3 Ekim 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

3 Ekim 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PA m a mz AN MAMMMOMNMENŞS MASA 3 Teşrinievvel 1934. Sahife 8 Et sarfiyatı azalıyor Günde 2500 koyun kesilirken 1500 e indi Belediye, Avrupadan getirttiği otomatik baskülü yakında kullan. sağa başlıyacak ve etten kilo ba- gına dokuz kuruş hesabile resim alacaktır. * Celepler cemiyeti, bu Tesmi çok ağır bulduğundan indirilmesi telgrafla Büyük Millet Meclisi re- © isliğine, Başvekâlete ve İktisat ve- Kâletine müracaat etmişlerdir. İAlâkadarların iddinlarma göre, yeni resim et fiatlerinin yükselme- sini mucip olacaktır. Bilhassa koyun ile siğirin ayni e #âbi tutulması biç doğru görülmemektedir. » Celepler, mezbaha resminin ki- lo başına koyun eti için 7, sığır için 5, manda için 3 kuruş olmasını östiyorlar, Celepleri endişeye düşüren en mühim nokta şudur: Et sarfiyatı geçen sene günde yasasi olarak 2500 koyun olduğu halde şimdi 1500 e inmiştir. sim arttırıldikten sonra sarfiyatın Baha ziyade azalması çok muh- temelilir. Aşir efendi kütüphanesi Aşir efendi kütüphanesinin maliye vekâletince salılığa çıka- nldığı yazılmıştı. “Aşir efendi vakfı mütevellisi Kâmi,, imzasile aldığımız bir mektupta kütüphane mahallinin kendisine ait olduğun- dan, kitaplar 20 sene evvel Sü- leymaniyeye mekledildiği cihetle buresinn kütüphaneler ve med- reseler hakkındaki kanunun şümulü haricinde kaldığmdan bahsedil- mektedir. Feci bir ölüm Bir kızcağız, kaynar pekmez kazanında yandı Aydının Musluca köyünde bir 'nna babanın dikkatsizliği yüzün- (den bir yavru kaynar pekmez ka- Zanna düşmüş, feci bir surette öl- müştür. Musluca Ju Ali karısı ile beraber avluların- da pekmez kaynatıyorlarmış, ka- ısı ile beraber kazam tutup yere indirmişler, bu sırada yanlarında dolaşan üç yaşındaki kızları Şa- diyenin ayağı kayarak kazanın içine düşmüştür. Kaynar pekme. zin içinde kavrulan yavrucuk üç #aat kadar yaşıyabilmiş ve sonra öl Polis mektebinde komüserler kursu Polis mektebindeki komiserler kursu birinci teşrinin on beşinde kapanacaktır. Polisler için mektep ikinci teşrin 1 de açılacaktır. Yangın yerlerindeki kulübeler Ötede beride yangın yerlerinde yapılan kulübelerin zabıta tara- fından boşaltıhp yıkılması işine devam ediliyor. Evvelki gün Süleymaniye civa- rında yapılan bir aramada yangın yerlerinde duvar yığınlarının ara sında bir kulübe bulmuşlardır. Memurlar kulübeye yaklaştıkları zaman içeriden sesler duymuşlar ve kapıyı açınca üç sabıkalının burada esrar içmekte olduğunu görmüşlerdir. Esrarkeşler yakalanmış, kulübe de yıktırılmışlır. GÜNÜN HABERLERİ Re | Troçki ortadan kayboldu! Sakalını traş ederek şeklini değiştirmiş Londra 2 (Hususi) — Deyli Meyil gazetesinin Barselon mu habiri gazetesine gönderdiği bir telgrafnamede diyor ki Troçkinin İspanyada bulundu Zu hakkında İspanya hükümetin- de ve matbuatında kuvvetli bir Şimali İspan- yilâyetinde girmek için Oviedo havalisinde ber yer zabıta memurları tarafın- 'din eden bir adam kendisini Ka: dike civarında açık bir otomobil 'de gördüğünü ve Troçkinin son ralan maruf bir lokantada yemek yediğini haber vermiştir. Tı sakalını tıraş ederek şeklini değiştirmiş olduğu söyle niyer, Napolide müstemlekât sergisi Napoli 2 (A. A.) — Müstem- lekât nazırı M. de Bono, kralın, Piyemonte ve Spaleto prensleri" nin, âyan ve mebusan reislerinin we resmi, hususi mühim şahsiyet lerin huzurunda, o müstemlekât sanayii ikinci sergisini açmıştır. Avusturyada bir idam kararı Viyana 2 (Hususi) — Leobek kası olan 37 yaşında bir kundu- racıyı idam cezasına o mabüm etmiştir. Kunduracı ayni zamanda dağlara çıkan seyyablara rehber lik yapıyordu, Bu esnada 40 kisiyi kurtarmış olduğundan Reisicam- hur idam cezasım 15 sene küreğe çevirmişti Fransada vaziyet Susyalistler Doumerge hücum ediyorlar Paris 1 — Sosyalist fırkası reisi .M. Blum burada bir nutuk M. Doumergin irat ederek başvekil detle hücum etmiştir. memurların sendika yapmalarının | yasak edilmesinin kanunu esasi” İ ye yazılması teklifine aleyhtar bu- Tanmmaştur. M. Blum kendisinin hiç bir za- man İrankın kıymetinin düşürül- mesini istemediğini ilâve etmiştir. Dahiliye nazırı M, Saarrut ise Carcasonnede bir nutuk irat ede- rek müşterek cephe namı altında yerleşen sosyalistlerle komünist- lerin tahrip edici hareketlerine şiddetle hücum etmiş ve bunların frankın kıymetini düşürmek iste- melerine caniyane bir hareket de- eaiştir. ARSEN "GÜNÜN MESELELERİ , Fransada dahili buhran Son zamanlarda Fransa amühün (bir dahili buhran geçiriyor. Bunm vebep, başvekil M, Dowmorgue taralnıdan dev- et teşkilitinda mühim bazı değişikler yapılmasına karar verilmesidir. M. Dou- 'mergue bir kaç gün evvel yadyoğa söy- İediği bir nutukta bu değişiklikler hak- kında neler düşündüğünü halka anlat mıştır. Eaşvekilin fikirleri şu suretle hür inn edilebilir: 1 — Medi dağıtmak heldkamın ei sicumhura verilmesi. Bugünkü “kamumu esnsi mucibince medi dağıtmak için yanın muvafakatini almak Tüzmdı. Bu, çek güç olduğundan şimdiye kadar meclisi dağılmak çaresine hemen biç kimse müracant etmemiştir. Medliste bir ekseriyet temini kabil olmadığı, kabine» ler biribiri arkası sıra düştükleri halde gene mebuslar mevkilerini muhafaza M. Doumergue, devamlı bir hükümet teşkili için, icabında başvekilin teklifi üzerine meclisi dağıtmak: halilamın yei- sicumbura verilmesini östiyor. 2 — Mebusların salikiyetlerinin tah didi, Başvekil diyor masrafı kontrol etmelidirler. Halbuki bunu yapmıyorlar, kendileri bir taam. masraflar çıkarıyorlar, Bu yüzden büt- çe kabarıyor, buna mibayet vermek 1â- zamadır. 3 — Memurların sendilm yapamama» lan, Başveldlin nutunda memurların. hüleümete hizmet etmek vasifesile mü- 'kellet olduldarını, halbuki bunların sen dikalarile hükümeti kendilerine esir van ziyete getirmekte olduklarını söylemiş- tr, M. Doumergue buna karşı tedbir alınmasını istiyor. 4 — Frangın kıymetini muhafaza, Son zamanlarda Fransız parasının kıymetini ler çoğalmıştır. Başve- bir cevap veriyor ve frangın kıymetini muhafazayı büyük bir ese olarak ileri sürüyor. . Bu islâhat sosyalistlerin ve komünist- Terin şiddetli itirazlarını mucip olmuştur. Radikallardan bir kısmı da buna aleyh- tar görünüyor. Maamafih M. Deumer gve fikrinde ısrar etmeğe karar vermiş. tir. Başvekil bunların kabulünü Fransa in istikbali için lüzumlu görüyor ve di- yor kiz «Ya bunları kabul edersiniz, yahı başımı alır Toumfeville (başvekilin. çük çifliği) çekilir, orada, herkes ii çalacak olan saati beklerim.» Fransız başvekili 74 yaşındadır. Fran. sanın en yüksek makamlarında, nihayet sumhurlukta © bulunmuş, kendisini erkese sevdirmitir. Son defa yeniden veisicumhur seçilmesi işin kendisine ya- pılan müracaatları iltiyarlığından ve arık dinlenmeğe hak kazandığından bahisle ret cevabı verm bakta Fransa kalınca, şiddetli srarlar üzerine, çifli- ini bırakarak başveklete gelmeğe razı olmuştu, Fakat gözü hep çifliğine çeki- Terek orada kitaplarma ve çiçeklerine işte ker reket etmektedir. M. Doumerşue çekilirse memlekette herkese sözünü geşirtebilecek ve onun yerini tutacak kimse görünmüyor. Bu- man için büyle bir öslife mühim karışık. Hara sebep olabilir. Radikallarn buna, meydan vermemek için başvekili tutan cakar ve M. Deumerguenin istediği 1 Jahatın meli tarafından kabul edile ARSEN LUPEN ciltlerini bekliyenlere - mi ijde LÜPEN ci Cilt — Forma: 87-106 mes” Yarın çıkıyor Fiyeti: Her yerde 80 kuruş AKŞAM KİTAPHANESİ 181, Ankara caddesi - İstanbul emma zana ana Ma Kiz am amana EDEB! MUSAHABE TTerkiplerden kurtuluş Türk dilinde arap kelimelerin- den ziyade bunların müştaklari ağır bir yük teşkil ettiğinde şüphe olunamaz; kelimeler yavaş yavas, mukadder olun ömürlerini yaşar dıktan sonra sessizce ortadan sili- nen simalar gibi, zaman ile, bulu nan karşılıkları gizli izlerden do- Jaşarak halkın diline kadar imim- ce, ortadan kaybolacaklardır; fa- kat bunlardan doğan yavrulara karşi söylenen ve yazılan dilde umumü denebilecek bir savaş açık madıkça onlardan sıyrılıp kurtuk- mak elbette daha zor bir iş ola caktır. Müştaklardan ziyade terkipler- den kurtuluş daha zor olacak zan- nedilebilirdi, eğer vukuat bu zan- wn aksine delâlet etmeseydi. So- nelerdenberi başlıyan ve bu son yıllarda büsbütün şiddet ve sara- hat kesbeden şu terkiplerden ka çınma işi o derece umumiyet pey- da eylemiştir ki bugünün resmi ve hususi lisanda bir terkibe tesa- 'düf ihtimali kalmamış gibidir. Li sanın süsü itibarile bunun bir bü- yük ziyan olduğuna kail olanlara karşı aksini isbata kalkışmak için misal ve bürhan zikrine mahal yoktur, bahsi bu zemin üzerine koymak ona bir hal meticesi vere- memek demektir. Hakikatte mesele bir süs işi de- Zildir, terkiplere sadık ve merbut olanları zanlarında serbest bıraka- rak bahsin esas mevzuu dilin baş- lı başına kendi varlığına sahip ol- masından ibaret olduğu noktasına yapışıp kalmalıdır, bu maksat ve- lev her türlü süsün zararına hasıl olsa bile... Terkiplerden bahsedilirken kü- çük, ehemmiyetten âri, ihmali pek münkün bir işten bahsolunuyor zannedilebilir. Bunun tamamile yanlış bir mütalâa olduğuna iman etmek için bugünün meselâ henüz ilk mektebi ikmal etmiş ve eski yazı ile, eski lisan ile münasebet ve ülfet peyda etmemiş bir çocu Zunun eline, geçmiş neslin edebi- yatından, matbuatından, hattâ hususi muhabere ve müsahebesin- den birer nümune gösterip okut. mak, ve bumu lâyikile, tahlil ede- rek, anlamağa davet etmek kâ- fidir. Hemen her satırda bir kaç tane izefeti arabiye ve farisiyeye, cü- vasfiyeye, atfi tefsire, vasfı muhtelif şekillerine te- sadüf ederek şaşıracak olan bu ço- cuğa bütün bunların teşekkülleri” ne dair olan usulü, bu meyanda mutabakat kavaidini, hele vasfı terkibilerde ayni zamanda bunla” çın muhitevi oldukları mecaz ve is- Gareyi izah etmek, her terkibin üzerinde uzun bir ders vermek mecburiyetinde — ulunulacaklır. Ondan evvel gelen nesillerin az çok tahsil görmüş, bir kaç senesini mektepte geçirmiş, yahut itiyat ve istinas ile yazilan ve söylenen Vi sanın süslerine alışmış evlâdı içi | hiç yabancı ve aykırı gelmiyen bu terkiplerin karşısında yarının oku- yucuları tamamile başka bir dil gibi donup kalacaklardır. Biz çocukluktanberi, daha ma- hiyetini bilmeden, basma kalıp terkiplere alışıktık. Tahammülfer- sa, canhıraş, dilrüba, ruhfeza, aramşiken, takatberendaz, mukar vemetsüz der dururduk( bunlar. izlerce yüzlercesi tek bir kelime gibi zihnimizde, kulağımız. da, gözümüzde yer etmiş, kendi- sini tanıtmış, hattâ daha mektep- murlâmiine» gönderilemez: ten geçip bunları tahlil ve mahi- yetlerine hakkile nüfuz etmeden evvel bir sis altında manalarını bi- ze öğretmiş idi; o kadar ki bu gün bunları öz türkçeye çevirerek bize gösterseler bu yeni şekilleri” in altında eskiden yerleşmiş ma. malarını bulmakta zorluk çekece- ğiz, ve nihayet bulup çıkarmağa yruvaffak olunca bu yeni türkçe şekli eski terkibe tekrar çevire yek: «Hal Şu demek oluyor...» diye tersine bir terceme yapmağa mecbur olacağız. Fenni ıstılahlardan bahse Hü zum yek. Bugün ne yapılıyor, pek iyi bilmiyorum amma dün meselâ hendesenin üçüzlü dördüzlü ist lahlarınn ne yaman şeyler oldu- ğunu hâlü hatırlıyorum. Şu terkipler işinde me uzun bir yol aşıldığını anlamak için bir kür tüphaneye uğrıyarak eski bir ce- Fide müshasınm şurasına burasına göz gezdirmek, bir de bugü yevmi matbuatında birinin en iti- ma ile yazılmış bir makalesini oku- yup ikisi arasında bir mukayese yapmak kâfidir. Birincisinin en di, herkesin söyleyip anladığı bir Tisan ile yazılmış bir fıkrasmda meselâ: «latikbaratı mevsukaj ahi- reye nazaran» diye başlıyan bir cümleye, «münasebatı hasensi düveliye» den bahseden bir iba- reye tesadüf edilirken bugünün Türk yazıcısımn kaleminde buna benziyen bir sözün çıktığına Tas gelinemez. Hele ele geçen eski ceride bir cumartesi müshası ise bunum'ta ba- şında selâmlik resmi âlisine dair bir fikra bulunurdu ve bunda «şehriyari âli tebar ve tacdarı me. kârimidiser gerdüne süvar izzü vekar» olmadan Hamidiye «cami Mektubii sadaret, amedii diva» ni hümayun, şürayı devlet rmünşi- lerini bırakalım, en sönü bir kale- min en küçük bir müsevvidi on sa- tırlık bir tezkere kaleme alırken «evamiri ekide» den, «tebligatı mükerrere» den, tedabiri muk- taziyen den bahseder ve böyle ka- eminin ucuna her gelen terkip ile kendisini iskmelesinin üzerinde biraz daha yükselmiş bulurdu. Bu- gün her hangi bir resmi daireden çıkan bir yazıda böyle bir terkibe göz ilişse adetâ köprü üzerinde çarşaflı, bir kadına tesadüf etmek tesirini yapıyor. Hülâsa, resmi, edebi, fenni, hattâ yevmi ve adi lisanda artık türkçenin iliklerine kadar işleyip karışmış, kemiklerine perçinleş- ve bir daha koparihp atılma- sına imkân kalmamış zannolunan terkipler, ne neviden olursa olsun, izafini( vasfisi, atfı tefsiri, vasfı terkiibisi, kendiliğinden, sanki güz. esintisile dökülen yapraklar gibi, Türk dilinden kopup savrulmuş tur, Terkiplerden kurtuluş demek bunlara ait kaidelerden kurtulmuş olmak demektir, türkçe kendi var lığına dönmekle boynuna dolan- mış bir ağır böyunduruktan sıyrık. miş oluyor, Bunun bir boyunduruk değil, zümrütlerden, yakutlardan, elmaslardan, incilerden işlenmiş, türlü türlü renklerle gözleri ka- maştıran bir gerdanlık olduğuna inananlar vardır elbette, belki biz; idik, &ski nesil evlâdı hep öyle hattâ hâlâ da öyle olabiliriz. (Devamı 8 inci sahifede) Halit Ziya Uşşakizade Girmesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: