24 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

24 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Sahife 6 il Yeşil salata Mayonozlisi ve yoğurtlusu da yapılabilir Bu mevsim yeşil salata yahut ma- Tul salatasını herkes yer. Yalnız is- panyolların pek eski bir darbımeseline göre ağız dadı ile yenilebilecek sala- tayı ancak dört kişi hazırlıyabilirmiş. Balatanın yağını bir müsrif, tuz, bi- ber, hardalını, bir hasis, sirkeyi aklı başında biri atmalı, ve karıştırmasını da bir deli yapmalı imiş. Bundan mak- sat yağı bol, tuz biber, hardalı, az, sir- keyi karar koymaktır. Delinin karıştırması da salatanın her tarafına yağı, ekşisi, tuzu, biberi girebilmesi için pek çok alt üst ede- Tek karıştırmak lâzım olduğundandır. Balataya konulacak sirke yağ mik- tarı şudur; Bir çorba kaşığı sirke, üç çorba kaşığı zeytinyağ, bir tutam tuz, bir tutam biber, kahve kaşığının bur- nu ile hardal, Bunlar hep bir arada güzelce ezilip karıştıktan sonra İçe- risine yeşil salata atılmalıdır. Yeşil salata yalnız sirke ve yağ ie yenilmez. Bunun pek çok çeşitleri yardır, kokuyu gidermek için çiğ bakla içi ile maydanoz yemek faydalıdır, Esmer keteni beyazlatmak "Esmer renkte bir keteni kar gibi be- yaz yapmak güç bir iş değildir. Kır lardaki ısırganlardan kökleri e bir miktar sökmeli. Köklerini yıkadıktan #onra bir büyük tencere veya leğen içerisine koymalı, üzerine keteni bi- Takmalı ve su İle doldurarak ateşe koy- malı. İyice kaynadıktan sonra keten süt gibi beyaz olur. W ai 24 Mayıs 1938 İpekli elbiseleri kabartma dikişlerle süslemek modadır. Dikiş yapılacak yerlerin altına ince bir astar yahut kendi kumaşından bir kat koyarak intihap edilen şekli çizilir. Bu resim üzerinden makine ile dikilir. Sonra kumaş ve astar arasından kalın yün geçirilerek, kabartma şekil mey- dana çikar. Resimdeki elbiselerin ne gibi şekillerle süslendiği yanlarındaki modellerle gösterilmektedir. 1 — Pembe jerseyden elbise. Yaks- s1, plastronu, kemeri, kol kapak ve cepleri mercan Tengi jerseydendir. Üzerine zigzag kabartma dikiş yapıl- miştar. 2 — Lâciveit krep maroken elbise. Yakası kemeri, ve düğmeleri beyaz- dır. Bluzunda ayni zikzak kabartma- lar vardır. 3 — Mavi krep elbise, Omuzların- dan aşağıya kadar inen yaprak şek- inde kabartmalarla süslenmiştir. 4 — Kırmızı etamin elbise, Yaka- sında ayni kabartmalar yardır. $ — Yeşil krep maroken elbise, Ya- kasındaki beyaz krep maâroken beli- ne kadar inerek jile yapmaktadır. Düz birkaç sıra ve yarım papaiya şeklinde kabartmalarla süslenmiştir. 6 — Lâcivert yünlüden tayör. Kol- ları, cepleri ve eteğinin beli birkaç si- TA düz kabartma dikişle süslenmiş- tir, Bisküi Sayfiyede olanlar için ansızın gele- cek bir misafire ikram edebilmek Üze- re evde biskül gibi bir şey bulundur- mak elzemdir. Tarif edeceğimiz biskül sıcak çayla ikram edildiği gibi soğuk şerbetle de verilebilir: Hamur tahtası Üzerine elenmiş yarım kilo un koymalı, ortasını açarak içerisine bir tutem tuz, bir çorba kaşığı tereyağ 250 gram ince toz şeker, bir limonun rendelen- miş kabuğu, üç çorba kaşığı su, üç çorba kaşığı çiçek suyu koymalı, ve bunları karıştırarak hamür tutmalı, Sonra, birer birer olmak üzere dört yumurta İlâve etmeli. Her yumurta jâve edildikten sonra hamuru iyice Nakleden: (Vâ-Nü) Ralka hanımefendi, Erenköyden in- meden evvel, konukomşusuna telâşla veda ederek: — Malüm ya, oğlum Amerikaya gi- decekti. Şimdi birdenbire hareket et- mesi lâzım gelmiş. Ben de onun için iniyorum. Artık köye dönmiyeceğim! « Bu sözleri işiden Memdtha büyük bir zafer hissile, içinden kocaman bir; «— Oh!» çekmişti. O, bu acele gidişin sebebini pekâlâ biliyordu. Ne güzel intikam almıştı. Sevgilileri biribirinden ayırmış; şimdi © saf görünen sahte tavırlı kızı zehirli dili sayesinde rezil ve bednam edecek- 4. Dedikodu kulaktan kulağa yayılın- © ça kimbilir Lâmla büyük bir itina ile saklamış olduğu sirrnın fâşolduğu- nu görerek ne ıztırablar çekecekti! Ralka hanımefendi iner inmez Mem- duha hemen kapı kapı dolaşmağa baş- Madi: — Haberiniz var mı, ayol? Atıf beyi palas pandıras niçin buradan Kaçırdı- lar? — Yooel... Çabuk söyle, Allah aşkı- MAZİNİN YÜKÜ ALTINDA... Aşk ve macera romanı Tefrika No. 18 nal Ne olmuş, merak ettik. — Annesi bana gizlice söyledi: Ba- bası Ralf Refet bey onu buradaki dostundan ayırmak için acele ile Ame- rikaya yollamış, — Burada mı?.. Dostu mu varmış?.. Allah Allah... Hiç haberimiz yoktu... Kimmiş? — Siz bilmiyorsunuz ama, işin içyü- xünden benim çoktan haberim vardı. Sarışın Destine hanım, arkadaşına bâkarak: > — Aman Allah aşkına şekerim! Ça» buk söyle... Senden başka bu delikan- uyı cezbedecek güzel bir kadını civar- da göremiyorum... Tahmin de edemi» yorum. — Amma yaptın, canım... Sen yok musun ?.. Fakat küçük bey, anlaşılan, evli kadınlardan pek hâzetmiyormuş. — Aman, deme... Sakın şey olma» sın? — İşte işte... Tam o... Dudaklarının ucuna kadar gelmişken söyle... — Lâmla mi? — Ta kendisi... Bir de namuslu sile kızı olacak... Her akşam evinden kaçıp yoğurmalı. Hamuru topliyarak üzeri- ne un serpmeli, ve bir peçete örterek iki saat öylece bırakmalı, İki suat sonra merdane ile hamuru açmalı, beş altı parçaya taksim et meli. Bu parçaları el içinde yuvarlı- yarak, ince sucuk şekli vermeli. Par- mak kalınlığında ve uzunluğunda par- çalara taksim İle birbirinden uzak ol- mak şartiyle yağlanmış tepsiye diz- meli, Üzerlerine yumurta sarısı sür- meli (arzu edilirse şeker de serpilir) ve kızgın fırında koyu kırmızı olunca- ya kadar pişirmeli, Bu bisküiler tene- ke kutuda yahut cam kavanozda u- zun müddet muhafaza edilebilir. | oğlanla sürtüyordu... — Ayl.. Nereye gidiyorlarmış? — Hasib Hüsameddin paşaların muhabbet âşiyanına! — Allsh Allah... Hiç birimiz de far- kına varmadık!.. — Ne olacak?... Kız, çok bilmiş.. Kaşarlı... Fettan!.. Herhalde ilk mari- feti değildir. Böyle işlerin ustası ol- müş! — Bu gibi insanlara yüz verip de aramiza soktuğumuz kabahat! Ve işte bu şekilde, zavallı kızcağızın temiz tarafını birakmadan, bütün na- mus ve haysiyetini didik didik ediyor- Tardı. Bu dedikodu ağızdan ağıza büyüye büyüye, her anlatan bir şey ilâve ede- rek öyle bir hale gelmişti ki, neticede Lâmia dünyanın en berbad, en na- mussuz kizı haline getirildi.. Küçük yaşında uşakların elinde harab olmuş- muş!.. Amcası ise, bunağın biri!.. Ve böylelikle rezalet ayuka çıkiyor- du. Sürülen çamurun altında, kizcaği- sin temiz tarafı kalmıyordu. Lâmla, Atıf'dan aldığı mektubu, yü- güncü defa olarak tekrar okuyordu. Sevgilisinin böyle birdenbire gidişi ona müthiş bir darbe olmuştu. Deli, kanlının Amerikaya seyahat edeceğin! biliyordu, Fakat böyle ansızın, biribir. | Komposto yaparken Bu mevsim yapılan kompostolara, meyvaların olgun olmadıklarından, fazla şeker koymak icap eder. Bu kom- postolar içerisine, meyvaya daha şe- kerini ilâve etmeden su ile pişerken bir iki tutam bikarbonat dö sut alı- arsa ekşilikleri zail olur, ve az şekerle mükemmel kompostu olur, Yağlı cildler için kolay bir ilâç Yaz günleri sıcağın tesirile piril pi- MDA Moda haberleri Piaj elbiseleri ve pijamaları bu yaz ekseriyetle çizgik kumaştan yapılmaktadır. Kırmızı ile siyah, lâciveri ile pembe, mavi le rübi, mercan rengi ile beyaz çizgili ku- maşlar en fazla kullanılanlardır. X Hiç kolu olmıyan elbiseler ya- “am çok giyilecektir. X İnce kumaşlara büzgü çok yapılıyor. A Çizgili emprime elbiseler çiz- gileri ekseriyetle ufki olarak kul- lanütyor. # İnce kumaşlardan, dantel ya- hut krep d'amurdan manto bi yaz çok giyilecektir. * Plise elbiseler modadır. Önü emprime arkası düz, ya- htt önü açık arkası koyu renk ku- maştan elbiseler çok giyilecektir. 4 Mantolar kruaze giyilmiyor. Kenarlar ağız ağıza gelmeli ve kar- şük iki düğme ile Hiklenmelidir. Mayonez ve zeytinyağlı enginar Pangaltı No. 17 Selma: | — Mayenesin kesilmemesi için şu basit noktalara dikkat ediniz: Derince bir tabak içerisine taze yu- murtanin yalnız sarısını koyunuz, Üzerine bir komposto kaşığı kaynar sıcak sirke dökünüz, tuz, biber serpiniz, damla damla zeytinyağı akıtarak kaşıkla eziniz ve dalma ayni tarafa ezerek çeviriniz. Bir yumurtaya bir çay fincanı zeytinyağı ko-T nulabilir. Mayonez tam olunca bir mik- dar hardalı biraz sirke içinde ezerek ilâve ediniz, 2 — Zeytinyağlı enginar şöyle pişirilir: Enginarların Üst kalın yapraklarını ayıks ayınız. Ortasındaki yumuşak ve körpe yaprakları bırakınız. Bunların da uya. Bi bıçakla kesiniz. Saplarını soyunur ye dört parmak kadar birakınız. Bir limonu ortadan keserek ayıklanan enginarın üzerine gezdiriniz. Bir tencere suya bir çorba kaşığı un atiniz. Enginar- ları ayıkladıkça bu su İçerisine atınız, açıkta bırakmayınız. On enginar için yirıni, otuz tane arpa- cik soğanı ayıklayınız. İki tas kepçe, ya- hut bir çay fincanı zeytinyağını tenee- reye soğanlarin beraber koyunuz. Soğan- Jar sönmeli, (katiyen opembeleşmenmei- dir) O zaman tencereyi yarıya kadar su Ne doldurunuz.; içerisine bir Ilmonun su- yunu, tuz, dört parça çay şekerini ve Ikl kahve kaşığı un ilâve ediniz Arsı edilirme iki kaşık unu, pek az $u We ezerek, tencereye ilâve etmek Ka- bildir. Tencerenin kapağını kapayınız, suyun ortası açılınca enginarları İçine nl parlıyan yağlı ciltler için haftada | koyunuz. Küçük bir kapakla üzerini ka- bir yüze sürülen su ilâç çok tesirlidir: Bir limonu dörde taksim etmeli, Bir çeyreğini alıp yüzün her tarafina ma- saj yaparak gezdirmeli, Limon par- laklığı giderdiği gibi, açılmış gevşe- miş mesamatı da sıkıştırır. Bu ne acı bir hâdiseydi!., Artık bü- tün günü, perişan bir halde, evin için- de dolaşmakla geçiyordu. Delikanlı Amerikaya gider gitmez adresini bil- direceğini vandediyordu. Ah, adres bir gelse de o da cevap yazabilse... Deniz- Jer aşırı feryadlarını, üzüntüsünü ba“ ğırsa... Fakat o mektup gelinciye kadar şimdi nasıl yalnız!... Hiç bir manevi istinadgâhı yok! O gün gene odasına kapanmış, sev- gilisinin vedanamesini okuyarak rü- huna teselli arıyor; acı yaşlar dökülüyordu, Dışarıda hızlı basan bir ayak sesi... Amcası! Halbuki paşa, yemek saatine kadar gelmiyecekti... Hem hiç üst kâta çık- padıktan sonra tencerenin asıl kapağını kapayınız ve pişiriniz. Enginarlar kart olur da çabuk pişmez- m sıcak suyu azar azar İlâve etmelidir. Ateşten ineceğine yakın dereotlu kesip erine serpmeli. Bir kaş taşım kayna- dıklan sonra indirip tabaklara taksim etmelidir. ğa kalır işi deledi, Yere düşmemek için bir kol. tuğa sardı, Yeğeninin bu halini amca hicaba atfederek daha munis bir eda ile: — Böyle şeylere inandığımı sön- ma... Senin ne namuslu, ne temiz bir kız olduğunu bilirim, Fakat söylenen- Jeri öğrenmen lâzım Lâmia'nın alnından buz gibi terler dökülüyor ve içinden mütemadiyen söyleniyor: «— Her şey duyuldu... Her şeyi bili- gözlerinden acı | yorlar...» Aman Yarabbi!.. Amcası da mı duy- muştu... Bilhassa namusa kiymet ve- ren bu ihtiyar asker, kimbilir şimdi neler yapmıyacaktı? Şevket paşa dobra dobra sözüne maz; onun odasına uğramaz... Ne var | devam etti: acaba?... Lâmia hemengöz yaşlarını Mektubu sakladı. Kapı şiddetle açıldı. Aman Allahım... Amcasının yüzü he kadar değişik!.. Kaşları öfkeyle çatılmış... Dudakları titriyor... Boğuk bir sesle: — Lâmla... Seninle konuşacağım! Asi şeyler söyliyeceğim! Muhütte sley- Genç kız, amcası içeri girerken aya» dayi — Güya sen Atıf beyle İşi pişirmiş- sildi. sin... Geceleri gizlice görüşüyormuş- sun... Babası Tüccar Raif Refet bey de bunu duymuş... Sizi ayırmak maksadile oğlunu Amerikalara ka- dar yollamış. Lâmia bu sözleri işitir işitmez nefsi Üzerindeki bütün murakabesini kay- betti: Demek delikanlıyı böyle telâşla yollamalarının sebebi buymuş; Refet bey meseleyi öğrenmiş ve oğlunu kar Sen bana merhamet

Bu sayıdan diğer sayfalar: