18 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

18 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Mayıs 1927 Aİ 2 1 P Moda haberleri Eteklerin boyu düz yahut plise" olduğuna göre değişmektedir. Düz etekler dar oldukları için diğerle- rinden daha uzunca olmalıdır. Pli- se etekler yerden 31-32 santim, düz etekler 28-29 santim kısa ol- malıdır. Kırk elli sene evvel bir kadın kendi çehresine, tipine yakışan bir tarzda saçlarım tarar ve o tarzı ömrünün 50- nuna kadar muhafaza ederdi. Sonra- ları birkaç senede bir saçlar yeni bi- çimde taranmağa başlanırdı. Daha yakın zamanlarda saçlar ke- silince, herkes yüzüne yakışan biçi- mi kabul etmişti. Yalnız arasıra saç- lar biraz daha uzatmak veya kısalt- mak suretile moda takip edilirdi. Şim- di senede iki defa saçların biçimi deği- şiyor, kışlık ve yazlık saç modaları çı- kıyor. Birkaç senedir sarı saç modası t devam ediyor, yalnız her mevsim renk- biz te bir değişiklik oluyor. Bu sene sarı Be saç o kadar kızıl değildir. Koyu altın sarsıdır. Hattâ arada bazı perçemle- rin daha açık olması güneşten yanmış hissi vermesi makbuldür. Saçların istenilen renge boyanması 4 Emprime elbiselerin ekseri- yetle etekleri plisedir. Küçük kenarlı şapkalara bü- yük vualet konuluyor. Çizgili kumaşlarla kanape ve koltukları kaplatmak çok moda- dır. e eee Kimim AYAN * Siyah elbiseler üzerine yeşil veya kırmızı manto, lâctveri elbi- se üzeriie ise pembe mando giyil- mektedir, yiz için mahir bir besberin bu işi yapma- s1 lâzımdır. Gayet ince ve kuru saçla- rm kalın veya yağlı saçlardan daha Bunlara dikkat mak mümkündür. Yalnız berberlerin yaptıkları gibi olamaz. Bir çay fincanı oksijenli su içerisi- ne bir tatlı kaşığı amonyak ilâve et- meli, Saçları ortadan alından enseye kadar ikiye ayırmalı, Saçları perçem perçem ele almalı, küçük bir fırçayı fincana batırarak perçemlerin kökle- rinden itibaren üç dört santimlik ye- rini ıslatmalı. Saçların uçları daha çebuk açıldığı için oralara ilâç sürme- ğe lüzum yoktur. Baştaki bütün saç- ların kökleri bu suretle ıslanınca bir tarakla başı taramalı, bütün saçlar ıslanır, beş dakikadan bir çeyrek sa ate kadar (arzu edilen renkte olması için) durmalı, sonra Ilık su ve beyaz sabunla başı güzelce yıkamalı, Çok s- Cak su henüz boyanan saçlara iyi değildir. Saçın rengi bu tertiple açılır, * fakat kendi boyamasında İnsan ilk tecrübede pek muvaffak olamaz. Mayasıla karşı çilek Kışta mayasıldan muztarip olan- Jar çilekten istifade edebilirler, Taze çilekleri ezerek pomat haline getirme- M ve bir tülbentten geçirerek suyunu süzmeli, Gece yatarken mayasıl olan yerlere çilek suyunu sürmeli. Kurudu- zaman yıkamadan yatmalı. Erte- sabah yıkamalı. Bu mevsimde yapılan ilâç kışın ma- yasıldan kurtarırmış. Süpürgenin dayanması için Yeni alınan süpürgenin çok dayan- ması için şaplı suda bir müddet ıslat- mak kâfidir. Dört bardak suya bir çor- ba kaşığı toz halinde şap karıştırıp eritmelidir. Yazın giyilecek elbiseleri ipekli, pa muklu, yünlü her ne kumaş ve çeşit olursa olsun beyaz işlemeli yakalarla süslemek modadır. Bu yakalar ince nansuk, organdi, pike gibi kumaşlardan yapılıyor. Et- Tafı işlenerek zarif yakalar vücude ge- Jiyor. | Resimde görülen yakaların her bi- rinin modeli zariftir ve bunlar bir el- biseyi süslemeğe kâfidir. Gül sirkesi * Mayıs, güllerin en fazla açtığı aydır. Bu çiçek bolluğundan istifade ede- rek gayet güzel gül sirkesi hazıria- mak kabildir. Yaz günlerinde bilhassa çok sıcak havalarda yüz yıkanırken su içerisi. | ne bir kaç damla bu sirkeden atılırsa fevkalâde serinlik ve ferahlık hisse- dilir. Cilde de teravet verir. Bir litre- lik kolonya şişesini yıkayıp kuruma” | ğa bıraktıktan sonra yarısına kadar yalniz kırmızı gül yaprakları koymalı. Üzerini ılık olarak halis sirke ile dol- durmalı, Şişenin ağzını kapayarak gü- neşte bir ay bırakmalı. Sonra diğer bir şişeye süzerek içine yarım su bar- dağı 90 derecelik ispirto ilâve ederek ağzını sık sıkı kapamalı, ve öylece mu- hafaza etmeli. Yüzdeki çatlaklara ilâç Havaların sık sık değişmesi neticesi olarak yüzde çatlaklar oluyor. 25 gram gül suyu içine 25 gram tatlı bademya- ğı karıştırılırsa ve yüze sürülürse çok faydası olur. Diş tozu Dişler için hazır diş macunları pek çoktur, fakat basit bir diş tozu ter- tibi tarif edece; 50 gram manezya, 25 gram ince dövülmüş ve bir iki defa elenmiş kömür tozu, otuz damla nane , ruhunu karıştırıp kutuda muhafaza etmeli, bununla dişi fırçalamalıdır. Diş etlerini kuvvetlendirdiği gibi diş- leri de beyaz yapar. Kolay Pandispanya 300 gram ince toz şeker, 80 gram nişasta yahut patates unu, 8 yumur- ta almâlı, Yumurtaların sarılarını aklarından ayırmalı. Sarıların içerisine 100 gram şekeri karıştırarak telle vurmalı, kö- pürünce nişastayı yahut patates unu- nu ilâve etmeli ve telle vurmalı. Gü- zelce hallolunca bırakmalı, Diğer taraftan yumurta #klarını telle sertleşinceye kadar vurmalı ka- lan 200 gram şekeri szar azar ilâve ederek vürmakta devam etmeli, Sonra evvelce vurulan yumurta sarılarını ilâve ederek karıştırmalı, yağlanmış Kalıba dökmeli. Hafif fırında pişir- meli, Marulun faydası Her gün bir sabah bir akşam iki marul yenilirse cilt berraklaşır, kan tazelenir ve gece göyet rahat uyku u- yunurmuş. Lüâke eşyayı nasıl temizlemeli Lâke eşyayı sabunlu su ile temizle- mek doğru değildir. Eşyadaki kirler çıkar, fakat üzerindeki (Jâk) bozula- bilir. , En iyi usul Japonların tarzıdır: Be- yaz bir ipekli kumaş parçasını gayet hafif olarak zeytinyağına batırmalı ve «yayı bu bezle temizlemeli, sonra başka bir ipekli ile kurulayıp parlatmalıdır. Gül likörü “Kokulu Yikörleri ei mz gül li“ körü gayet nefistir. Güzel kokulu okka gülü almalı, açık ağızlı bir kavanoz içerisine bir kat gül bir kat ince amerikan şekeri koymalı. Kavanozun yarısına gelince üzerine elli derecelik ispirto dökmeli. 4B saat durduktah sonra süzerek şişe- lerde saklamalı, Gül, şeker ve ispirto syni miktarda olmalıdır. Yüze bahar banyosu Son zamanlarda yüzlerine buhar banyosu yapanlar çoğalmıştır. Buhar banyosu yapmak için evvelec mutla- İ ka yağı bir şey sürmek lâzımdır. Tatlı bademyağı da olabilir. Bunlardan birini sürdükten sonra ateşe konular su dolu bir kap içerisi- ne üç kaşık gül suyu, on beş damla aselbent üç gram toz halinde şap, beş gram borat dö sut ilâve etmeli. Bun- lar kaynarken çıkan buhara yüzü tutmalıdır. Bir çeyrek sonra yüzü in- ce ve yumuşak bir tülbentle silmek lâzımdır. Boya kokusuna çare Yeni inşa edilmiş ev veya apartı- mana taşınıldığı, zaman boya koku- su bazı kimseleri çök rahatsız eder. Her odanın bir köşesine içinde hamı- 21 kibrit bulunan birer tabak konur- se az zamanda kokudan eser kalmaz. Parlak alpaklan tayör en son modadır. İnce ketenden yapılan bluz- lar umumiyetle işlenmektedir. X Tığ iğnesi ve ince keten #i- resi ile işlenen yaka, jabo ve kol kapakları çok kullanılıyor. İUŞKULLERE CEV, Tahtabitine Karşı ilâç Taksim Eleni: Tahtabitini o bitirmek için en birinci çare temizliktir. Bir kile benzin içerisine yanm kilo toz halinde naftalin atınız ve eritiniz. Sonra bir fırça ile somyelerinizin yataklarınızın, köşele- zine bitişen yerlerine, her targfına naf- talinli benzinden sürünüz. Hattâ şiltele- zinizin köşelerine bile... Odanın tahta çi- talarını, duvardaki sıyalarla biliştikleri yerlere de fırça ile bu ilâçlan sürünüz. Bir kaç gün ayni surette ilâcı tekrar edi- niz bir tane tahtabiti kalmaz, çünkü bu ilâç tahtabitinden maada yumurtalarını da öldürür. Yalnız bu ilâcı yaparken sigara içine- yiniz ve yanınızda ateş, lâmba gibi bir şey olmasın. 2 — Koyu elbise ile pudra ve ruj açık renk olmalıdır. Açık renk elbise ile bilâ- kis (ocre) tengi pudra daha iyidir. Yüzdeki boyayı nasıl çıkartmalı? Eskişehir Leman: Cildiniz yağlı ise yüzünüzdeki makiyajı çıkarmak için şu ilâcı kullanınız: İki taze yanurtanın akını telle vurup | güzelce köpürtünüz, ii e damla damla 250 yram 40 d ispirloyu karıştırarak ilâve ediniz. Nihayet yarım dimonun suyunu da karıştırdıktan sonr bir gişede muhafaza ediniz. Bu, uzun müddet durabilen beyazımsı bir süt olur, Bir pamuk © parçasını bu ilâçla ıslatıp yüzünüzü temizleyiniz. Cildiniz hem te mizlenir kem gevşekliği geçer, hem de serinler. Esad Makmad Karakurd. Karakard SON GECEL.. Bulgarlar, mevzilerini bırakarak İbraile doğru perişan bir halde kaçı- yorlar... Bir Alman alayı Bulgarların tutmak emrini almıştır, Avus- topçu Ivası da kismen bozul- muş ve ön mevzilerini düşmana ter- ketmiştir. Bu dakikaya kadar gene demir gi- bi yerine mıhlanmış kalmış olan yal- nız Türk kuvvetleridir. Düşman şim- di bütün ağırlığı ile Türk fırkalarını yerinden sökmeğe çalışıyor... Siperle- rimiz şu anda bir cehennem ateşi için- de yanmaktadır!... Durmadan geriye mecruh taşıyan #edyeciler, hendeklere yuvarlanmış, yaralı Mehmetçiklerin iniltilerini işi- tiyorlar!... Bir ikinci kırk sekiz saat daha!... Taarruz hafiflemiştir... Çar ve Ru- Taarruzun saatler geçtikçe daha ha- fiflediğini görüyoruz... Galiba devari efrika No. 39 etmekten vaz geçiyorlar... 'Tektük topçu ateşleri ve mitralyöz sesleri!... Akşam!... Saat dokuz... Üç gün üç gecedir bir cehennem aleşile altı üstüne gelen bütün ova, şimdi derin bir sessizliğin içinde uyuyor... Bir mart akşamı... Gökte milyanlarca yıldız... «Seret> nehri ışıklar içinde yanıyor... Karlı tepelerin üzerinde yarısı kopmuş bir ay... Yaprak kımıldamıyor... "Türk siperlerine doğru yürüyoruz... Elde mevcud bütün nakil vasıtaları, taarruzda en çok zayiat veren Türk firkalarının yaralılarını İbrail hasta- nelerine taşımak için katarlar halin- de siperlere doğru gidiyorlar... Lâm- baları söndürülmüş bir sürü araba, kamyon, otomobil!... Merkez kumandanlığı bereket ver- sin zamnında İbrailde mevcud bütün * nakil vasıtalarına vazıyed ettiği için, yaralıları taşiyacak kâfi miktarda ve- salt tedarik edilmiştir İbra şehi büyük bir heycanla çak. Kalamıyor. Halik; sokaklara dökü müştür. Muhtemel tayyare taarruz- larına karşı lâmbaları söndürülen ve derin bir karanlık içinde siyah çizgi- ler halinde uzayen bütün İbrali yol- ları, şimdi cepheden geler yaralı ot0- mebilleri ile dolu!... Bütün halk birşey öğrenmek, birşey duymak için çırpınıyor!... Endişeli, fırtınalı, esrarengiz bir hava içinde yaşıyoruz!... Gece! Snat on iki... Siperlerdeyiz... Her- kes vazifesi başındadır... Tek bir ışık sızmıyor... Büyük bir heyecan içinde imtizar devresi geçiriyoruz... Acaba gene şefakia beraber Çar orduları ta- arruza kâlkacaklar. mı?... Sinirleten, bunaltan, uğursuz bir karanlık!... Biran... Bütün siperlerin telefonla- Ti birden çalmağa başlıyor... — Alo... Alo... Alo... İşte ordu emri: «Şefakla beraber Tuna orduları ta- arruza kalkacaklardır, Herkes geceyi vazifesi başında geçirecek!... Mütem- mim emri bekleyiniz!» Sabah oluyor!... Sani üç buçuk... Bütün tabiat, ga- Nba birkaç saat sonra kopacak fırtı- nanın farkında bile değil!... Her yer ve her şey öyle derin bir sessizlik için de kil. A | Yedinci Türk tayyare dafi topçu ta- burunun mevzi aldığı siperlerin telör- ta hareket eden bir takım insan ha- yaletleri, ve bir takım madeni ses- leri... Yürüyoruz... İşte tabur ku- mandanı... Uzun siyah bıyıklı, orta boylu, şişmanca bir adam... Büyü bir topun kenarında, sırtını kara bir taşa dayamış, yorgun ve uykusuz göz“ Jeri ile karanlığa bakıyor... Yerde, Üs- tü siyah çam dalları ile örtülmüş bir Jâmba!... bitin, ışığını toprağa veren lâmbanın aydınlığı içinde tabur kumandanına doğru ilerliyerek tam onun önünde durduğunu görüyoruz... Sert bir se- lâm ve sonra tilremiyen bir 865... — Topçu yüzbaşısı Faruki... Bir saat evvel aldığım emirde şehid olan lüğe kumandan tayin edildim, Emri- nize muntazarım!... Binbaşı doğrulupor... O da ayak- larını toplıyarak askerce selâm veri- yor... — Sefa geldin yüzbaşı!... Birer taşın üstüne oturuyorlar... Binbaşı cebinden bir sigara çıkara- rak ona uzatıyor... gülerinden içeri giriyoruz... Karanlık- . Acele adımlarla yürüyen sa“ yüzbaşı Namık beyin yerine ikinci bö- Yüzbaşı; herhalde istirahata ih- tiyacınız olacak amma, maatteessüf bu gece, sabaha kadar silâh başından ayrılmamak için emir var. — Zarar yok efendim, yorgun değis Mm!... — Biliyorsunuz değil mi, saat altı- da umumi taarruz başlıyor... — "Tabii, biliyorum binbaşım!.. — Şimdi saat kaç acaba?... Zabit kolunu aydınlığa doğru uza- tarak bakıyor... 3 — Dörde çeyrek var!... — Demek daha iki saatten fazis bekliyeceğiz!... — Evet!... — Erkânı harbiye, kuvvetli bir ta” arruz hazırlâmış galiba!... , .— Öyle anlaşılıyor binbaşım!... — Ruslarla hiç harp ettiniz mi? — Yanız bu cephede binbaşım!... — Dehşetli muannit harp ediyor« lari... 'Tutundukları yerden sökmeli bazan çok güç oluyor... — Çanakkaleyi gördükten sonra, Rüslar bana oyuncak gibi geliyor big başım!... — — O da doğru ya!... Siz Almanyar da tahsil ettiz değil mi Faruk bey?... — Evet binbaşım, Alman topçu meli tebinden mezunum!,. — Uzun zaman kaldınız mi Alma yada)... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: