August 14, 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

August 14, 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, Sahife 12 Bayan Teyze Fişmekân dadı ile İç | Erenköyünde oturur. Dadı, Teyzenin | yeğenlerini çok sever, boyuna onları | davet eder ve bin bir oyun icad eder. Bir per; e-günü-çocuklar gene İç Erenköyüne davet edildiler. Fişme- kân dadı onlara piliç-kızartmıştı. Fiş- mekân dadı gibi piliç kızartmasını bilen yeryüzünde yoktu. O gün hava çok güzeldi. Uzun ku- laklıyı da bahçede başı boş bırakmış Jardı. Çocukların büyüğü Pertev hemen uzun kulaklıyı arabaya koştu. Kar- deşleri Sevgi ile Gönül bindiler, yola çıktılar. Uzun kulaklı o güminad etmedi, güzel güzel yürüdü. Tam yemek za- manı Bayan Teyzenin köşküne geldi- ler. Pertev Uzun kulaklıyı çözdü, ağ- zına bir avuç kahve şekeri doldurdu ve hemen köşke koştu. Kardeşleri oradaydı. Teyze ile beraber porsölen- den yapılmış bir tavuğa (o bakıyor- lardı. Teyze: — Merak etme- yin, bu dadının kı- zarttığı değil, dedi, Pet Teyze tavuğu kaldırdı, altından İŞ döt tane yumurta çıktı. o Çocuklara verdi. Dördü de kırmağa hazırlan- dılar, En küçükleri, Gönül içini çekti: — Kıramıyorum. — Bana ver ben kırayım. Pertev aldı, hızla vurdu, yumurta kırıldı, içinden cık cık ederek bir ciy- civ çıktı. Çocuklar hem öeviniyorlar, hem şaşıyorlardı. Bu nasil olmuştu. Fiş- mekân dadı da koşarak geldi, oda pek şaştı ve çocuklara başka yumur- calar, bu sefer sahici yumurtalar verdi. Ortaya nar gibi kızarmış piliçler kondu. — Bu piliçler sahte değil ya? Bayan teyze bıçağını aldı, piliçleri kesmeğe hazırlandı. yım. Başka bir bıçak aldı, fakat gene kesmedi, çocuklar ağız şapırdatıyor- lardı: — Ne yazık, karnımız da çok acık- mışta. Bayan Teyze gözlüğünü taktı, ya- kından dikkatli dikkatli baktı: — Çocuklar bu piliçler kalın mu- kavvadan yapılmış! Çocuklar katılarak güldüler. Sevgi: — Gülüyoruz ama, dedi, aç kaldık! Fişmekân dadı: Merâk etmeyiniz dedi. Ve biraz sonra ortaya sahici piliç kızartmalarını koydu. Nihayet yemişler getirildi. Dadı: — Haydi çocuklar dedi, isteyen is- tediğini yesin... Biri bir şeftali. biri bir armut, öteki bir dilim kavun, beriki bir dilim kar- Çocuklar teyze- lerine tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Ba- yan teyze kendini tutamadı, gülme- Bu şakadan sonra sahici yemişler geldi, yediler. Bayan Teyze yemekten sonra: kamptaki yoksul çocukları yemeğe davet edeceksiniz. Çocuklar el çirptılar. ... Ertesi hafta kamptaki yoksul ço- cuklara, bir öğle ziyafeti verdiler. Gülüp eğlendiler. Gönül: Pertev başını salladı: — Tabil çünkü başkalarını da eğ- lendirdik, — Bu da ne?.. Benim bıçağım kes- Doğru sözü çocuklar söyler. En bü- miyor. Başka bir bıçak veriniz baka- | yük zevk başkalarına zevk vermektir. En uzun Demiryolları Mi, Şam - Medine hattı: 1.307 Km. işi, Boynes Ayres . Valparezo hattı: 1.400 Km, TEAM, Pert - Sidney hattı: 1700 Km. LL Gaspiyen - Çin hattı: 1900 Km, DA GA, a Kğ Moskova - Vladivostok hati 684 Em. Tonton amca ve yeğeni Fatuş, Tonton amcaya sordu; — Kaç yaşındasın? Tonton amca; — Senin dört misli yaştayım, deği, | — İhtiyarlayınca senin kadar ih- Vİ tiyar olacak mıyım? - — Hayır, küçük Fatuşcuğum, Fa- kat altı sene sonra ancak senin Üç misli yaşta olacağım! ' Şimdi bulun bakalım, Fatuş kaç Sıcağa karşı Bu aletin tabanlar altında iki düdü- Bü vardır. Amma bu düdükler ötmez, yalnız hava verir. Bu düdüklere vücü- dü sarıp şapkanın altına geçen delik- li iki ince boru tutturulmuştur. Her adımda bir kurander yapar ve vücudü baştan aşağı serin tutar. Belki güzel amma tatbiki hoş değil, Afrika akbabasi Kanadlarının ucundan başka her yeri beyazdır. Firavun kuşu derler. Eski Mısırlılar bü kuşu mukaddes sa- yarlardı. Bu Akbaba en zehirli yılan- ları yer. Yılanı avlayışı dikkate şayan- dır, Kanadını kâlkan gibi kullanır. Yılanı bütün zehirini boşalttıktan sonra gagasile yılanın başını ezer, son- ra yutar, Hesap oyunu © © © Bu dört köşenin mesahasını bir mis- li büyülterek başka bir dört köşenin içine sokunuz amma dört ağaç yeni A ei a, İsimi Tarih — 14 Ağustos 1937 3 harfli egelme, yerinde dunun sonuna 2 harfli «masset, dudaklarınla çek» manasına gelen kelimeyi koyun sonra elinize alıp yazı yazın. * “ Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye: Çalar saat, ikinciye: Dolma» kalem, üçüncüye:.Perker takımı ayrı- ca 200 kariimize muhtelif hediyeler yaşında, Tonton amca kaç yaşında. | verilecektir. Gk zam. Muhakkak ki en. azgın attan daha tehlikeli bir şey. Buna rağ- men meşhur na- türalist Şarl Va- terton bir timsaha bindi. Güyanda bir nehir kıyısında gördükleri büyük bir timsahı avladılar. Hayvan atılan ye- mi yuttu, oltaya yakalandı. Fakat kıyıya çekemediler. Ayaklarile nehrin dibine tutunmuştu. Vaterton nehre Atladı, timasaha yaklaşlı, sırtına siç- rayıp bindi. Ön ayaklarına ip attı Hayvan istinadsız kalınca çektikleri yere gitti. Kıyıda gözüne bir kurşun sıkıp öldürdüler. Bu suretle hiç de- liksiz bir timsah derisi elde edildi. Günde bir filim Geçen sene Fransanın 4000 sinemasında 1361 4 yeni filim gösteril- di. Gösterlien filim- lerin o mecmuu- nun uzunluğu i milyon. 932,851 ; metredir. Yuvar- lak hesap 2000 kilometre diyelim. Bu 1381 filmin 1,007 si yabancı 354 ü Fransız filmiydi. Bu hesaba gö- re Fransız stüdyoları günde bir filim çeviriyorlar demektir. Hararet makinesi Malarya mikro- bu İlebir çok hastalıkları te- davi o ediyorlar. Yüksek harareğ terlid edip hasta- lığın önünü alıyorlar. Bir Macar profe- sörü insanlardâ suni hararet yapan bir makine icad etmiş. Bu makine banyo gibi bir şeydir. Hasta içine ya- tırılır, başı dışarıda bırakılır, sonra içeriye buhar saldırılır. Biraz sonra hastanın harareti 39 dereceye çıkar... Şimdilik doktorlar bu alete itimad et- miyorlar, Çince kolaymış Çin dahiliye / nazırı radyoda konferans verdi. Bu Konferansta Çin dilini müdâ- faa etti. Çince güç değil, bilâkis kolay bir dilmiş. 18 inci asırda çin- ce konuşmak için 100,000 kelime ez- berlemek lâzım gelirken bugün 3000 kelime öğrenmek kâfi imiş. Çin dahi- liye nazırı: Çince ingilizceden çok da- ha kolaydır, diyor. İsterseniz öğreni- | niz, Meraklı Çok yüksek bina, Amerikalıların ica- dı değildir. Arabistan çöllerinde on #sır evvelden kalma yüksek binalar ed İlk defa gramo- fon plâklarına ses bu âletle tesbit edilirdi. sı kitap 567 de ya- zıldı, OEbadi VERA NEİ ÇE YAR NN zl İYeryüzünde neler var? | tünde En küçük el yazıs| Aslan ve un Bayan Marten — Johnson tayyare — Y/ ile bir çölün üs- uçarken yoruldu, yere in- di. Derin bir uy- kuya daldı. Gözlerini açtığı zaman, tayyarenin etrafında bir düzüne ka» dar aslan gördü. Bir tanesi de hücü- ma hazırlanıyordu. Hemen un çuval larından birini yakaladı, tayyareden aşağı boşalttı. Aslan bembeyaz oldu- ğunu görünce korkarak kaçmağa baş- ladı, öteki aslanlar da onu takib etti- ler, bu suretle tayyareci kadın kur- tuldu. Hasır elbise Hasır şapka bi- liyoruz. Bir Ak man bilgini hasır elbise yapmanın. usulünü keşfet- miş. Saman çöp- lerini (oOkimyevi maddelerle halle- dip saman ipliği EW yapıyormuş. Bu ipliklerle hem paltolük kumaşlar, hem de ince elbiselik kumaşlar doku» nabiliyormuş. İtalyada sütten iplik yaptılar, işe yaramadı. Bakalım saman ipliği işe yarıyacak mı? önle oyunu Ea A şeklini ne biçim kesip yapıştırmak lâzımdır ki, B şekline girsin?. Nasıl boyanmıs? Yektaların evlerini boyuyorlardı. Küçük Yektaya annesi sıkı sıkı ten- bih etti: — Sakın oğlum boya tenekelerine yaklaşma. Bak cici pantalonlarını giydin, sonra kirletirsin baban darılır. Bir daha sana cici pantalon almaz. Yekta iyi bir çocuktu. Annesinin sözünü dalma dinlerdi. — Peki anneciğim, dikkat ederim, dedi. Yarım saat sonra annesi bir de ns baksın Yektanın pantalonunun arka- s1 boya olmuş: — Yekta gene ne yaptın? diye çıkış" tı. Pantalonuna gene boya sürmüş“ sün. — Hayır anneciğim. Pantalonuma İ değil, boyayı pantalonuma sürdüm. mr Şeyler | 1893 Şikago sergisinde yapılan Mon | Toe palas, sergiden sonra taş taş sökül dü ve gene taş taş Rio dö Janero'da aY- nen yapıldı, | der. Seylân adala- |. Kusu Pay bembeyazdır, | ker. | y rında İki teker çık Arusiraiyar lekli arabalara İ da kuzguni siyah yaban öküzü ko- | Kugu kuşları bu- 2sm.X1,5sm. dir. | şup yarıştırırlar, | lunur. | —mm. mmm smmm. snillliğminimnnzie, —oim

Bu sayıdan diğer sayfalar: