlerle girip çıkıyorlar. Koridor- larda bir telâş, bir hareket. Ar- tistlerin hemen hepsinin yüzleri sanı, tentürdiyota benzeyen bi boya ile sıvanmış. Çehreleri bazı yerleri de kapkara kararlıl- mış. Mesela kaş, saçlar kirpikler. Favuriler gibi zaten siyah olan yerler filimde iyi çıksın diye büs- bütün siyahlaştırılmış. Bir zil çaldı.. Filim çevriliyor. Ne olur ne olmaz diye ayakları- mızın ucuna basarak hırsızlama atelyeye doğru ilerledik, içeriye ses sızmasın diye atelyeye iki kalın kapıdan giriliyor, Kapıların etrafında gayet kalın çubalar va Bunlar dışarıdan içeriye "çıtl,, bırakmıyorlar, atelyeden içeri gi- rer girmez gözlerimiz kamaştı.. Bizi getiren ark: — Her biri dört güneş kuvve- tindedir!. diyerek © projektörleri işaret elti, Beş projektör. Beş kere dört yirmi.. Yirmi güneşle çalışmak ta az şey değil Rejisör, sırtında bir kazak, ma kineden artistlere, artistlerden makineye, makineden projektör lere, prejektörlerden 8es makin sie Koşuyor... Saatlerden “beri pa Stüdyonun haric manzarası küçük bir sahnenin provası yapı: lıyormuş... Behzatla Vasfi Rize Behzat genç bir erkekle balığa çıkan sc. ilisini merak ediyor: — Işte sabahtan beri Ada, Moda, Kalamış, Heybeli, Kadı- köy, bütün polis karakolları arı- yarlar yok.. Yok.. Yok. Vasfi — Merak etmeyin efen- dim. Merak etmeyin.. Her halde gelir. Behzat — Nası! merak etmiye- yim yabu.. Ya sandallarına köpek - Ya denize için 10 - 15 kerre tekrar ediliyor. “Ya sandallarına köpek balığı çarptı ise,, cümlesi kim bilir ka- ıncı defa tekrar ediliyor.. Zavallı artistler , zavallı rejisör kan ter içinde. Bir buçuk, iki saat tatlı tatlı seyrettiğimiz filim- lerin ne müşkülâtla ne yorgun- Tukla çekildiğini bir de gelip stüd- yoda z Nihayet prova faslı bitti. Şimdi sesli makine çalişacak, Kimsede ts yok. Dişarıda ziller çaldı. renkli ampuller yandı. nefes als makineye geçecek. Aksi gibi boğazımda bir gıcık. Ödüm de patlıyor. Ha öksürdüm, ba öksü- receğim.. Ha apşürdüm.. Ha ap- şöreceğim.. Atölyeye girmeden evvel rehberim — Se çekilirken bi sürdünmü ziyan, masraf müthiştir. işli. Bu söz üzerine kesene enebilirsen öksür.. Bir öksürül a mıdır, bir aksırık 20 mi bilmem artık. — Acaba kayıklarına köpek balığı mı çarptı?. Denize düşüp boğuldular mı?.. Yavaşca etrafıma göz gezdir. dim. Burası da bir âlem. Bir tarafta Moda gazinosunun kapısı.. Artist rolü icabı: — Ben gözinoya giriyorum |! diyor, Mukavvadan kapıdan gir yor. Moda gazinosunun. öl tarafında bir pençere Nişantaşı caddesine bakıyor. Vasfi bey biraz sıcaktan © bunalıp uyuya kalmış bir adamı temsil edecekti. Genç aktör: — Yooo., dedi. Ammada souk.. Bu soukta, sıcaktan — bunalıp uyuya kalmış bir adam olmağa da bayılırım. Ne souk, donuyorum., Ve biraz sonra rolü başladı: — Aman ne sicak... Yanıyorum. Bir kanepeye uzandı ve uykuya daldı., Bu rolu o kadar tabii oy. mayordu ki sormayın. — Öylede zi 10 25 yorulmuştu ki bir müddet sonra hafiften bir horultu., Çole mükem- | mel. Çok mükemm. “Aktörler sesli oynarken Ertağ- rul Muhsin bey de kendi yerinde sessiz oynayor. Sahnede imiş gibi heycanlı hareketler yapıyor. Tıpkı aktörler gibi hareket ediyordu. Yalnız sessiz. Biraz sonra uyku sahnesi — Vasfi, Vasfi.. Horlama de- vam ediyordu: — Uyuyormusun?. aralıkladı... — Yo. Rol, Rol canım. Yorgunluğunun derecesini dü- şünün.. Bir hırsız rolü oynu bey yüzü boyalı mütemadiyen pencereden alıyor. Prova gözlerini için 5-6 kerre atladı. Fakat gene kâfi görmedi. Pencereden içeriye atılı- yor. Allayışı beğenmeyince: — Hirsalk amma zor işmiş ha.. Diyor.. Doğrusu sinema çekmek, rahat maruken koltuklara kurulup: — Şu parçası güzel, Bu tarafı berbat. Diye fikir yürüterek sinema seyretmeğe hiç benzemiyor. Hikmet Feridun Bir esrar kaçakçısı 6 ay hapsz mahküm oldu Recep isminde birisi esrar iç- mek ve salmak cürümlerinden maznünen yakalanarak adliyeye verilmişti, Ağır ceza mahkeme- sinde yapılan muhakeme netice” sinde Recebin suçu sabit olmuş ve kendisi 6 ay hapse mahküm tir. Mahkümiyet | kararı üzerine gayrı mevkuf bulunan Recep tevkif edilmiştir. 2 sene 4 ay hapis Maruf sabıkalılardan Zeki is- minde biri bir çok hırsızlıklardan mazmunen 2 inci ceza mahkeme sinde muhakeme edi Muhaketne neticesinde Zekinin bütün cörümleri sabit, olmuş ve kendisi 2 sene 4 ay müddetle hapse mahküm olmuştur. Zeki bu. kadar müddet de emniyeti umumiye nezareti altında bulun durulacaktır. 2 nci Amca bey albümi çıktıl Finti: 50 kuruştur. Taahhütlü bir mektupla 50 kuruşluk posta pulu gönde renlere bir albüm gönderilir. Mektuplar; (Akşam'da Amca bey adresine yazılmalıdır. Süratli harp vasıtalarının kazandığı ehemmiyet Filistindeki Yıldırım orduları grubumuzun © kumandanı olan Alman ceneralı; cephede muhare- beye tutuşmuş ordularının akibetine dair haber beklerken, birdenbire karargâhının önünde bir kargaşa- lk koptu, silâblar patladı ve ceneral bu lugiliz süvarileri önüm- de eşyalarını toplayamadan hâzır bir otomobile atlayıp kaçmaktan başka bir çare bulamadı. Bu umu- mi harp sonunda vukua gelmiş bir misaldir ki bundan sonra sıksık tekerrür edecektir. Çünkü dünün en süratli vasıtası olan süvari yerine bu günün ondan beş on defa süratli ve kudretli motörleri kaim olmuştur. Umumi harpte ve bundan evvel | vasıtaların yapacakları işi muharebe cephede ve iki hasım ordu arasında cereyan eder, or rinin mukavemetini kır- motörlü vasıtalar sayesinde daha | mühim mukavemetleri kırılmasına ve daha kolaylıkla çalışılacaktır. Meselâ yukarıda verdiğimiz mi salde olduğu gibi en gerideki cephe baş kumandanlığına kadar bir gecede sokulmak, bu başı iş göremez bir hale getirmek pek âlâ mümkün olabilecek! Nete- kim ondan sonra bizim Filistin ordumuzda Halep'te kendisine kaya gibi metin bir baş bulun- mamış olsaydı, o vaklın paytahtına kadar bile kendisini toplayamazdı Yalnız kumandanlıkları. deği milletin müdafaa muavenetini de kurabilecek bu baskın şekilleri hakkında malümat sahibi olmak onlara karşı müdafaa çarelerini ihzara ve bilhassa böyle bir bas- kın harekâtı. karşısında halkın apışıp kalmamasına, ona haddin- den fazla bir ehemmiyet vererek maneviyalının. kırılmasına sebep, olmamak için çok lâzımdır. Bizzat kendi memleketimizde ve Jstiklal mücadelesinde görülmüştür ki, mesele Fransızların Gazi Antep ve Meraş muharebeleri olduğu gi gayri muntazam ve müdafaa vası- taları çok noksan, fakat mane- viyatı sağlam halka karşı sevket- tikleri tank ve zırhlı otomobiller hiç te mahuf cüsselerinden bekle- nen işleri görememişlerdir. Ma- neviyatı bozuk Hir r arasında ise bu vasıtaların yalnız görün- mesi kâfi gelebiliyor. Motörlü ve zırhlı vasıtaların | hedefi başlıca şunlar olabilir; 1 — Süratlerinden islifade | ederek düşmanın cenah açıkların» dan dolaşarak fırka, kolordu, ordu karargâhlarına baskın şek- linde taarruz, bu suretle kuman- dada teşevvüş temini, 2 — Geri mıntakalara ve has- saten sanayi muntal ederek kuvvet ve balarını tahrip, halkın kuvvei maneviyesini kırarak sulha icbar, 3 — Orduların yanlarını, geri- lerini kuştatmak veya süratleri sayesinde taraftan vurup cepheyi yarmak. 4 — Tayyare ve Demiryol istasyonları“ gibi O münakale teşkilta ve hatlarına baskın. Bu esas vazifeler ve hedefler göz önüne konduktan sonra bun- lara karşı müdafaa tertipleri de kolaylıkla bulunabilir. Bunların başında | tayyareler gelir. Gerek keşif suretile motörlü anda her tarafa yaymak ve mü dafa tertibatını almak, gerekse le taşıdıkları bom- bunlar Bundan sonra seri ateşli toplar takviye — edilecek manialar gelir. Kumandanlıklar, mübim tayyare, demiryol istasyonları, mühim sınsi merkezler, motörlü vasıtaların geçmiyeceği manizlarla gevrilir ve silâhla müdafaa olunur. Bu maniaların başında sular ve Suni su şişirmeleri bataklamalar. gelir. Meselâ mühim yollar. üzerinde yapılacak hendekler 14 m. genişlik, Sın. derinlikte bu vasıtaları yollarından alıkoyabilir. Yolun iki yanı da dağ, bataklık gibi bir tabi mani ise buradan dönmekten başka çare bulamaz, yahut müdafaa silâhları altında tahrip edilir. Yeni maniaları en kolaylarından biri de lağım tarlalarıdır. Deniz boğazları nasıl sabit | tor piller ile geçilmez bir hale koyu- yor, isek, karada da aynen onun gibi ve üzerine gelen sikletle patlayan lağımlar ihzar olunmuş tur. Muayyen bir mıntakâya' saçıla cak olan lağımlar infilâk ederek vasıtayı saftan hariç bırakmaktadır. Bütün bu tedbirlere rağmen motörlü ve zırhlı vasıtalar bir yere girerse yapılacak yegane şey sü- künetle mukabele etmektir. Çünkü bilinmek lâzımdır ki, üssülhareke- sinden uzaklaşmış olan bu vası- taların harp kudretleri taşıya bil- dikleri sıkletle muayyen ve bina enaleyh mahduttur, Bir müddet patırdı. yaptıkları sonra çekilip gilmege” mecburdurlar. Halkçe yapılacak saglam bir müdafaa karşısında ise hiç bir şey yapan mazlar, ile M.Ş Fransada bu mevsim elma şarabı mevsimidir. Her sene teşri sanide elma şarapları için bir baka hazırlanır. Bu müsabaka Calvados vilâyetinde yapılır. Bu şaraptan iyi anlıyan mütehassıslar toplanırlar. Her şarabın kokusuna, içir derecelere göre ayırırlar Biri ne bakarlar, neticede bun- gelene mükâfatlar. ve Resimimiz bu sene yapılan müsabakada mütehassısların. şarapları etkile etmesini gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: