5 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

5 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ri ii i. : , her kocadan ziyade tahak- küm ediyordu. Kadın, on beş yaş on- dan küçüktü, Fıkara bir ailenin kı- Her vesileyle Biehmed karısına den dun olduğunu hissettiri- Erkek bile bile bu silik va sakin bulunması lâzım geliyordu. karısının dileklerini gayet Müstehzi ve soğuk bir eda ile karşı- İadığı için, kadın, ondan bir şey iste- Memeğe gayret ederdi. Zaten kocası idarenin büyük bir Kirasayi değil miydi? Şahsı için en Ufak masrafı dahi yapmıyordu. İsine tir zaman, öğle yemeklerini âdi ahçı dükkânmda yiyor, ikinci mev- tramvaya biniyor, elbiselerini dal- hazır alıyor, tatil günlerini bile, Pâra kazanmak kayçusile, iş geçiriyordu. Benelerden sonra, Meliha sile ha- A biraz daha lâübeli olunca, Ütübaşı için kendi kendine alış veriş ak istediğini söyledi. Erkek bu Yu şiddetle reddetti. hal kadını üzdü. Fakat koca- Mina Karşı o kadar takdir ve hürmet hisleri beslerdi ki, gene bermutad söz dinledi, Bir gün, bayan Meliha, kocasının ©ebinde birinci mevki bir bilet bul- Hayret etti. Her halde bir arka- ONA ikram etmiş olacaktı, O mi hesap defterine baktı. Gene Mam gmçel nliyd, parası sarfettiği yar ge Demek ki. bunda bir sahtekârlik Sençlerdenberi Uyuklıyan bir şüp- Benç kadının yüreğinde âni su- Mete uyandı, Meliha, uzun uzun düşündü. Bir VK tedkikatta bulundu. Erkeklerin yalanları iskambilden künülmuş evler gibi çarçabuk yıkılır. Kitekim öyle oldu: Kocasınm tatil rinde fazla para kazanmak için bir ğını, bilâkis, o saatlerini şık klübde geçirdiğini, ahçı dükkâ- yemek yemeyip en pahalı lo- €nfes surette karnını do- Yurduğunu, akşamları da o yüzden olmadığını, elbiselerini İs- lin en İyi terzisinde ısmarlama öğrendi. bütün hesaplar sahte ve ig? ir ; H içinde müthiş bir kin ka- İntikam hissi, yüreğini yaktı. bu sahtekâr kocasından ne âlacağını uzun uzun dü- sarsmak, ona öyle ıztırap En ince da- Erifelişi ii 8 uhabbeti, bir an , O, artık, karşı- erkeği, baştanbaşa sahte, ta- hudbin, müstebid ve mütehak- telâkki ediyordu. Amma fenalıklar kendine kar- g lâzımdı. lu ezmek! “almak sakin sakin rd, sa idi plâr yazdı. Yanına nüfus ti, Yesikalarımı aldı, - o sirada telefon çaldı. Karakoldan karısının tevkif edildiği bildiriliyor- du. Bu rezaletin önüne geçmek için hemen koştu. Bin bir çareye baş vur- du. Faka iş alevlenmişti. Ertesi sabah, bütün gazetelerin bi- rinci sahifölerinde meşhur bay Meh- medin hâreminin büyük mağszalar- dan birinde hırsızlık yaparken ye kalandığı yazılıyordu. Bay Mehme- din resmi, evlerinin resmi hep sira- Hele kadının ifadesi erkeği büsbü- tün deli etti! Bayan Meliha, kocasının. hasisli- ğinden, kendisinin en ufak bir ihti- yacını tatmin etmediğinden, nihayet dayanamıyarak (hırsızlığa mecbur kaldığından bahsediyordu. Ve gazeteler yüksek mevkideki bu adamın hususi hayatındaki müvaze- nesizliği acı acı tenkid ediyorlardı, Veli Nuri İstanbul — Öğle neşriyatı! 1230: Plâkia Türk musikisi, 1250: Havadis, 13; Beyuğ- hi Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil, 14: SON. Akşam neşriyatı: 1630: Tuksim sta- dından naklen Pire mubteliti ile muhteli$, takımımız maçı, 1630: Piikla dans musi- kisi, 1930: Konferans: Selim Sırrı Tarcan Ordu saylayı (Fenlândiyada bir gezinti), 20: Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2030: Bay Ömer Riza tarafından arabca söylev, 2045: Bay Muzaffer tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları (Sant ayan), 21)5: ORKESTRA, 22,15: Ajanı ve borsa heber- leri ve ertesi günün programı, 2230: Plâkla #ololar, opera ve operet parçaları, 2: SON. Ecnebi istasyonların en müntehap programı Viyana (sat 1145) - 5068 - Grleyin eserleri, British Nantienal (naat 1720) « 1500 - Lâstten piyano musikisi, London (saat 18,50) - 842 - Dvorak - Grlegin eser- lerinden, Königsberg (saat 20,00) - 458 - Griegin eserlerinden, oHamburg (saat 20,00) - 352 - Grlegin eserlerinden, Münih Canat 20,00) - 405( Mozari - Beethoven - Brahms, Paris (sant 21,00) - 432 - Alman kültür haftası, British National (saat 2105) » 1500 - Bach: Pboebus ve Pan, Settens (emat 21,20) - 443 - Griegin eserlerinden, Frankfurt (saat 2400 )- 251 - Mozart - Bebubert. Dans musikisi Brüksel (saat 7315) - 484 -, Liyon (saat 22,45) - 453 -, Toulouse (saat 21,25) - 329 -, Strasburg (saat 7320) - 349 -—, Milümç (saat 21,00) - 360 -, Budapeşte (smat 2230) - 550 -. 6 Eylül 957 Pazartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: 1200: Plâk- la Türk musikisi, 1240: Havadis, 1305: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: SON. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi, 1930: Afrika av hatıraları; &. Salâhaddin Cihan oğlu larafından, 20; Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk mu- #ikisi ve halk şarkıları, 2030: Bay Ömer Rıza tarafından uraben söylev, 2045: Sa #lye ve arkadaşları tarafından, Türk mu sikisi ve halk şarkları (Sest ayarı, 2115: ORKESTRA, 2215: Ajans ve borsa haber Jeri ve ertesi günün programı, 2230: Plâk- la sololar, opera ve operet parçaları, 23: BON. eziyet ediyor! NEVROZIN Varken ıstırap çekilir mi? Baş Diş ağrıları ve üşümekten mütevellid bütün ağrı, sizi, sancılaria nezleye, romatizmaya karşı: NEVROZİN Kaşelerini tecrübe ediniz.. İstanbul Levazım İdareleri İstanbul levazım âmirliği- ne bağlı müessesat için almış ton toz şeker 13/9/937 pazartesi günü saat on beş otuzda 'Tophanede İstanbul levazım âmirliği satınalma Komisyo- nunda kapalı zarfla eksiltmesi yapı- lacaktır. Tahmin bedeli 16020 liradır. İlk teminat bin Iki yüz bir lira elli ku- Tuştur. Şartname ve nümunesi komis- yonda görülebilir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü maddele- rinde yazlı belgelerle beraber teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri, «91» «55930 Xx Askeri Okullar için 401100 adet kü- çük ve 149000 «det büyük kopça 26400 adet pantalon tokası 6500 #det panta- lon kancası 6/9/937 pazartesi günü saat 1430da Tophanede Levazım âmirliği satınalma komisyonunda açık eksiltmesi yapılacaktır. Hepsinin tah- min bedeli 969 lira 2 kuruştur. İlk te- minatı 772 lira 68 kuruştur. Şartname- si komisyonda görülebilir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde yazılı belgelerle beraber belli saatte komisyona gel deri, (89) (5618) * Askeri Okullar için 260 metre &i- yah seten 5850 metre kahve rengi se- ten, 4060 metre ceplik astar 390 met- re lâvanlin astar 455 metre hâki Ti- rikotin 5200 metre kol astarı 6 Eylül BT, pazartesi günü saat 15 de Top- hanede Levazım âmirliği - satınalma komisyonunda kapalı zarfla eksiltine- si yapılacaktır. Hepsinin tahmin be- deli 9224 lira 70 kuruştur. İlk temi- İ natı 691 lira 85 kuruştur. Şartname ve nümuüneleri Komisyonda görülebi- lir, İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2, 3 üncü maddelerinde yazılı belge- derle teklif mektuplarını ihale saatin- den bir saat evvel komisyona ver- meleri, (86) (o (5482) * Askeri Okullar için 408 bin küçük mat düğme bir milyon dokuz bin mat ceket düğmesi 355 bin mat ka- put düğmesi 6/9/937 pazartesi günü saat 15,30 da Topbanede İst. Leva- zım âmirliği sâlınalma komisyonun- da kapal zarfla eksiltmesi yapılacak- tır. Hepsinin tahmin bedeli 11110 lira 50 kuruşlür. İlk teminatı 833 U- Ta 29 kuruştur. Şartname ve nümu- neleri komisyonda görülebilir. İstek- lilerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 ün- cü maddelerinde yazılı belgelerle be- raber teklif mektuplarını ihale saa tinden bir saat evvel komisyona ver- meleri. (87) o (5483) Askeri Okullar için 43860 metre t€- Mâ ile 3900 metre kıl telâ 7/9/937 sah günü saat 15,30 da Tophanede 1€- yazım âmirliği satınalma o komisyo- nunda kapalı zarfla eksiltmesi yapı" lacaktır. Hepsinin tahmin bedeli 13695 liradır. İlk teminatı 1027 lira 12 kutuştur, Şartname ve nilmunele- ri komisyonda görülebilir. İsteklile- Tin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü mâddelerinde yazılı belgelerle berâ- ber teklif mektuplarını ihale saatin den bir saat evvel komisyona verme- leri, (8s) o (5480) * Ordu ihtiyacı için 150 adet büyük ve 100 adet küçük portatif yazı maki- nesi İlk teştin/937 perşembe günü Saat 15,30 da Tophanede İstanbul Le- vazım âmirliği satınalma komisyo- nunda kapalı zarfla eksiltmesi yapıla” caktır. Hepsinin tahmin bedeli 24500 liradır, İlk teminatı 1837 buçuk Jira- dır. Şartnamesi komisyonda görülebi- Yir. İstekiflerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde yazılı belge- lerle beraber teklif mektuplarını iha- 1e saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri. (80) (5321) Gazetemizin İzmir ve havalisi satışı 1 Eylül 937 tarihinden itibaren İzmir ve havalisinde gazetemizin satışı İzmirde İkizbeyler sokağın- da 66 numarada Esad Ekicigile verilmiştir. Alâkadar bayilerle ka- rilerimizin kendisine müracaat etmeleri ilân olunur. KUBİLÂY HAN Yazan: İskender F. Sertelli No. 162 (Küçük Timur) gece uykusundan bağı- rarak uyandı. Delikanlının ensesinden bir akrep isırmış ve Moğol zabiti bir saat sonra çıldırmıştı! (Güneşin oğlu) o yılın ilk baha- rında kırk yaşına basmıştı. Halkın inanışına göre o, bir akşam gökten şöyle bir ses duydu: «Şütsonun kızını sana veri- yorum, Fakat, bir şartlar Et rafındaki dilsizleri yanından uzaklaşlıracaksın!» (Güneşin oğlu) na babası (Güneş) göklerden hitap ediyordu. Esrarengiz adam göklerden bu sesi duyunca hem sevindi, hem de canı sıkıldı. (Güneş baba) ona amiralın kızını veriyordu amma söylediği şartlar onun hiç te hoşuna gitmemişti. Çün- kü (Güneşin oğlu) bu sessiz adada ancak bu dilsizlerle etrafına üç bin mürit toplayabilmişti. e Hizmetçileri ve köleleri dillenecek olursa, onun bütün foyası çok çabuk meydana Çi- kacaktı. (Güneşin oğlu) bu adada hüküm- darlar gibi yaşıyordu. Adalıların bü- tün serveti, parası, hattâ karıları ve kızları onun demekti. Her şeye o ta- sarruf, herkese o hükmediyordu. Adada (Güneşin oğlu) ne derse, © derhal yapılır, onun dileği hilâfında hareket edenler halk tarafmdan ©e- zalandırılırdı. Adalılar (Güneşin oğlu) nun her hangi bir sebeple üzüldüğünü iste- mezâi, Onun üzüldüğü ve canını" sıkıldığı gün hava kararır, gök yüzü bulutlanır ve (güneş) görünmezdi. Bütün fırtınalar, şiddetli rüzgârlar, kasırgalar hep onun parmağının kü- çük bir Bareketile başlar. (Güneş) gök yüzünde yalnız onun için doğar- dı. Adadaki Japonlerın hâmisi © idi. Yeni doğan çocukları o halkedi- yor, İstiyene kız veyâ erkek evlâd O veriyordu. Zenginleri fakir, fakirle- ri zengin yapan oidi. Sapsağiam kimseleri yatağa düşüren, ölüm dö- şeğinde inliyenlere şifa verip dirilten de oidi, Japonyada yalnız Mikadoya (Gü- neşin oğlu) derlerdi. Halbuki (Şi - Yan - Vong) birinci (Yay) adasma geldikten sonra kendisini (Güneşin oğlu) olarak ilân etmişti. ($i - Yan - Vong) un Mikado ile arası açıktı. Japon imparatoru onu bir sihirbaz olarak İlân ve idama mahküm et- mişti, (Yay) adasının Tanrısı, kendi nü- fuzuna ve saltanatına dokunulma- mak şartile Moğol hanına karşı daima boynu iyik olduğunu söylerdi. O, diğer adalardaki Japonlar gibi, küçük bir Japan camlası içinde müs- takil yaşamak fikrinde değildi. Bu nun içindir ki, diğer adalardaki Ja- ponlarla da fikren birleşememişti. ($i - Yan - Vöng) un kimseye za- rarı yoktu. O, okumuş bir adamdı. Sihirde ve tababette ileri gitmişti. Filhakika, hastalar üzerinde göster- diği mucizeler sayılamıyacak kadar çoktu, Cahil halkın ona bir mabud gibi tapması hiç te şaşılacak bir ha- dise değildi. (Güneşin oğlu) na amiral Şütso da hürmet ederdi, Bir gün Kanton- da amiralın karısı bir kaza geçirmiş başından ağırca yaralanmıştı. Amiralın karısı ölüm döşeğinde ya- tayordu. Kanton eyaletindeki bütün tabip- ler hastanın başıma toplanmışlardı. Şütsonun karısı yarasından. çok iztırap çekiyordu, ölüm tehlikesi be- lirmişti, Bir gün Şülsoya (Şi - Yan - Vong) dan bahsettiler: «Karınızı an- cak o iyileştirebilir!» dediler. Şütso adaya bir adam gönderdi. 'Amiralın dileğini (Şi - Yan - Veng) & anlattılar. — Onü ancak sen kurtarabilirsin, Moya! Dediler, İşte (Güneşin oğlu) o zaman ken- di kudretini göstermek İçin bir kâse içinde yağlı bir merhem yaparak amiralın adamına veçmiş ve merhem hastanın Yi na üç kere sü ce, Şütsonun karsı gözlerini açmış, ölüm tehlikesini de atlatmıştı. * ” O gece, birinci Yay adası arkasın- daki sahilde Özkanla Küçük Timur bir köşede yatıyorlardı. Sabahleyin erkenden Küçük Timur yanına bir mikdar asker alarak (Gü- neşin oğlu) nu görmeğe gidecekti. Gece yarısı olmuştu. Moğol askerleri sahilde bir kaç nöbetçi dikerek uykuya dalmışlardı. Timur bâbadır birdenbire acı acı bağırarak uyandı: — Ensemi bir akrep soktu, ölü- yorum: İmdat!.,. Bu sesi herkesten önce Özkan işitti. a Gözlerini ovuşturarak yerinden fir- ladı. Başı döndü. Kimseyi göremedi. Özkan sersemlemişti. Acaba rüya mı görüyordu? Her taraf karanlıkta, Kimdir o, ne var?... Diye seslendi. . Timur bir daha bağırdı: — Özkan! Bana yardım et. Ensemi bir akrep ısırdı. Onu bulup ezelim. Sahilde dolaşan nöbetçi elindeki meşalesile koştu. Küçük Timurun yattığı yeri araş» tırdılar. Bir şey bulamadılar, Özkan: — Akrep seni rüyanda sokmuş ok masın?! Diyerek gülmeğe başlamıştı. Askerler birer işikşer - gürültüyü duyunca - üyanmağa başlamıslardı, Yay adalarını çok iyi tanıyan bir Moğul askeri derhal Timurun yattığı yerdeki küçük - çakıl taşları eşmeğe ve akrebi aramağa başladı. Zabiti sokan akrep ele geçseydi, hemen ezip ısırdığı yere yapıştıracaktı. Meydanda ne akrep vardı, Ne de bir böcek. Halbuki Timur bahadırın oensesi, ateş dökmüş gibi yanıyordu, Özkana: —ı Ben rüya görmüyorum, dedi, uykudan uyandım. Ensemdeki vanı- ğı duyuyorum. Eğer akrep zehirli ise bir saat sonra beni buraya gömecek- siniz! Timurun. bü sözleri Özkanı kutmuştu. Fakat, ne yazık ki akrebi bulmak mümkün olmuyordu. Ve birâz sonra - kimsenin aklına gelmiyen - korkunç bir facia yüz gös- termeğe baslamıştı. «Küçük Timur» çıldırıyordu. Meğer bu adanın akrebi meşhur imiş, Bu meşum havanın yüzünden ade- lılar sahilde oturmazlarmış. Adayı tanıyan Moğol askeri, biraz geride duran Özkanın kulağına eği- Jerek anlatıyordu: — Öteki adalarda «delirtici akrep; çoktur. Bu adada yok sanıyordum. Meğer burada da varmış. Bu meşum hayvan insanı hemen zehirleyip öl dürmez. Fakat, onun ısırdığı kimse bir kaç saat sonra delirmeğe başlar, Özkan gözlerin açmış, hayret ve korku içinde dinliyordu. Moğol aske- ri şu sözleri de ilâve ederek dedi ki: — Timur bahadırı ancak (Güneşin oğlu) kurtarabilir. Sabahleyin ilk işimiz Timur bahadır. ona götür- mek olmalıdır. . Özkan ne yapacağını, ne söyliyece- ğini bilmiyordu. Bu kadar sakin ve ıssız bir adanın kıyısında böyle bir felâketle karşılaşacağını nereden bik sindi? Özkan, elleri böğründe, taş gibi do- nup kalmıştı. 'Timur birdenbire dört bacaklı bir hayvan gibi, yere atılarak koşmağa başladı. $ Aradan bir saat bile geçmeden, kor- va “delilik alâmetleri beltrmisti. emil a Bid di K

Bu sayıdan diğer sayfalar: