18 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

18 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Mavıs 193” AKŞAM 19 Mayıs sıhhat ve zindeliğin remzidir Atatürk, harikulâde kafası gibi harikulâde bir beden sağlamlığına da maliktir Sakaryada kırılan kaburga kemiklerinin üzerine dayanarak 22 gece uykusuz, acılar içinde dünyanın belli başlı muharebelerinden birisini zaferle neticelendirmeğe muvaffak oluşunun yegâne Yarın memleketin her tarafında, en büyük şehirlerden en küçük ka- saba ve köylere kadar her köşesinde Spor ve gençlik bayramı yapılacak, baharla canlanan geniş toprakları- mi?da muazzam kütleler halinde top- lanacak olan milyonlarca insan sıh- hat ve zindeliği, vücut sağlamlığını, Yaşama “kudretini - takdis edecekler- dir; 19 mayıs gününün Türk milleti tarafından hareket ve canlılık bayra- Mi olarak kabul edilmesi bugünün İnkılâb tarihimizdeki büyük ehemmi- Yetinden - ileri gelmektedir. Bundan on seki zsene evvel; vatan düşman istilâsına uğramış ve bir ta- Kim âciz insanlar elinde meçhul akı- betlere | terkedilmişken Büyük Şef Atatürk her tarafa işlemiş ve işle- mekte olan uyuşukluk havasını yır- İarak büyük mücadelesine başlamak Üzere tam 19 mayısta Samsuna ayak basmış ve oradan verdiği hayat ve ile yorgun vücüt- lere kuvvet, durmuş kanlara hareket, Vermiş bütün bir milleti ayağa kâl- dirarak büyük inkılâbını yapmıştır. Onun için 19 mayıs Türk tarihinde Sıhhat ve zindeliğin remzidir ve Türk Milleti her sene bu mukaddes günde Yapatağı spor ve gençlik bayramlati- Ye daima diri ve canlı oldüğunü; Kafa zirideliğine olduğü gibi vücut sağlam- İiğinis “da ehemmiyet 'verdiğini, küv- Vet ve kudretini bütün dünyaya ilân edecektir. Atatürkün 19 mayısta verdiği işa- Tetten sonra artık Türk milleti anla- Muştır ki vücutçe canlı ve kudretli ol- Mak, ona bakmak, sağlığımız en kiymetli varlığımız olarak korumak bedenimizi ve onun zindeliğini mu- hafaza etmek yalnız kendimize karşı Genç mekteplilerin beden terbiyesi değil vatanımıza karşi da en şerefli vazifelerimizden biridir. Sıhhatin ahlâk ve maneviyat üzeri- ne tesiri o kadar büyüktür ki sıhhatli olmıyan bir adam için tam bahtiyar- ık mümkün değildir. Sıhhatte iseniz neşeniz yerindedir, çalışmaktan yo- rulmazsınız. İnsanlara ve eşyaya da- ha iyi bir gözle baakrsınız. Bilâkis eğer gıhhatinize ihtimam etmemiş, ona ehemmiyet vermiyen bir adam- sanız her şeyi müşkül, manlalarla do- 'Talebenin jimnastik hareketleri Ju görürsünüz, ruhunuz vücudünüz- den daha büyük bir ıztırab içindedir. Mizacımız, muvaffakiyetimiz, bah- tiyarlığımız sıhhatimize istinad eder. Bütün uzviyetimizi takviye eden şey sıhhattir, Sıhhat zihindeki örümcek ağlarını kaldırır, muhakemeyi güzel- leştirir, enerjiyi (fazlalaştırır, vücu- dün büyün hüceyrelerine hayat ve- zir, Bakılmış bir vücudde dolaşan saf kan, nikbinlik, nefse itimad gibi his- leri doğurur. Her Türk vatandaşı, her vakit, bütün hareketlerine hâkim olabilmek için küvvet, sıhhat, meta- net ve çeviklik gibi vasıflarla bezen- miş olmalıdır. Bu vasıfların istihsali- ne yardım eden, cesaret, teşebbüs ve soğuk kanlılık gibi hassaların geliş- mesinde en mühim bir âmil olan şey de beden terbiyesidir. Beden terbiyesinin maddi ve ma- nevi bakımdan bir milletin içtimai ve ahlâki tekâmülünde ehemmiyetli bir Surette müessir olduğu bugün inkâr edilmez bir hakikattir, Yürümek, koşmak, atlamak, yüz- mek, kürek çekmek, güreşmek, dağ- lara tırmanmak; futbol, voleybol oy- namak dimağı ve vücudü daima dinç, daima hareket halinde tutan muhte- Mf spor nevileridir ve vatanın bizden istediği vazifeleri lâyıkile başarabil- mek, en seri hareketlere daima hazır olmak için de beden terbiyesini katiy- yen ihmal etmemek lâzımdır. Atatür“ kün 19 mayıs 1919 da Samsundan verdiği canlılık kumandasının bugün aldığı mâna, işte budur. Türk milleti nasıl dalma onun işa- retile hareket etmiş ise ve her işareti nasıl Türk milleti için daima bir ib- ret ve leşvik ise spor sahasında da bütün millet onun izlerini, onun be- den terbiyesine verdiği değeri gözö- nünde tutarak yol almalıdır. Hayatta mücadele kâfi değildir. Mücadelede muvaffak olmak şarttır. Mücadelede muvaffak olmak için de kafa kadar vücudün de kuvvetli ok ması, dinc olması, bakılmış olması icab eder. İçel saylavı ve Ankara Halkevi relsi Ferid Celâi Ankara radyosunda 19 mayıs münasebetile verdiği bir kon- feransta vücut sağlamlığının ehem- miyetini anlattıktan sonra şu sözleri söylemektedir: «Atatürk harikulâde kafası gibi ha- rikulâde bir beden sağlamlığına sa- hiptir. Ve bunu gençliğinde giriştiği bir çok mukavemet yarışlarında daj- ma birinci gelmekle göstermiş, kafa kadar vücut sağlamlığının da şart olduğunu ispat etmiştir. O Türk milletini kurtarmak için günlerce uyumadığı, günlerce yol yü- rüdüğü, günlerce siperlerde çatpıştı- fı, çöllerde, dağlarda dolaştığı, deniz- lerde fırtınalarla döğüştüğü zaman neşesini kaybetmiyerek işlerini daima muvaffakıyetle sona erdirmiştir. Sakaryada kırılan kaburga kemik- lerinin üzerine dayanarak yirmi iki gece uykusuz, acılar içinde dünyanın belli başlı muharebelerinden birisini zaferle neticelendirmeğe muvaffak oluşunun yegâne sebebi onun fizik Büyük kurtuluş tarihi nasıl başladı ?.. «1335 senesi mayısının 19 uncu | günü Sa m..> (Atatürk) «Anadoluda başlıca iki ordu nüfettişliği tesis olunmuştu. Mü“ | dahil olur olmaz kıtaa- efradı te olun- ve cephanesi elinden harbiyeden mah- | rolar haline ge- tirilmişti.> (Atatürk) «Üçüncü ordu müfettişliği, ki müfettişi ben idim, karargâhım- çıkmış bulun 'udan doğruya tahtıe rimde iki kolordu bulunacaktı.» (Atatürk) «Benim bu iki kolorduya doğ- Tudan doğruya emir ve kuman- dam cari olduğundan fazla bir salâhiyetim vardı, ki müfettişlik mıntakasına mücavir bulunan kı- taatı askeriyeye dehi tebligat yapabilecektim. Kezalik mınta- kamda bulunan ve mıntakama mücavir bulunan vilâyata da teb- ligatta bulunabilecektim. Bu sa- lâhiyete göre Ankarada bulunan | kolordu ve bunun men- lduğu müfettişlik il kolordu men bütün Anadolu rüsai memu- | muhabere ve mü- | we bulunabilecektim. Bu vâsi salâhiyetin beni İstanbuldan, nefiy maksadile Anadoluya gön- derenler tarafından, bana nasıl tevdi edildiği mucibi istiğrabınız olebilir! Derhal ifade etmeliyim ki, bana bu salâhiyeti onlar bile- rek ve anlıyarak vermediler. Her- çi badabad benim İstanbuldan uzaklaşmamı &rzu edenler icad ettikleri sebep «Samsun ve hava- lisindeki asayişsizliği mahallinde görüp tedbir almak için Samsuna kadar gitmek» idi. Ben, bu vazife- nin ifası, bir makam ve salâhiyet sahibi olmağa mütevakkıf oldu- gunu ileri sürdüm. Bunda hiç bir beis görmediler. O tarihte erkânı harbiyei umumiyede bulunan ve benim maksadımı bir dereceye ka- dar istişmam eden zevatla görüş” tüm. Müfettişlik vazifesini buldu- Or- lar ve salâhiyete müteallik tali- | matı da ben kendim yazdırdım. Hattâ Harbiye nazırı olan Şakir paşa bu talimatı okuduktan son- ra imzada tereddüd etmiş, anla- | şılır anlaşdmaz bir tarzda, mü- hürünü basmıştır.» (Atatürk) «Bir hafta kadar, Samsunda ve 25 mayıstan 12 hazirana kadar, Havzada kaldıktan sonra Amas- yaya gittim. Bu müddet zarfında memleket, milli teşkilât vücude "getirilmesi lüzumunu tamimen bilcümle kumandanlara ve rücsei memurini mülkiyeye tebliğ ettim.» (Atatürk) “ Ankarada milli hükümetin tesis eğildiği ilk zamanlara ait bir hatıra: Atatürk bir mektep talebesinin hoş geldiniz sözlerini dinliyor kuvvetinin harikulâdeliğidir.» Yarın, 19 mayısta memleketin her tarafında yapılacak gençlik ve idman şenliklerinde işte bu, vücut sağlamlı- hazirana kadar Amas aldım. Hatırlardadır ki, o tarih- rde Dahiliye nezaretinde bulu- nan Ali Kemal bey azledildiğini ve benimle hiç bit muamelel resmi- yeye girişmem&k ve hiç bir mat- lübumu is'af etmemek husus da şifie ile bir temim yapmıştır (Atatürk) adan geçen 27-28 ge- sabahinda bir bayram günü, Sivastan Erzurum istika- metinde hareket edildi. Bir haf talık meşakâilı yolculuktan sonra 3 temmuz 385 günü ahalinin ve rin cidden samimi tezahüratı nde Erzufuma vasıl olundu Biz bu işlerle meşgul olurken, bir taraftan da İstanbulda Harbi- ye nezareti mekamında bulunan Ferid paşanın ve padişahın, İs- tanbula, avdetimi temin için te- madi eden iğfalkâr telgraflanına birer suretle'cetap vermekle, izaei vakte mecbür bulunuyorduk. Harbiye mezüreti, sİstanbula geli» diyor. Padişah, evvelâ teb- dilihava al, Anhdoluda bir yerde otur, fakat bir işe karışma diye başladı. Nihâyet ikisi birlikte «be hemehal getmelisin!» dedi. «Ge- lemem!» dedim. Nihayet 8-9 tem- uz 335 gecesi, sarayla açılan bir Igraf başı muhaberesi esnasın- da birdenbite, perde kapandı ve 8 hazirandan, 8 temmuza kadar bir cesinin iç &ydır devam eden oyun hitame er- di. İstanbul, benim o dakikada res- mi memuriyetime hitam vermiş oldu. Ben de ayhi dakikada 8-9 temmuz 333 gecesi saat 10,50 son- Ta da Harbiye nezaretine saat 11 sonra da padişaha vazifei memu- remle berâber silki askeriden istifamı müş'ir telgrafları miş oldum. Keyfiyet tarafımdan ordulara ver- ve millete #blâğ-edildi. Bu tarih ten sonra resmi sıfat ve selâhi- İ milletin şefkat ve civanmerdliği- membamdan ilham ve İ yetten mücerred olarak, yalnız kuvvet alarak, vicdani vazifemize devam ettik.» > (Atatürk) İşte vatandaşlar Türkiyenin bü- yük kurtuluş tarihi böyle başla” dı. Bir bahar günü, karma karı- şık vaziyet içinde bir sahil şehri- ne çıkan genç bir ordu müfettişi bir milleti kurtarma işine bilfiil böyle başladı. y Şimdi aradan, bu büyük tari- | hin üstünden 18 yıl geçti. 18 asır, 180 asır geçse, dünya dünya ol- dukça bu büyük tarih her yıl kut- | ğı, sıhhat ve zindelik aşkı, hayat sev- gisi tesid edilecek, her 19 mayısta bu mukaddes bayram tekrarlanacak» ur. , ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: