10 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

10 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Eylül 1938 AKŞAMDAN AKŞAMA Şort salgını av katolikçe fetvalar çıkarıyor- — Falanca dansları oynamayımız! Fakat dansların hepsi yapıldı. Sofu büyük babalarımız, büyük an- niz kati hükümlerini vermişler — Sizi evlâdlıktan tardederiz ha... bıyıklarınızın ucunu kesmiye- Seksiniz... Kızım, seninde eteklerin «,- belkemiğinin en alt halkalarını ; ancak modanın yeni işaretleri tekrar makul hadlere avdet titi, Şimdi de Avrupada şort davası var, Aleyhte, lehte hükümler çıkıyor. Belediyeler nizam koyuyor: «— Ancak plâj yerlerinde giyilebi- » Eğlence sahillerinin şu hududun- dan ötede kullanılması yasaktar!s. Papazlar kiliselerde vaızlarda bülu- Muyor; — Din ahlâkına mugayirdir... Böy- 1 ise olmaz... Zinhar, ey huristiyan- ir... Fakat aldıran kim?.. Değil en sporcu kesiminde olanlar; Tâpacı madamlarla, vücudleri baştan başa kıl fundalığile kaplı may- | Münâsa mösyöler bile, bu sene bele- diyelerin tayin ettiği hududları, bir #ümrük kaçakçısı gözü kızmışlığı ile #eçiyorlarmış. — Ne oluyor bu şehirli kaçıklara?.. ki ömürleri çalışmamakla ge- $er, - nitekim görüyoruz işte, biz ha- Mİ harıl hasadia meşgulken, kamp İni lar, püfür püfür oturuyor. bu ç, DİZ güneş altında ter dökerken ! derece örtünüyoruz da niçin onlar tteyken açılıp dökülmek mec ,Mariyetinde imişler sanki?.. Züppe- Sam doğrusu fettanlık!.. ” düşünceli Parisliler Altından gülüyor; Koi — Köylülerin arzusile kendimize Yekil ve şemail verecek değiliz! Bu de- müskit derecede haklı bulu- — «Muvazeneyi yalnız zihinle vü- *Wd arasında aramamalı! Muhitle kendi aramızda dn aramalı... VE maddi ahengini bozmamağı şiar *dinmeliyiz! İnsan kırda olsun, köyde şehirde olsun, diğerlerinin iti- a hattâ batılca olan itiyad- tırmalamamakla nezaket gös- “ermelidir.» Ve bunun için de, kat kat lâhna gi Hayat ucuzluğu Belediye iktisad müdürlüğünün rolü mühim olacak Pazarlıksız satış kanununun tatbiki» ne başlandıktan sonra belediye ikti- sad müdürlüğüne mühim vazife- ler tahmil edilecektir. Hayat ucuzlu- ğunu temin maksadile alınacak ted- birlerde de iktisad müdürlüğünün rolü çok mühim olacaktır. Belediye iktisad müdürlüğü teşki- latının o takviyesi (kararlaştırılmış. tır. İktisad müdürlüğü mürakıpları 30 kişiyi bulacak, ayrıca ikinci bir müdür muavini tayin edilecektir, İk- tisad müdürlüğü mürakıplari vilâ yet dahilindeki 10 kazaya tevzi edile- cektir. Mürakıplar her tarafı siki bir kontrol altında bulunduracaklardır. Zorlu vatman Attığı taşla bir çocuğu başından yaraladı Dün, Yedikuleden Sirkeciye hare- ket eden bir tramvayın vatmanı Mus- tafa, istasyondan itibareri birçok ç0- cukların arabasına (takıldığını gör- müş ve bunlara İnmelerini ihtar et- mişse de dinlettirememiştir. Tram- vay bu şekilde İmrahor istasyonuna kadar gelmiş, burada vatman Mus- tafa arabadan inerek çocukları ko- valamağa başlamıştır. Çocuklar kaçmaktalar iken, Mus- tafa hırsını yenememiş ve eline geçirdiği bir taşı fırlatıp atmıştır. Bu taş çocuklardan on iki yaşındaki Re- cebe isabet etmiş ve başından yarâ- Jamıştır, İşe el koyan polis Recebi tedavi al tına aldırmış, hurshı vatman da yar kalanarak hakkında Iizım gelen tah- kikat evrakı tanzim edilmiştir. ERER EEE bi üstüste giyinerek buram buram ter- lemeli, değil mi?.. Mersi.... Ben, doğrusu bu fikirlere taraftar malasım demiyorum. Fakat, batılca değil de hayli ebtal ve abtal itikadla- ra, âdetlere uyarak, kaya gibi kızgın binalar ortasında ve asfalt yollar üze- rinde, öğle güneşi altında tavada ba» lık gibi kavrulduktan ve koyu renk yünlü ceketlere sarılıp demlendikten sonra ancak akşam serinliğinde say- fiyeye dönünce soyunup dökünme müsaddesi!,. Muhafazakârların ver- ,. Bu da olamaz... Bu da, en müfrit nazariyelerden bile sakimdir... Şu iki şıkkin bir ortası yok mu?... Şort salgını taammüm ediyor işte... Fransa derken, eli kulağındadır, bu- ralara kadar neredeyse gelir elbet... «Bu ne rezalet! Bu kadarı da olur mu imiş?» derken arasını buluruz... Asıl muvazeneye o zaman kavuşacağız! (VA - Nü) AKŞAM ŞEHİR HABERLERİ Karilerimizin fikri Ecnebilerin ikamet tez- keresi alması daha kolay bir şekilde olmalı Ben bir Misırlı ile evlenmiş bir Türk kadınıyım. Türkiyeyi her Türk gibi ber şeyden üstün tatar, daha da âlâ olmasını İsterim. Bundan tabii bir his te tasavvur edemem. Geçen gün akşam gazetesinde in- tişar eden bir yazıda, ikamet tezke- resi yüzünden ecnebilerin müşkülât çektiği yazılıyordu. Bunu pek haklı bir şikâyet telâkki ettim. Düzeltilme- si behemehai lâzımdır. Meselâ ko- cam, bir aylık tatilini İstanbulda ge- çirmek üzere gelmiştir. Tam yedi gününü ikamet tezkeresi almak Üze- re geçirdi. Hâlâ da muamele bilme- di. Bursaya da bir seyahat yapacak- tık, gününü bu yüzden tehire mec- bur olduk. Çok seyahat eden bir kadın oldu- gum için şu şeklin en muvafık ol- duğunu sanıyorum: Mademki pasa- port vizesi kâfi gelmiyor, muhakkak ikamet tezkeresi lâzım; öyleyse, Tür- kiye hududuna giren ecnebilere bir matbu küğd vermeli, Bunlarda icab eden bütün süaller yazılı bulunmalı, Ecnebi bunu doldurur, yahut dol- durtur, imzalar, kaç resim isteniyor- sa, oturacağı semtin karakoluna bi- rakır, hattâ yollar. İcab eden tahki- kat varsa ayrica yapılır. "Türkiyenin seyyah osibi rekabetin- de muvaffak olmas için mutlaka DU gibi kolaylıkları göstermesi, daha başkalarını da mütemadiyen düşü- nüp icad etmesi lüzmdir. Şimdiki şeklin matlüba muvafık olmadığını kabul etmekle işe başlamalıyız. F.E Vagon tutuşmaları Dokuzuncu işletme müdürlü- ğü tedbirler alıyor Bu yaz üçüncü dafa olarak Sirkeci banliyösü trenlerinin ovagonlarında yangın zukuru yeniden bazı tedbir- ler alınmasını icabettirmiştir. İ Dokuzuncu İşletme (müdürlüğü tren güzergâhındaki evlerden sigara atılmamasırın bekçiler vasıtasile o ci- vardaki evlere bildirilmesi husuşun- da teşebbüsata girişmiştir. Yapılan tedkikler, vagon tutuşma» sı vakalarının tren güzergâhındaki evlerden atılan söndürülmemiş siga- ralardan çıktığımı göstermektedir. Lokomotiflerden sıçrayan kw cımların da vagonları tutuşturabile- ceği gözönünde tutularak tedbirler alınmaktadır. Vali ve Belediye reisi Bir haftadan beri Ankarada bulu- nan vali ve belediye reisi B, Muhid- din Üstündağın dün sabah şehrimi- 28 Üöndüğünü yazmıştık. B. Muhid- din Üstündağ İstanbulu yakından a- lâkadar eden muhtelif işler üzerinde Ankarada temaslar yapmıştır. Vali dün İstanbul (belediyesinde meşgul olmuş, tasdikten gelmiş olan yeni: belediye bütçesi etrafında hesap İşleri müdürü B, Kemalden izahat al- mış ve yeni intihap hazırlıklarını ted- kik etmiştir. Bir kadının iddiası Samatyada oturan bayan Makbu- le; polise müracaat ederek Rifat is- minde biri tarafından evinin taşlan- dığını iddia etmiştir. Polis Rifatı ya- kalıyarak hakkında takibata başla- mıştır, — Belediyenin şu cenaze işini eline si çök yerinde bir iş bay Amca... ... Zira şehrin ikametgâh şekli asrileştikçe... - Şehirde temizlik Belddiye alümin- yomdan çöp arabası yaptırıyor İstanbul belediyesi temizlik vasıta- larını asrileştirmeğe karar vermiş ve tatbikine geçmiştir. Belediyenin te- mizlik işleri atelyesinde alüminyom- dan çöp arabaları yapılmağa baş lanmıştır. İlk araba yapıldıktan son- ra tecrübe edilecek, muvafık netice elde olunursa arabalar şehrin ihtiya» cı nisbetinde çoğaltılacaktır, O zaman şimdiki tahta ve iğrenç çöp arabaları kaldırılacaktır. Yeni arabaların en mühim faydaları ha- reket esnasında gürültü çıkarmama- sı, koku neşrine mâni oluşu ve bal kın gözüne çirkin görünmemesi olâ- caktır. Diğer taraftan, mevcud vesaitle çöp- .lerin naklinde müşkülâta tesadüf edildiği görülmüş, bilhassa sürat te- mini elzem olduğundan bazı kazalar- da çöplerin kamyonlarla çöp İstas- yonlarına götürülmesi mecburiyeti hasıl olmuştur. Fakat bu defada üzeri açık olan kamyonlardan çöple rin yollara döküldüğü görülmüş- tür. Bunun Üzerine küçük tadilâtla atelyede bu kamyonların üzerleri ka- patılmış ve bunlardan dört kamyon Beyoğlu belediyesine verilmiştir. Di- ğer kamyonlar da hazırlanarak muh- telif kazalara tevzi edilecektir. Sırnaşık dilenci Bayan Pembe dilencinin elin- den kurtulmak isterken tramvaya çarptı Kadıköyde oYeldeğirmeninde otü- ran yirmi yedi . yaşlarında bayan Pembe, çarşıdan alışveriş ettiği sıra- da, bir dilenci yanma yaklaşmış ve mütemadiyen para istemeğe koyul- muştur. Dilenci; dilenmekte o kadar israr etmiştir ki; bayan Penbe dilen- cinin elinden kurtulmak için hırsla çekilmiş, bu sırada Üsküdar - Kadı- köy seferini yapmakta olan vatman Kâzımın idaresindeki tramvaya çarp- mış ve yaralanmıştır. Polis bayan Pembeyi tedavi altına aldırmış, di- lenciyi de yakalıyarak bu suçundan dolayı hakkında takibala başlanmış» tır, Hind hava mareşalı dün sabah gitti Hindistana gitmek Üzere evvelki gün tayyare ile Londradan şehrimize gelen İngilterenin Hindistan hava mareşalı Philipps B. Jaubert de La Ferte maiyetindeki subaylarla birlik- te dün sabah Yeşilköyden hareket etmiştir. Mareşal Adana © yolu üzerinden doğruca Hindistana gitmektedir. Motör sandalı parçaladı Nakliyat şirketlerinden birine aid Kırat adlı bir motör dün sabah Ha. liçte Gazıköprüsü civarında bir san- dalla müsademe etmiş, sandal par- çalanarak içindeki üç yolcu ve bir sandaâlci ile batmıştır. Yolcularla san- dalcı Aziz kurtarılmışlar, hâdise et- rafında tahkikata başlanmıştır. SOHBET: Kalemin gelişi ı İNSAN VE ESER — Fuzuli, divanı- ni istinsah ederken bir tek gazeli, bir tek beyti unutacak olanlara lâğnet eder, Demek ki yazdıklarının güzel ve çirkin, kusurlu diye ayrılmasına razı değildir; istikbale bütün eseri ile geç- mek ister. Sanatkâr ile münekkid arasındaki ezeli ihtilâf? Bir bakıma münckkidin hakkı var- dır. Ne kadar büyük olursa olsun bir şairin eserindeki zayıf, sönük mısrağ- ları da niçin bırakmalı? Gerçi iyileri- nin vücud bulması için onların lâzım geldiği söylenebilir, Doğru; fakat gü- zel mısrağlar doğduktan sonra ancak birer vasıta olan ötekilere lüzum kal maz. Yapı bittikten sonra İskele bi- rakılır mı? Hatta bu «eleme», şair için bir hizmet sayılabilir: çirkin, değersiz parçalardan kurtulmuş divanın okun- ması kolaylaşır. Bugün bizim beğen- mediğimiz beyitlerin yarın güzel bu- lunması kabil olduğunu mu söyliye- ceksiniz? O da doğru; fakat en büyük şairlerin divanlarında hile, hiç kimse tarafından güzel bulunmasına imkân olmadığını sezdiğimiz mısrağlar gös- terebiliriz. Şeyh Galib, çok güzel söz- ler söylemiş büyük bir şairdir; fakat: «Daha ziyadesine yok tahammülü bezmin: — Mey ola, mnirib ola, tut ki bir de dilber ola» beytinin ona bir şerel vereceğini kimse iddin edemez. Racine de büyük bir şairdir; Britan- nicus, en güzel eşerlerden biridir; fa- kat o tragedianın daha ilk sahnesin. deki; «Vous gui, döshöritant le fils de Claudius, — Avez nommeâ Cesar I'heu- reux Domitius. mısrağları unutula- cak olursa Racine bir şey kaybetmez, bilâkis kazanır. Bu misalleri çoğalt- mak kabildir. Zaten sanatkâr kendi kendini ten- kid etmiyor mu? müsvedde yapmıyor mu? Fuzuli'nin bize bütün mısrağla- rmi bıraktığından emin miyiz? Kim bilir kaç tanesini çizmiş, bir daha kendisine bile göstermek istememiş- tir. Bir eserde «dürd ile safi» yi ay ran münekkid, şairin yarım bıraktığı bir işi bitiriyor demektir... Münekkidin ancak bir bakıma hak- lı olduğunu söyledim. O yalnız esere bakar, kusursuzu, mükemmeli arar; her zayıf mısra onun indinde lüzum- suzdur. oKeşke söylenmemiş olsay- dıl» der ve onun ortadan kaldırılma- sında bir beis görmez. Hatta elinden gelirse tashihe de kalkışır. Fakat bir divan, bir manzume, bir tragedia, sa- dece aklın inşa ettiği bir sanat eseri değildir; bize bir insandan haber geti- rir. O insanm ne olduğunu, düşünce- lerini, hislerini, insanlığını güzel eser- leri kadar ötekiler de aydınlatır. Bu «İnsan» merakı iledir ki bugün bazi yatını değil, müsveddelerini de, en ehemmiyetsiz mektublarını da arıyor. lar. Bazan frenkçe mecmularda görü- ca evvelâ bir öfke duyuyoruz: «Bun- ların ne kıymeti, ne mağnası var ki neşretmişler?..» Fakat «erbabı» fevs kalâde seviniyor, bize mağnasız ge- len o satırlardan bir mağna hazinesi çıkarıyorlar. Gerçi şairin veya roman- cımın eserine bir şey ilâve edilmiş ol- muyor; fakat o iki insanın şahsiyeti aydınlanıyor. Nurullah Ataç (Devamı 4 üncü sahifede) ... Bizim bu işin geriliği de ortaya gıkıyorl. .. Cenaze istasyonları kurulursa hayatla memat arasmda bir şekil benzerliği temin edilecek... B. A, — Yalnız, isim beni düşün- dürüyen:.. — Neden?.. BA... Malümea İstasınn hizda gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: