21 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

21 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 yasi sebepler mi var Romanya prensi Nikola- nın aşk macerası Prens, madam Saveanu ile nasıl tanıştı? Ne zaman ve nasıl evlendiler? Bükreş 20 (A.A) — Kral Cerolun biraderi sabık prens Nicola, otomobil- Je Snagov çatosunu terketmiştir. Prensin hükümet merkezinde dost- Jarının yanında bulunduğu ve Nico- las Brana ismi altında bir ecnebi memleketinde oturacağı rivayet edil- mektedir. Bazı mahfeller, altı sene evvel ak- dedilmiş olan bir izdivaç için prensi haklarından mahrum eden niyabet meclisinin bu kararına hayret etmek- te ve kararın siyasi sebeblere istinad ettiği hakkındaki şayinlara inanmak- tadırlar. Bu mahfellere göre hadise haki- &atte son zamanlarda vahim bir şe- kil alsin bir aile ihtilâfından doğniuş- tur. Prens, zevcesine prenses ünvanı verilmesinde israr ve ordu umumi müfettişi sıfatile kralin askeri maj- yeti erkân ve zabitanına zevcesi için hanedana mensub bir prensese karşı Hası lâzımgelen askeri ihtiramatın Jerasını emretmiştir. Müfrit sağ cenah partileri vaziyet- j ten istifade ederek prens Nicolas hak: kındaki teveccühlerini ve kral Karo- Yun etrafındakilere karşı memnuni- yetsizliklerini açıkça izhar etmişler dir. Bununla beraber meselenin siya- #i şeklinin ehemmiyetinin izam edil diği anlaşılmaktadır. Esasen demir muhafızlar teşkilâtının reisleri sabık prens Nicolas ile münasebatta bulun- madıklarını söylemişlerdir. Madam Saveanu kimdir? Dünkü posta ile gelen Paris - Soir gazetesi, prens Nikolanın aşk mace- rası hakkında şu tafsilâtı veriyor: Prens Nikolanın, kral hanedanı fizası sıfatile haiz olduğu bütün hak ve imtiyazlarından feragatini icab ettiren madam Saveanu ile evlenmesi | bundan altı sene evvel vuku bulmuş- tu. Prens Nikola, madam Saveanuyu, #aray nedimelerinden birinin evinde tanımıştır. Genç kadın, bir mirale- yın zevcesi idi. Fakat kocası ava me- ihmal ediyordu. Genç kadın, kocası” nın bu halinden şikâyet ediyordu. Prens Nikola, miralayın genç karı- sına İlk defa rastladığı zaman kadı- nın güzelliğine hayran kalmış, genç kadın da prense Jâkayıd görünme- mişti. O ilk tanışmadan itibaren prensle genç kadın arasmda muaşa- ka başlamıştır. Prensin ailesi, bu meselede kendi- sinin hattı hareketini beğenmemele- rine rağmen, o bir türlü genç kadın- Madam Saveanu dan ayrılmak istemiyordu. Hattâ ma- dam Saveanu, prensin Israrı üzerine kocasından boşanmıştı, Prens, ailesinin sevgilisile evlen- mesine muvafakat etmemelerinden © kadar meyus olmuştu ki, bir gün bu büyük aşkının verdiği derin meyu- siyet ile spor otomobilini çılgınca bir (Devamı, 8 inci sahifede) AKŞAM 21 Nisan 1937 ayvan ihracatımızı artırmak kabildir Kars havalisindeki güzel yayla- lardan hakkile istifade etmeliyiz Karsta canlı hayvan ihracatı için ( yeni bir şirket kurulduğundan bah- setmiştik. Ziraat ve İş bankalarının iştirakile teşekkül eden bu şirketin, canlı hayvan ihracatını arttıracağına | şüphe yoktur. Şimdiye kadar küçük İ sermayeli hayvan tacirleri, hayvan ihracatını daha ziyade arttırmağa | imkân bulamamışlardı. Halbuki şark yilâyetlerinin bilhassa Karsın hay- van ihraç kabiliyeti daha fazla ola- Tak tahmin edilmektedir. Böyle oldu- ğu halde, canlı hayvan ihracatı, umum ihracatımızda yüzde dört bir mevki işgal etmektedir. Yukarıda yazdığımız gibi, bu saha- ya yatırılan büyük sermaye, ihracst nisbetini daha ziyade arttıracaktır. Kars ve civarında uzun seneler bü- | lunmuş bir baytarla bu bahisler et- rafında konuşuyorduk. Kars mınta- kasını şöyle tarif etmektedir: — Eğer Karsta, canlı hayvan ihra- catına, yağ ve peynir sanayiine bü- yük sermayeler dökecek olursak Tür- kiyeye yeni bir servet sahası kazan- dırmış oluruz. Karsta birkaç yağ fab- Tikası açarsak Hollânda ve Danimar- ka gibi, yağ ihracatçıları arasına gi- rebiliriz. . Bugünkü şerait altında Karsta büyük istihsal yapan bir yağ fabrikası mevcud ; değildir. Çarlık Rusyasından kalan. yağ fabrikaları da metrük bir halde duruyor, biraz sermaye, fabrikaları harekete getire- cek olursa, İstanbulda Kars yağını 50 kuruşa yiyebiliriz. Hem de saf ve hilesiz inek yağını. Ben bir sene evvel Karsta iken, hayvan besle: ler, kilosu 100 paraya süt salıyorlar- dı. Karstaki süt tozu fabrikası, hay- van sahiplerinin yözünü güldürmüş-, tür. Fakat ne süt tozu fabrikası, ne de büyük yağ ve peynir fabrikaları, buradaki: hayvan şahiplerini tatmin edemez, çünkü Türkiyede, hayvan beslemeğe en elverişli mıntaka Kars yaylalarıdır. Bilhassa Zavot yayla- ları... Bu yaylalar “Karstan Ardaha- na kadar günlerce devam eder. Böy- le zengin bir havza, altın madeni hay- zası kadar kıymetlidir.» Son çıkan başvekâlet istatistikleri de, baytar arkadaşımın bana verdiği malâmatın mübalâgasız olduğunu isbat etmektedir. Son neşredilen ki- taptski grafiklere göre, Türkiyede | en kesif hayvan nisbeti Kars mınta- kasında bulunmaktadır. Şimdiye kadar Kars mıntakasın- dan neden az istifade edebildik, bu- nun ekonomik sebebleri şu suretle izah edilebilir: Karsta hayvan mah- sulâtı, büyük sarfiyat yapan pazar- lara uzak bulunuyordu. Nakliye işle- ri pek muntazam değildi. Kamyon- İ Limited şirketi, lar Karstan Trabzona naklettikleri bir kilo yağdan 6 - 8 kuruş kadar nav- Tun masrafı alıyordu. Bu navlun, kış günleri daha ziyade artıyordu, Hsa- sen kışın şiddetli geçtiği zamanlarda, nakliyat yapmağa imkân yoktu. Bu şerait altında, Karsta hayvan tlcare- tine ve hayvan mahsulâtı işlerine bü- yük bir sermaye ayrılamazdı. Fakat şimdi vaziyet kısmen ıslah edilmiştir. Bilhassa devlet demiryolları mayis- lan itibaren otobüs servislerine bağ- lıyacağı için, - nakliye işleri yoluna girmiş demektir. Kars mıntakasının hayvan ve haj- van mahsulâtı ihracatı son seneler“ de daha ziyade düşünülecek bir me- sele haline girmişti. Kars en- ziyade, Kafkasyaya ihracat yapmaktaydı. Son beş altı sene evvel, Karstan Sov- yet Rusyaya mühim mikdarda canlı hayvan, hattâ yağ ve peynir satı'- maktaydı, fakat seneler geçtikçe bu satışlar azalmıştır. Buna sebeb ola- Tak, Sovyet Rusyada, zirai plânlarin, oradaki istihsalâtı arttırdığı, ve bu itibarla Karstan bu gibi malları sa- tın almağa lüzum görülmediği ileri sürülmektedir. Böyle bir vaziyet or- taya çıktıktan sonra Karstaki hay- van tacirleri mallarına mahreç ara- mağa başlamışlardır. ' Hariçte işlerin azalması üzerine, Trabzon ve Erzu- rumdan Karsa gidip oraya sermaye döken tacirler, Karsla olan slâkala- rını kesmiğşlerdir. Yeni teşkil eğilen canlı hayvan Kars mıntakasının ekonomik hayatında bir dönüm yeri yapacaktır. Şirket ilk işvolarak, İran, Irak, Filistine ihracat yapmağı dü- şünmektedir. Bundan başka diğer ecnebi memleketlerine de canlı hay- van sevkiyatı yapılacaktır. Ne kadar hayvan ihraç ediyoruz İstatistiklere göre, hayvan ihraca- tımız artmaktadır. 935 senesindeki canlı hayvan ihracatımız 851 bin 647 adetti, 925 senesindeki ihracat 363 kin 440 adetten ibaretti. Aradan ge çer on sene içinde hayvan ihracetın- da iki mislinden fazla bir artış göze çarpmaktadır. İthalâta gelince, sene- ler geçtikçe bunun miktarı azalmak- tadır. Bilhassa 929 senesinden sonra hayvan ithalâtı 174 bine düşmüştür. Bunu takib eden diğer senelerde, it- halât miktarı 23 bin 606 ya, 981 se- nesinde altı bine kadar düşmüştür. x 935 senesinde 1940 adedine kadar düşmek suretile, ithalât cedvellerin- de en ehemmiyetsiz rakkamlar ara- sına girmiştir. On sene içinde, bir tarafdan hay- van ithalâtının azalışı, diğer tarafdan KADIN KÖŞESİ JERSE ELBİSE İnce siyah yünlü jerseyden elbise. Kolları ve jilesi beyaz üzerine bir çok renklerle işlenmiştir. EEE EEE Alçakca bir tecavüz Karaman (Hususi) — Karamana bağlı Kılbasın nahiyesinde 45 yaşın- da bir adam 5 yaşındaki evlâtlığı- na tecavüz etmiştir. İlyas adında biri fakirlik doluyısile beş yaşındaki oğlu Memişi Mehmet isminde 45 yaşında bir adama evlâtlık veriniştir. Bu adam tarlada çalışırken isine yiyecek getiren 5 e öy teca- nce mehiyeye ka: bildirmiştir. Çocuk derha! Kara şir, Hükümet tabibi Selim tarafından iwruayenesi yapılmış- ür, Çocuk yürüyememektedir. Hâdi- seye müddelumumilik el koymuş ve suçlunun derhal yakalattınıması için tertibat <lemiştir. Diyarıbehirde yabani domuzlarla mücadele Diyarbekir (Akşam) — İlimizin dağlık: bölgelerinde mükellefiyet ve sürek avları tertip suretile ziraate 2a- rar yapan domuzlarla yapılan müca- dele neticesinde şimdiye kadar 1066 domuz öldürülmüştür. Yalnız mart ayı içinde öldürülen domüz adedi 350 yi bulmuştur, Mücadele şiddetle de- vam ediyor, arasan hayvan ihracatının artışı hayvan ti- caretimiz için büyük bir muvaffakı- yet sayılabilir. Fakat yukarıda yaz- dığımız gibi, bu muvaffakıyeti kâfi görmemeliyiz. İhraç kabiliyetimiz das ha fazladır. Bu sahalara sermaye ya» tırmak suretile bundan daha ziyade istifade etmeliyiz. HA Esad Mahmud Karakurd SON Bir dakika... Uzun ve karanlık bir yığın halinde Romanya bayrağına sa- rılmış yerde yatan, eski bir Rumen ge- neralinin cesedi önündeyiz... Yüzbaşı birdenbire atının üzerinde doğrula” Tak sol kolü ile belindeki kılıcı çeki- yor... Gök gürler gibi bir ses!.., — Sağa bakl... Şimdi; bir Türk bataryası eski bir düşman zabitini hürmetle selâmla- Gıktan sonra atlarının nalları altın- dan havaya sütun sütun çamur ta- bakaları fırlatarak meçhul bir isti- kamete doğru gözden kaybolup gidi- yar... . BİRİNCİ KISIM!. Üç ay sonral. Türk orduları ğini geçerek İbraile doğru ilerliyor... Aradan üç &y geçmiştir... 1917 se- mesinin bir şubat sabahı!.. Harşova- ECE!.. Tefrika No. 12 dan 'Tunayı geçiyoruz... 25 inci fırkalarla bir topçu alayından mürekkeb olan altıncı Türk kolordu- su Mustafa Hilmi paşanın kumandası sltında İbrail üzerine yürüyor... Müt- hiş bir kar var... Soğuk, sıfırın altın- da yirmiyi bulmaktadır. Yollarda do- nup kalmış at leşlerinin üzerine basa- rak gidiyoruz... Sağ cenahımızda Al- manlar iki fırka, sol cenahımızda Bul- garlar ve Avustuuyalılar birer topçu livasile bizi takib etmektedirler... Bükreş işgal olunmuştur. Tuna ordu- su namı altında toplanan bu Türk - Alman - Avusturya - Bulgar kuvvet- lerine Alman generali Feld Mareşal Makenzen kumanda ediyor. Mareşal bütün erkânı hatbiyesile beraber ka- rargâhmı Bükreşte kurmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, müttefikin orduları Ro- baştan aşağı işgal etmeğe karar vermiş bulunuyorlar... Bulgar- lar daha şimdiden Maçine nişler» dir. Türk kuvvetleri Osmanil önünde harb ediyorlar... Çar orduları, Rumen fırkaları ile birleşerek İbraili muha- faza edecek olan son nokta, Osmanli 15 inci ve | | müthiş bir surette müdafaaya çalışı- yorlar... Tuna üzerindeki bu meşhur Romanya köyü, beş saattenberidir Türk topçularının ateşi altındadır. Vahşi bir harb devam ediyor. Kolor- du kumandanının öğleye doğru fır- ka kumandanlarına verdiği emir şu: —iibraile girmek için son mukâ- vemet noktası olan Osmanil akşam saat allıda işgal edilmelidir!» Akşam saat altı... Osmanil işgal edilmiştir... Türk askerleri şimdi kö- yün sokaklarında dolaşıyorlar... Aşa- Eı yukarı köy tamamile tahliye edil- miştir. Her biri küçük bir sayfiye köşkü kadar güzdl ve mazbut olan köy evlerinden şimdi ayaklarını s0- banın ateşine vermiş yanık yanık memleket türküleri söyliyen mehmet- çiklerin sesi geliyor... Artık İbraile girmek bir saat mese- lesidir, Uzaktan, onu, karlı tepelerile sisler içinde bir insana beldesi gibi | görünen İbraili, Osmanil sırtlarından hasret ve iştiyakla seyrediyoruz... | ramızda ancak iki, üç saatlik mesâfe var... Sahillerini Tunanın su lerile yıkıyan Balkanların bu en gü- | zel, en şirin : beldesi, gözlerimizin | önünde bir hayal gibi, rüya gibi can- Janıyor... Nasıl canlanması ki; ay- lerdanberi bir gün bile dinlenmeden tâ Çanakkale dağlarından kalkıp, toprakları 20.derece soğuğun altında kavrulmuş, tarlaları, çiçek bozuğu bir insan yüzü gibi şerha şerha çatlamış bu uğursuz, buzlu Romanya ovala- rında, geceyi gündüze katarak harb edip duruyorlardı. İnsanı bakarken bile gözlerinin içinden donduran bu uçsuz bucaksız kara kış gecelerinde ancak belki şimdiden sonra harab vü- cutlerini dibi delinmiş eski bir yer şiltesi gibi ılık bir odanın tahta döşe- meleri Üzerine serecek ve gözlerini emniyetle kapıyarak rahat“bir uyku uyumak imkânını bulacaklar!.. Kolordunun ihtiyar, genç bütün zabitlerinin soğuktan çatlamış du- daklarında bir dua gibi şimdi yalnız bu üç heceli kelimenin sesi dolaşı- yor... — İbrail!.. İbrahl,, Akşam saat sekiz... Köyün sokak- ları derin bir karanlık içinde... Kaldı- rımlar üzerinde dolaşan Türk nöbet- seslerinden başka tek ram kar yağıyor Altınci kolordu kumandanının ka- rargâhındayız şimdi!.. Büyük bir köy evinin karanlık bir odası... Ortada kınık bir masa var... Kuman'lanın erkânı harbiyesi masanın etrafına toplanmış sz duvi , Oda; göl ın üzerine sermiş, titvek bir gaz lâmbasının ışığı ile sydınla- enin nıyor... Paşa, sağda bir ma üzerinde. Kar d de erkânıharp reisi... Sakal göz- leri kumandanın gözleri içinde... Pa- şa, Mareşal Makenzenden telsizle ya» rım saat evvel aldığı telgrafa bir da- ha göz gezdirdikten sonrs ağır ve tok bir sesle şöyle konuşuyor... — Arkadaşlar, ordu kumandanın- dan aldığım emre göre yarın akşam saat altıda İbraile -girmiş bulunaca- giz... Mareşal yolların tamamile açık olduğunu ve İbrailin ağlebi ihtimal mukavemetsiz işgal edileceğini bildi- riyor... Verilen direktife göre vaziyet şöyle olacak: A — Kuvayi külliye ile şehre girdik» ten sonra en beşinci fırka Boldavi- neştiyi ve yirmi beşinci fırka da Seret sahilini tutacaktır... B — Kolordu kararpâhı İbrajide kurulacaktır, C — Kışı İbrailde geçirmek üzere derhal a mızla R icab eden tedbirler ve bütün mevcutla Rosova, Kobodin, 'Toprekhisar cep- hesine mukabil bir. cephe teğkil olu- nacak ve bu cephe Seret sahillerine kadar temdid edilecektir. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: