17 Temmuz 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

17 Temmuz 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ & Tercüme, iktibas hakla mahfızdar Tetrika No. 321 “Abdülhamit harbe gideceğini ilân etmişken neden Istanbuldan çıkmadı? Abdülhamit te hazinei Kass» sının. işlerini ermenilere gördün” eği tercih eylemişti. Agop, Portakal, Sakız Olm nes paşalar gibi, a Üç defn maliye mezaretini de ifa eylemiş olan Agop paşanini velatından evvel hazine hassa nezareti için mülkiye mektebin de maliye muallimi Mikael Por takal efendiyi Abdülhamide tav siye ettiği söylenir. ii Venedik ve Pariste tahsil et miş rüsumat emanetinde ve mas liye müsteşarlığında bulunmuş olan Portakal paşanın hazinei hasın nezaretinde vefatında bu. makama Bedros o Kuyumcıyani efendi ile Salim Melhame efendi dalip olmuşlar ise de Sultan Ha» mit gene mülkiye mektebinde ik- tisat (o zaman ilmi servet deni- Tirdi). muallimi olan Sakız Oha- nes efendiyi bunlara tercih eyle- Sakız Ohanes Sinden başka bir pe mali, ne siyasi işlere karımı yan bir zatidi. Hiç vâkıf olmadır ğı saray enirikalarına da parma- Zını sokmaktan daima hazer ct miştir. Abdülhamit sayarında da en başlı memuriyetlerde çok adam değiştirmezdi. Başı mabeyincilik- te Hamdi paşa dört, Osman bey sekiz, Hacı Ali paşa 17 sene ve mabeyin başkâtipliğinde Ali Ri- za paşa beş, Süreyya paşa on, Tahsin paşa on dört sene kalmış tadır. Abdülhamit ikinci kâtip ve kan rin Arap İzzet Hole paşayi âde- ta kolundan tutup en nüfuzlu bir mevkie geçirtmiş ve orada salar Batının sonuna kadar tutmuştur. Halepli şeyh. Ebü efendiyi baht: ve talih işleri, rüya tabiri gibi maneviyat ve ruhiyatta mür tehassıs sıfatile saltanatının. ilk zamanlarından. sonlarına kadar kullanmış, kazaskerlik mertebe 'ne kadar yükseltmiştir. Abdülhamit devrinde sivrile meleri en ziyade göze batan İzzet paşa ve Ebülhüda efendi ile bera- ber esvapçıbaşı İsmet beyin oğlu Fehim, Çerkes Kabasakal Mehr met, Zülüllür İsmail paşalar gibi «bendegâni hasülhassı şehriyati- ler» olmuştur. Şimdiye kadar bu rical ve ben- dezânm Abdülhamit iie birlikte, devleti ne hal ve vaziyette bul- duklarını bu sütunların tahrir dairesinde tasvir kiyet ve istibdat devrinin mühim. safhalarını bir siyaset dramının perdeleri farzedersek piyesin he- yeti umumiyesi hakkında hüküm verebilmek için mutlaka aktörler- den her birinin ifa ettikleri rolte- re, bu rolleri yapabilmek için kud- retlerinin derecesine, meziyet ve ge dair etraflı fil inmek lâzim gelir. Bi4 de bu maksatla bundan sonra temas edeceğimiz hadise- Jerde bu zevatın şah - barüz ettirecek teşrihlerde bu- dunmağa gayret edeceğiz, Sadrazam Ethem paşa Moskof kral nedir ki. Abdülhamit sarayında Rusya ile harp taraftarları çoktu. Meşhur şeyhlerden bazılari Pe- tersburg ve Moskova kiliselerinde ezan okunduğuna dair rüyalar görüyorlardı. Kızlar ağasi Hafız ağa: — Moskof kralı ne köpektir ki halifei islâm efendimizle muha- rebe edebilsin! Diye tavaşi ağzile atıp tutuyor. dua). Hariçte de Rusya hakkında bu yolda istihfaf | ile lisan kullan: mak ödeti vüsat bulmuştur. Bu basiretsizlikti. Fakat vaktin vükelâsından bi- le böyle mütecellidane sözler işi- diliyordu. İki senedenberi Sırp- ır, Hersekliler, Karadağlılarla uğraşan devleti aliyenin Rusya gibi büyük bir devletle muhare- beye girişmeği ihtiyar edemiy: (2) tabii bulan Saffet paşa müstesna olmak üzere bütün vi kelâ harp taraftarı idi. (3) Saf fet paşa siyasi yazıların incelil lerini takdirde maharet sahibi değerli, sabihen diplomat bir zat idi, Ancak harp meselesinde o da zâfü kalp göstermiştir. Tersane konferansından sonra Londadra tanzim olunan proto- kol üzerine (O Babıâli O umu- mi bir tahrirat neşretmişti. Sadrâzam Ethem paşanın 21 muharrem 1294. 7 muharrem 1295) mütemeni, hariciye müste- sarı Aleksandı Kara Todori pa- sa tarafından kaleme alınmış olan bu tahrirat Çar Aleksandrın Bayzını tabrike serrişte olmuştu. Bu tahriratın müsveddesi vü” kelâ heyetinde okunurken sadrıâ- zam ile rüfekası celfazına hay- ran ve meanisine senahan» ol- muşlardı. Saffet paşa devletin menfaa- öne muhalif gördüğü bir şeye ve sateiten itizar edemedi Bir çok lisanlar bilen, zam: manın yüksek âlimlerinden sayı” lan Aleksandr paşayı takdir eden- lerin rsünfail olacaklarına mı za- hip oldu? O zamanlarda siyaset” te maharetile meşhur olan Lon- Behram (0) Abelülkamicin evaili (2) Saltek paşanın Romanya zakere için Tulea mutasamlına. ta matı. (3) Mabeyin başkâibü Sait paz sefiri Müsürüs paşa da Rus yaya şiddetle mukabeleyi muva fık görüyordu. Saffet paşa ken- Gi fikrinin savap olduğunda te- reddüt mü ediyordu? Her nedense o da Kararına iştirak ve hariciye na- zarı afetle bu tabriretı imza ey kedi. (4). ükelânm. Harp ilân olundu. ? Seferin bidayetinde Sultan Ha- mit ecdadı gibi ordularının önü- ne düşüp bizzat muharebeye gi- diferleri padişahı nakil ikta bulunmuşlardı. padişahın kariben azimet edece- lân ediyorlardı. £ İşte Osmanli padişahi bir türlü payitahtından ayrılami" yordu! Eski Osmanlı padişahla- rinin muharebeye gitmek ödetle- yine ikinci Sultani Abdülhamitten evvelkilerden de riayet etmiyen- leri az değildi. Ancak onlar or 'duların başına geçeceklerini de ilân etmezlerdi. Bu yeni padişah niçin böyle kuru bir celidet lâf ve güzafile vakit geçiriyordu? Korkuyor muy- dur Tehlike anlarında kaç defa cü- vet göstermiş olan Abdülhamidin halk arasında o günlerde dedi, kodusu yüri zere yüreğine. savaş korkusu mr sinmişti? Bu- rası meçhul ise de lstanbuldam çıkmamasına başka bir korku: nun saile olduğu aşikârdır. Bu korku kardeş korkusu idi? Abdülhamit popüler. olmak, halkım teveccühünü celbeylemel arzusile ilk günlerde bizzat sefe- re gilmeğe niyet eylemişti. Fa- kat İstanbuldan, çıkarsa, Sultani Murat taraftarlarına meydan ser- bes kalacak değil miidi? İşte bur endişe Abdülhamidi sax rayından, payitahtından ayrılma mağa mahküm edivermiştir. (Arkası var) (4) Salı paşanın Ferit paşaya mek tab # Türk diş tabipleri cemiye- finden: 6 Temmuz 934 Cuma günü saat 10 da toplanması mu- mukarrer bulunan umumi heyet nisabı ekseriyet hasıl olmadığın dan toplanamanış olup 15 gün sonraya bırakılmıştır. Bu defa mevcut âza ile içtima edileceğin- den bilimum âzanın 20 Temmuz. 934 cuma günü saat 10 da cemi- yet merkezimizi teşrifleri rica olunur. Yoksul kadınların el işleri Halkevinden: Evimiz İçtimai Yardım şubesi himayesinde teşek kül eden hususi komite tarafım dan yoksul kadınların el işlerini tanıtlırmak ve salılmalarına delâ- let etmek için 18 Temmuzda Galatasarayda — açılacak yerli mallar sergisinde bir pavyon temin edilmiştir. Evinde her türlü el işi yapıpta bunları teşhir etmek veya satmak istiyenler her gün 14 den 17 ye kadar eşyalarını Halkevi Cağaloğlu merkezinde bulunacak olan ko- miteye getirip makbuz mukabi- linde teslim edi en e EİN 4 “Akşam, n edebi tafrikası: 3 PAT ve yahut fena kurulmuş, yürüyeni bir hayatım var. Bunu bir güm de bozmak mümkün, Bunu da gö- Ze alalım. Yarın bana candan, samimi elini uzatacak bir erkek sıkar mi? i Hrekes: : — Kelepir... Falandam ayrık miş. Tam istifade edilecek zama" m! Diyecek ve müzayedeye gi kadar menfaatlerini severler kit Genç kadının ince samur kaş- ları çatılıyordu. Gözlerinde vefa- zlığa, sadakatsizliğe isyan edi bir kin vardı. Biçimli altın kafasini sallıyarak devam etti: — Nankür mahlüklardır erkek- ler, dedi. Onlara acıyan kadın başkalarının kendine acıdığını görmeğe mahkümdur. Suat Rahmi gözlerini açtı: — Çok sert konuşuyorsunuz: arkadaş iddi mevzularda sertlik ta- biidir arkadaş. Kadın içim erkek kafalarındaki: hüküm yüzde dok- san dokuz budur: Zevk! Yalvarırlar, çırpmırlar, hattâ ağlarlar. Bütün servetlerini kül ederler. Hep o körolası zevkleri içim değil mi? Ve gülerek ilâve etti: — Hattâ bu kör nefisleri onlari bazan gülünç eder, maskara eder. Meslekinden, işinden eder. Fakat gene sinek gibi kadının yanından ayrılmak istemezler, Hakarete uğ- radıkça kedi gibi yaltaklanırlar, mahrum kaldıkça | sürtüürler. Ben erkeklerin azametine, guru- Tuna hiç kiymet vermem. En mağ- Turu, en burnundan kıl aldırmıya- nı bilerek, bilmiyerek öyle küçük- Hülere düşer ki? Bazı erkekler: — Adam sen de, güzel, sık, ki- etrafımda âdeta giren kapamacılar batifçe bar ruhlu.. Falan, filân, nihayet kadın değil mi? Derler. Ben bunu itiraf ederim, Nihayet kadın değil miyiz.. Zayıf noktala- ımız olabilir. Fakat asıl zavall lik benlik iddia eden, azametleri burunlarından taşan erkeklerde dir. Para ve elmasla avladıkları kadınları kendilerine gökten in- miş melüikeler zanneden o erkek- ler ki dünyanın en zavallı aptak- olma- larıdır. Bir kadinin zaval sini mazur gören erkekler bu gö- rüşlerile ne kadar aptallaştıklari- mı bilseler bu kadar böbürlen- mezler. Ve vi — Kadına pirlanta — almak, apartıman yaptırmakla azametle- rini okşatan erkekler kafalarında ehemmiyet verdikleri bu muhase- be muamelesi ile dünyanın en ser- sem mahlükları haline geldikleri: ni bilseler. Suat Rahmi adeta heyecana düşmüştü, bu kadın neler söylü- yordu. Seviye koltuğa gömülmüş, ra hat rahat anlatıyordu: — Erkekler zenginleştikce ah lâkları bozulur. Sevgileri azalır. Buna mukabil hırsları azgınlaş “Akıllı bir kadın kocasını kaza, nin aldığı şekle göre idare etmeli. — Ya fakir düşerse! — Karsi mesut olur. Valisi maddi sikinti kolay değildir, fav ir kahkaha atarak devam — Bürhan Bunu bir tarafa bırakalım. İyi | pey vuracaklar. Erkekler © | RORN Cahit kat insanın ruhan çektiği kadar olamaz. | Suat Rahmi birdenbire sordu: | azap, — Hulüsi bey sizi kıskanmaz ma?) k İkinci sigarasını eskisinin ate- inden yakan genç kadın. gülüm- — Hangi erkek kıskanç değil- dir. Fakat erkeklerin kıskançılıği kadınlara benzemez. Müzminler ırtık öldürmez. Süründür — Ne gibi? — Kıskanan erkek sevdiği ka- dının ufaktan başlıyan hafiflikle- rine yavaş yavaş alışır. İlk zaman- lar biraz kırçınlaşır. Aksileşir. Bu kadının uysallığına ve şirretliğine İ göre değişir. Kadın idare edemez se erkek zalimleşir. Genç kadın adeta eski bir ruhi- yat hocası gibi konuşuyordu. Suat Rahmi bunu kendisine ima ettiği zaman güldü. — Hnarta tanrilyarlan, biga ilim var mıdır Suat bey. Sizde mektepte hir çok şeyler okudu. nuz, öğrendiniz, Fakat hayatta onlardan ne kadar istifade ede- biliyorsunuz? Asıl hergün geçir. diğimiz tecrübeler değil mi ki bize yeni yeni; dersler veriyor. Bu kıskançlık bahsi Suat Rab- minin hoşuna. gitmişti. Genç ka- dın erkek ruhlarını ne güzel desi» yordu. — Demek kıskanç erkekler ka- dınlara benzemezler. yır, kıskançlık erkeklerini sevgisini kırbaçlar. Onları kıskan- | dirdikça şahlanırlar. Hırsları bu- runlarında tüter. Fakat tehlikeli değildir. Her isyan daha kuvvetli bir. teslimiyetle neticelenir. — Erkekleri ne fena anlatıyor- sunuz arkadaş! ivesiz. Mübalâğasız. Gö- rüşlerime göre anlatıyorum, Her- sür işitirsiniz. Falanın hanımı bik. mem kimle sevişiyormuş. Kocasi haber alıyor, haber alıyor değil, zorla haber veriyorlar. Çünkü bir çok kocalar böyle haberleri alma- mak için duvar gibi sağır olmıya, hattâ yarasa gibi görülmemeye ra- dırlar. Böyle el gayreti ile karı- aldattıklarıni li larının kendilerini duyanlar karılarından ziyade bu zarlar, Rahatlarım, sükünetlerini bozduğu için... Erkekler, hele biraz da para sıkmtısı mi, çok kazımlı olurlar. K. mütemadiyen tuvalet dej Bini gördüğü halde dili varıp he- sap sormağa cesaret edemiyen ne kadar erkek gösterebilirim, — Hayrett — Hayret değil, nefret? Bu kadarını zannetmem Se- viye hanım, — Rica ederim, Kimsenin dedi- kodusunu. yapmak fikrinde deği lim. Dedikoduyu sevmem de.. Fax kat gördüklerimi ve düşünceleri" çektiler başka bir terbiyeniz, daha doğ: yusu başka bir karakteriniz Kadını büsbütün başka cepheden rüyorsunuz. Fakat bugün şu ki bar. âlemi dediğimiz kalburüs tabaka yok mu? İşte bu tabak: nin iç yüzü artık dışına vurmağa başlamıştır. i Seviye, düşündüklerini anlatir. ken tiksinecekmiş gibi, dudaklari- m büzmüştü. ÇArkasi

Bu sayıdan diğer sayfalar: