10 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

10 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarihin ilk büyük topçuları olan türkler nasıl top dökerdi ? Bir top vücude getirmek için 50000 yumurta sarfolunurdu; tuncun su kokusu almamasına gayret edilirdi... “İstanbul muharebeleri» serisine Mer biri ayrı ayrı mevzular olan bir Sok yazıları şimdiden hazırladım. Di- Müğım bunlarla o kadar dolu ki, şeh- Timizin ne tarafına baksam, eski ve Müthiş bir muharebenin hatırasını görüyorum. Kanaatimce, tarihin en ealibi dik- kat deniz ve kara harblerinden ekse- rİsİ, İstanbulda cereyan etmiştir. Zi- ?a, müdafaa vasıtalarının en müthişi ydı: Surlar... Onları delmeğe yahud aşmağa ge- len kuvvetler de ayni yamanlıkta mü- tehhezdiler; binaenaleyh çarpışma. lar o derece müthiş olmuştur. Dahası da var: İstanbul ve Galata, her türlü milletlerin münevverlerile dolu olduğu için, şehrimizdeki harb- ler, gelişi güzel bir sahra ortasındaki “ehge benzemez!.. Gerek iki düşman târafından, gerek bitaraflardan pek Şok müşahidler. hazır bulunmuştur. Wer birinin anlattığım yanyana ko- Yarak, çok eazib levhalar meydana Betirmek kabildir. Tabiatile vesaikin en bol olduğu Türkler tarafından şehrin fethi- dir... Bu mevzudada herkes şunda kir: © zamana kadar cereyan eden mu- harebelerde, top, ikinci plânda bir harb vasıtası iken 1453 de, Türkler, bu silâhı birinci derecede ebemmiyete Yüksettmişlerdir. Galebe, topun bü- Yük mikyasta, çok miktarda iyi yapıl Ması ve iyi kullanılması sayesinde ol- Muştur, Öyleyse, meticeyi anlatmağa başla- San evvel şu vasıtanın - topun - bikâyesine girişelim... Pelih. esnasında Türk topçuluğu Deymiş?.. Buna bakalım... Fakat bizde topçuluğun fetihten hayli sonra ne $ekil aldığını gösteren emsalsiz bir if da vardır ki, onuda zikret- Meden geçemiyeceğim... ” sonraki yazılarım, değru- Müsaadenizle evvelâ Evliya Çelebi- Nin İstanbuldaki Tophaneyi tasvirin- Yalnız türkçeyi biraz asrileştirerek iyorum. Bakın Galatanın biraz Tophanede yüz- lerce dolabın tçin- de, evvelden ha gırlanmış top ka- kbları bekler, du- rur. Kalıb, iplerle sarılmış kalın de- mir millerden ve kırk eli bin yumurta e yoğrulmuş çamurdan müteşekkildir; aşağısı da yine demir sikkelerie zaptedilmiştir. Erimiş tunç bu kalıba dökülüp top meydana ge- lnce yumurtak çamurla mahlât mili çıkarırlar, böylece silâh husule gelir. Tophanenin iki yerinde de tunç jırmı vardır. Dört tarafı, adalardan çıkma, yeşil renkte ateş taşıdır. Zira, başka taş Du nemrut ateşine dayana- maz. Ocağın altı boştur; üzeri kub- bedir; bu kubbelerin içine kırk ellişer bin kantar bakırı ve maya için eski- den yapılmış topların kırıklarını yer- leştirip üstündeki boşluğa da, binler- ce kantar Kalay korlar, Kâlipler ne kadar bakır ve kalay kullanıldığı deftere kaydeder. Çünkül bakıra göre top kalıbları hazırlanır. Bu tunç kubbelerin önündeki çu- kurlar içine, ağızları yukarı vaziyef- te top kakblarını koyarlar. Eğer «bal yemem cinsi topsa, her ocağa yirmi kalıb dizerler ki yirmi top eder. İçine adam sığar «Şâykân topları ise beşer kalb koyup ağızlarını Kâğrdhane bal- | çığı ile sıvarlar, Tunç eriyecek kubbenin ağzından kalıblara kadar, bostancıların su yol- larına benzer yollar yaparlar. Tunç kubbelerinin dört tarafında çam odunları, dağlar gibi hazır durur. Bu odunlar, bir sene evvel kesilip kuru. bulmuştur. Top döküleceği gün, kalfalar, usta- lar, döktücübaşı, topçubaşı, vardiyan- başı, kum saatini elinde tutan mu- vakkit, imalâthane tmamı, milezzin. leri, duacıları toplanıp dua ve sena üz «Allah Allah!» dedikten sonra iki fırma da ateş verilir. Muvakkif saat tularak tam bir gün bir gece ateş yakarak çamları tunç ocağı- nm iki taraf deliklerinden mutta- si atarlar. Sonra dökücüler ve ateş atıcılar elbiselerini çıkarıp bir nevi küllâhlar giyerler; ancak gözleri görünür. Diğerleri de keçeden elbise- Fatihin topları tarafından Bizans surlarında açılan gedik | Bir havan topunun ateşlenmesi Istanbul muharebeleri İstanbul denizlerinde tarihin &n müthiş deniz.harpleri olmuş- tur. Yürük Çelebi bunları pek canla bir şekilde hikâye edecektir. Dökücü ustalar ve bulunması el 2em diğer hâdimlerden kırk kişi de davetlilerden kık kişi içerde alıkonu- lup öbürleri dışarı çıkarılır. Çünkü tunç deryası aktığı vakıt nazarı sev- mez. Peygamberimiz efendimiz de anazar haktır!» buyurmuşlardır. Vüzera ve şeyhler, uzak sedirler üzerine oturup: — Lâhavle velâ kuvvete! - evradı- na devam ederler. Ustalar ise, ağaç küreklerle yüzlerce kantar çubuk kalayı tunç deryasına atarlar. Dökücübaşı, hazıruna hitaben: — Sultanım! Dini mübeyyin. aşkına, zekât ve sadakanızdan altın kuruş ne olursa olsun şu tunç deryasına bi- rakınız! - der. Sadrâzam, hazinedar vesair vü28- ra bir kaç kese allını dökücübaşıya teslim. ederler. O da, herkesin işitebileceği şekilde: — Bismillâh! - deyip tunç derja- sına atar, Ve derhal, mce uzun çam gemi 3€- renlerini tunç deryasma sokup eri- miş maden içinde altın. kuruşları ka- rıştırır. Direkler, bu karıştırma esna- sında mahvoldukça yeni direkler ge- tirirler. Vakta ki tunç deryasının üstü kaymaklanmağa başlar, ustalâr vak- tin geldiğini anlayıp ateşi ziyadeleş- tirirler, İmalâlhanede bir katre dahi su bulunmamasını tenbih ederler. Çünkü tunç akarken Dir damla su- yun kokusunu bile duysa derhal yol lar parça parça olur, bütün hazıru- nun helâkine sebebiyet verir. Derken, kalb ocakları kenarında ve iki tarafla kırk elli koyun kurban hazırlanıp hazırun ayağa kalkar. imalâthane duacısı aleste bekler. Muvakkit, saafile ocak başma ge- Hp funcun ağzını açmağa yarım s0- at kalınca haber verir. Duacı duaya başlar. Hazırun hulüsu kalble: — Amin! - der, diyerek kapağı açtıkları zaman, tinç, ateş gibi akmağa başlar. Yüz adım ileride bulunan kimselerin bile çehre lerine ve elbiselerine güya alevler yar Yi vüzsra, üzerlerine beyaz çarşaf ahp, korkularından ezanı Mu- hâmmediye başlarlar, Tunç, yokuş aşağı akıp top kalıbı na dolar. «Bal yemez» cinsi topun olması yarım suat sürer, Kalıb dolunca, keçeyle sarılmış Diz Çocuk kamplarının tezyidi karar altına alındı Sarıyer, Bakırköy ve Kartal kaza- larında üç çocuk kampı açılacak Maarif Vekâleti Çocuk kamplarına ehemmiyet (o vermektedir. İstanbul maarif müdürlüğü Çocuk kampları etrafında bir rapor hazırlıyarak Ve maksadile bu kampların Sarıyer, Kartal ve Bakırköy kazalarında açıl- ması münasib görülmüştür. Bu üç kazanın kaymakamları deniz kenar- larında 10 dönümden aşağı olmamak üzere birer arazi tesbit edeceklerdir. re Ankarada Maarif Vekâletine bağlı bir kamp umum müdürlüğü teşkili için tedkikat yapılmaktadır. Umum müdürlük kurulduktan sonra Çocuk kampı olmıyan şehirlerde de birer kamp açılacaktır. Denize uzak olan şehirlerdeki kamplar mezkür vilâ- yetlerde sayfiye yeri olarak tayin edilen yüksek arazide kurulacaktır. Bu suretle çocuklar temiz havadan istifade etmiş olacaklardır. Balkan Tıb kongresi Dün de iki toplantı aktetti Beşinci Balkan tıp kongresi dün öğle- den evvel ve sonra olmak üzede iki top- lantı ile mesaisine devam etmiştir. Pro- fesör doktor. B. Şahoviç dün bir kon- ferans vermiştir. Bugün de doktor B. Nihad Reşad bir konferans vere- cektir. Dün akşam Park otelde misafirler şerefine bir ziyafet verilmiştir. Kongrenin mesaisi bugün öğleden sonra nihyaet bulacaktır. Misafirleş şerefine bu akşam Tarabyada Sümer Palasda bir ziyafet verilecek, gece de vapurla boğazda bir gezinti yapıla- caktır. Misafir doktorlar yarın saat 11 de İzmire gidecekler, çarşamba günü tekrar şehrimize gelerek memleketleri. ne döneceklerdir. Kundura etiketleri Ayakkabının tabanma yapış- tırılacak ve sabit olacak Pazarlıksız salış kanununun bâzı müesseselerle beraber okunduracılar tarafından da kısmen tatbikine baş- landığını yazmıştık. Kunduraların evsafı üzerinde ledkikat yapan ko- misyon da mesaisini bitirerek hazır. Iadığı raporu Ayakkabıcılar cemiyeti. ne vermiştir. Rapor belediyeye arze- dilecektir. Bundan sonra etiketler kundura nın tabanına yapışlırılacak, bu su- retle, sabit olacaktır. Etikette ayak- kabıların fiatinden başka derinin cinsi, kerestenin kalitesi ve kundu. ralardaki mukavva mıkdarı hakkın- da mülümat bulunacaktır. nevi yağ çamurla yolu kapatılıp bir diğer top yolunu açarlar. Bu halde de yine dua ve senaya devam olu- nur, Cümle toplar dolup tamamlanım- ca, duaya da nihayet verilir ve o gün yetmiş kişiye hil'at giydirilir. Sonra topçubaşt sadrıdzama ziyafet verip herkes keçe küllâh elbiseyi çıkarır. Bir hafta müddetle toplar kalb derununda kakp soğur, Sonra çıka- rırlar, tesviye eder, parlatırlar ve müşfik anneler gibi kundaklayıp cenge hazırlarlar. Bu imalâthane içinde top arabası yapanların da ayrıca yerleri vardır. Sarıyer dağlarından gelme top kalıbı çamurlarını ağaç kılıçlarla yoğuran- larm başka mahalleri mevcuttur. Top kalıbları bina olunan ve «top kalyasıs denilen mahaller gene baş- kadır. Elhasıl, Tophane, bir ulu asitane- dir ki dillerle tabir olunamaz.» 314 Tevazuuna rağmen çok iyi anlat. mışsın, yattığın yer nur, mekânın cennet olsun, Evliya Çelebi pirimiz... Amerikanın, Avrupanın en meşhur Fatih devrinde ise top barutu daha yeni icad olunmuş, hiç bir ciddi mu- hasarada top, esaslı suretle tecrübe edilmemişti. Orban isimli Macar ya- hud Ulah mühendisin macerasını © zamanın şöyle anlatırlar: Hayli zamandanberi Kostantinin ma- iyetinde, payitahtın müdafaasına me- murmuş. Fakat değeri dercesinde mü- kâfat görmediğinden müteessiren ka- çıp padişaha gitmiş. Türkler tarafın. dan tatmin olunmuş. — Öyle bir top yaparım ki Babilin surlarını bile yıkar! Fakat ben endaht ve mermi işlerinden anlamam! - dedi. ği meşhurdur. Bilâhare kendi yaptığı topun ba- şında bir yanlış endaht yahud o topa düşmanın bir mermi isabet ettirmesi yüzünden helâk olan Orbanm şöhreti, beiki de bu firarı sebebile asırlarca bü- tün Avrupayı işgal etmişti. Nakleder. ler ki, Edirmedeki ilk tecrübede Fatih gebe kadınların çöcük düşürmemeleri İçin top atılmadan evvel tellal bağırt- mış. Endaht çepeçevre on üç milden işitilmiş. Türklerin «Mar ten ve ejder dihene yani yılan vücudlü ve ejder ağızlı de- dikleri, Rumların da «şehirleri zâpte- den» diye lâkab taktıkları - taş gülle- leri 88 pus muhitinde bulunan, yani len « bü topun on binlerce kişilik bir ordu ve amele kafilesile ve ihtiyaca göre 30 ilâ 100 çift öküzle Edirneden İstanbula iki ayda nakli de ortalığa dehşet salan bir hâdise olmuştu. da da muharebe hattında muazxam toplar dökmüşlerdir, Orbanın topu bi- ricik büyük silâh değildi: Kostantinin yakın adamlarından olup muharebeyi dikkatle takib eden Prançes beheri dört büyük toptan mürekkeb on dört bataryayı mevzuu Evliya Çelebi üstadımızdan naklet- bu ilk yâzım biraz yavan olmuştur. Eminim, karilerim, muharebe diyince, canlı vakaların tarifini beklerler, Ken- dilerini inkisara uğratmamağı vaade. derim. Bu yazımda, muharebe kulisi arkasındaki hazırlığın ne demek ol- duğunu ve İstanbulan Türkler tara- fından fethinde başlıca aktör ölan topun hüviyetini tasvir ettim. Gelecek yazımdan itibaren, perde, Marmara- nın mavi dekoru içindeki ateş ve kan- dan mürekkeb kıpkızıl bir harb üze- rine açılacaktır. Yürük Çelebi

Bu sayıdan diğer sayfalar: