20 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

20 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Nisan 1937 Okuyucularımız Bize ne bildiriyor? Icare ve mukataa vergileri AKŞAM Belediye ile Evkaf arasındaki ihtilâfı tedkik eden heyetin vardığı neticeler Karli mizden B. A. Tufan'dan bir mektup aldık. Bu mektupta Evkaf vergileri hakkında bazı sualler sorul- maktadır. Evkaf vergilerinden dolayı Belediye ile Evkaf arasında senelerden beri devam eden ihtilâf vardır. Bu ih- tilâf geçende hakem heyeti kararile halledilmişti. Hakem heyetinin verdi- ği karar bütün emlâk sahiplerini alâ- kadar ettiğinden bunu izah etmekle kariimizin suailerine cevap vermiş ola- Evkaf, belediyenin açtığı sokaklar- dan mukataa vergisi istiyordu. Bu para 80-100 bin Tira tutuyordu. Bele- diye hiç bir gelir temin etmiyen 80- kakların «menafli umumiye» için açıl- dığını ve intifa edilmiyen bir şeyin nin bu mü- ve Evkafın id- k sokakların muks- tâbi olnyacağna karar icaresine gelince: Belediye, alın Belediye emlâkinden icare almasını kanuna şiddetle muhalif gö- rüyordu. Belediyenin mütaleasını şu şekilde hülâsa etmek mümkündür: Vaktile vâkıf tarafından tesis edilen bu vakıflar, birkaç akçe gibi gayet âz bir para mukabilinde şuna buna tefviz edilmek suretile bir rfevi kiraya verilmişti. Bunun içindir ki, vakıf emlâk ve araziyi tapu ile tefviz eden- ler, kanunu medeniye kadar gayri menkulün maliki değil, ancak muta- sarrıfı idiler. Yani «gayri menkule temellük değil, yalnız tasarruf hak- Kı veriliyordu. Fakat zaman geçtikçe gayri menkul satışlarda mülk ile va- kıf farkı gözetilmeğe başladı. Bu vazi- yete göre vakıf malları da «tahtı ta- sarrufuna geçirmek» istiyenler, mülk olan bir mala verdikleri parayı veri- yorlardı. Belediye, bu vaziyeti misal göstererek vakıf olan bir «gayri men- kubün vakfın tesisi tarihindeki hu- kuki mahiyetini kaybettiğini iddia etti. Belediye, bundan başka şöyle bir iti- Tazda dahâ bulunuyordu: Vakıf mal- lardan mutlaka <cares ve yahud «mukataaş vergisi alınması lâzım gel- se bile evkafın son senelerde -devletin aldığı bina ve arazi vergileri nisbeti aritıkça- ayni nisbet dahilinde icare ve mukataa nisbetlerini arttırması yanlıştır. Çünkü 328 senesine kadar - 1299 tarihli nizamnameye göre bu Evkul vergileri gayet az bir nisbet da» hilinde tahsil edilmekte idi: Nitekim 21 şubat 328 tarihli ÇEmveli gayri menkule> kanunu mucibince 320 68- nesinden itibaren vergi kıymetlerine nisbeten binde yüz para Evkaf icare ve mukataası alınması iizım geldiği halde, Evkaf idaresi bu tarihten sonra icereleri mütemadiyen artlarmıştar, Bu zam, her sene muvazenei umumi- ye kanununun tanzimi sırasında ya» pılmakta âdi. Belediye, yapılan bu zamların «şartı vakıfla kabili telif ol- madığını» iddia etmişlir. Belediye, icare ve mukataanm nis, betlerinin arttırılması hakkında bu itirazı ileriye sürmekle beraber bunla” rın esasları hakkında itirazi şekilde şöyle bir sebeple izah ediyordu: «Asırlarca evvel İstanbulda tesis e- dilen bu «gayri menkul vakıflarm O zaman binası ve arsasile beraber va- kıf edilmişlerdi. Halbuki İstanbulda- ki yangınlar, zelzeleler ve diğer sebep- lerden dolayı şehrin vaziyeti eski şek- lini kaybettiğinden bugün vaktile va- kıfın inşa ettirdiği binalardan -hemen hemen hiç biri- kalmamıştır. Binaen- aleyh mutasarrıfın, kendi cebinden sarfettiği para ile yaptırdığı, vekif malı olmıyan bir bina için icare ver- mesi çok yanlıştır. Evkaf, olsa olsa, yalnız binanın vakıf arsasından icare veya mukataa alabilir, Bu da, vakıfın sarahaten tayin ettiği miktarı ve nis- beti geçmemek şartile..» Belediyenin bu mevzu etrafındaki itirazlarını tedkik eden hakem heye- ti, icare hakkındaki iddiaları verid. görmemiştir. Heyet icarelerin lâğvini yeni bir kanunla mümkün görmekie- dir. Hakem heyeti, 21 şubat 328 ta- rihli (Emvali gayri menkule) kanu- nunun «Gürüm ve ebniyeden eser kal- mamuş; olan yerleri bile vergiden &f- fetmediğini, ancak «kıymeti mukay- yidesi nemasından> tahsil edileceğini görmüş ve belediyenin ortaya sürdü- gü delilleri reddetmiştir. Hakem heyeti, irad getirmiyen ve bina, arazi vergilerine tâbi olmıyan belediye emlâk ve arazisinden evkaf vergileri alınmaması lâzım geldiğine karar vermiştir. İşte son zamanlarda'İcare ve muka- taa vergileri hakkındaki hukuki va- ziyet hakem heyeti kararile bu neti- ceyi almışlar. Şayed, hakem heyeti belediyenin nokta nazarına uygun bir karar ver- miş olaydı, evkaf vergileri veren bü- tün emlâk ve arazi sahipleri de ayni şekilde ayni hakkı iddin edeceklerdi. Maamafih tapu idaresinin verdiği bir karar üzerine âşarın lâğvi Üzerine «öş- re müstenid olarak» alınan arazi ver- gilerinin tahsilinin gayri kanuni ol- duğu pek yakın zamanda tahakkuk etmiştir. Bu esasa kıyasen bazı emlâk sahipleri mahkemeye müracaat ede- rek evkaf icare ve muksataalarile mü- kellef olmadıkları hakkında evkaf aleyhine dava açmışlardır. Bu dava- lar, henüz neticelenmemiştir. Bitlis orta mektebi kıymetli bir kültür kaynağı oldu Bitlis orta mektebi muallimlerile talebesi ve mektebin müdürü Hamdi Arca Bitlis (Akşam) — Bitliste okuma ve ilerileme hareketleri gün geçtikçe artıyor. Gezete satışlarının artması, ve mekteplere gösterilen rağbet ve alâka bunu gösterir, Şehrimizde mev- cud orta mektep, kültür kaynağı va- silesini görüyor, orta mektep müdü- rü B. Hamdi Arıca da müessesede büyük bir intizam tesis etmiştir. Ta- lebenin fikri inkişafları için de gece- Hi gündüzlü çalışıyor. Bitlis orta mektebi 327 yılında ku- rTulmuştur. Mektebin bugünkü mev- cudu on biri kız olmak Üzere 130 ta- lebesi vardır. Talebe mevcudunun ge lecek sene daha ziyade artacağına hiç şüphe. yoktur, Felemenk krali- çesinin serveti Kraliçe, gelirinin ancak Kraliçe Vilhelmin Bir Fransız gazetesinin verdiği ma- lümata göre Felemenk kraliçesi Vi- helmin dünyanın en büyük zengin- lerinden biridir. Kendisine Felemenk hükümeti senede bir milyon Türk li- rasına yakın para verir. Hususi vari- dalı da senede altı buçuk milyon lira kadardır. Kraliçe çok sade yaşar. Sarayda bü- yük kabul resimleri yapılmza. İhtişa- ma da meraklı değildir. Bu sebeple, senede yedi buçuk milyon liraya yak- laşan, gelirinin ancak dörtte birini sarfetmektedir. Kraliçenin serveti günden güne artıyor. Veliahd olan prenses Julyanaya ge- lince, senelik tahsisatı 150 bin lira kadardır. Prenses de, annesi gibi, sa- de yaşadığı için bu paranın ancak bir kısmını sarfediyordu. Fakat son zamanlarda evlenmesi, kocasile yaptı- ğı seyahatler münasebetile tahsisatı- nı tamamen sarfetmeğe başlamıştır. Bit yetiştiren müessese ! Bitleri besliyenlere bol bol para veriliyor | Çinde, Pekin şehrinde, dünyanın en garip müesseselerinden biri vardır. Bu müessese bit yetiştirmek için ku- rulmuştur. Çinde lekeli humma faz- ladır ve bu hastalığın tamamen önü- nü almak kabi! olamamıştır. Lekeli Tol oynar. Bilhassa bir cins bit bu has- talığa çabuk tutulur ve hastalığı ça- bük nakleder, Çinde çalışan doktorlar bu müthiş hastalıkla mücadele için uğraşmışlar ve nihayet 'bir aşı bulmağa muvaffak olmuşlardır. Bu aşının istihsalinde bitten istifade edildiği için lâzım ge- len evsafı haiz bit yetiştirmek üzere müessese kurulmuştur. Lekeli humma aşısı şu suretle elde ediliyor: Hastalığa tutulan birinin ka- nı bir kubaya aşılanır. 15 gün sonra, hastalığın en şiddetli devrinde İken, 'kubayın kafatası açılır, mikrop dolu olan beyninden alınır ve bitlere aşıla- nır. Birkaç gün sonra mikroplar bitin vücudünde çoğalır. Derhal bitin vü- cudü yarılır, barsakları çikarılır ve fenikli su içine konur. Süzülür ve ya- rım saat kadar 70 derece sıcaklıkta tu- tulur. Aşı bu suretle hazırlanır, Bit müessesesinde bitler büyük ku- tular içinde saklanırlar. Yavruları ih- timamla büyütülür. Hergün, bitlere yiyecek vermek üzere, lekeli humma geçirmiş 200 kişi müesseseye gelir, bunların kolları, bacakları üzerine bit- ler konur, yarım saat kan emerler, sen bit mevcud iken ve bunların em- dikleri kandan dolayı beş para al- mazlarken müessesenin kendilerine bol para vermesine hayret ediyorlar. İzmirde meyvacılık hakkında tedkikler İzmir (Akşam) — Ankara yüksek ziraat enstitüsü meyvacılık mütehas- sısı fon Klâyzberk, meyvacılık tedki- katı için İzmire gelmiştir. Tedkikatı- ni bütün Ege mıntakasına teşmil ode- cektir, hümmanım sirayetinde bit mühim bir | Telrika No. 76, “İttihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Sahite 7 Yazan: Mustafa Ragıb dörtte birini saredebiliyor |Talât bey-sadarete geçmeğe karar verdi, bunun için zemini hazırlamağa başladı Harbiye nazim, Talât beyin bu söz- | leri karşısında hayretler içinde kal mıştı. Çocukluklarından beri bir arar da bulunduğu bu eski arkadaşının mi- zacmı, karakterini gayet yakından tanıyordu. B. Saffet, Talât beyin bu ithamlarından tamamile uzak kalmış, bütün hayatile mesleğine, askerliğine merbut olmaktan başka hiç bir hüvi- yetle gözükmemişti. Talât beyin B. Mümtaz aleyhinde şu ve yahud bu şe- Fakat B. Saffetin böyle bir hali gö- rülmemiş, hiç bir siyasi cereyana tâbi ve alet olmadığı bütün harekâtile sa- bit olmuştu. B. Mümtaz ile dostluğu da nihayet bir silâh arkadaşlığı ve yaverlikte geçen müşterek mesai bir- Mi hududunu aşmamışlı Enver paşa, bunu pekâlâ bilyordu. Harbiye nazırı, Talât beyin bu müracaatına şiddetle itiraz etti. Ve yaveri B. Saf- fetin siyaset ve entrikalarla hiç bir alâkası olmadığını, binaenaleyh ken- Gösinden şu veya bu şekilde bir tehlike beklemek mevzuu bahis bulunmadığı- nı şiddetli bir lisan ile muhatabına bil- dirdi. Enver paşa, siyasetle alâkasi olmı- yan B. Saffetin bu suretle itham e- dilmesine canı sıkılmakla beraber, diğer taraftan artık yaverinin bile va- ziyetile meşgul olacak derecede ken- di işlerine müdahale eden Talât beyin bir daha B. Saffet aleyhine bir tek söz bile söylememeğe karar verdi, Esasen Enver paşa da siyasi entri- kalar ve cereyanlarla alâkadar olmı- yan bu yaverini sonuna kadar vazife- sinde ipka etmiş ve bir dakika yanın- dan ayirmamıştı, Harbiye nazırının B. Saffete”bu itimadı, onun biç bir suretle siyasetle alâkadar olmamak azminde bulunmasından ileri geliyor- du. Artık sadarete geçmeğe karar wermişti.. Diğer taraftan Talât bey, B. Saffet hakkında fazla israr ederse Enver pa- şanın şüphesini yeniden tahrik edece- ini, ve son günlerde takındığı dost ve hayırhah tavır ve hareketin samimi- yetinden muhatabını kuşkulandıra- cağını görüyordu. Politika ihtirasile hareket etmiyen ve askerliğinden baş- ka hiç bir işle uğraşmıyan B. Saffet hakkında pek ileri gitmek de mâna- sız olacaktı, Ancak yaptığı bu teklif le Talât bey bir kere daha anlıyordu ki, Enver paşaya böyle doğrudan doğ- ruya kendisine taallük eden işler hak- kında -arzusuna muhalif olarak- bir şey yaplırınak mümkün değildi. Talât bey, şimdiye kadar Enver pa- şayı büsbütün tecrid etmek ve binne- ice politika sahasında istinadgâhsız bırakmak hususunda yaptığı teşeb- büslerin arzu ettiği kadar iyi semere vermediğini görünce vaziyete resmen hâkim olmak için sadarete geçmek za- manı geldiğine kanaat getirmişti. Da- hiliye nazırı, şimdi artık bu gayesine erişebilmek için icap eden tedbirlere baş vuracak ve behemehal muvaffak olmağa çalışacaktı. O sadarete geçtik- ten sonra Enver paşa aleyhindeki va- ziyetine yeniden devam edecek ve bu işe yeni bir şekil verecekti, O halde böyle teferrüat ile uğraş- maktansa asıl bu hedefe doğru gitme- H 1d. Talât bey, sadrazam olmak #çin zemini hazırlamak icap ettiğini biliyordu. Talât beyin Enver paşa Je hinde yaptırdığı propagandalar ve son günlerde takındığı tavır ve hare- ketle Harbiye nazırmi daha uysal bir hale getirdiğini yazmıştım. Şu takdirde Enver paşanın kendisinin sadarete geçmesine pek de muhalefet etmiye- ceğini tahmin ediyordu. Yalnız her- şeyden evvel Sald Halim paşayı isti- faya sevketmek lâzımdı. Gerçi pren- sin, velevki ima yolile olsa, kendisinin. istifası teklif edildiği anda derhal mu- vafakat edeceği muhakkatı. Çünkü 0, mevkiine pek düşkün olmakla bera- ber «İttihad ve Terakkisnin arzula- rına mukavemet edebilecek vağyet- te değildi. Ancak prensi gücendirmek doğru değildi... Fakat Talât bey, Said Halim paşa kalkışan Sald Halim paşayı -bir nevi tehdidle- mevkiinde zorla tutmuşlar ve ondan birçok fedakârlıklar istemiş- lerdi. Bir sadrazam sıfatile «İttihad ve Terakkisnin ulu orta her türlü si- yasetinden tarih ve halk nazarında mesul olan prense: — Artık sana ihtiyacımız kalmadı, çekil. Tarzında bir teklifte bulunmak pek ayıp olacaktı. Talât bey, manen vo maddeten birçok fedakârlıklar yaptır- dıkları bu zatı böyle bir teklifle gü- cenâirmek istemiyordu. Bundan baş- ka Said Halim paşayı -Jüzumu halin- de kullanmak üzere- elde bulundur- mak da lâzımdı. Halbuki doğrudan “doğruya yapacak bir tekff Te onu istifaya sevketmek, İzzeti nefsine çok düşkün ve mağrur olan prensin Üze- rinde meni bir tesir bırakacaktı. Bir- çok devlet ricalinin kendilerine muğ- ber ve münfail bulundukları bu za- manda, Sald Halim paşayı da bu kafi- leye iltihak ettirmek hata idi, Bina- enaleyh öyle bir vaziyet ihdas edilmeli idi ki, Said Halim paşa -hiç bir teklif- Said Halim paşayı ümidsizliğe düşürmek istiyorodu.. Talât bey, bir taraftan sadarete geçmek için bir nevi (hakkı süküt) olmak üzere Enver paşaya karşı mü- lâyim ve dost bir vaziyet gösterecek neviyetini bozmamak için ondan sak- lamağa çalışıyordu. Fakat şimdi ma- dem ki, Sald Halim paşanın istifası lazımdı. Şu halde herşeyi ulu orta aniştmakta -sırf bu bakımdan. faide vardı. Fakat «İttihad ve Terakkisnin bu tecrübeli lideri, yalnız umumi ahvalin fena gittiğini anlatmağı da kâfi gör- “müyordu. Said Halim paşa, harbin ilânı ve iki senelik idaresinden doğan tarihi mesuliyetini kabul ettikten son- ra belki de işin sonuna kadar devam etmek istiyecek ve henüz kati bir ne- tice yokken, belki işler düzelir de «za- feri nihai, müttefikler lehine istihsal edilir ümidile istifaya yanaşmıyacak- tu. Şu halde Said Halim paşanın müu- 'kavemetini büsbütün sarsmak ve ha- yatının tehlikede bulunduğu his sini vermek elzemdi, (Arkası var;,

Bu sayıdan diğer sayfalar: