18 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

18 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ji aat | MİŞ ile uş“ rn 1er- lar ur. ge alt aişe ceza uri eve 18 Haziran 1938 —— AKŞAMDAN AKŞAMAx Siz de böyle bir mektup AEŞAM Sahife 3 SOHBET: böyle bir ŞEHİR HABERLERİ | Sözdensöze inde 1 Hal ve vakti yerinde dört beş ah- « babımın bulunduğu bir meclistey- dim. Son zamanlarda zevcini kay- betmiş, matemzede bir bayan da son- tadan geldi; aramıza katıldı. Bir kaç nezaket cümlesini müte- — #kih, çantasından bir mektub çıkara- rak; — Korkuyorum! - dedi. İzahat vermesini bekledik. — Halimi bilirsiniz! - diye devam €tti. - Kocam öldükten sonra fevkalâ- de müzayakaya düştüm. Çocukları- mın nafakasını teminden bile âcizim. "Tabii telefonumu da bıraktım; apar (manı da değiştirdim; ber türlü fanteziden de vazgeçtim. Böyle çe kik yaşayıp dururken, dün bir mek- tub aldım: Eski adresimize yazılıyor. Telefon defterinde ufak bir yanlış hk vardı; zarfm üzerinde bu hala tın tekrarlandığını görünce adresi- mizin oradan istinsah suretile teda- rik edildiğini anladım... Kocamın da öldüğüne dair «merhum» falan diye bir işaret yoktu... Demek bizi bilen biri değil. Açtım, okudum... Asıl ga- ,Fabet burada: Hapishaneden yazılı Yor... İyi aile evlâdı, ihtiyar ve din. - ar bir zat olduğunu, kazara zinda- DA düştüğünü uzun uzadıya anlatan mektub sahibi reçelinden, peyni- rine, mendilinden : havlusuna kadar bazı siparişlerde bulunuyor... Hissi- Yata hitab edecek bir çok cümleler kullanıyor... Benim de rikkatime do- kudu. İstediklerini yollıyacağım... Fa- kat halim sizce de malüm... Gönder- Mesem: «Ya intikamcı bir adamsa, hapisten çıktıktan sonra bir şey Yaparsa...» diye korkuyorum... Bayan bu hikâyeyi anlattığı sıra da, mecliste bulunanlardan bir kaçı: —A.A.. — Ayni mektub bize de geldi! — Ben de aldım... Her ay erzak gönderiyorum... — Ben de... Daha geçenlerde hırka Ve terlik yolladım... — Ben de seccade hediye ettim... Namaz kılıyormuş... Böylelikle mesele anlaşıldı: Meğer mahkümlardan biri, bir te Hefon defteri ele geçirmiş; sahifeleri- hi teker teker çeviriyor; münasib Bördüğü adreslere, yarı dua, yarı se- ha karışık mektublar yazıyor... Bik hassa hayanlar arasında mahpuslara “mahpusların da bu gibi bigünahları- Ma, ihtiyarlarına, sofularına - karşı bir Şefkat hissi mevcud olduğu için bun- dan istifade ediyor. Küğıda bir göz attım. İmzayı tanır gibi oldum: Bir neşriyat davası se- bebile 26 gün mevkuf kaldığım sira- da o zatla tanışmıştım. Fakat ismini de, hangi hapishanede olduğunu da bildirmiyeceğim... Düşündüm ki: Ne zekâler böyle heder oluyor... Hani hir mesel vardır: Züğürd düz ovada yolun şaşırır! Zengin arabayı dağdan aşırır; Onun gibi nice akıl züğürüleri, hayatın düz yolunda şaşırıyor; nasıl S€çineceğini bilemiyor... Halbuki bu Zati şerif, hapishanelerin yüksek du- Yarları ardından geçinmek usulünü müş... Hani kayalar üzerinde bile te Mebbüt eden, ağaçlar olur; hayatiyeti © derecededir ki nerede ve nasl olsa Yaşar; bu da onlar gibi... Telefon © adreslerine (gönderilen Yüzde on Garsonlar tay- yare cemiyetine müracaat ettiler Lokanta, birahane vesaire gibi yerlerde garsonların müşteriden al- dıkları yüzde on bahşişlerin lokanta sahipleri tarafından alındığından garsonlar ötedenberi şikâyet etmek» tedirler, Garsonlar cemiyeti, Tayyare cemi- yetine müracaat etmiş, kendilerine ald bu yüzde on bahşişlerden bir kıs- mını Tayyare cemiyetine terketmek suretile mütebaki kısmından istifade etmelerine cemiyetin delâlet etmesini rica etmiştir. Tayyare cemiyeti, garsonların bu mürâcaatını Halk partisine bildir miştir. Diğer taraftan garsonlar ay- nı mealde, iş mıntaka âmirliğinede müracaat etmişlerdir. Meçhul carih Sokakta giderken tanımadığı bir adam yaralamış Evvelki gece Beyoğlunda garip bir yaralama vakası olmuştur. Tarlabaşın» da oturan Süleyman Aynalıçeşme cad- desinden geçerken, birdenbire arkasın- dan bir adam peyda olmuş ve bu adam, ani surette bıçağını çekerek Süleymani omuzundan vurmuştur. Süleyman, yaralanıp olduğu yerde kaldığı sırada meçhul carih, tekrar tersyüzü geri dönmüş ve koşa koşa kaybolmuştur. İşe el koyan polis Süleymanı tedayi altına aldırmakla beraber, kendisini vuranın kim olduğunu sormuş, Süley- man, bu adamı ancak bir daha görür- se tanıyabileceğini, yoksa evvelce ta- mudığı bir adam olmdığını söylemiş- tir. Şimdi zabıta; bu meçhul adamın hü- viyetini aydınlatmağa çalışmaktadır. Varşova sefirimiz dün geldi Varşova sefirimiz B. Ferid dünkü ekspresle mezunen şehrimize gelmiş | tir. Kocaeli valisi mezunen geldi Kocaeli valisi B, Hâmid Oskay mo- | zunen şehrimize gelmiştir. Tramvay Kü tonal kazaları Büyükadada oturan 75 yaşlarında B. | Refail, dün İstiklâl caddesinden geçer- ken vatman Arifin idaresindeki tram- vayın sadmesine uğrıyarak yaralan- mıştır. Fındıklıda oturan dokuz yaşlarında Mustafa isminde bir çocuk Tophanede caddenin bir tarafından diğer tarafı- na geçmekte iken şoför Hayreddinin idaresindeki otomobil çarpmış, başın- dan yaralanmıştır. Şehremininde Yenibahçede bahçı- van İlyas, Aksaraydan geçerken Ah- med İsminde birinin idaresindeki yük arabasının sadmesile muhtelif yerle- rinden yaralanmıştır, parak heder oldukları için teessüf Mektubları takdir ettiğim için değil, | karışık bir hayretle bu satırları yazı- , fakat böyle insanlârın (sira, | yorum! i besi olan bu binanın Haklı şikâyetler Kumkapı bu kadar metrük bırakılamaz! Kumkapıda oturan bay A. N. Gü- ner, gazelemize yazdığı uzun bir mek- tubda semtinin metrikluğundan ve şehir plânını beklemeksizin ban ufuk tefek .tashihat yapılması yâru- retinden bahsediyor. Meself, Acem- dağı denen mevkide balıkçı kulübele- rinin bütün bir muhite nefes aldır mıyacak şekilde sıralandıklarını, hal- buki bunların buradan kaldırılarak halka bir sahil temin edilmesinin pek kolay olduğunu anlatıyor. Bilhassa israr etsiği nokta şudur: Sahilde müleaddid o mecralardan açık bir şekilde ve koku negrederek akan liğımların ıslahı lâzımdır. Odun iskelesinin sağındaki kahve- nin altında bir lâğım 3 <4 metresi tamamile açık olarak denize akıyor. Öyle ki, koku sebebile buradan geç- mek imkânsızdır. Bahusus bu mec- Yanın yakınında bir çok evler bulun- maktadır. Lâğum künkleri 5 - 6 metre denize uzatılırsa açıkta İntişar eden koku deniz suyundan kurtulup dışarı çık- maz. Bunun için büyük bir masrafa da ihtiyaç yoktur. Güzel Marmaraya güzel bir çerçe- ve teşkil eden imeskün topraklarımız üzerinde Kumkapı kadar metrik bis yerimiz yoktur. Halbuki burası hem semttir. Azıcık himmeti Patrikhaneden üç incil çalındı Bunlardan birinin büyük bir kıymeti varmış Rum patrikhanesinden üç incil ki- tabı çalınmıştır. Çalınan üç incilden birinin büyük bir kıymeti vardır. Partikhane Sinod meslisi son içtima zabıta ve Adliyeye müracaate karar verilmiştir. İncillerin çalındığı elbise ve eşya deposunda yapılan tedkikler netice- sinde demir kapıdaki kilitlerin kırıl. mamış olduğu görülmüştür. Vaktile muhtelit meclisin bir şu- iki anahtarı yardır. Anahtarlardan biri Patrikte, öteki de Başdiyakostadır. Ambardan ruhani bir elbise almak veyahut Tes mi ecnebilerin ziyareti için kapıyı aç» mak icab ettiği zaman Patrik, yanın- daki anahtarı, itimad ettiği bir ada» ma verir, o da Başdiyakosla veyahut muainile birlikte açar, Hırsızlığın ne zaman yapıldığı he- nüz tesbit edilmemiştir. Çalınan kiy- metli incil, 242 parşümen kâğıdı üze- rine yazılmış olup, sahifeleri üzerin- de rakam yoktur. Dört muhtelif in cilin metinlerini havi olup, 12 nel asırda yazılmıştır, Bunun kıymeti, Bizans sanatile yapılmış olan muh- telif tezyinat ve tasvirlerinde ve muh- telif yenklerindedir. Ankara inşaat usta mektebine meccani talebe alınacak Ankara, inşaat usta meklebine meccani talebe alınacaktır. Maarif ... Nitekim herkesin çalgıcılık ede- memesi için alınan karar bunun bir Kömür depoları Liman idaresile Belediye arasında ihtilâf çıktı İstanbul man ıslahatını deruhde eden İngiliz grupu İstanbul kömür depoları için bir proje hazırlamıştır. Liman işletme idaresi, kömür depo- larmın şimdiki liman idaresine yakın bir yerde inşasını istemektedir. Fas kat Belediye fen heyeti, B. Prost'un nâzım plânına göre müstakbel liman Yenikapıda yapılacağı için kömür depolarının da, Yenikapıda yapılması fikrini ileri sürmüştür. Belediye, şimdiki limanın muvak- kat olduğunu da köz önüne alarak kömür depoları gibi esaslı tesisatın muvakkat bir sahada yapılmasını lüzumsuz görmektedir. Her iki dal- renin noktai nazarı hükümet tara- fından tedkik edilecektir. Hırsız taklidi yapmış. Mahkeme iki buçuk ay hapsine karar verdi yirmi liraya satmış ve ertesi gün zar bıta kendisini yakalamıştır. Mustafa Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesinde yapılan muhake- mesinde suçunu tevile kalkışarak: — Ben gazeleciliğe meraklıyım, Ye- ni şekilde bir reportaj serisi hazırlıyor» dum, Yazacağım şeyler arasında bir de hırsızdan bahsedeceğim için maki- neyi çaldım. Bu suretle hırsız taklidi. yaptım. demiştir. Dün muhakeme bitirilmiş, hırsız Mustafanın iki buçuk ay hapsine ve çalınmış malı satın alan Halidin de sekiz lira para cezası ödemesine ka- Tar verilmiştir. ç Bir çocuk bir demir gülle ile oynarken ayağından yara- lanarak öldü Evvelki gün Üsküdarda üç küçük çocuğun oyunu bunlardan birinin ölümile neticelenmiştir: Kemalin or yaşında oğlu Ziya ile, marangoz Kemelin on bir yaşında kızı. Leman ve aynı semile Abdur- Tahmanın iki yaşmda oğlu Mazlum mahallelerinde bir arsada oyun oy- namağa koyulmuşlardır. Bir aralık çocuklar otlar arasında bir demir gülle bulmuşlar ve bunu yuvarlıyarak eğlenmeğe başlamışlar- dır, Fakat bu sırada demir gülle Zi- yanın ayağına isabet etmiş, ayağı inciyen çocuk topallıya topalıya evine gelmiştir. Evde aile efradı, Se cak pansuman vesaire yaparak izti- rabı dindirebileceklerini zannetmiş- ler, fakat ayağın gittikçe şiştiğini ve çocuğun evcaa tahammül edemiye- cek bir dereceye geldiğini göferek, bir otomobille Haydarpaşa Nümune hastanesine götürüp yatırmışlardır. Ziyanın ebeveyini dün çocuklarını ziyarete gittikleri sırada ölümü ha berini almışlardır. Hastane idaresi zabıtayı haberdar etmiş, Leman ve m aa KE SA > HUDUD — «Bu mevzuğlar da şiire girer mi?... Bu kelimeler de şiire girer mi?» diye soruyorsunuz. Hayır, hiç bir mevzuğ, hiç bir kelime şiire gir- mez, şiir her mevzuğu, kelimeyi, her yeri istilâ eder. Siz şiiri, yatağında sükün ve aza- metle akan bir nehir gibi görüyorsu- nuz; yanına gittiğiniz zaman seyre- debileceksiniz. Fakat oradan çekilme niz de kabildir. Şehrin ortasında ak- tığını biliyorsunuz ya! yeter. Nehirdir, nehir olduğu için de arasıra kabar. masına ses çıkarılmaz; hatta güzel de KÜ gmnaşizi GİRMAŞN ertürlnüdsnii ZA

Bu sayıdan diğer sayfalar: