17 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

17 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gale © > İzmirde paylaşılamıyan çocuk münakaşası Şadiyi doğurtan ebe: “Fabrikatör yanılıyo İsmir 14 (Akşam) — Sekiz sene ev- vel Bursada Uludağda kaybolan fab- rikatör B. Mehmedin oğlu Sadi hak- kındaki tahkikata devam edilmekte- &ir. Buca nahiyesi ile İzmirde, günün kahramanı halinde dolaşan baytar B. Azizin oğlu Şadi hakkında efkâri 'umumiyede muhtelif mütalealar yü- rütülmektedir. Bursalı fabrikatör B. Mehmedin, herhangi bir şahsa ald başka bir çocuğu istemiyerek Buca mahiyesinde baytar B. Azizin oğlu Şadinin, kendi çocuğu olduğunda is- rar etmesi, şayanı dikkat görülüyor. Çocuklardan birinin adının (Sadi), diğerinin (Şadi) olması da şayanı dikkattir. Bursada tutulan ve vaktile Sadiyi kaçıran şahsın kardeşi Hüseyinin, İz- mire hiç gelmediği söyleniyor. Hüse- yinin, kaçırılan küçük Sadinin Bu- cada baytar B. Azizin nezdinde bu- Yunduğunu ihbar etmiş olması ve B. Azizin evinde Sadi yerine (Şadi) adın- da bir çocuk bulunması, bu çocuğun da kaçırılan Sadiye fevkalâde berze- mesi gibi vakalar ve müşabehetler, herkeste bu mesele için şüpheler uyandırmıştır. Küçük Sadinin 1929 yılında Ulu- dağdan (kaçırıldığı iddia ediliyor. Baytar B. Aziz ise Şadi adındaki oğ- unun 1927 umumi nüfüs tahririnde yanında bulunduğunu ve nüfusa ya- Tinda iken yazıldığın: söylüyor. Tah- kikatı yapan Buca nahiye müdürlü- gü, İzmir nüfus müdürlüğünden 1927 senesine ald tahrir fişlerini iste- mişti. B. Azize aid tahrir fişinn bu- Yonması, bütün hakikati meydana çıkaracaktı. Fakat nüfus müdürlüğü verdiği cevabta, aradan on sene müd- det geçtiği için dahiliye vekâletinin emrile 1927 senesi nüfus tahririne sid-bülün. fişlerin yakılmış olduğu- nu bildirmiştir. Bu suretle umumi nüfus teahriri fişlerinden beklenen hakikatin, meydana çıkması imkân- siz bir hale girmiştir. Fakat ni müdürlüğünün o yapmakta olduğu tahkikat, gene hakikati meydana çi- karacaktır. Bu tahkikatın, iki taraf- ten biri lehine neticeleneceği hak- kında şimdiden bir şey söylenemez. Binaenaleyh mesele, adliyeye intikal edecek ve neticede adliyenin verece- ği karar muteber olacaktır. Bursalı fabrikatör B. Mehmedin karısı olduğunu söyliyen Bn. Beytiye, | tahkikat neticesini beklemekle ve | Buca nahiyesinde ikamet etmekte- dir. Fabrikatör B. Mehmedin akra- basından B. Refik adında bir zatda Bursadan İzmire gelmiştir. Bu zat: — Sadinin, Bucada baytar B. Azi- zin yanında bulunduğunu bize söy- Esad Mahmud Karakurd r,, diyor mis f Ebe bayan Saffet Hiyen Hüseyin, çocuğun kim vasıta- sile baytar B. Azize gönderildiğini de haber verdi. Şimdi, çocuğu getireni arıyoruz. Bugünlerde bulacağız. 'Demiştir. Fabriksiör B. Mehmedin, avukatile birlikte İzmire geleceği söy- leniyor. Buca nahiye müdürlüğü tarafın- dan yapılmakta olan tahkikat, ara- nan iki şahidin daha bulunup ifade- leri alındıktan sonra sona erecektir, Baytar B. Azizin oğlu Şadiyi do- ğurtan ebe Bn. Saffet Şadi ile görüş” tm. Şadinin, baytar B. Azizin oğlu olduğunu söyliyerek 24 eylül 1340 çarşamba günü doğduğunu söyledi, ve dedi ki: — Bu çocuk hakkındaki iddislar asılsızdır. Baytar Azizin, ölen çocu- Bundan bahsediyorlar. Ölen çocuk, Şadiden sonra doğmuş ve ölmüştü İsim müşabehetine gelince, rahmetli kocam, baytar B. Azizle çok iyi arka- daştı. Bunun için çocuğa, zevcimin adını verdi. Zevcimin adı Ali Şadi idi. Evlâdını arıyan fabrikatör B. Mehmede de hak vermemek mümkün değildir. Çünkü bir babadır ve kay- bettiği çocuğunu tabiatile arıyacak- tar amma aradığı çocuk, Şadi değil dir, VAHŞİ BiR KIZ SEVDİM »ı Esat Mahmut Inkılâb Kitabevi SON GECE!L.. Sevdiği adamın kolları arasında, eridiğini, söndüğünü, yavaş yavaş kendini kaybederek meçhul bir ka- ranlığa doğru gittiğini anlıyor!.. Bu anda, bütün benliğini bir alev gibi saran garib, izabı güç bir sarsılışla başı dönüyor... Gözleri buğulanmak- tadır!.. Dudaklarında yalnız, sesten ziyade iniltiye benziyen bir titreyiş varl.. — Yapmayın; yapmayın Faruk bey! : Yazık olacak ikimize de!.. — Yazık olacak!., Belki doğru... Fa- kat kaç para eder?.. Faydasız bir çır- pınış bu!., İş işten geçmiştir!.. Bu va- ziyete düşmüş genç vücutlerin ihtiras ve arzusunu ancak bir mucize durdu- rabilir!.. Çok geç! Bu anda ikiniz de, yaşa- dığınız dünyadan çıkıp, - başka bir dünyaya, başka bir âleme giriyorsu- nuz şimdi!.. Hiç bir kuvvetin, hiç bir kudret ve mantığın hüküm sürmedi- ği bir âlem!.. Heyecandan, ihtiras ve arzudan yapılma bir dünya!.. Bu dün- yaya kimse hükmedemez kızimi,. Tefrika No. 69 Maryora; damarlarında kalan son mukavemet kudretinin de damla damla tükendiğini hissetmektedir... Artık büyük bir tevekkülle boynunu büküyor... ve sonra gözlerini yuma- rak, büsbütün kendini sevdiği adamın kolları arasına bırakıyor!.. Tam bir teslimiyet!.. Aradan bir dakika geçmemiştir da- ha!.. Sabahın karanlığı içinde birden- bire bomba gibi patlıyan boğuk bir ses duyuyoruz: — Mariya!,, Mariyat., Hala uyanmış, bağırmaktadır... Bir mucize mi bu acaba?.. — Mariya!.. Mariyal.. Kaz, yıldırımla vurulmuş gibi yerin- den fırlıyor... Boğazında düğümlenen bir hirıltıl.. — Geliyorum hala geliyorum!.. Yakaları açılan ipek kimonoyu, çip- lak vücudüne sararak yataktan atlı yor... Terliklerini bile ayağına geçire- cek vakit yok!.. Koşuyor... Çıplak, küçük ayaklarile, halıların üzerinde yassı ve yuvarlak gölgeler çizerek ko- Fransada öldürülen iki faşist düşmanı Cinayetin siyasi olduğu anlaşılıyor katiller henüz bulunamadılar Fransada, B. Musolininin en büyük düşmanlarından ve İtalyan faşist aleyhtarı rüesadan Karlo Rosseliy ile kardeşi Sabatino Rossellinin esraren- giz bir surette öldürüldüklerini-dür yazmıştık. Son posta ile gelen Fransız gazeteleri, siyasi bir mahiyet verdik- leri bu cinayet tafsilâtile sahifelerini dolduruyorlar. Cinayet, Bagnolles kaplıcaları ile Alençon şehri arasında bir orman civarında ika edilmiş ve fa- ist aleyhtarı İtalyan Karlo Rosseliy He kardeşi Floranse Üniversitesi tarih profesörü Nello bıçakla öldürülmüş- lerdir. Maktul iki kardeşin cesetleri, cina- yet yapıldıktan 48 saat sonra keşfe- dildikleri cihetle, zabıta tahkikata geç başlamış ve bu suretle katiller ta- mamile izlerini (kaybettirmeğe mu- vaffak olmuşlardır. Cinayet yerinde, Üzerinde R karfi seçilen ve kana bu- lanmış bir hançerle, !ki çift gözlük ve maktullerin otomobilinde iki mei- relik bir fitile bağlı bir bomba bulun- muştur. Bombadan anlaşıldığına göre kalil ler, Rosselly kardeşleri öldürdükten sonra otomobili havaya uçurmak is- temişler, bunun için de bombanın fi- tilini ateşlemişlerdir. Fakat cinayet gecesi yağan şiddetli yağmur fitili söndürmüş ve borıbanın patlamasına, ve otomobili havaya uçurmasına mâ- ni olmuştur; Fransız gazeteleri, iki maktulün -si- yasi hüviyetlerine bakarak bu cinaye- tin siyasi maksatlarla ika edilmiş ol- duğunu müttefikan yazıyorlar. Tah- kikata vazıyed eden Frşnsız zabıta ve adliyesinin de kanaati bu merkezde- dir. Katillerin, maktullerin paralarını almamaları ve yalnız Karlonun cüz- danındeki evrakı almaları da bu ka- naati kuvyetlendiriyor, Maktuller kimlerdir Karlo Rosselly 38 yaşında bir poli- tikacı idi, Kendisi aslen Floransalı idi, Ailesi çok zengindi. Bir İngiliz kadınile evlenmiş ve üç çocuğu dün- yaya gelmişti. Kendisi, bundan on se- ne evvel İtalyan sosyalist fırkasına intisab etmiş, İtalyan sosyalist fırka- sı zeisi Mateottinin katlinden sonra siyasi faaliyetine hız vermiş, gene İtalyan sosyalistlerinden Turattyyi kaçırmıştı. Bu sebepten dolayı, İtal- yan adliyesi tarafından Lipari adası- na sürgüne gönderilmişti. Karlo Rosseliy, yanında eski İtal- yan başvekili Nittinin oğlu ve diğer bir menfa arkadaşı bulunduğu halde, zevcesinin tedarik ve temin etmiş ol- duğu çok yollu bir molörbolla Lipari adasından menfa muhafızlarının Kur- şun yağmuru altında Tunusa kaçmış şüyor! — Geiiyorum!.. Geliyorum hala!., Oda.. sofa.. ve kırmızı ışıklar!.. Kapıdan bir rüzgür huzile çıkıp gi diyor!.. ... ikinci kısım! Bir çok aylardan sonra! Harbi umumi bitiyorl.. 1918 senesidir... Harbi umuminin son günlerini yaşıyoruz... Rusya ar- tık tamamile inhilâl etmiş bulunu- yor... «Brest Litvorsks o muahedesi aktedilmek üzeredir... Türk orduları Kafkasya dağlarına doğru ilerliyor... Balkanlarda vaziyet tamamile lehimi- se inkişaf etmiştir. Fakat garp cephe- sinden henüz malümat yok!.. Nihai zaler, ancak garp cephesinde kazanı- labileceği için, bütün dikkatimiz vazi- yetimizin bu sahada iyi olmasına rağ- men o tarafa dikilmiştir!.. Mütfefiki- miz Almanlar, acaba ne yapıyorlar? Gelen haberler hiç biribirini tutmu- yor!.. Günlerimiz, yarı neşe, yarı he- yecan içinde geçmektedir!.. Bilhassa son zamanlarda yeni yeni emirler ve- riliyor... Taburlar, alaylar, fukalar mütemadiyen yer ve cephe değiştirip duruyorlar.., Herkes nereye gideceği- oradan da Fr ea etmiştir. Karlo Parise geldikten sonra Jus- | tice et libertö namında, faşist aleyh- tarı bir güzele ne: Karlo, zengin bir adam olduğu ci- hetle, geçen seneler muhtelit İtalyan şehirlerine gayet yükseklerden atılan ve faşist rjimine karşı şiddetli hücum- ları ihtiva eden beyannameleri atan tayyareleri tedarik etmiş, B. Musoli- niye karşı suikast yapmak istemiş olanlara pâre ve silâh vermişti. Ken- disi İtalyada faşist rejimini yıkmak için B, Musoli; hedef ittihaz etmek lâzımgeldiğini söylüyordu. İspanyada çarpışıyor İspanyada dahili harp başlayınca Katalonya rüesaslle temasa girmiş, İspanya hükümeti saflarında harp eden demokrat İtalyanlardan bir müfreze teşkil ederek Katalonyaya gitmiş, ve orada göğsünden ağıt su- retle yartlanmıştı, Karlo yarası teda- yi edildikten sonra İspanya anarşisi- lerile arası açıldığı cihetle, Fransaya dönmüş, ve İspanya cephesinde Kap- tığı flebit hastalığını tedavi etmek giranın başında Bagnoli p- arına gitmiş ve o civarda öldürül- müştür. Sabatino'nun hayatı Kardeşi Sabatinoya gelince, büyük kardeşinden iki yaş daha küçüktü. O da Floransada doğmuş ve dört ço- cuk babası olmuştu. Floransa Üni- versilesinde terih profesörü idi, Kar- deşi Karlonun faşist eleyhterı siyasi faaliyetine iştirak etmiyordu. Kendi- si, 6 haziranda, büyük kardeşini gör- mek için kalkıp Parise gelmiş, apar- tımanında bir gün kalmış, sonra Bag- nolles kaplıcalarına giderek ona ilti- hak etmiş ve kardeşile beraber Alen- çon şehrinden husus! otomobillerile dönüşte, orman kenarında hançerle öldürülmüştür. Fransız zabıta ve adliyesinin cina- yet yerinde yaptıkları keşfe göre cina- yet şu şekilde ika edilmiş olmak lâ- zımdır. Katiller, faşist aleyhlarını vurmak için adım adım takib ediyor ve münasip fırsat kolluyorlardı. İki kardeşin tenezzüh için o hususi oto- mobillerile Bagnollesden Alençon şeh- rine gitmeleri ve gidilecek yolun or- manlar arasından geçmesi, katillere aradıkları fırsatı vermiştir, Katiller, ormanın içinden geçen dar yolun or- tasında otomobillerini durdurarak güya motörünün bozulduğu vaziyeti- ni almışlar ve karşıdan gelmekte olan Rosselly kardeşlere hem yolu kapa- mışlar, hem de yardım istemişlerdir. İki kardeş kendilerine kurulan tu- ni, ne olacağını, bu işin içinden nasıl çıkılacağını bilmiyor... Elhasıl; endi- şe, merak, heyecan dolu günler yaşı- yoruz... Romanya cephesi eski halini muha- faza etmektedir. Tam bir sessizlik. Alman karargüli o umumisi bir kaç gün evvel ansızın Odesadan tekrar İbiatle taşındı. Karargâhı umuminin İbraile nakledilmiş olmasına rağmen gelen kuvvetler aşağı yuka-ı mevcu- dü bir hayli eksik olan bir Alman fır- kasından ibarettir, Almanlar, fırkayı durup dururken niçin İbraile getirdiler? Herkes biri- birine bunu soruyor şimdil.. Acaba geniş mikyasta bir taarruza mı geçi- lecek ki, tam mevcutlü bir Türk kol- ordusu varken bir de Alman alayı ilâve edildi... Yoksa Türkleri başka bir cepheye mi nakledecekler?.. Hiç kimse bir şey bilmiyor!.. Şehirde her gün rengini ve şeklini değiştiren bir sürü dedikodu... Yalnız son bir iki gündür, Alman karargâhı ile Türk kolordusu kumandanlığı arasında mütemadi bir hareket ve faaliyet gö- ze çarpıyor... Bir şeyler var muhak- kak; fakat nedir, ne oluyoruz, kimse- nin bildiği yok!. 3s. Türkler gidiyorlâr !.. Güneşli bir sabah... Bütün İbrajl, ortasına bomba düşmüş boş bir mey- KADIN KÖŞESİ Ayakkabı ve çanta , a avüze uğru: dir. İki kardeşin vücutlerinin muhte- if yerlerinde müteaddid hançer ya- raları görülmüştür. Katiller, bu cin. ra cesetleri ay rek ormanın görünmiyen bir k rında üsüste bırakmışlar sonra Ros- selly kardeşlerin otomobillerine bom- ba köyarak fitilledikten sonra kaç- mışlardır. Katiller kaç kişi! Zabıtaya göre katiller dört kişi ol- mak lâzımdır. Zira Rosselly kardeşler bir baskına uğramalarma rağıne güçlü kuvvetli adamlardı. E Fransız zabıtası bü salarma, rağmen katille- rin izlerini bulmağa ve hüviyetlerini tesbit etmeğe muvaffek olamamış, lardır. Fransız zabıtasının tahminle- Tine göre katillerden birinin de yara- lanmış olması ihtimali vardır. Paris-i gazetesi, maktul nun arkadaşlarından birinin beyan&- tanı neşrediyor. Bu beyansta güre, Zanala namında firari bir İ bahriyelisi, faşistler tarafından loyu para mukabilinde öldürmeğe memur edilmiştir, Bu, Zanalanın Kar- loya vaki itirafatile meydana çıkmış- tar. Zanata 1936 senesindenberi orta- dan kaybolmuştur. Bir rivayet İntransigeant gazetesine göre Kar- 1o Rosteliy İtalya hükümeti tarafın- dan affedilmiş olduğu cihetie, yakın- da İlalyaya dönmek niyetinde idi. Hattâ Karlo, yemek yemeğe âdet edinmiş olduğu lokantada bu niyeti- ri izhar ediyordu.İntransigeant bu hâ- diseye istinad ederek cinayelir, ter ketmek üzere bulunduğu arkadaş- ları tarafından işlenmiş olduğu ihti- malini de ileri sürüyor. Fakat bu ih- timal zayıftır. dan gibi sarsılıyor... Halk sokaklara dökülmüştür!.. Herkesin ağzında he- yecanlı bir söz dolaşıyor... «— Türkler gidiyor!.. Türkler gi- diyorl..» Nereye gidiyor, ne vakit ve niçin gidiyor Türkler?.. Bunu bilen yok:.. Yalnız heyecanlı haberler durmadan biribirini koyalamaktadır... «— Türklerin yerine Almanlar ka- ıyormuş!..» «— Büyük bir Türk vapuru bu sa- bah Tunaya girmiş!.» - «— Yarına kadar İbrailde hiç bir 'Türk askeri kalmıyacakmış!..» Bütün bu haberler, bir elektrik ce- reyanı süratile, şehri baştan başa do- laşıyor... Halk büyük bir teessür için- de sokaklara dökülmektedir, İbrailde 'Türklerin gidip yerine Almanların ka- lacağı umumi bir üzüntü uyandırnış- tır... Herkes bu haberiein doğru çık- mamasını diliyor... Hsyecan son had- dine vasıl olmuştur!.. s.. Sabah saat on... Şehrin bütün s0- kakları, asker eşyası taşıyan nakliye arabaları, otomobiller, karıyonlarla doldu... Müthiş bir faaliyet var... Türk kolordusunun bütün ağırlıkları, Tu- naya doğru taşınıyor... Haberler ta» hakkuk etmektedir; Türkler gidiyor... (Arkası var) 17 Haziran 1937 —ay Gülü

Bu sayıdan diğer sayfalar: