14 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

14 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eğe Evlerde konserve: edilir? Meyvaların bol ve ucuz bulunduğu si- mma veya bahçelerinizde ihtiyaçtan olan meyvaların - elma, &r- mai vişne, Kiraz, kayısı, erik, frenk üzü- mü, ahududu, hattâ taze üzümün suyunu, usaresini Ze koyup, kışın veya ilk- baharda, bu usarelere bir mikdar su, şe- ker, hattâ sodalı su ilâve ederek evleri- nizde taze olarak sarfetmek çok sıhhidir. Avrupada, bühassa son zamanlarda, ta- se meyva usaresi satan ticarethaneler açıl- mıştır. Meyvaların, üzümün, ihtimar et- memiş usrasenin vücude çok bari olduğu anlaşılmıştır. a gibi müesseseler, göz önünde, meyve” yı, ezerek, tasir ederek, suyunu olduğı Gibi veya içerisine bir mikdar su ve şeker Hive ederek verirler. Meyva usaresi, üzüm wsaresi, açıkta ka- nca, bittabi havadaki ihtimar mikropla- Mh, humeyrelerin tahtı tesirinde, üsare için- deki şeker ispirtoya, alkola tahavvül eder. Buna mâni olmak için, iki usul vardır. #işelere konur, Bundan evvel şişe- sodalı su ile yıkanması lâ- Şişeler tamamile doldurulmayıp, 2-3 parmak kadar boş bırakılmalıdır. Bun- dan smra her evde bulunan ve res- mimizde görlüdüğü gibi çamaşır kazani- na - altına konan delikli bir tahta Bu tarzda takim edilen şişeler içerisin- deki bakteriler, mikrop ve maânlarların sporları, kâmilen telef olmuş olur. Kazan içindeki şişeler hemen çıkarıla- Tak - çatlamaması için - evvelâ 40 - 50 derecei hararetteki su içerisine konur ve Kazan içerisine de usare dolu diğer çişe- ler, tekrar konur, Bu tarzda takim edilen şişeler içindeki sare, taze olarak borulmadan, iki üç se- ne kalabilir. Yalniz şişelerin serin bir yerde muhafazası | Avrupada bu tarzda yapılan, muhafaza edilen, meyva usaresini hemen her evde bulmak kabildir. Hattâ, domates suyunu bile, bu tarzda Wterilize suretile taze olarak muhafaza etmek ve yemeklerde taze olarak kullan- mak kabildir. Takim için kazandaki suyun hararet derecesi 10 den aşağı olmaması lâzımdır. Bunun için braret ölçüsü, termometre i5- timal lâzımdır. Şişelerin ağızlu- Tı, ya bira şişeleri gibi, Jâstik porselen ka- paklar ve yahut mantar tapalar istimal (AKŞAM) ın edebi romani & EZ Çiçekçilik: Meyva suyu taze ve saf olarak, |Çok zarif, şık ve güzel kokulu şişeler içinde, nasıl muhafaza bir çiçek: Amaryllis çoban kızı Amaryilisler; 50- kesin nazarı dik- katini celbedecek olduğu, oradan Avrupanın muhtelif şehirlerine dağıldığı rivayet edilmektedir. Arnaryilislere çoban kızı veya çoban çi- çeği ismini de vermişlerdir. Bu çok güzel çiçeği, meşhur Lâtin şairlerinden ( Viriil) bir merasimde, dilber bir çoban kizinin takmış ve bu çiçeklerden kendi- sine etmiştir. Bundan dolayı da bu çiçeğe çoban kizi veya çoban çiçeği is- mini vermişlerdir. Hakikaten, Amaryllisler soğanlı çiçek- Tef meyanında mutena bir mevki kazan- mıştır. Resmimiz beyaz zemin üğerine kırmızı damarları ihtiya eden ve 20 - 25 santim çevresinde çiçekler veren ve çiçekleri- nin sapları 45 - 50 santim uzunluğunda olan - orta yıldız - ismini alan Amaryllis Vittayı göstermektedir. Amaryhislerin çeşitleri pek çoktur. So- Kanlarının, çiçeklerinin rengine şekline, yetiştirme bakım tarzlarına göre muhtelif isimler Salonlarda, serlerde yetiştirilenler!e, bah- çelerde yötiştirilenler arasında büyük fark» lar vardır. Balonlarda yetiştirilen Amaryilisler, şu isimleri alırlar: Sprekella, Hippeastrum, Vallota. Bun- dan başka Amaryllis tettani, A, purpurea, kırmızı çiçekli buna A. belladonna da der- ler, A, farmasissima, A. Hippeastrum Vit- tarım, Resmiimiz bunu göstermektedir. Bütün bu nevi amaryilislerin soğanları başka başkadır, biribirinin ayni değildir. A, Vittata nevinin soğanı yuvarlakça ve beyzidir. Diğerleri esmer ve orta cesamet- tedir. Çiçekleri beyaz, sade, açık pembe, beyaz zemin üzerihe kırmızı damarları bulunur veya sade kırmızı olur, Her sapta 2-4 çiçek bulunabilir. Çiçekleri tıpkı zambağa benzer. Bunun kırmızı renkteki giçeklisi pek makbuldür. Bunların, tesa- lüp sayesinde suni ilkab ile, bir çok mü- kemmel melezleri elde edilmiştir. Bu me- yanda A. Vittata, A, İbrida nevileri tesu- lüple elde edilen melezlerin en makbu- Tüdi A. Tarmasissima kırmızı bir zambağa 'benser. A. Candida ve A. Luleta'ların *0- Banları nisbeten küçüktür ve siyah renk- tedir. Bunlar ekseriyetle bahçelerde par- geller kenarlarına ve içerisine, ortasına dikmeğe elverişiidir. Amaryllislerlerin yetiştirme, üretme ve bakım tarzlarını gelecek yazımızla İzah edeceğiz. mma e rm olunur. Bu takdirde tel ile mantarların bağlanması icap eder. Şişeleri, bidayet- te, kazan içerisine açık olarak komalı, ya- dehu galeyan başlar başlamaz şişelerin ağızları kapanmalıdır. Şişelerin ağızları Su haricinde kalma- tadır. "Tefrika Ni Mektep arkadaşları — Ne bels var efendim, dedi. Ben çalışmaktan zevk alırım. Veda etmeğe hazırlanıyordu. — Ben de çıkıyorum, dedi. Sizi tram- Yaya kadar götüreyim. İtaatli bir talebe alışkanlığı ile mu- alliminden yarım adım geride yürü- meye çalışan genç kız merdivenleri #nerken tesadüf ettiği bir kaç arkada- gani görmemezlikten geldi. Caddeye çıktıkları zaman Pertev Celâl dedi ki; — Evde yemeğe bekliyen var mı? Cevvale manasız görünen bu suale doğru cevap verdi: — Hayır! Çünkü evde onu yemeğe bekliyen yoktu. Teyzesi daha erken saatlerde yemeğini yemiş bulunuyordu ve ken- disi de geç kaldığı zamanlar Üniversi- te mensuplarının devam ettikleri ci- Yar bir lokantada yemek yiyordu. Doktor Pertev Celâl ağırlaşmıştı; — O halde, dedi, geç biraktığıma karşı seni bir deniz lokantasına götü- teyim. Yarınki meslektaşlar bugün- Bürhan Cahid den bir sofrada oturmağa alışmalıdır. Hava da güzel! Beklemediği bu teklif genç kızı biraz şaşırttı. Aklından o kadar çok şey geçiyordu ki bunların arasından sakin bir yol bulup vereceği cevabı hazırlamak im- 'kânını bulamıyordu. Zeki genç onun bocalayışını farket- mişti. Gülerek: — Yoksa bir arkadaşına sözlü mü- sün! dedi, Cevvalenin zaman zaman şahlanan gururu gene kabarıverdi. Hocasının bu sualini biraz manalı bulduğu için hemen cevap verdi: — Hayır efendim. Kimseye söz ver- miş değilim. O zaten hazırlanmıştı: — O halde mesele yok demek.. bir otomobile atlıyalım. Artık sokak ortasında münakaşa edilemezdi. İlk tesadüf, beraber çıkış, konuşulan şeyler, yapılan teklif o ka- dar tabil idi ki vaziyet üzerinde dü- şünmek bile manasızdı. Atladıkları taksi Köprüye doğru inerken Cevvaleyi sıkan < his sadece Güvercinler nasıl yetiştirilirler? a a Memleketimizde Avrupada olduğu g'bi gü- vercin yetiştirilmektedir. Son zamanlarda güveftin yetiştirmek, diğer tüyur gibi, zevkli ve meraklı bir iş olmuştur. Güvercinlerden iki şekilde istifade ka- bildir: Biri süs, zevk ve eğlence için, di- gerleri de etleri için beslenirler. Süs güvereinlerinin şekli ve tipleri pek çoktur. Bir kımı havada akrobatik oyun- Jar yaparak yuvarlanarak uçarlar, bin kısmı alıştıkları iki mahal arasında, mek- tuk alıp götürürler - muhabeer gürerein- leri - diğer bir kısmı da güzel paçalı, ık, zarif küpeli olup sada çıkararak ayakls- mini yurarak, başlarını sallıyarak muhtelif reketler yaparlar, Eti için beslenen güvercinler Avrupada pek çok üretilmektedir. Vakla bizde gü- vercin eti yemek pek âdet olmamıştır: fn- Kak güvercinlerin de eti pek Jezeetli ve gevrek olur. Hele güvercin palazlarının eti tapkı bıldırcın gibi hefistir. Bunun pirinç- le yapılan tavası enfes olur. Bundan dolayı Avrupada, bilhassa Ame- rikada hususi surette kümeslerde, tavuk- lar gibi beslenmektedir. Güvercinin gübresinden; etinden İstita- de ekonomik olduğu cihetle, bizde güver- cin beslemek, yetiştirmek faydalı olacağı- nı zannediyoruz. Esasen güvercinler yem- lerini hariçten arayıp bulurlar, Binmen- aleyh sahiplerine o kadar bâr olmazlar, Bizde, ebli güvercinden : ziyade yabani güvercin yenmektedir. Halbuki ehli ole- rak beslenen güverelnlerin etleri daha yağlı, daha körpe ve gevrek olur. Güvercinlerin muhtelif cinsleri vardır. Fakat hepsinin menşel birdir. Yani yabani güvercinlerin ıslah ve ehliyete tesalüpleri ile meydana gelmişlerdir. Yabani güvercinlerin renkleri mavi olur. Kayalıklarda, çalılıklarda, ormanlarda ba- rınirlar. Bu cins güvercinler, kışı daha &i- cak yerlerde geçirirler. Binaenaleyh bun- lar da mnhacecet hayatı yaşarlar, Yazın, ivereinler hakkında rahat vermeğe mü- #ait olmadığından, biz, okuyucularımıza bir fikir vermek için, pek meşhur olan gil- vereinlerden bahsederek bunların birer resmini dercetmekle İktifa edeceğiz. 1 -- Yabani güvercinler, bir derece 15- lah edilerek eti için beslenen güvercinler- dir. Buna âdi güvercin diyebiliriz. İstan- bulda, Anadolunun birçok yerlerinde mevettur. 2 — Büs güvercinleridir ki, bunların tak- lak atan, süratle uçan, öten, ses ve sada We yürüyen paçalı, gerdanlı, tepeli, küpeli güvercinler. 3 — Muhabere güvercinleri; bunlar çok geri uçarlar, an bir çok Gipleri vardır. Resmimiz, takla atan güvercinleri gör- termektedir. Bunlar, uçtukları vakit bir kaç yüz metreye kadar çıkarlar ve bilâhs- re, aşağı inmek için, seri bir surette vo birdenbire kendilerini bırakıp yuvarlana yuvarlana, takla üta ata aşağı inerler. Bu tarzda inen, uçan güvercinlerin ha- rekâtını seyretmek eldden çok sevkli, hoş ve eğlencelidir. Bunların paçtlı, küpeli, tüyleri kıvırcık olanları da vardır. Runlar- dan, bundan sonra bahsedeceğiz. hocasile bir masada oturmanın vere- ceği rahatsızlıktan ibaretti, Bunun sebebi de pek sade idi. Daha bir kaç ay evvel yaşadığı kadınlık âle- minin, tesirinden - kurtulamıyordu. Erkeği yalnız erkek cephesinden gör- meye alışmanın tasiri hâlâ devam edi- yordu. Pertev Celâl onun geçirdiği buhran- ların farkında bile olmiyarak konuşu- yordu: — Bu mevsimde Boğaziçi pek güzel olur. Kışın mavi, güneşli günlerini çok severim, Tabiat bu mevsimde boyasız, tuvaletsiz, yalnız kendi güzelliğine güvenen bir kız gibidir. Denizin top- rTağın rengi en temiz renklerdir. Bil- mem neden ben yazı hiç sevmem. Ba- na ihtiyarlığı belli etmemek için yü- zünü ressam paletine çevirmiş geçkin kadınları hatırlatır. Bu mevsimde hâ- vada bile teneffüsü kolaylaştıran bir hafiflik vardır.. İstanbul denizle bir olduğu halde bu mevsimde havası de- niz seviyesinden yüksek yerlerin ha- vası kadar inceleşir. Otomobil Arnavutköyüne gelinceye kadar doktor Pertev Celâl söyledi. Hafta arasının öğle zamanı gâzino- da kimseler yoktu. Yukarı setin çamlı tarafında deni» ze yakın bir masaya yerleştiler. Böy- le hafta arası gelen müşterilerin daha ziyade gönül macerası yaşıyan çiftler Sebzecilik: F sdaloği Hukiki da dikilen, kışlık sebzelerden lâhanalar nasıl yetiştirilir? Kışlık sebzeler arasında o oldukça 7 kıymetli bir yer iş- gal eden iühanal rın erken ve goç ye- tişen bir çok nevi- leri vardır. Memleketimizde lâhanaları, kemer Jâhanasınm Yaprakları gayet ince, sık göbeklidir, ayni zamanda erken kemale gel Kental lâhanası, diğerlerinden çok da- ha iridir; 10 - 15 kilo sikletinde gelen kelleleri pek çoktur. Yeri lâhanalarımızdan; Alaşehir ve Kâyserinin 15 - 20 Kilo sikletinde, cesa- metindeki lâhanaları, cidden çok makbul- dür ki, buna kantar lâhanası derler. Xâhanaların ziraati şu tarzda yapılır: Tâhanalar; kili, biraz kireçli, kuvvetli, özlü, ratıp, derin, serin topralkanı sever- ler. Gübreli topraklarda çok bereketli mahsul verirler. Azotlu gübrelerden çok hoşlanırlar. Binaenaleyh, lihana ekilecek ü eski gübrelerle gübre- Bundan başka fosforlu, potası, azotla madeni gübreler verilirse bol mahsul ali- nir. Toprağa, gübreyi, fideleri toprağa dik- mezden evvel, vermelidir. Yalnız, madeni gübrelerden szotiyet sud, gübresini, lâha- nalar neşvü nüma devresinde iken, suda hallederek vermek daha faydalıdır. Şa- yet lâhanaların ekildiği toprak kireçsiz İse, çok muslu ise, bir dönüme 1-2 kilo kadar toz halinde alçı vermek çok fay- dalıdır. Bizde, lâhanaların tohumlarını, şubat, martta serpme suretile hazırlanan tahta- lara, tavalara ekerler. Beher metre mu- rabbama 100 - 110 gram kadar tohum kâfidir, Güzel hazırlanıp tesviye edilmiş toprak parçalarına,“ tohumlar serpilir. Bundan sonra bir tırmıkla karıştırılır ve tohumlar gömülür. Bundan sonra toprak bir tahta veya tokmakla tazyik edilir. Ve bir gün sonra da serpme bir su verilir. Böylece 10 - 12 gün zarfında tohumlar intaş eder. Fideler meydana gelinceye kadar sik sık sulanması ve otlarının alınması lâzımdır. Fideler, 3 - $ yaprak olunca, asıl mahal- lerine, tarlasına nakledilirler. Fidelerin tarlasına nakledilmesi, dikil- mesi mayıstan başlıyarak temmuz niha- yetine kadar devam edebilir. Sıcak yerlerde, lâhana fidelerini erken tarlasına nakletmek icap eder, Fideler arasına verilecek mesafe, aralık, sulanma tarzına göre değişir. Masura usulile sulanacak bir tarzda fi- deler dikilmişler ise, verilecek mesafo 75 - 80 santim kadar olması lâzımdır. Fideler tarlasından söküleceği zaman bolca sulamak, ondan sonra sökmek icap eder. Aksi takdirde körpe fldelerin kök- leri zedelenmiş olur. Tarlasına nakledilecek fidelerin en kur- vetli ve irileri alınıp zayıfları atılır. Şayet, bahçelerinize dikeceğiniz lâha- na fidelerini bizzat yetiştirmezseniz, ha- riçlen fideleri tedarik etmek kabildir. Nitekim İstanbulda ekseriyetle böyle ya- pılır. Fideleri, bulutlu #amanlarda, en iyisi akşam üzeri dikmek daha doğrudur. Fideler dikilirken, ilk yaprak toprak içe- risine gömülmelidir. Fideler dikilir dikil- mez hemen bol su Yerilir, ondan sonra olduğunu bilen gazinonun pos bıyık- hı sahibi ve iki garsonu beş dakika içinde masanın üzerini kadehler, bar- daklar, küçük tabaklarda mezelerle doldurdular, Pertev Celâlin Boğaziçi hakkındaki konferansı ancak garsonun genç kızın bardağına bira doldurması sırasında kesildi. Cevvale; — Müsaade ediniz de ben bira iç- miyeyim efendim, dedi. Genç doktor durakladı: — Rica ederim, fakat, iştiha açardı. Ama istemiyorsan tabii değil mi ya! Ve elindeki şişe İle emir bekliyeh garsona işaret etti: — Bırak sen! Ve hemen genç kızın önündeki do- Tu bardağı aldı, Kendi boş bardağı ile değişti... Pek cıvık kadınların iğrenç hare- ketlerine şahid olduğu kadar böyle toy ve ham kızların iç gıcıklayıcı si- kılganlıklarını da çok görmüş olan garson haflf bir tebessümle uzaklaşır- ken doktor Pertev Celâl dedi ki: — Burası bana İzmir görfezini ha- tırlatır, Daha sözünü bitirmeden Cevvale- nin gözleri parlayıverdi. Bir çocuk se- vinci ile: —A, dedi, siz İzmiri bilir isiniz? Doktor Pertev Celâl bu alâkadan genç kızın İzmirle münasebeti oldu- ğunu anladığı için sevindi: Karanfillerin daldırmaları ne vakit yapılır ? Kişantaz, B. Saip: Bileümle süs ağaçları Me, çiçeklerin çelik daldırmaları bu mev- simde ve bu aydan İsibaren yapılır. evcul Karanfillerle, Elinizde temlerin çeli yapmanız m üretilen bir çok çiçeklerin. çelik daldır- malarını da bu mevsimde yapabilir; Karanfillerden, iyi teşekkül etmiş, ge- çen seneki sürgünlerini, 15 - 20 santim uzunluğunu göz altından kesersiniz. Ke- #ilecek nal ın meyilli bir tarzda, ya- ni, eski devirlerde kullandığımız kamış kalemleri açar gibi kesersiniz. Uçlarının daha sivri olması daha iyidir. Hazırladığı niz kalemleri tahtadan yapılmış palara veya toprak saksı veya tavalara, Gikersiniz. Gerek kasa ve saksılara, tavalara koya- toprağın iyi hazırlanmış yumuşak, sal topraktan olması lâzımdır. Top- rak hafif, kurısal olursa daha iyidir. Me- selâ: Bir kısım çürümüş gübre veya yap- rak çürüntüsü, bir kisim ince dere kumu, bir kısım komposto toprağı ile yapılmış mahlüt toprak kaplara konur ve karan- İllerin kalemleri, çelikleri, üçte ikisi t0p- rak içerisine girmek şartile, dikilirler ve sık sık sulanırlar. Bu saksıların şimdilik bahçede gölgeli yerlerde kalması, soğuklar başlayınca mu- hafazah yerlere - serlere, camlı kasalara Yeya içeriye alınması lâzımdır. EKrizantemlerin çelik daldırmalarının n$ şekilde, nasıl ve ne vakit yapılacağı hak- kında ayrıca izahat vereceğiz. AKŞAM'ın Ziraat mütehassısı kerilerimizin suallerine cevap verecek (AKŞAM) in ziraat mütehassısı her nevi ziraat bahislerine dair sorulacak suallere cevap verme- ğe hazırdır. Gönderilecek mek- tupların üzerine (Ziraat muhar- riri için) kelimelerinin ilâvesi 1â- amdır. gün aşırı su vermek lâzımdır ve akşam sabah verilir. Fideler, yerlerinde, iyice tuttuktan son- Ta artık sü verilmez, çapa yapılır. 20 - 25 gün sonra ikinci bir çapa vurulur ve 3-4 günde bir su verilir. Bir ay sonra üçüncü bir çapa vurulur. Çapalandığı vakit Jâha- nalarn altındaki yapraklar koparılır, te- mizlenir. Lâhanalar kemale gelinceye kadar ya- pılacak umumi ameliyat: Üç defa çapalamak, iki defa sulu gübre şerbeti vermek, alt yapraklarının koparıl- Kemale gelen lâhanaler el ile muayene olunur. Eğer yaprakları sıkışmış, üzerleri parlak bir hale gelmişse, kemale geldi- Eine alâmettir. Lâhanaları uzun müddet tarlasında bi- rakrek doğru değildir. Soğuğu fazla olan yerlerde, lâhanaları söküp kum içerisinde ve üzerlerini hasır ile örtmek suretile mux hafaza etmek kabildir. En iyi lâhanslardan © bir kımu toprak- tan sökülüp, iyice muhafaza edilir, ertesi sene 1 - 3 metre fasılalarla bunlar diki- Nr ve ortala bıçakla yarılırsa tohura alı çıkar ve bu suretle yazın sonbahar goğru tohumları elde edilmiş olur. — Tabil değil mi ya, dedi. Çocuklu- ğum orada geçmiştir. Ben lisenin ikin» ci sınıfına kadar babam İzmirde sıh- hiye müdürü idi. Peki ya sen. Genç kız bütün samimiyeti ile ko- nuşmağa başlamıştı: — Ben İzmirliyim, dedi. Orada doğ- dum, orada büyüdüm. Daha İstanbu- Ja geleli üç, dört ay oldu. — İzmirde nerede oturdunuz? — Başdurakta! — Hatırlıyorum. Acaba aileni tanı- yabilecek miyim bilmem? — Babam Aydın demiryolu işlet- me mühendisi idi, Fakat iki yıl evvel kaybettik, — Başka kardeşin var mı? — Bir küçük kardeşim var, İzmirde annemle beraber, — Peki burada yalnızsın demek! - Hayır, teyzemle beraberim. Genç doktor birasını içerken genç kızı tetkik ediyordu. — Demek şimdi doktor olacaksın ha! dedi. Peki ama çok güzel bir kız- sın, Böyle yorucu bir tahsile RR etmene sebep ne? Cevvalenin büyük yeşil gözleri vi manlanıverdi. En hassas tarafına do“ kunulmuştu. t Ne münasebetle, ne hakla soruyor« Jardı. Kadınlı, erkekli her tanıdığı ona bunu soruyordu. Fakat hayatını kurmakta serbest değil miydi? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: