6 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

6 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iki maç oldu Jlk maçı Samsunlular 3 - 0, ikinci maçı da Kayserililer 3 - 7 kazandılar Yukarıda, Kayseri Demirspor ve Sams un İdmanyurdu takımları bir arada Aşağıda: Kayseri Demirspor kalesine bir akm Samsun (Akşam) — İdman yurdu We iki maç yapmak üzere şehrimize gtlen Kayseri birincisi Kayseri De- mirspor klübü pazar günü ilk maçi- nı Fener spor alanında kalabalık bir geyirci önünde yaptı. Sahaya sürekli alkışlar arasında evvelâ Kayserililer, sonra da İdman yurdlular çıktı. Mu- tad merasim yapıldıktan, bayraklar taali edildikten sonra resimler alın- dı. Takımlar; İdman yurdu: Nuri - Enver, Şükrü- , Salah, Galib - Cemal, Rıd- Yan, Cihad, Mehmed Ali, Celâl, Kayseri Demirspor: Ömer - Muam- mer, Receb - Talha, Seyfi, Bülenâ - Bahri, Arif, Necmi, Sabri Cemil, Ali- den leşekkül etmişli. Oyuna Kayiserililerin bir hücumu ile başlandı. İlk dakikalar her iki ta- rafın karşılıklı akın ve kurtarışlarile mütevazin bir şekilde geçti, Kayseri- Mlerin henüz sahaya alışamadıkları da görünüyordu. Bundan istifade eden Yurdlular 6 ıncı dakikada soliçleri Mehmod Alinin ayağile ilk göllerini yaptılar, Bu golden sonra Kayserili- ler daha düzgün oynamağa başladı- lar. Yurdlular muntazam ve seri pâS- larla mütemadiyen akınlar yapıyor. Fakat iyi oynamağa başlıyan Kay- seri müdafaası ve bilhassa santrhaf- ları Seyfi bütün bu akınları kırıyor. 20 inci dakikadan sonra Yurdlular tamamen hâkim oynamağa başladı- lar. 25 inci dakikada İdman yurdu #olaçığı Celâl merkez muhacimleri Cihaddan aldığı topu güzel bir şütle kaleye attı, top koleciye çarparak ge- ri geldi. Sağaçık Cemal koşarak ye- tişti ve topu ağlara taktı. Oyun daha ziyade İdman yurdu- nun hâkimiyeti altında ve Kayseri nısıf sahasında cereyan etmeğe baş- ladı. Kayserililer ara sıra tehlikeli akınlar yapıyorlarsa da birtürlü gol çıkaramıyorlar. Yurdlular 35 inci da- kikada penaltıdan 3 üncü gollerini de yapıyorlar, Kırkıncı dakikada Yurd aleyhine penaltı cezası veriyorlar, fa- kat Kaysertiler bunu atamıyorlar. İkinci devrede Kayserliler daha düzgün ve iyi oynamağa başladılar. Fakat forlarının şüt atamaması yü- günden gol çıkaramadılar, Bu devre- de İdman yurdu gevşek oynadı ve bu yüzden de gol adedini çoğaltamadı. Bu suretle oyun 3 - 0 Yurdluların galibiyetile neticelendi. İkinci maç 30 ağustos Zafer bayramında yapi- lan ikinci maçta saha pazar günün- den daha kalabalıktı. Seyirciler ara- sında vali, belediye retsi ve bir çok güzide zevat hazır bulunuyorlardı. Takımlar alkışlar arasında saat 16,30 da sahaya çıktılar. İdman yur- du bugün takımında büyük değişik- lik yapmış, santrforları Cihad soliç Mehmed Ali, bek Şükrü sağaçık Ce- mal ve kalecileri Nurinin yerlerine ikinci takım oyuncularından alarak pâzar gününe nazaran çok zayıf bir takım çıkarmıştı. Kayserliler bugün takımlarını şu şekilde yapmışlardı. Ömer - Receb, Talha - Bülend, Muammer, İsmail - Sabri Cemil, Seyfi, Necmi, Sabri, Bahri. İdman yurdu: Nihad - Enver, Edib - Galib, Salah, Şevket - Celâl, “Rıdvan, Hüseyin, Mehmed, Hasan. Oyuna Kayserililerin vuruşile baş- Yandı. İlk dakikalar İdman Yurdu- nun hâkimiyeti altında geçti. 7 inci dakikada sağaçık Hasan takımına güzel bir şütle İlk golü kazandırdı. Bundan sonra oyun bir müddet mü- tevazin ve yirminci dakikadan son- rTa da İamamile Kayserililerin hâki-, miyeti altında ogeçmeğe başladı. 30 uncu dakikada Demirsporlular Sağiçleri Seyfinin ayağile jik golleri- ni yaptılar. Pazar gününe nisbetle çok zayıf bir takımla sahaya çık- mış olmalarına rağmen Yurdlular enerjik bir oyun gösteriyorlar. Bil- hassa küçük kalecileri Nihad ve sağ- açıkları Hasan çok mükemmel oy- riyorlar, İkinci devre başladığı zaman İd- man yurdunun daha, gayretli oyna- dığı ve mütemadiyen Küyseri kale- sine akınlar yaplığı görülüyordu. Fakat Demirsporluların OoOkuyvelli müdahalesi karşısında bu akınlar Kırılıyordu. 10 uncu dakikada gürel bir akın- Ja İdman yurdu kalesine inen Kay- serililer gene Seyfinin ayağile fkinci gollerini yapıyorlar. Oyun müteva- zin bir şekilde cereyan ediyor. 22 in- ci dakikada Kayseri sanirforu Necmi tutulmaz bir şütle üçüncü golü attı ve oyun bu suretle 3-1 Kayseri De- mirsporun galibiyetile sona erdi. Galatasaraylıları davet Galatasaray spor klübü genel sekreter- Miğinden: Yüksek mürakabe heyeti eylül içtima: 17/9/9988 cumartesi yünü saat 15 de klüb merkezinde akdedileceğinden, sayın Azan mezkür gün ve saatte klüb Mokalinde bulunmaları rica olunur, MISLSIR |€ Samsunda heyecanlı Finlandiyalı güreşçiler Ankaradan ayrıldılar Yarın ve obürgün İzmirde iki maç yapacaklar Ankara 5 (Telefonla) —'Türk spor kurumu tarafından Finlandiyalı gü- reşçiler şerefine bugün Belvü palasta bir öğle ziyafeti verildi. Ziyafette Türk spor kurumu erkânı ve mili takım güreşçileri, Ankara sporcuları bulun- dular. Spor kurumu başkam Aydın me busu B, Adnan ile Finlandiya kafile reisi B, Lenyo arasında samimi hita- beler testi edildi. B. Lenyonun fince irad ettiği nutuk antrenör Beline ta- rafından tercüme edildi. OB. Lenyo nutkunda güreşçilerimizin o meziyet- lerinden sitayişle bahsederek, Türk ve Fin kavimleri arasında wk ve kar- deşlik bağlarını tebarüz ettirdi, Misa- fir güreşçiler çarşamba ve perşembe günleri İzmirde fuar tiyatrosunda takviye edilmiş İzmir takımı ile fki maç yapmak üzere bu akşamki muh- telit trenle İzmire hareket ettiler ve istasyonda Ankara sporcuları tara- fından hararetle uğurlandılar. Finlandiyalı güreşçiler Ankarada çok iyi bir sempati bırakarak ayrıl muşlardır. T. 5. K, İstanbul Bölgesi Güreş ajanlı- ğından: 1 — Bülge güreş birinelliği müsabaka- larına 12/9/1928 pazartesi günü başlana- caktır. ? — Mümbukalar Süleymaniye klübü salonunda yapılacaktır. 3 — Siklellerde' bir kilo tolerans verii- miştir. 4 — Müsabakalara santi sekizde başla- nacak, Larlı sant 5-6 arasında yapılacak- tar, $ — Müsabakalara her klüpten her sık- Jette fki güreşçi kabul olunacaktır. © — Müsabakalara milli takıma dahil Hüseyin, Kenan Olcay, Yaşar Arkan, Yuruf Yener, Salm Arıkan, Adnan, Mus- tafa Çakmak, Mehmed Çoban girmiye- ceklerdir. Batan mavnanın dördüncü tayfası kurtuldu Bundan dört gün evvel, Harem açık- larında bir kaza olmuş, bir romokör ar. kasına takılı çöp mavnalarından biri, demirli bir kum kayığına çarparak bat. masına sebep olmuştu. Hâdise, gece yarısına doğru vukua | geldiğinden, mavna mürettebatı kâmi- Jen denize dökülmüşler, bunlardan üç | tanesi, romorkör tarafından kurtarıl. mıştır. Diğer dördüncü tayfanın ilk za. ınanlarda boğulduğu tahmin edilmiş- se de bunun yüze yüze kurtulduğu an- Jaşılmış, bu suretle zarar yalnız mad- di olarak kalmıştır. Çobanı balta ile öldüren Hüseyinin muhakemesi Çatalcanın Çiflik köyünde orman içinde Murad ağında bir çobanı bal | ta ile parçalayıp öldürmekten maz- nun Hüseyinin muhakemesine dün Ağırceza mahkemesinde bakılmış ve maznunun oğlu 16 yaşında Hasan müdafaa şahidi olarak dinlenmiştir. Hasan mahkemede şunları söylemiş- tir; — Vaka günü babamla beraber tarlaya gittik, öğleye kadar çalıştık- tan sonra eye dönüp beraber yemek yedik. Bundan sonra da babam balık tutmak üzere köyün ötesindeki dere- ye gitti. O gün babam balta ile or- mana gitmedi. Diğer şahitlerin celbi için muha- keme başka güne bırakılmıştır. Beygirlerin savurduğu çifte- lerle iki çocuk yaralandı Büyükderede oturan on üç yaşla» rında Tahsin isminde bir çocuk araba ile karpuz satmakta iken bir aralık beygire bir kamçı vurmuş, bundan huylanan beygir de Tahsinin yüzüne bir tekme vurarak yaralanmasına 56 beb olmuştur. Karagümrükte Sultan mahallesin. de oturan dört yaşlarında Fikri ismin- de bir çocuk arsada oynamakta iken; İbrahim isminde birine aid SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur iler NİZ meme zel Yıldız sarayında elde edilen 20,000 parça atik eskükât müzeye nakil ve teslim edildi deri loş ve basık tavanlı hususi dairesi içi tıklım, tıklım kâğıd destelerile dolu bulunmuştu. Burada Abdülhamidin üstünde istirahat et- Bu (dairei hususiye) ye mülasık iki katlı bir dairede hiç eşya bulun- mamıştı. Abdülhamidin harimi bulu- nan kadınlar hal'i müteakıb burada kendilerine aid eşyayı almışlardı. Ab- dülhamidin yazı odasında, güzel ve müteferrik eşya bulunmuştur. Elbi- se odasında ise eski gömleklerine, hattâ sakal boyalarına kadar her şey yerliyerinde kalmıştı. Hırkalar, üniformalar, paltolar... Bunlar kâmilen hazinel hassaya ve- rildi; ama neye yarayacaklardı. Sul- tan Reşad hepsini Harbiye nezaretine gönderdi. Abdülhamidin başlıca zevklerinden biri marangozluk olduğu malümdur. Yanındaki ustalarla birlikte vürude getirdiği eşya arasında gül ağacile ka- rışık ve türlü, türlü çekmeler, gözlerle musanna dört yazıhane dahi yapmış- tı ki hakikaten mahirane ve sanatkâ- Tane idi. Bunlardan biri Sultan Reşa- da verilmişti. Fakat Sultan Reşad hal'edilmiş kar- deşinden bir yadigâr saklamağı meş- um saymış olacak, ki bunu mabeyin başkâtibi Halid Ziya beye vermişti; Halid Ziyn bey de üç sene sonra mâ- beyinde başkitabet dairesine naki ile orada bırakmıştı. Yıldızda bulunan levhalar, resim kolleksiyonu Venedikte teşhir olun- du. Bu resimlerin çoğu elçiler tarafın. dan Abdülhamide hediye edilmişti. Abdülhamidin bir de zengin bakır grav& kolleksiyonu zuhur etmiştir. Gene Yıldızda elde edilen 20000 parça atik meskükât müzeye nakil ve teslim olundu. Abdülhamid Holanda- dan, Almanyadan getirttiği renk, renk çeşid, çeşid küçük kuşlar, irili, ufaklı köpekler, genç yaşındanberi öptilâ göslerdiği pek çok cins güvercinler- den bir hayvanat bahçesi yapmış gibi idi. Hele güvercinlerin Yıldız parkını Beyamd camisi avlusu haline getirdik- Jeri görülmüştü. Yıldızda teşkil olunan komisyon sa- raydaki hayvanlarm idaresi büyük masarifi istilzam edeceğini düşünerek bunları müzayede ile satmağı karar verdi, Salon köpekleri, Ankara kedileri, Kanaryeler, nadir bulunur kuşlar iki- şer, üçer altına satıldı. Yalnız biri Hamidiye marşını taganni eden, diğe- Tİ (padişahım çok yaşa!) diye bağıran iki papağan müzayedede kırk altına çıktı. Her biri ellişer altına yaptırıla- mıyan kuş kafesleri ancak onar lira tuttu. Sarayda bulunan mücevheratın bir kısın Avrupaya gönderilerek sat- tırıldı. Bunların tutarı olan üç yüz küsur bin Jira Donanma cemiyetine verildi, Noye Fraye Prese gazetesinden nak- len Tanin gazetesinde görüldüğüne nazaran: Abdülhamide ald levhalar ile zengin bir kolleksiyon Viyanada geniş bir binada teşhir edilmişti. Bu sergide meşhur Holanda ressam- Jarının eserleri yanında bir çok Viya» na üstadlarının eserleri bulunuyordu. Makartın on İki kurşun kalem resmi, Munkaczynin de bir o kadar etüdleri, gene MunKaczyinin 'Türk halılarile örtülmüş bir sedir üstünde genç bir kadını musavver zarif bir levhası, bir ihtiyar kadın başı, Rusya imparator. çesi ikinci Katerinanın tabii büyük- Jükte bir resmi, on beşinci asırdan bir tasvir, Van Dyekin bir rahibe başını musavver levhasının gayet mükemmel bir kopyesi, eski asker portreleri göze çarpıyordu. Bu tablolar arasında men- şel Viyana olan bir çok resimler de yardı. Bunların elçiler tarafından mahlü sultan namına satın alınmış olduğu zannolunur. Vald Müllerin 1832 tarihli hemen tabii denilebilâcek büyüklükte bir kadın başını musav- ver levhasında eski sahibinin ismi okunuyordu. Bakır grav& kolleksiyonu da fevka- Jâde zengindir. Bu Kolleksiyon için ne büyük para sarfedildiği bazı parçala» rın üstündeki fiat puslalarından anla» şılıyordu. Tabii büyüklükte eski Viya- Abdülhamidin üçüncü musahibi Nadir ağa nalı bir kadın başı için 2500, diğer bazılarında 115, 100, 75 lira fiat görü- müyordu.) Abdülhamidin eski silâhlardan mü- rekkeb bir müze vücude getirdikten sonra bunu nasıl kapattığını evvelce yazmıştık. Silâhhane Harbiye ve Yıl- dızda vücude getirdiği kütüphane Maarif nezaretleri emrine verildi. Yıldızda bir de çini fabrikası ihdas olunmuştu. Bunun mamulâtile Yildiz sarayının tabak ihtiyacı defolunduğu gibi bunlardan diğer saraylara da tev- ziat icra olunurdu. Abdülhamidin merakı yalnız bun- lara münhasır kalmamıştı. Yıldızın gölünde ayakla işletilir bir kayık bu- Tunmuştur ki bununla haremi hüma- yun kadınları gölde gezintiler yapar- Jardı. Abdülhamid ikide, birde bendeğâ. nından birini Topkapıya gönderir, hâ- zinel hümayundan vazo, tabak, kâte, şal, kılıç, saat gibi nefis sanat eserleri- ni Yıldıza celbederdi. Bu suretle hazi- neden çıkarılıp Yıldızda müzeye ya- hud oraya, buraya bırakılan bu tarihi yadigârların birer suretle başka ellere geçmesine meydan vermemek, geçerse bir gün istirdad edilebilmek mülâha- gasile hazine muhafızlarından bir kaçı gizlice bir defter tutmuşlar, bu eşya- nın evsafını bu deftere mufassalan yazmışlardı. Sultan Reşadın cülüsu üzerine sırf sadakat ve hamiyet eseri olarak tertib olunup saklanılmış olan bu defter meydana çıkarıldı, Hazine hümayundan bu işe vâkıf zevat celb ile müzede çalışan heyete 1ihak edildi. Bu suretle Abdülhamid tarafından hazinei hümüyundan çıkartılan ve hünkârın şahsi malı olmayıp gene 1 zineye iadesi icab eden eşyanın pek çoğu bu defter sayesinde tesbit edile- bildi. Tanzim edilen defteri mucibince mücevherler iki çanta içine konuldu. Bu mücevherlerden maada olarak murassa kılıçlar, Markovid saatler, vazolar ve sair eşyanın dört yüz kadar parçaya baliğ olduğu görüldü. Bunla- rın cömlesi hazineye gönderildi; nü- maraları konularak yerlerine yerleş. tirildi. Yıldız sarayında bulunan cevâ- hir ve nukudun meydana ihracı ve nakli esnasında sutistimaller, gasb ve sirkatler vak! olduğu kuvvetle rivayet edildi. 'Bu yolda dedikodular çoğalınca hü- kümet resmen tahkikat ve tedkikat yapmağa kendisini mecbur görmüş, fakat Abdülâzizin hal'inde olduğu gibi bu defa da cürüm sabit olamıyarak mesele kapanmıştır. Abdülhamidin hal'ine kendi ailesi efradından, istibdad taraftarlarından başka müteessir ve müteessif olan gö- rülmedi. Yalnız pek uzaktan bir esef ve tenkid sadası duyuldu. 'Hindistanda Lahurda çıkan (Ceri. dei vatan) bu teessürle uzun bir mâ- kale yazdı. Buna da Mısırda çıkan (Elmenar) gâzetesi lâyıklı bir cevap verdi, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: