27 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

27 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ME AŞIM 21 Mart 1937 Trabzonun eski surları muhafaza edilecek Halkevi dil, tarih kolu bu maksatla bir komite teşkil etti Trabzonun eski surlarından bir kısmı Trabzon (Akşam) — Umumi meo- Mste vali tarafından verilen izahata göre 'Trabzon-Brzurum yolunda kış mevsiminde münakalâtın hiç bir Ârı- zaya uğramamasına çök çalışılmış, Trabzon - Rize, Trabzon - Giresun, Vakfıkebir - Tonya, Bayburd -Of yol- larında, tamirat ve yeni inşaat yapil- mıştır. Kültür faaliyetine gelince, vilâyet dahilinde 93 ilk okul ve 189 öğretmen, merkez ve kazalardaki ilk okullar da 2819 u kız 959B i erkek olmak üzere 12417 talebe mevcuttur. 1936 yılı zar- fında bu rakkamlar artmıştır. Bun- dan başka vilâyet içinde 100 millet mektebi hali faaliyette bulunuyor. Memleket hastanesine 1493 hasta yatırılmış 1198 i iyileşmiş, 177 i halile çikarılmış, 122 si ölmüştür. Sihhat müdürlüğünce merkez ve kasabalarda, 1075 sıtmalı tesbit eğilmiş, bunlara kinin dağıtılmıştır. Halkevi nasıl çalışıyor? "Trabzon Halkevinin bugün ne vazi- yette olduğunu anlamak ve Akşam okuyucularına da anlatmak için Halk- evi başkanı eski Trabzon mebusların- dan bay Arif Sayılı ziyaret ettim. B. Arif, bana bu hususta şu izahatı ver- di Halkevi gibi çok mühim bir kül tür kaynağı Trabzonun çok kesi olan münevrerlerine toplanti ve iş faali- yeti merkezi yapmak lüzumunu duy- dum. İlk iş olarak Halkevinin mühte- lif kollarını topladım. Elbirliğile ne gi- bi işler yapabileceğimiz üzerinde gö- rTüşmeler yaptık. Veli vekilimiz B. Yahya Sezai Özerden de azami alâka ve müzshereti görerek işe başladık. Halkevi binası Trabzonun biliyorsu- nuz ki, en göze çarpan ve oldukça bu- günkü ihtiyaca elverişli güzel bir bi- nasıdır, Yalnız bu binanın bazı kısım- larında göze daha hoş görünecek ta- üllât yapmak Tâzımdı. Bilhassa Maraş caddesine karşı olan yüzünün kuru bir duvar halinde bulunması binaya iyi bir manzara vermiyordu. İlk iş olarak bu yüzde geniş tadilât ve ta- mirat yaptırılarak bina güzeileştirildi. Sonra önünde bulunan arsanın da küçük bir park hâline konulmasına başlandı. Bu park işi de birkaç gün zarfında ikmal edilecektir. Hulkevinin karşısında ve yeni par- kın içinde bulunan büyük binadan da #stifade ciheti düşünülerek 'Trâbzo- nun bütün spor Klüplerinin ihtiyaç- larma kâfi gelecek bir kışlık spor sa- Yonu şekline ifrağ edilmesine başlan- mış yâkmâda bu iş de tamamlanacak ve bütün sporcülerin spor hareketleri SON GECE. KADIN SEVERSE... Yaşanmış bir aşkın dekorları arasında geçecek olan SON GEĞGE seven bir kadının neler yapmağa muktedir olduğunu damarlarmızı sarsan bir heyecanla anlatacaktır. Yakında AKŞAM sütunlarında! burada yapılacaktır. Halkevinin dil, tarih ve edebiyat ko- Tu çok meşkür bir şekilde faaliyete geçmiştir. Geçende yapılan bir toplan- tımızda Trazbonda mevcud asarı ve vesniki tarihiyeyi tedkik ve tesbit edip bir broşür halinde neşrini kararlaştır- dık. Bunun için komite heyeti, kaza- larda tedkiklere ve şehir içinde araş- tırmalara muntazaman devam ediyor- lar. Trabzonun tarihi surlarının, eser- lerini iyi muhafaza etmek ve bunlar hakkında toplu malümat elde bulun- durmak için komite teşebbüslerde bu- Yunmaktadır. Halkevimizin içtima muavenet ve yardım komitesi her gün müracaat eden fakir hastaları evin müzik sahasında verimli çalışmalara başlanmıştır. Evvelce mevcud olup da- ha ziyade faaliyet istiyen bando takı- muının mesaisi de tanzim edilmiştir. Diğer kollarımız da kendi sahala- rında müsmir faaliyetlere başlamış- Tardır. Evin programında zikredilen hususalın imkân derecesinde başarıl- ması başlıca emelimizdir. Bu husus- ta Trabzon gençliğinden de büyük alâka görmekteyiz. - Trabzon tütünleri Trabeon (Akşam) — Bu yıl çök iyi 2 milyon kilo kadar tütün İstihsal edilmiştir. Fiatler geçen yıldan çok iyidir. 30 dan 100 kuruşa kadar satış olmaktadır. Dört firmanın da tütün almak üzere Akçanbada gelecekleri bekleniyor. Trabzonda güzel havalar Trabzon. (Akşam) — Her yıl bu ay- larda çök berabad, yağışlı geçen hava- lar bu yıl görülmemiş derecede çok güzel, güneşli, ilik geçmektedir. Erik- ler, şeftaliler ve bütün kır çiçekleri açmışlardır. Halk pazarları kırisra mesireler yapılmaktadır. İzmirde gürbüz çocuk müsabakası İzmir 11 (Akşam) — İzmir çocuk «sirgeme kurumu 23 nisanda bir (gürbüz çocuk müsabakası) tertip edecek ve ayrıca çok çocuklu aileler arasında ikramiyeli bir müsabaka açacaktır. Çok çocuklu üç aileden bi- rinciye elli lira, ikinciye otuz lira, üçüncüye yirmi lira verilecektr. Gürbüz çocuk müsabakası 23 ni- sanda Kültürparka çiçek bayramında yapılacaktır. Dört, beş ve altı yaşla- rındaki altı çocuğa - müsabakada kazanmak şartile - kıymetli hediye- ler verilecektir. Esad Mahmud AKŞAM Acrodynie hastalığı nedir Doktor Muzaffer Şevki izahat veriyor Paris Tıp fa- kültesi profesâr- lerinden Dr. Deb- rö'nin üniversi- © büyük bir alâ- ka uyandırdığını dün yazmıştık. Profesör Debrö'ye İstanbulda iken refakat etmiş olan Tıp fakültesi do- çentlerinden doktor Muzaffer Şevki mahiyeti yeni keşfedilen bu hastalı- ğan ârazı ve sebepleri hakkında bir muharririmize şu izahatı vermiştir; — Acrodynie hastalığı ancak 12, 13 seneden beri Avrupa hekimlerinin n8- zarı dikketini celbetmiş, Almanya, İs- viçre ve Fransada muhtelif hekim- ler tarafından görülmüştür. O zaman- danberi Amerika, İngiltere, vasati Av- rupada Yugoslavyada da tesadüf edil- miştir. Acrodynie bilhassa çocuklarda gö- rülen bir hastalıktır. Büyüklerde na- diren görülüyor, en mühim firazı el- lerin ve ayakların morarıp şişmesidir. Fevkalâde şiddetli ağrılar tevlid eder. O kadar ki, bu hastalığa yakalanan çocuklar ellerini ve ayaklarını soğuk su içerisinde muhafaza etmek mec- buriyetinde kalırlar. Acrodynie'ye yakalanmış bir kims0- nin ahvali ruhiyesinde büyük değişik- likler görülür. Çocuk hırçınlaşır, ağ” lar, yemek yiyemez ve uyku uyuya- maz. Daha büyükçe çocuklarda ke- der hali, neşesizlik görülür. Hastayı hangi vaziyette bırakırsanız O vaziye- ti uzun müddet muhafaza eder. Bu hastalıkta ateş olmaz. Çocuklar sadece zayıflar, fakat tehlikeli değil dir, Nadir nevilerinde parmaklardan bazısı kangren olup düşmektedir. — Bu hastalığın sebebi nedir?. — Fena tegaddinin ve yahud gıda- ların içerisinde bulunan büzı zehirle- rin bu hastalığı tevlid ettiği zannedili- yor. Fükat bu henüz tecrübe halinde- dir, Profesör Debrö'nin konferansla” rında tebarüz ettirdiği bir noktada hastalığın sebebinin tesbiti için yap- mış olduğu lâboratuar tecrübeleridir. — Memleketimizde Acrodynle va- kası görülmüş müdür?. — Şimdiye kadar buna aid görür müş vaka yoktur. Fakat acaba haki- katen mevcud değil midir? Bunun hakkında kati bir söz söylemek müm- kün değildir. Çünkü hastalık henüz keşfedilmiş bulunuyor. Mahiyeti ta- mamile anlaşılmış değildir. Bir arka- daşım şimdi elinde böyle bir vaka ck duğunu söylemektedir. Fakat henüz kati teşhis konmamıştır. King Kong meğer hakikat imiş Brezilya ormanlarında dev cüsseli bir maymun görüldü Sinemalarda gördüğümüz King- Kong hayal değil meğer hakikat imiş. Riyo Döjaneyrodan bildirildiğine gö- re Goyej ormanlarında, insanın Üç misli büyüklüğünde bir maymun gö- rülmüştür. Bu dev maymun kalın göv- deli ağaçları bir kalem gibi kırmakta ve sopa gibi kullanmaktadır. GoyejJ ormanlarında çalışan işçiler bu müthiş maymunu görünce pani- ğe tutularak kâçmak istemişlerdir. Fakat maymun kopardığı kalın ağaç gövdesini kuvvetli ön ayakları ile sal- uyarak yollarını kesmiş, sonra bir ağaca yıldırım gibi sıçrıyarak gözden kaybolmuştur. İşçiler, bu dev may- munun tecavüzüne uğramak korkusi- le artık ormana girmeğe çesaref gde- miyorlar, mm Telrika No. 53, “Ittihad ve Terakki,, Suikasdlar ve entrikalar Sahife 7 nin son devirlerinde Yazan: Mastafa Ragıb Geceleyin hastanede sesler yükseldi: “ Tutun, kaçıyor! ,, Naşit korkudan ne yapacağını şaşırdı Bilhassa &zadan B. Abdi ve Hüs- nü, “© kadar müdafaa ettiler ki ver- dikleri kararı hiç bir suretle değişlire- miyeceklerini ve Merkez kumandar nı ısrar ederse istifa edeceklerini söy- Jediler. Cevad bey, noktai nazarını divani harbe kabul ettiremiyeceğini anla- makla beraber, hâlâ fikrinde ısrar edi- yor ve Naşidin tahliyesi hakkında emir vermiyordu. Artik Mrkez ku- mandanlığında hiç kimse ağzını açıp ta aktörün serbes (bırakılması için Cevad beye hiç bir şey söyliye- miyordu. O, bu mevzu etrafında son derece asabileşmişti. Naşidin ismini ağzıma almak istemiyordu. «Senin cezan ağırca!» der demez! Merkez kumandanı ile divani harb katli bir adamdı. Naşidin sualini büs- bütün cevapsız bırakmak istemedi. Ve Merkez kumandanile davini harb arasında geçen münakaşayı izah et- mekten çekinerek sadece: — Senin cezan ağırca!.. deği, Hapishane müdürünün bu sözü, Naşidi çılgına döndürmüştü: O an- da, kaynar bir kazan düştüğünü san- dı. Bütün vücudünü müthiş bir ateş kaplamıştı! Kederden, iztırabdan bo- guluyor gibi idi. Demek ki ona divani harb başkâtibinin verdiği müjde sah- te ve yalandı! Fakat niçin kendisi hakkında bu kadar haksızbir ceza wermişlerdi?. Gene hastalanmış yatağa düşmüştü Naşidin artık maneviyatı tama mile bozulmuş, ümidi büsbütün kırıl- mıştı: Başına gelecek belânım korku ve kederile ne yapacağını: bilemiyor- du. Aradan çok geçmeden gene has- talammış, yatağa düşmüştü Bu se- fer daha müthiş sancılarla kıvran- mağa başladı. -Iarareti birdenibre yükselmişti. Artik ümidi- ni kesmişti. Naşid hakikaten gittik- çe ağırlaşan bir hastalıkla pençele- şip duruyordu. Fakat'onun bu has- talığına hâlâ aldıran yoktu. Mutlaka tekrar hastaneye gitmeğe, daha ciddi bir suretle tedavi edilmeğe muhtaçtı, Fakat Cevad beyin Naşid hakkında- ki kanaatini bilenler, aktörü tedavi ettirecek teşebbüslerde bulunmağa ce- saret edemediler, Bu esnada Merkez kumandanı Ce- <Müsellâh bir kıyam» hazırladığı iddiasile idam edilmek istenen Aktör Naşid Naşid muayene edilmek üzere dok- tora çıkarıldığı zaman adım atamı- yacak derecede mecalsizdi. Kıyafeti- ni değiştiremediğinden üstünde uzun bir entarı vardi. Bu sırada başka bir iş için Okumandanlık sertabibini görmeğe gelen divani harb müstanti- ği B. Vehbi, aktörün süzgün, muzta- rTib bir halde bulunduğunu görünce onu çok acımıştı. Fakat Naşid, bura- da divani harbçe hakkında verilen ka» Tarın, başkâtibin söylediği şekilde ol- yüzünden serbes bırakılmıyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: