17 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

17 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bahite 12 Sabahleyin erkenden Kolombo oteli önünde patlıyan silâhlar — Korkmayınızl Burası padişah 88 | Müftü efendinin vurulduğunu duydu. rayıdır; adalet yeridir! Müsterih olu- nuzl Yolunda: tesellilerde bulunmuştu. Onlar konuşurken başkâtip Tahsin paşa Osman paşanın yarina gelmiş, paşanın yanında Haci Nazmi beyle Ha- cı Mustafa efendiyi görüpce hiddetli bir tavır ile ikisini de dışarıya çıkari- mıştı. : Bir, iki gün sonra Ösmün paşa Ha- HI Recai beyle berabör köprliden ge- çerken Hacı Nazmi beyi Viya kıyafeti- le ve nişanları göğsünde .görmüşler- di. Osman paşa slaydan» hoşlanırdı. Hacı Nazmi paşaya: A — Ben. size. (korkmayınız! Burası padişah sarayıdır) demiştim, İşte liva olmuşsunuz! 14a Dedikten sonra: İ— Müfüü ne oldu? Diye de sormuştu..Hacı Nazmi pa- şa: Bi» — Ona da bir ruus-vesildi! Diyerek gördükleri iş:mukabilinde padişahın atıfetine mazhar oldukları- nı bildirmişti. (1) in İşte bu alay müttüsli #kinei bir de- fa Manastırdan Selânik Şolile İstan- bula Yıldıza gidecekti: Müftünün bu gidişi Manastır heyeli merkeziyesini ve muhitini çok telâşa düşürmüştü. Manastır heyeti merkeziyesi müf- tünün Manastırda bulunduğu esnada cemiyet âzalarını ve bütün cemiyet iş- lerini öğrenmiş olduğunu, bu sebeble İstanbula varmasına Yatiyyen meydan veriimiyerek Selânikte işi bitirilmek icab eylediğini pek ehemmiyetle mer- kezi umumiye yazmıştı. Merkezi umu- mi Selânik heyeti merkeziyesine bu yolda tebligat yapmış, heyeti merke- ziye de işi fedayi bölüğüne tevdi eyle- mişti, Müftünün izalesini fedayi bölüğün- den Yakub Cemil deruhde eylemişti. Fakat Hacı Mustafa efendinin Selâ- nikte nereye indiği bir türlü anlaşı- lamıyordu. Bu sıralarda müşür İbra- him paşa ordu merkezini Menastır- dan Selâniğe naklettirmişti. Müftünün Selânlğe geldiğinin erte- si günü gene fodayi bölüğünden top- şu mülâzimevveli Hamdi efendi Ka- mer kahvesi önünde tesadüf ettiği Se- lânik heyeti merkeziyesi : Âzasından süvari yüzbaşı vekil Süleyman Fehmi beye bir çok yerler arandığı halde müftüyü bulmak kabil olmadığını Söyledi. İkisi konuşurlarken Süley- man Fehmi bey ordu merkezile birlik- te Manastırdan Selâniğe gelmiş olan ordu müezzini Şükrü Hafızın Vardar kapısı tarafından geliriekte olduğunu gördü; arkadaşı Halndi efendiye de göstererek: z “Bu hafızı görüyor müsun? Bu da Manastırdan yeni gelmiştir. Mutlaka müftüyü görmeğe gidiyor. Takib ede- lim, O nereye giderse tmüftü oradadır. Dedi, Ordu müezzinini takib ettiler, Şükrü Hafızın Kolombo oteline girdi. ğini gördüler. Hamdi efendi bunu fe- dayi bölüğünden yüzbaşı Abdülkadir efendiye haber verdi. © da tahkik ede- rek müftünün bu otelde bulunduğu- nuöğrendi, Ertesi sabah müftü istasyona git mek üzere otelin kağığı Önünde ara- baya bineceği sırada otel garsonuna para verirken Yakub Cemilin ilk ro- velver ateşine uğradı. yaralandı. Fakat o da Yakub'Öemili sağ bile- ginden yakaladı. Yakub Cemil elin. de Nagant tabancasile bir daha Ateş etti; tabanca aleş almâdi; ikinci bir çekişte gene ayni bal Yaki oldu, Üçün- cü çekişle çıkan kurşun Hacı Musta- fa v efendinin. isabet etti, Müftü düştü; Yakub Cemil de bu su- yetle iri boylu ve kuvvetli Hacı Musta- fa elinden kolunu kurtardı arkası. na bir inzibat neferi, takıldı. Podayi bu nefere şiddetle: — Geri dönl Dedi, Nefer geri döndü. Tatar Osman paşa otel önünde pat- yan bu tabanca seslerile uyandı. (li Albay Süleyman Fehmi Tunçay bu tefsllâte eniştesi olan Hali Recai beyin bir kaç defn teyid attiği wadesinden #epteylemiştir. SARAY ve BABIALININ iç YÜZÜ azan: BÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur > Tefrika No. 107 | Ve Halli Recai beye: (— Müftü vurulacağını biliyordu. Ben geceleyin bir, iki defa aptest boz- mağa kalktım. Onu salonda nargile içerken gördüm. — Niçin uyumuyorsun, müftü efen- di? diye sordum. İçimde bir sıkıntı var. Uyuyamı- yorum. cevabını verdi.) Sözlerini söyledi, Osman paşanın bu sözleri Yıldıza giderek cemiyet &leyhinde pek mühim ihbarlarda bulunacak olan Hacı Mustafa efendi- nin Selânikte son gecesini hakikaten büyük heyecan ve sıkıntı içinde geçir- diğini göstermektedir. Hacı Mustafa efendinin vurulduğu gün süvari yüzbaşı vekil Süleyman Fehmi efendi eniştesi olan Halil Re- cal beyi görmek üzere Kolombo oteli- ne gitmişti. Salonda otururken Ta- tar Osman paşada oraya geldi ve oturdu. İhtiyar liva Remzi paşa da o taraf- ta masada olurmuş, mektup yazıyor- du; yazarken ihtiyarlıktan elleri titri- yordu. Bunu görünce alay etmesini | pek seven Osman paşa Remzi paşaya: —Ne 0? Ellerin titriyor! Galiba korkuyorsun. Korkma! Korkma! On- Tar herkesi vurmazlar. Onların elbet- te bir kaideleri vardır! Hitabında bulundu ve zekâsile hay- Wi şeyler sezdiğini gösterdi. Malyetin. | deki Emin bey cemiyet efradındandı. | Halil Recai bey de cemiyetten haber- dardı; fakat daha girmeğe fırsat bu- lamamnıştı, (Arkası var) . ” 5 Mart 1988 tarihli ve 155 numarali” tefrikada müfettişi umumi! Hüseyin Hilmi para yanında teftiş ve istihbarat işle- inde kullanıldığı yazılan erkânı harbiye | binbaşısı İsmall Hakkı beyin sonradan | damad olan zat olduğu işaret edilmişti. | General Galib Pasiner gönderdiği bir | mektubda bunda islim müşabehetinden | müteyellid bir yahlışlık olduğunu bildiri- (Müfettişi umum! refakatinde hizmet gören Üç erkânı harb zabitinden bizi olan binbaşı Temall Hakkı bey sonradan da- mad olan binbaşı İsmali Hakkı bey değil. | dir. Mütarekeyi müteakib Bursa valiliğin- | de ansızın vefat eden Priştineli İsmail İ Hakkı beydir. Damad olan zat Manastır. hdır ve müfettişi umumilik refakatinde bulunmamıştır.) 4 9 numaralı tefrikada erkâni harb binbaşısı Ali Fethi bey tarafından kaleme alınmış üç moktubdan müşir İbrahim pa- şaya ald olanın Müftü zade İhsan Namık beyin bulduğu bir Toryanlı vey. Ay- rethisarlı elile rumi temmuzun birinde | veya ikisinde testim edilmiş olduğunu kay- | deylemiş idim. Bay İhsan Namık larafından albay Tunçaya verilen ve ahiren bana bildirilen izahata göre bu teslim keyfiyeti şu su- retle vaki olmuştu: Mektubu İbrahim paşaya isal eylemaği deruhde eden İhsan Namık bey müracaat ettiği başka vasıtalarla mektubun İbra- him paşaya verilmesine imkân bulama- yınca cemiyet mensublarından Mitat pa- #& Sanayi mektebi kâtibi Naci efendiye bu işi teklif etmiş, oda kabul etmişti, | (Bu zat bir Kaç sene evvel İzmit polis müdüriyetinde bulunmuştu.) Bunun üze- rine Nişli Fuad beyin arabasın tedarik ederek gerek Naci efendiye, gerek gene camiyet efradından olan arabacı Dervi- 40 ne suretle hareket etmeleri lâzımgele- ceği hakkında talimat vermiştir. hiektab verilince bu araba ile acele savuşulacaktı. Naci efendi müşiriyet dairesinde araba- dan inerek kapıdan içeriye girince ara- bacı talimat mucibince arabayı geldiği yola çevirecek yerda hayvanlarına 8u ver- mek Üzere bir çeşmeye çekti. Elinde mektub yukarı kata çıkan Nasi efendi koridorda müşiriyet yaveri yüzba- şı Kâzım Nami beye tesadüf etti, Mektu- bu vererek “Avrethisarından geldiğini mak için bekliyeceğini söyledi Kürm Nami bey mektubu erkân bar- İKEA 17. Mart 938 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk “musikisi, 1250: Havadis, 1305: Plâkia Türk musikisi, 1380: Muhtelif Plâk neşriyatı, 14: SON, meşriyatı: 17: İnkilâb tarihi dersleri: Üniversiteden naklen B. Hikmel Bayur, 1830: Çocuk tiyatrosu (Dostları- 18: Spor müsahabeleri Eşref Borsa haberleri, 20: Nihal lev, 20,45: Bimen Şen ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkılm rı, (Saat ayarı), 21,15: Radife ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 2150: ORKESTRA: 1 Brandlid dö Lohengren, ş Zorahayda, 3 - Blon Çug der gno7men, 4 - Grleg: O Prontan, 2243: Alans ha- berleri, 23: Plâkla sololar, opera ve 0pe- ret parçaları, 2320: Son haberler ve er- tesi güntün programı, .23,30:-80N. Ankara — Öğle neşriyatı: 1230: Muh- telif plâk neşriyatı, 1250: PiMk: 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 13,15: Dahili harlel haberler. Akşam neşriyatı: 1530: Plâkia dans musikisi, 19,16: Türkimusikişi ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arkadaşları), 20: Saat ayarı ve arapça neşriyat, 20,15: Plâkla Çardaş Fürstin opereti, 21: Kon- ferans: Selim Sırrı Tarcan, 21,15: Stüdyo salon orkestrasi: 1 - Pavlov, 3 - Oscar Fotrasi Russleche Volksklango, 3 - Poul Lineke: Ouverture zu einer Ope- Deutsehl, 8. 2010 da muzlka — Berlin 20,10 da salon muzikası — Breslav 20,10 da büyük radyo orkestrası — Frankfurt 20,10 da orkestra konseri — Hamburg 20,10 da radyo orkestrası — Münih 201) da çeşitli mufikn — Saarbrücken 20,10 da operet haviları — Strasburg 203) da hafif orkestra muzikası — Nat'onal 21.40 da radio orkestrası — Ro- ma 2030 da muzika — Prag 2015 de İ operet ve filim havaları — Peşta 20'de çigan muzikası. Saat ide Viyana 2135de öperet havaları — Deutschi. 8. 21 de tadyo orkestran — Berlin 21 de dans musikası — Rad. Tou- louse 21,15 de operet havaları — Milâno 2130 da muzika — Presburg (Prag) 2108 de senfonik “konser — Bükreş 21,15 de senfonik konser. Saat 22 de Viyana, Breslâv, Prankf ve Hamburg 22 de. İrlânda muzikam — Kolonya 22 de dans muzikası — Stuttgart 2230 da piya- könseri arı — Lyon P, T.T. 223062 akşam kon- seri — Ns P.T.T.2)de İrlinda muzika- sı — Rad. Paris 22.15 de «Arzusu Hilâfına Doktor» operası — Stmsburg 22de İr- lânda muzlkası — Rad. Toulouse 22de konser — Londra 22:de İrlânda muzika- 81, 2240'da dans muslkas — Roma 22de | «Karmen» operası — Milâno 22 de İrlân- da muzikası — Varşova 22de İrlânda muzlkası — Sottens 22 de İrlânda muzi- kası — Beromülnster 22 de İrlânda muzl- kası — Prag 22 de “İrlânda muzikası — Peşte 22 de İrlânda musikası, Viyana Deutsehl. 5. 2330da viyolonsel muzika- sı — Hamburg 2330da senfonik kon- ser — Münih 3920de çeşitli muzika — Diğer Alman istasyonları Sottensten nak- len halk ve eğlence müzikası — Brüksel 2215 de radyo- orkestrası — Rad. Paris 13 de operaya devamı — Strasburg 23,15 do viyolonsel konseri — Rad. Toulouse 23.30 da Lehar havaları — National 2320 de ke- man konseri — Roma 23 de operaya de- vam — Lüksemburg 2330 da radyo or- kestrası — Peşte 23,36 de opera orkestra. Saat 24 den itibaren Alman istasyonları 24 de halk ve cğ- lence muzikasına devam — Brüksel 24 de gece muzikası — Rad. Paris 24 de opera- ya devam — Rad. Toulouse 24.15 de kon- ser, 115 de dans muzikası, 135 de ge- ee muzikası — Londra 2425 de dans mu.“ sikası Milânç 24,19 de dans muzika- 8 — Peşte 24 de orkestra konserine devam. 18 Dart 938 Cuma İstanbul — Öğle neşriyatı: 1240: Plâkla Türk musikisi, 1250: Havadis, 1305: Plâkla Türk musikisi, 13530: Muhtelif , Akşam. neşriyatı: 17: İnkilâb. tarihi dersi: Üniversiteden naklen Receb Pe- ker, 18,30: Beyoğlu Halkeri gösterit kolu tarafından bir temsil, 19,15: Çocuk ter- biyesi: Ali Kümi Akyüz, 1955: Borsa ha- berleri, 20: Memleket şarkıları Nebil.oğ- Hakki, 2030: Hava raporu, yeridir. Telefon: 3377. KAPTAN PAŞA GELİYOR Tarihi Deniz Romanı Yazan; İskender F. Sertelli 11 Mart 1038 Tefrika No. 171 “Senatoya hemen bir mektup yaz, Sinanı bize teslim etsinler. Biz de seni Venediğe gönderelim! ,, zi «Doğanın batıya doğru birine gitmiş olmalı...» Mahmud reisin düşüncesile Hüs- revin gönderdiği haber birbirini tut- muyordu. Kılıç Ali paşa eli boş dönen kap- tanlara: — Misinaya gideceğiz, bizi takib ediniz! Emrini vermişti Zaten Korkunç Filipin de Misina- ya sığınmış olması muhtemcidi. Ma- dem ki Veneyro da Misinadan geli- yordu. Elbette orada bir şey vardı. Korsanlar Misinada boşuna toplan- mazlardı. Kaptan paşa yolda sinyor Veney- royu tekrar sorguya çekmeğe karar vermişti. Gemi kethudasını çağırdı; — Getirin şu melünu bana... «Beni asarsanız, bir şey kazanmazsıniz! fakat..» Üçüncü Murad, Veneyronun 'Ter- saneye sulkasd yaptığı anlaşıldığı zaman; — Bu herif elime geçseydi asar- Demişti. «Belki şehirde saklanmış- tır. Bir başka sulkasde daha tasaddi ederi» endişesile hakkında idam fer- manı da sâdir olmuştu. Hâdiseyi o zamân Venedik hükü- metine bildirerek: «— Venedikte, bizim bir elçimiz bulunsaydı da bu cinayetleri irti- kâb etseydi, ne yapardınız?» Diye sormuş ve mektubun sonunu şöyle bitirmişlerdi: *Siz ne yapardınız? bilmiyoruz. Biz, idama mahküm ettik.» Şimdi, Kılıç Ali paşanın karşısın- da, böyle vaktile türkler tarafından ölüm cezasına mahküm edilen bir adam duruyordu. Mahmud rels, Veneyroya bu hü- kümleri anlatarak, İstanbuldan kaç- — İşte, talih nihayet seni tekrar bizim elimize düşürdü, dedi, Allah seni bizim elimizle cezalandırmayı — Beni asarsanız, bir şey kazanmaz- sınız! dedi, fakat beni serbes bırakır ve memleketime gönderirseniz, size çok şeyler kazandırırımı Kılç Ali paşa, Veneyro ile bu va- dide konuşmayı pek te faydasız bul- muyordu. Veneyro belki Sinanın nerede bu- Tunduğunu da söyliyecekti, Mahmud rels, kaptan paşanın kulağına fhsıl. dadı: — Sinanla mübadele edebilir mi- yiz bu melünu? — Elbette ederiz. Sinana bunun gibi on tane şövalye feda olsun... Veneyroya döndü: — Neler kazandırabilirsin bize? Eğer seni serbes bırakırsak... Veneyronun saçları ok gibi dikii- işti, Gözlerinin içi kin ve ihtiras kay- ağına benziyordu. Bütün denizci- ler ondan biran evvel öc almayı lu. Eski Venedik balyözü yavaş yavaş konuşuyordu: — Elimizde bulunan esirlerden ki- mi isterseniz, veririz size, Kılıç Ali paşa güldü: — Bunu sen söylüyorsun amma Venedik ve Roma, bizim istediğimiz adamı verebilecek mi bize?! Veneyro elddi bir tavırla başını salladı: — Evet. İstediğiniz adamı her za- man verebilirler. Ben bir mektub yazarak vaziyeti bildiririm. Kimi is- tiyorsanız, derhal Arşipele getirip bı- ! rakırlar... Siz de beni Arşipel gö valyesine teslim edersiniz. — Arşipelden başka biryer ola- maz mı? — Niçin?... Arşipel şövalyesine iti- mad etmiyor musunuz? Sinyor Lo- redano dünyanın en nâmüuslü adam larından biridir. — Sinyor Loredanoyu çok iyi tanı- rım. Fakat, ben, Korkunç Filipin alıp götürdüğü Sinan relsi istiyorum. Loredanoya gelince, onun da bu İş lerde Filiple “elele çalıştığını sezen- lerdenim. Sinanı Çanakkaleye getir- sinler. Biz de seni Çanakkaleye bi- rakırız. O gelir, sen gidersin! İşte O kadar... Razı olursan, Venedik Sena tosuna hemen “bir mektub yazar — Kim götürecek bu mektubu? — Ben gönderirim. Veneyro bü İşin müsbet bir neti- Ce vereceğinden emin değilmiş gibi, düşünmeğe başlamıştı, Kılıç Ali paşa hasmının kafasın- dan geçenleri anlamak istedi: — Sinani bize teslim edeceklerin- den emin değilsin galiba?... — Hayır. Onu teslim edeceklerin den değil, onun yaşadığından emin değilim de... Kılıç Ali paşa birdenbire beynin- den okla vurulmuşa döndü: — Ne diyorsun, Sinan yaşamıyor mu?... Diye haykırdı. Veneyro, ölümden kurtuluş fırsatını kaybetmemek için her şeye katlanmağa, ve türkleri ak datmağa karar vermiş gibi görünü” yordu: — Sinanın yerine başka birini is teseydiniz, bu iş daha çabuk ve daha kolay neticelenirdi. Pek âlâ biliyor” sunuz ki, Filiple Sinan eskidenberi birbirinin düşmanıdır. Biri diğerini ele geçirirse, ele geçenden hayır kal- maz. Ben öyle sanıyorum ki, Sinan reis şimdi denizdeki balıkların kar nında uyuyor ve ebediyyen de bU uykudan uyanmıyacak. Mahmud reisle Kılıç Ali paşa gö” göze geldiler ve hayretle Veneyronun yüzüne bakarak bağırdılar; — Alçak... Kılıç Ali paşa: — Bizi hâlâ aldatmak mı istiyor” sun? - diye ilâve etti - Sinanı kolay kolay teslim etmiyeceklerini bildiğin için, onu bize ölmüş göstermekle hürriyetine daha önce kavuşacağını sanıyorsun, değil mi? Veneyro ısrarla tekrarladı; — Sinan rels emin olunuz ki bü” gün yer yüzünde yaşamıyor. Filip onu yakaladıktan sonra, gemide bOğ” kesti: — Bunları nereden biliyorsun seni -— Misinaya uğradığım zamsfn, söylediler. — Filip Misinaya uğramış mi? — Evet. Sinanı denize attıktan sörirâ Misinaya gilmiş. Orada iki g*“ ce dostlarına ziyafet vererek; «Nih# yet türklerden intikam aldım!» diye bağırmış.. eğlenmiş.. fakirlere şars? dağıtmış. — Sonra nereye gitmiş? — «İki güne kadar gene dönüp 8” leceğim.> Demiş. çıkıp gitmiş. — Filipin şimdi Misinada bulun” duğundan emin misin? — Çok umuyorum, Eğer ondan a Tenmek istediğiniz bir şey varsâ, lip benim de dostumdur. Size diğiniz malümatı alırım ondan. i Kılıç Ali paşa yumruklarını sikti — Ben, Filipin kafasını koparma için yola çıktım. Onu mutlaka z geçireceğim. Hele anlat bakayım na. Filip, Sinanı yala onunla uş mu meyen pey iş «Bu bir Ka” a beliktir. Kollarımı serbes bırak öyle görüşelim seninlel» demiş. FUP bir Zi te bilirsiniz ki e var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: