17 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

17 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— | | il Ni l İl Amerika diktatörlerle anlaşmıyacak, | Zursadasu | meselesi | fakat aleyhte harekete de geçmiyecek Amerika Avusturyayı henüz müstakil bir hükümet tanıyor Vaşington 16 (A.A.) — Siyasi mah- filler Hariciye narı Hul'ün Avrupa hâdiseleri hakkmda pres kulüb'de yapacağı beyanatı büyük bir alâka ile beklemektedirler, Öğrenildiğine -göre, Hariciye neza- reti iki gündenberi radyo ile de neş- redilecek olan bu nutkun metnini ha- nriamakla meşguldür. Nutuk, Avru- pa vaziyetinin inkişafına göre tadil e- «dilmektedir. Salâhiyettar mahfiflerde hasıl olan kanaate göre, Hul, Giktatörlüklerle anlaşmak İstiyenlerle Hitlerin son hâ- reketine karşı enerjik bir tarzı hare- ket ittihaz edilmesini ve diplomatik bülunülmasını « arzu Mer arasında müvazene temin et- | meğe çalışacaktır. Avusturyanın ilhakı ve Amerika Vaşington 16 (A.A.) — Hul, dün Al| manya seliri Dikhof tarafından ken- disine Avnstutyanın yeni kanunu esa- Gazetecilerin bir sualine cevab ve- zen Ruzvelt, Avusturyanın müstakil bir devlet olmaktan çıktığına dair kendisine resmen malümat verilmedi- ğini ve dün Çekoslovakya ile akde- dilen ticaret muahedesinin tatbikine dair imzaladığı kararnamede Ayus- İuryanın müstakil bir devlet olarak nazari ftibara alınmış olduğunu Yâve eylemiştir. Alman sefirinin Hul'e müracaatın- dan sonra yapılan bu beyanat ile Al- manyanın Avusturyada yaptığı cebri hareketin Amerika hükümetince ta- Dınmadığı işrab edilmek istendiği zan- nedilmektedir. Bir mebusun sözleri Vaşington 16 (A.A) — lâhlanma programının müdafaası için parlâmentoda bir nutuk söyliyen Nev- york devletinin demokrat mebusla- rından Aldsvort demiştir ki: — Birleşik devletler Amerika kıta- sını müdafaaya o hazırlarnmalıdırlar. larımız şüphesiz Brezilya sahilleri civarında Amerikanın mütecavizlere karşı deniz muhârebesine işlirâk edeceklerdir. Bolu ve Çoruh meclisleri toplantılarını bitirdiler Bolu 16 (A.A.) — Vilâyet umumi meclisi mesaisini bitirerek bugün da- ğıldı. Bütçe 653,066 Lira olarak ka- bul edilmiştir. Artvin 16 (A.A.) — Çoruh vilâyeti umumi meclisi vilâyetin kalkınması- na matuf olan maarif, bilhassa yol, ziraat ve baytarlık işleri için geçen seneden fazla tahsisat konulmak su- retile 938 bütçesini 302,11 lira ola- rak tesbit ve tevzin etmiş ve toplan- tasıma son vermiştir. Toprak bayramı 21 martta kutlanacak "Toprak bayramı bu sene martın 21 inci pazartesi günü Yeşilköyde Zi- raat mektebinde, civar köylülerin iş- tirakile, kutlanacaktır. Şirketi Hayriyenin yeni vapuru A di “ e lee - | — ai, Es merasimle denize indirilmiştir. Yukarıda vapur denize indirilirken görülüyor. Jorjun elini tutmuş sıkıyor. tırnak- ların: etlerine batırıyordu. Adam söğük kanlı cevap verdi: — Anlaşıldı. Artık bundan bahset- meğe Türum yek. Görüyorsunuz ki Tablonun önünde durdu, Söylendi: — Ne güzel adam! Başına, gözleri- ne bakınız hem fevkalbeşer hemde tabil bir çehre... Süzan: — Size benziyor Güzelim, deği, val- Yahi size benziyor. Sizin favoriniz veya 0 sakalsız olsaydı biribirinizden ayırd edilemezdiniz... Genç kız, Jorjun taplonun yanında ayakta durmasını istedi, Herkes çok benzediklerini itiraf etti. Şaştılar. Valter bunu pek tuhaf buldu. Madölen İysada daha fazla er- keklik var dedi. Bayan Valter kımıldamadan, güz kırpmadan İysa ile dostuna bakıyor- du; yüzü saçları kadar bembeyazdı, Bütün kış Dü Roylar sık sık Valterlere gitti; hattâ Jorj sık sık yemeğe gidi- yordu. Madölen yorgunum diyip evde kalıyordu, Cuma Jorjun kabul günü oldu, o gün patronun karısı başka kimseyi davet etmiyordu, o gün yalnız ve yal- niz Güzelimindi. Yemekten sonra is- kambil oynuyorlar, kırmızı balıklara yem veriyorlar, elle arasında gülüp eğleniyorlardı. Birkaç kere, bayan Valter, bir kapı taflanların Belediye ciddi tedbirler alıyor Bursa (Akşam) — Bursa gibi bir su şehrinde yazın nöbetle su verilmesinin önüne geçmek ve şimdiden elınacak tedbirlerle suları arttırmak üzere be- lediyece teşebbüsler yapılmaktadır. Bu işle möğgul olmak üzere teşkil edilen su komisyonu, belediye daimi encümeni ile birlikle çalışmaktadır. Öğrendiğime göre üç sene evvel fabri- kalarla resmi ve büyük müesseselere konulan su saatlerinden, hiç bir müs- bet netice alınamamıştır. Saatler, fen- ni bir filtrasyona tâbi olmayan sule- rın getirdiği pisliklerie çarçabuk bo- zulmakta ve işlememektedir. Bu yüz- den belediye, su sarfiyat bedelinden zarar görmektedir. Komisyon, bir işe yaramıyan su Saatlerinin kaldırılma- sını muvafık bulmaktadır. Saatler kalktığı takdirde su israfı baş göstereceğinden, bu israf ise su | sıkıntısını arttıracağından, kadroyu genişleterek sıkı bir kontrol tesisi ter- cih edilmektedir. Diğer taraftan dağın şehre pek ya- kın kısımlarında eskiden mevcudken | sonradan yolları bozularak kaybolan suların meydana çıkarılması için ted- | kikata başlanmıştır. Bu dağınık sular, ana kanala alındığı ve diğer tedbirler de buna inzimam ettiği takdirde, bu yaz su sıkıntısı çekilmiyeceği kuvvet- le tahmin edilmektedir. Gürsu hükümet konağı - Bursa (Akşam) — Bursanın Gürsu nahiye merkezinde yeni yapılan hükü- met, konağının merasimle açıldığını telefonla bildirmiştim. Bugün mer&- «ime sid resimleri gönderiyorum. Henüz nahiye merkezi olmasından bir yıl bile geçmeden Gürsu köyünün çalışkan halkı tarafından meydana | getirilen bu sekiz bin liralık konak, | köydeki çalışma birliğinin ve yapıcılık | kabiliyetinin örnek bir eseri telâkki edilmektedir. Martın sonlarına doğru iki kız kar. | deşin evlenecekleri söylendi, Roz, Kort Latura, Süzan Marki Gazola varacak | diyorlardı. Bu iki zat evin samimi ah- | bapları olmuştu. İ Süzan da Jorjla sıkı fıkı olmuştu, saatlerce başbaşa kalıp konuşuyorlar, âlemle alay ediyorlardı. Aralarında izdivaca dair tek kelime | geçmemişti. Bir gün patron Jorju öğle yemeğine | çağırmıştı, Yemekten sonra bayan Val-| ter bir iş için dışarı çıkınca Jorj Sü- zana; — Haydi gidip kırmızı balıklara ek- mek verelim, dedi. Ellerine kocaman bir parça ekmek içi alıp kış bahçesine gittiler. Havuzun etrafına rahat diz çökül- sün diye yastıklar konmuştu. Jorjla Süzan yanyana diz çöktüler, havuza ekmek ufalamağa başladılar. Suda akislerin! görüyorlardı. Birdenbire Jorj fısladı: — Benden sakiaman doğru değil Sü- 17 Mart 1938 m a Haftalık piyasa Piyasada sükünet var - ihracat madde Piyasada gene bir sükünet hissedil- | mektedir, Alâkadarların söylediğine gö- Te bu vaziyet her sene görülen mutad | bir vaziyettir. Çünkü ihracat mevsi- | minin en hararetli devresi geçmiştir. Belli başlı ihraç maddelerinin toptan | satışlarına da pek tesadüf edilemi- yor, şii daha ziyade Ithalât mevsi- | mine giriyoruz. İthalât tacirleri, yaz- lik mallar üzerine Siparişlere başla- muşlardır. Bu *tibarla, piyasanın itha- lât kısmında bir canlılık baş göster- mektedir. Yerli fabrikalarda da fasliyet baş- lam Bilhassa kumaş fabrikaları da yazlık mallar için yeni bir çalışma devresine girmişler Fakat Anado- Tudan yazlık mallar üzerine siparişler başlamamıştır. Yerli fabrikaların vaziyeti Genel ithalât rejimi yüzünden, dı- Şarıdan piyasaya bol miktarda mal gel- mektedir. Bu kadar fazla ithalâtın 5e- isandan İtibaren doku- rine gümrük tari- feleri artacaktır. Bunu gören ithalât tacirleri, fazla miktarda piyasaya mal getirmektedir. Bundan yerli #abrikala- nn müteessir olduğunu itiraf etmek Mazımdır. Yünlü dokuma işi yapan, bir fabrika, piyasaya dışarıdan fazla çeşid mal geldiği için istihsalâtını tahdid etmiştir. Son günlerde diğer dokuma fabrikaları iş saatlerini tahâid ettik- lerine dair iş bürosuna malümat ver- mişlerdir. Bu yüzden yalnız bir doku- ma fabrikasından 150 âmele açıkta kalmıştır. Fabrikatörlerden bazıları piyasaya fazla miktarda yapılan ithalâtı vesi- le itihaz ederek zarara uğradıklarını, sanayi birliğine anlatmışlardır. İhracat maddelerinin vaziyeti “Tütün — İki hafta evvel Marmara havzasında, tütün piyasası açılmıştı. | Fakat bu havzanın vaziyeti hakkın- da umumi olarak birşey söylemek mümkün değildir. Marmara havzasın- dan Bursa mıntakasında satışlar pek #yi gitmektedir. Hendek, Düzce taraf- Yarmda henüz bir faaliyet yoktur. Bu- ralarda piyasa açılmıştır. Fakat hiç bir iş olmamıştır. Trakya tütünleri üze- rine henüz iş yoktur. Trakya tütüncü- leri bu vaziyetten şikâyet etmektedir- ler. Maamafih son günlerde inhisarlar idaresinin eksperleri, Trakyanın muh- telif şehirlerine hareket etmiştir. Artık bundan sonra, bu şikâyetlere sebep kalmıyacaktır. Buğday — Son hafta içinde Alman- yadan sert buğday tİalebleri artmak- tadır. İhracat daha ziyade İstanbul 1i- manı vasıtasile yapılmaktadır. Mersin Ymanındanı da sert buğday üzerine Almanyaya sevkiyat devam etmekte- — Kim? — Pekâlâ biliyorsun, — Yemin ederim bilmiyorum Biliyorsun, O budala Marki dö Gazol, — Bir kere budala değil — Olabilir. Amma sersem; sefahat ten bitgin, kumar yüzünden müflis, senin gibi güzel, zarif, zeki bir kız için mükemmel koca olamaz. Genç kız gülerek sordu: — Ondan ne istiyorsun? — Ben mi? Hiç, — Bir düşmanlığın var. Hakkında söylediklerin doğru değil. — Doğru, Hem budala hem de dela- vereci, Genç kız biraz döndü gözlerini su- dan ayırdı: — Nen var? Kalbinden bir sır koparmışlar gibi de- diki: — Onu... Kıskanıyorum. Birazçık şaştı: — Sen mi?. — Evet ben! — Ye... Neden acaba? — Çünkü seni seviyorum, sen de bunu pekâlâ biliyorsun. Bunun üzerine genç kız çatıldı: adam, bunu bir genç kıza itiraf eder mi? Deli deği, mücrimim, sefilim. lerinin vaziyeti dir. Yunanistan da, arasıra ufak par tiler halinde sert buğday istemek” tedir. Dışarıdan sert buğdaylar üze rine İsleplerin artması, fiatlere pek | hafif bir surette tesir etmiştir. Diğer hububat maddelerine gelin- ce, çavdar talebi devam etmektedir. Fakat ihracatçılar, piyasadan güçlük“ le çavdar bulmaktadırlar, Çünkü pi yasada stok azalmaktadır. Yulaf için geçen hafta içinde ufak talebler olmuştu. Arpa için İtalyar devam etmektedir. e, ihracat mevsiminin harareti: devresi geçtiği halde, hubu- bat maddeleri için talebler pek azâk mış değildir. Yukarıda da yazdığımız gibi, bühassa buğday üzerine talebler eski hararetini muhâfaza etmekt& | dir. Dokuma ham maddeleri — TİK, İçin, Sovyetlerin yeni teklifleri Var dır. Yapağı üzerine Almanyadan tekilfieri gelmekledir. Maamafih AĞ manyadaki fiatleri kontrol dalrösi, Türkiye yapağılarını hâlâ pahalı bül” maktadır. Alman kontrol dairesinde, bu kanaat devam ettiği halde, piyasa- da stok miktarı da azalmaktadır. Çün“ kü yapağı için en lecek hiç bir şey kalmamıştır. Stoklar pek azak mıştır. Tiftik için de ayni vaziyet vardır,” Yaş ve kuru meyvala” Yaş meyva piyasası mevsim itibdik, le durgun bir devreye girmekteği. Hattâ portakal ve elma için böyle bif” devre geçmiş addolunabilir. Cenup vilğ- yetlerinden pek az denecek dere portakal gelmektedir. Fiatler de gittiks çe pahalılaşmaktadır. Elmaya gelince, piyasada iyi elma" lar pek pahalıdır. Bazı mar: Amasya elmasına 60 kuruş bil mektedirler. Ucuz elmalar bu me kadar dayanamadığı için piyasada pek az bulunmaktadır. — £. 4 İstanbulda arazi tahriri hazi- rana kadar bitecek İstanbulda arazi tahriri önümüz deki hazirana kadar behemehal bite- cektir. Bu itibarla önümüzdeki iki ay* lık zamanda tahrir komisyonları İŞ“ lerini bitirmek üzere faaliyette bulun” maktadırlar, 5 Maliye Vekâleti arazi tahriri neti cesini bir an evvel anlamak için tali- mat vermiştir. Tahrir işi bittikten sonra arazi vergisi, yeni tahrir esâ$” lane göre alınacaktır. Şehrimizdeki arsalardan bir kısntl, semte göre pek yüksek fiaile satlâr ğı halde, bazı semtlerdeki arsalar d& pek düşüktür. Yeni tahrirden alma” cak neticelerden sonra arsa | fiatleri de değişecektir. si Çıkar bir ümidim yok, bunu düşü dükçe deli oluyorum. Evleneceğin ledikleri zaman birini öldürmek s£70* sile deli oluyorum. Affet Süzan. Sustu, Genç kız yarı meyus, yafl şen: — Yazık ki, evlisin, dedi, Ne yap?” ım? Elimizden birşey gelmez. Olan Ol muş Jorj bir hamlede yaklaştı, yüzü gen$ kızın yüzünde sordu: — Bekâr olsaydım bana varır Diğ” dın? Açık konuştu: — Evet Güzelim, varırdım, çünkü hepsinden çok sen hoşuma gidiyo” sun, Mırıldanarak kalktı: — Teşekkür öderim... Teşekkür ©d€” rim... Ve rica ederim kimseye cevap verme.. Biraz daha ( bek” Je, Beklersin mi? Genç kız iş: 'ne demek istediğini pek kavrayamadan: — Beklerim dedi. Dü Roy elindeki ekmek parçasi havuza attı ve allaha ısmarladık d€ meden, deli gibi gitti. Suzan şaşalamıştı, içine kurt dÜğ müştü. Doğruldu, yavaş yavaş nağa girdi. Gazeteci gitmişti. Jorj eve sakin geldi. Karısı mektüP yazıyordu. Sordu; CArkası ver) BEAS8 ESBRE BSEBEE EPENE gb mı sn ki la ü m Fı mey” »— UrFSaNe Ense sevg b wş27 mmm mn İİ e at ef

Bu sayıdan diğer sayfalar: