17 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

17 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— e gl la lanan kü © M7 Haziran 1997 SİYASİ İCMAL —— Macaristandaki konuşma "Almanya Hariciye Nasr Baron Von Neurath Balkanlardan dönerken *Peşleyi de ziyaret eyledi. Burada iki buçuk gün kaldı. Macaristan Başve- le iki devletin etlere ve umumi leler ve Orta Av- erinde görüşmüş- &rasındaki münas politik Tüpanın v lerdir. Bu görüşmelerde iktisadi mese- leler inde durulmamıştır. Çünkü Almanya Ma n bütün mah- sulünü satın almaktadır. Bu suretle Macaristanın umumi üracatını miş beşi Alman- | memleket arasında iktisadi iş birliği Olabilir. Peştedeki Gesine dair neşrolunan resmi tebliğde Alman ve Macar devlet adamlarının Orta Avrupada bir blok tesis edilme- mesi hususunda mutabık kaldıkları ehemmiyetle kaydedilmiştir. Bu bloktan maksad Çekoslovakya- nin Küçük ililâf zümresine dahil olan te olmıyan Orta Avrupannı bütün k hükümetlerinin arasında tesi- sine çalıştığı iktisadi ve siyasi dlokfur. Böyle bir teşekkül parlâmentoları ay- rı ve bir derece müstakil memleketler- den terekküp eden eski Habsburg hü- kümdarlığının altındaki siyasi külle bir derece benziyecektir. Büyük birer devlet bulunan Almanya tle İtalyanın Orla Avrupa işlerinden uzak bulun- durulması maksadile vücude getirilen bu proje Orta Avrupadaki siyasi cere- yön ve kareketlerin en mühimmi bu- | İS lunuyordu. Şimdi Macaristan bu ta- | Almanyaya söz vermiş oluyor. Maca- stanın — girmiyeceği bir teşekküle turyanın ve diğer devletlerin gir- | melhuz değildir. Bunlar girseler bile matlüp olan Orta Avrupanın yek- pareliği temin edilmiş olmayacaktır. Almanya Hariciye Nazırı evvelce Yugoslavyanın fikrini ve Balkanlar- daki vaziyeti öğrenmeden Macaristan | ia blok meselesi üzerinde kati olarak | görüşmeği siyasi tabiyeye uygun bul. | mamıştı. Bunun için Macaristan Al- | manyaya diğer memleketlerden daha | yakın olduğu halde Budapeşteyi ziya- | reti en sonraya bırakmıştı. Sonunda istediği neticeyi elde etmiş görünüyor. | Feyzullah Kazan | RR iğneye iplik geçirebiliyör mu? Lohdranın Royal Hospital, yani bir | zamanlar «Hastahanel hümayun» de- | dikleri, bu gün bizim «Kral hasla- mesi» diye tercih edeceğimiz hastane- nin baş doktoru Sesil Reynold, genç bir Amerikalıyı Londraya çağırdı. Bu çöcuğa Amerikalılar «Radyum güzeli genç» diyorlar. Radyum - Pat Marki, türkçesi köy güzeli gencin ismidir - 13 yaşındadır. Kaliforniyalıdır. Gözsüz her şeyi gö- ren bir insandır, Doktor Reynold, 1934 de Kalifor- hiyada iken bu acayib insanı tanıdı Ve O zaman tıp âleminin bu nazarsız gente nazarı dikkatini celbetti; çün- kü Pal Markinin yaptıkları mucize Bibi şeylerdir, Eğer evvel zamanda ol- Saydı, Peygamber diye tanılırdı. Meselâ: Pat'ın gözlerine lar, bezi En pamuk koyuyor- siyah, kalın bir bezle bağlıyorlar, etrafına balmumu sıvıyor! tli bir ışık bile süzül ağmen Pat-Pataşonun rı çınlasın - en karış , ne renk giyindiklerini söy- Bu kadar da değil: Kuvvetli #matörle, gözleri anlattığımız şekil de bağlı olduğu halde bilârdo oynu- Yor ve partiyi kazanıyor. Ping - Pong da aynı ustalığı gös- teriyor. Bilmem bilir misiniz, ben bil- mein, hadiseyi anlatan gazete yazı- Telgraf yüz yaşında Teigraf icad edilelidenberi, tarihi- Mİ her millet kendine göre anlatıyor. Buna şaşmayınız. Bütün otomobil, tayyare de böyledir, - İngilize sorar- sanız tayyare ile otomobili icad eden İngiliz, Fransıza sorarsanız Fransiz, Almana sorarsanız Almandır. Telgrafa gelince: İngilizler 1887 de Şarl Vatston adında bir İngiliz tara- fından icad edilmiştir... Filvaki us- tanın evrakı rasında, Paddington İle Sug arasına kurulan elti tel ile Muhavere cereyan ettiği: yazılıdır. Şu halde telgraf yüzbaşındadır. Kutube yakın bir köprü Şimali İsveçte,- Kutup dairesinin 80 kilo metre kadar yakininde, İsveç mühendisleri - simanarme bir köprü Kurdular, Bu köprü Kaliks nehri üs- tündedir, Kal nehri Kebnekais dağların dan çikar. Bü dağlar Isveçin en yük- sek” dağlarıdır. Nehir 340 kilometre boyu aktıktan sonra Botni körfezine dökülür, Yazın 140 metre genişliğin- dedir. Kışın bu genişlik artar. İşte simonarme köprü bu nehrin üstüne kuruldu... İki ayağı, buzların en çok tazyik ettiği iki noktadadır. Seyyehlar, bu buz diyarındaki ha- Tikülâde köprüye hayran oluyorlar. Köprü, İsveç tekniğinin şaheser bir Mümunesidir, e emire | en kalabalık caddelerde mükemmel bir | üne ia yor, Ping - Pong oyununda kuvvetli bir nüfuzu nazar lâzımmış.., Pat Marki altı kişilik bir otomobili idare etti ve yanında oturan şoför bir kere bile müdahaleye lüzum gör- medi. Pat «Dur; #*Yavaş, «Geç» işa- yetlerini görüyordu. - Gözleri yazdığı- ruz gibi kapalı, bağlı olduğu halde, her sefer tekrar etmiyelim - çekingi göstermiyor. En karışık, dolambaçlı virajları aliyordu. (Tabiri otomobil | kullananlara sorunuz) . Bu harikayı nasıl izah etmeli, yani etraflı nasıl anlatmalı?. Doktor Reynold mühim bir tecrübe yapacak. O diyor ki: — Güneşin ışıkları Patın alnından nüfuz ediyor, alın kemiklerinden ge- çiyor, görme cihazını aydınlatıyor, bu: | suretle Pat, gözleri kapalı olduğu hal- | Ce önünü görüyor. | Anladınz ya, Pat alnı ile görüyor... | Olmaz demeyiniz, olmaz olmaz deme İ olmaz olmaz... Patın alnı bağlanınca görmüyormuş... Hele bekliyelim, Londra Kral hasta- nesinin baş doktoru fenni tecrübesini yapsın, son sözünü söylesin. Ancak | kendisine - son sözünü söylemeden ön» | ce birşey tavsiye edelim: Pata bir di- | Hiş iğnesile biraz iplik versin ve ipliği iğnenin deliğine geçirmesini söylesin, | Bakcılım iğneye ipliği geçirebiliyor. | mu?, Çünkü bunu en açık gözler bile kolaylıkla yapamaz! .. | Yalnız Amerika mi? | Evet, yalnız Amerika mı? Sade | Amerikalı mı? Her gârâbet, dikkat ga- | rabet değil, gârübet Amerikalılara | mahsus, onların inhisarında değildir - | ya... Arnavutlukta Amerikalıların binbir katlı binelarile rekabet edemi- | yeceklerini anlayınca, onlara başka | bakımdan benzemeğe başladılar, Ame- rikalılar, Teksasda 15 yaşından küçük | çocuklarla herhangi bir eşya mü- | badelesini yasak etti, Amavulluk da | ceza kanununa bir madde ilâve etti: Ramazan günlerinde resmi devairde | bay Bayram, bayram günlerinde de lerde bay Ramazan aranması yâ- Nüyork-Marsey gazetesi yazdığı için kaydi ihtiyatla telâkki ediniz... Kâğıddan ev Aklan çifçilerinden bay Stenman orijinal bir ev yaptı. Bu ev kâmilen kâğıttandır. Eşyası da kâğıttandır. Her duvar, 215 gazete kalınlığında. | dir, üstüne vernik sürülmüştür. 1922 de yapılan ev, birçok fırtınalara, yağmurlara göğüş germiştir... Bay Stenman evinde otururken, bundan yirmi sene evvel intişar et- miş olan makale ve havadisleri de okuyor ve bunun zevkli olduğunu söylüyor... u kabul etmemek hususunda | " “Mahkeme huzurunda Ondülâsyon Belediye doktoru berberin; akli muayenesine lüzum gördü İzmir (Akşam) — İzmirde berber B. Muharrem, kadın ondülâsyonu tadığı larda süblime gi- andığından işten verilmiştir. muhakeme edilirken, zararsız olduğu- eme heyeti saçlı larına ondülâs- önünde bir yon yapaca; bildirmiş, teyin edi- iecek ehlivukufun da hazır bulundu- rulmasını istemiştir. Verilen karâra göre bu tecrübede sulh ceza hâkimi B. Naci, kimyager Selâhaddin ve “doktor Saip hazır bu- lunmuşlardır. berber, Ester adında bir Musevi kızı bulmuştu, Bu kızın saçlarına ondülâsyon yapacağını söy- liyerek: — İşte bu ilâçlar kullanacağım. Bunlar hep zararsız şeylerdir. Sübli- | İ me de tehlikesiz bir zehirdir. Huzu- yunuzda biraz içebilirim. Demiş ve hakikaten biraz süblüme içmiştir. Heyet, ondülâsyon ameliyesi yarıda 'iken belediye baş hekimliği namına B. Saip, müdahale etmiş, Esteri yarım ondüleli saçlarile maki- ne altından kaldırarak bütün ilâçları, tahlil ettirmek üzere almış, zehirden - | başka bir şey olmıyan - süblimeyi iç- mesi sebebile berber Muharremin de akli muayenesine lüzum güstermiş* tir. Elektrik santralleri Eğe mıntakasi için Çal kazasındaki şelâle tedkik ediliyor İzmir (Akşam) — Beş senelik ik- Gsadi kalkınma programına göre Ege mıntokasında tesis edilecek hidro elektrik santralı için tedkiklere de- vam olunmaktadır. Şimdiye kadar büyük ve küçük Menderes ve Gediz mıntakalarındaki sular tedkik olun- ruştur. Çal kazasında büyük bir ş6- lâle vardır. Bu şelâlenin yanı başında k santralının kurur söldle suları & lerindeki görülmüştür. Di yazın su mikdarları tesbit tir. Çal kazası dahilindeki şelâleden iş- tifade mümkün olduğu takdirde ay- yıca baraj inşssına lüzum kalmıya- cak ve masraftan mühim mikdarda tsarruf etmek mümkün olacaktır. Hidro elektrik santralının inşasın- dan sonra Ege mıntakası, köylerine varıncıyaya kadar elektrik cereyanı- na kavuşacaktır, Elektrik kilovat üc- retinin halka 2,5 - 3 kuruştan verile- bileceği tahmin ediliyor. Manisada futbol maçı Manisa 14 (Akşam) — Bu hafta yar Pilan lig maçında Salihli ile Yıldırım- spor klüpleri karşılaşmıştır. Saha had- dından fazla seyircilerle dolmuş ve her iki taraf faza etmiştir, İlk devrede Salihli Yıl- dırıma bir gol yapmış ve ikinci devre de Yıldırım biribiri üzerine iki gol ya- parak bire karşı iki sayı galip gelmiş- tir, yazın en sıcak gün- cdilecek- Bir sene içinde ne kadar sebze ve meyva sarfedildi? Belediye tarafından yapılan bir is- tatistiğe göre İstanbulda bir sene için- de 2,310,132 lira kıymetinde sebze ve 3,993,950 lira kıymetinde de meyva sarfedilmiştir. Bu suretle İstanbul halkı bir sene içinde 6,304,082 lira seb- ze ve meyva için vermiştir, Kuru meyva ve sebze bu'yekündan | hariçtir. Bu miktara belediyenin al- dığı harç ve resimler de dahildir. İki kurşun hırsızı yakalandı Muhtelif medrese ve cami üzerle- rindeki kurşunları (o çaldıkları için Mustafa ve Ahmed isimlerinde iki sa- bıkalı bir müddetten beri aranmakta idiler, Her tkist de dün yakalanmış ve adliyeye verilmiştir. Se çi lamak mış gibidir. Fakat | n tedkikine lüzum | i kadrolarını muha- | © Çocuklar arasında: İİ “Babam şimendiferci amma benim gözüm denizde... “ Gece mehtapta kendi gemimde aya karşı keman çalmak..,, Cüneyd Kut küçücük odası- ni dalgalı deniz- lerin, yelkenli- lerin, martile- rin, irili ufaklı vapurların re aimlerile odol- durmuştu. Bü- tün bunlardan Cüneydin deni- ze, denizciliğe çok hevesi ol duğu anlaşıl- yordu. Sordum: Bu dalgalı, fır- tınalı denizle- Tin, yelkenlile. rin, martilerin resimlerini oda- Güneyd Kut na her halde boş yere asmamışsın- dır.. * yoksa denizci mi olacaksın?. — Evet.. bütün arzularım denizci olmak.. meselâ meşhur bir kaptan... Babam şimendiferei amma benim gözüm denizde... Bahriyeli olmaktan, başka hiç bir şey düşünmüyorum... — Sen bizim meşhur denizcileri- mizden kimleri bilirsin?... — Hepsini.. Barbaros, Turgut rels, Piri reis.. hepsini bilirim. Cüneyd Kut, bu meşhur denizcile- rin haytına dâir bana âdeta konfe- rans verdi. Denize, vapurlara ait de- nizci ıstılahlarile öyle şeyler anlattı ki şaştım kaldım. Karşımda küçük bir Âbidin Daver konuşuyor sandım. Birdenbire -aklı- na gelmiş gibi: — Durun.. dedi, size idare ettiğim gemimi göstereyim... — Vay.. daha bu yaştan gemi ida- resine de başladın mı?, Banyo dairesine girdik. Banyoyu Cüneyd küçük bir deniz olarak kuk lanıyor. Bu mini mini denizin bir kenarında oyuncaktan bir vapur var, Cüneyd-Kut hemen vapurun düğ- mesini kurdu, kurdu. Küçük gemi banyonun içinde döne döne yüzme- ğe başladı. Bu esnada heyecanden kendisini zaptedemiyen küçük kaptan: — İskele. sancak!. diye bağırı- yordu.. Bu sefer de Cüneydin denizinin yanında konuşmağa başladık. — Denizci olunca ne yapacaksın bakalım. — Bütün dünya denizlerini dola» şacağım. haritada gördüğüm ne ka- dar deniz varsa hepsini gezeceğim, hepsine gideceğim. Gözleri büyük bir hasretle par- Tadı: — Ah, dedi, deniz subayı olduğum. zaman Yavuza girsem. Yavuzu gör- mek için ne kadar çalıştım. Nihayet babam beni götürdü, Yavuzu gez dik.-Yavuza girdikten sonra çıkmak istemedim. O kadar hoşuma gitti. İş- te bunun için büyüyünce Yavuza subay olmak istiyorum ya... Cüneyd «Yavuz» derken gözleri ışıldıyordu. —Merak etme.. dedim.. sen deniz su- bayı olduğun zaman bizim Yavuz gi- bi bir kaç gemimiz daha olur... Söy- | le bakalım en ziyade nelerden hoj- lanırsın?. Sinemaya gider misin? — Deniz filimleri olunca gide- rim. «44 Numaralı tahtelbahir» İ gördüm. Çok beğendim. denize alt bir filim olunca dayanamam doğ- rusu... Sonra Cumhuriyet bayramında askerlerimiz, hele bahriyeliler geçer- ken alkışlamaktan avuçlarım pat- Bir kenarda bir keman duruyor. du. Sordum: Mükâfatlı anket 20 çocuğun muhtelif meseleler hakkında fikirlerini neşredeceğiz. Karilerimiz bunlardan hangi nu- maralısını en çok beğendiğini bil- direceklerdir. Fikirleri en çok be- ğenilen ankete rey verenler ara- sında birinciye 25, ikinciye 15, üçüncüye 10 lira, on üçüncüye kadar birer İş bankası kumbara- sı, ellinciye kadar birer kitap, yü- züncüye kadar birer «ev hesabı defteri» hediye edilecektir. — Evet amma, deniz okadarde- — Olmasını istediğin en büyük emel ne?... — Altımda bir gemi olsun. bon de kaptan olayım.. büyük denizlere açılayım.. gece mehtaba karşı gö- mimin güvertesinde keman çalayım.. — Peki ya o esnada muharebe var sa.. düşman gemileri yaklaşmışsa.; — O zaman da keman çalmam. top atarım. Torpil atarım.. — Musikide nasl eserleri seviyor sun?.. — Öyle ağır eserleri pek seviyo- rum.. daha hafif parçalar da hoşuma gidiyor... — En nefret ettiğin şey nedir? Tereddütsüz cevap verdi: — Yalan söylemek... Bundan sonra büyük bir ciddiyet- le ilâve etti: — Bir denizci katiyen yalan söyle- mez... — En sevdiğin şey nedir? — İnsanlarda mı?.. Doğfuluk, ö& saret, okumak, çok şey bilmiek, vatâ- nını sevmek, temizlik, tutumlu Ol — Sen tutumlumusun? — Elime ne geçse kumbarama ata- * rım.. bakalım bu seneki İş bankasi kumbara piyangosundan bir şey kw zanacak miyım. Ben talihli çocu- ğum.. annem babam öyle söylüyor. belki de kazanırım.. — En güzel mektep tatili nasl geçirilir? — Gidersin deniz kenarına. $â- bahleyin bir boy denize girersin.. yö- zersin. gelir, öğle yemeğini yersin. ondan sonra akşam üstü bir boy daha denize giresin.. gene yüzersin. bu tatil yüzmeği adam akıllı öğrene- ceğim, karar verdim. — Hayatta en korktuğun şey ne- di 5 — Bir şey olur da emelime kavu», şamam diye korkuyorum. Öyle ya.. — Ders kitaplarından başka Toman filin okuyor musunuz? — Okurum.. seyahat romanlarını çok okurum. Hele Jül WVern'in To- manları, «Deniz altında yirmi bin fersah», «Kaptan Hartasın seyahati», «Kaptan oGran'nm o çocukları.». Bunları hep okudum.. M Seyahat romanları, seyahat hikâ- yeleri okurken âdeta oralara gitmiş kadar olurum. Seyahat çok iyi şeysi. — En çok sevdiğin ders, — Cografya... Cüneyd Kuta ne sorsam cevabiliz da mutlaka denize, denizciliğe, se yahate ait bir şey bulunuyordu. © Eski bir hâkim vefat etti Eski ve değerli adliye memurların- dan Elbistan ağır ceza mahkemesi reisi B. Şevket bir müddetten beri te davi altında bulunduğu Cerrahpaşa hastanesinde vefat etmiştir. Topkapı mezarlığına - gömülmüştür. Cenaze merasiminde İstanbul müdde- #umumisi B. Hikmet Onad, bir çok <dliye memurları polis ve jandarma» lar bulunmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: