16 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

16 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Napoli elvarında Lusiyano kasaba- 8ında mahalle gençleri tarafından Yapılan fena bir şakanın acıklı bir netice verdiği bildiriliyor, Geçenlerde Giovanni adında 66 yaşında bir ihti- Yar Paparozza isminde 44 yaşında bir kadınla evleniyor. Düğün mera» " 8imini müteakib yeni karı koca oda- lârıfia çekilerek “yatarlar. Biraz son- Tâ derin bir uykuya dalarlar. Bu ara- İik kapılarının önünde patlıyan ta- bâncaların gürültüsünden ikisi de Ânİ Surette uyanırlar. Kadın yatak- tan fırlıyarak kaçar, Fakat ihtiyar Zifaf gecesi patlıyan roller? tabancalar Ciovanni korkudan dizleri tutulduğu için yerinden kımıldıyamaz. Derhal çağırılan doktor ihtiyarın korku ne- ticesinde asabi bir kötürümlüğe tu- tulduğunu tesbit eder. Yeni güveği bunun üzerine zifaf yatağından kal- | dırılârak hastaneye naklolunur. Cio- vanni hastanede derin bir baygınlik geçirir. Uzun müddet ayılamaz. Has- İ tanın sıhhi ahvali çok vahim bir şe- kil alır. Zabıta tabancaları patlatan mahalle çapkınlarını — yakalıyarak hapse Lıkar. Ölümden kurtaran mezar Almanyanın Nürnberg şehri civa- Yında bir kilisenin çatı kulesinde ça- Yşmakta olan bir usta nasılsa muva- zehesini kaybederek bulunduğu yer- den aşağıya doğru kaymağa başlar. Gayet yüksek bir mevkiden aşağıya bu uçmanın muhakkak bir ölümle meticelenmesi lâzım gelirken bir te- S#adüf eseri düşenin hayatını kurta- rır, Ustanın çalıştığı kilisenin etrafı mezarlıktır, O gün kasabada ölen bir adamın gömülmesi için taze bir me- . zar kazılmıştı. Kazılırken çıkarılan topraklar büyük bir yığın teşkil et- Bütün dünya Bülün dünya motörleşiyor. Şehir- Ter, köyler, ordular hep motörlü na- kil vasıtası kullanıyorlar. Bunların | sayısı günden güne fevkalâde art- maktadır, Bu gidişle Avrupada her ailenin yahud her adamın bir otomobili ola- caktır, Meselâ Berlinde 1928 senesin- de hususi yahud taksi olarak işle- mekte olan 76409 otomobil vardı. On sene sonra bunların mikdanı 414579 otomobili bulmuş olduğu ge- çen temmuzda bu şehrin belediyesi Define arayıcılarının Bükreşten bildirildiğine göre Greci kasabasında bir senedenberi üç defi- ne arayıcısı bir defineyi meydana çıkarmak için hafriyatla meşgul ol maktadırlar. Bu define arayıcıları Arnavud olan bir lokantacının Tür- kiyeden aldığı mektup üzerine hare- kete geçmişlerdir. Arnavuda gönderi- len mektupta 1877 de Rusların hü- cumu üzerine Bükreşten kaçmağa mecbur olan diğer bir Türkün altın- Otelde bir müşterinin 75 lirasını çalan sabıkalı miş bulunuyordu. Bu taze toprak yı- ğını da ustanın tam düştüğü yero te- sadüf ediyordu. Onun İçin usta sert toprak üzerine düşerek mutlaka öl mesi Jâzımgelirken bu yumuşak me- zar toprağının üzerine düşerek hiç bir tarafı zedelenmeden kurtuluyor. Yalnız toprak yığınından da kaya- rak mezarın içine düşüyor, Bir me- zarın ölü insanı gömmeğe değil, bir diri insanın hayatını kurtarmağa yaradığı belki dünyada ilk defa vaki olmuştur. motörleşiyor tarafından tutulan hesaplardan ah- laşımıştır. Bu hesaba göre on sene evvel Ber- linlilere her 54 nüfus başına bir oto- mobil isabet ediyordu. Şimdi ise her 20 kişiye bir otomobil düşüyor. Bu gidişle bundan on sene sonra da he men hemen her beş Berlinliye bir otomobil isabet edecektir. Şimdi Berlinin her sokak ve cad- desinde otomobiller bir derenin dai- mi akan Suları gibi akıp geçmekte- dir. bulamadıkları define ! lârını ve mücevherlerini Greci civa- rında bir yere gömdüğü bildirilmişti. Mektup sahibi ölüm döşeğinde bu Sırrı mezara götürmek istememiş ve onu Bükreşleki dostu Arnavuda mek- tupla bildirmişti. Üç Bükreşli define arayıcısı defineyi meydana çıkarmak için bir senedenberi birçok para sar- fettikleri halde şimdiye kadar tayin edilen yerde iki insan iskeletinden başka bir şey bulamamışlardır. i Maznun elbiseci Asaf korku saikasile parayı çaldığını söylediğini iddia ediyor Sirkecide bir otelde geceleyin bir müşterinin 75 lirasını çalmaktan mazmun Asaf adında biri yakalana- rak dün adliyeye verilmiş, Sultan-” ahmed birinci sulh ceza mühkeme- 8inde sorguya çekilmiştir. Eskişehirli olduğunu ve orada ek bisecilik yaptığını söyliyen Asaf dün mahkemede cürmünü inkâr etmiş ve şunları söylemiştir: — Benim evvelcs hırsızlıktan bir sâhıkam vardır. Bir kaç gün evvel mal almak üzere Eskişehirden gel- miştim. Sirkeride bir otele indim. Gece sokaktan otele gelip odama gir- mek üzere salona çıktım. Orada üstüste iki tane elektrik düğmesi vardı. Ben odamın lâmbasını yakmak isterken yanlışlıkla salonun düğme- sini çevirmişim, salonün lâmbası Söndü. Ben Karanlıkta lâmbayı yak- mağa uğraşırken aşağıdan olelci gel- di ve lâmbayı niçin söndürdüğümü 8ordu. Ben vaziyeti ânlatlımsa da dinlemedi ve polise haber verdi. Ka- rakolda üzerimi aradılar, sermayem olan 49 lirayı cebimde buldular, Ben Orada korktuğum için bu paraları Zonguldakta birinden çaldığım söy- ledim. O sırada Sirkecide otelde bir Müşteri de karakola gelip 75 lirası Şalındığını söyledi. Beni tazyik et- “ler ve Zonguldaktan tahkikat ” Kü kre mmm ane YE ŞE YA YE pacaklarını. söylediler, Sabikah bir adam olduğum için yalanımın mey- dana çıkacağını anladım ve bu defa ) ifademi değiştirerek paraları Sirkeci ölelinden çaldığımı söyledim. Hal. İ buki ben hiç bir yerden para çalma- dım. Üzerimde bulunan paralar be- nim sermayemdir. Bunlarla mal ala. caktım. » Maznun Asaf tazyik gördüğünü iddin. ederek muayeneye - sevk eğil. mesini #stedi. Hâkim B. Reşid maz- nunun tevkifine ve tabibi adli tara- fından muayene edilmesine kârar verdi. Tepeüstü cinayeti davası Bir müddet evvel Kurtuluşta Tepg- üstünde bir kan davası yüzünden Sa- İd adında birini öldürmekten omaz- nun Mehmed ve İhsanm muhakeme- lerine dün ağıtcezü o mahkemesinde gizli olarak devam edilmiş, maznun- ların gösterdikleri müdafaa şahidleri dinlenmişlir, Rezalet çıkaran sarhoşlar Beyoğlunda kunduracı Mehmed, Üsküdarda İbrahimle kardeşi Hayri, Beyazıtta seyyar midyeci İbrahim, son derece sarhoş olarak sokaklarda umumun istirahalini selbettiklerin- den, polisçe yakalanmışlar ve mah- kemeye verilmişlerdir. ADE MAŞA ai as Bir Amerikan şehri otomobil ve otobüs kazalarından kendini nasıl kurtardı Amerikada, Rhode adasında- ki Providence şeh- ri dört aydanberi mobörlü nakil va- sıtalarinın - kaza- larından kendisi- ni kurtardığı için şenlikler yaplı: Asrımızda bir şehrin 120 gün zarfında bir ölüm kazası kay- detmemesi hakikaten şenlik yapıla- cak kadar mühim bir hâdise teşkil edi. yor.» < Providence şehri 250,000 nüfusa ma- liktir. Şehir ayni zamanda puzar yeri olduğu için, her gün oraya ayrıca 50 bin kişi de girip çıkar, Şehrin sokük- ları dar ve dolambaçlıdır; köşeleri çoktur, nakil vasıtaları ekseriya biri- birine karışır, Buna rağmen Provis dence şehiri son dört ay zarfında hiç- bir otomobil kazası kaydetmemiştir. Dünyada misli görülmiyen bu mu. vatfakiyetin şerefi şehrin polis mü- dürü Parker İle Belediye şoseler mü- hendisi Eeton'a; aittir. . Geçen kânu- nuevvelde poli#imüdürü Parkere, 80- kak kazalarına karşı bir çare bulması tavsiye olundü. "Bunun üzerine mü- dürle komiser Adams, senelerdenberi vuku bulan kâğaları tasnif ve tahlil ettiler. Neticede kazalardan yüzde sek- sen beşinin sürütten İleri geldiğini kayde muvaffak oldular, Bunun üzerine Parker $u cevabi verdi; «Sürati indirmeme müsaade ediniz, o zaman ölümlü kazalar üza- lacaktır.» Bunu söylemekle beraber âzami sürat olatak saatte 25 mili tek- lif etti. Evvelâ Parkerin muvaffak olacağı- | ma Inanılmadı, fakat altınış günlük bir tecrübe devresine müsaade edildi. Buna birçok taraflardan itiraz olun- du: «Bizi beyhude yere yavaş yürüte- ceksiniz!» diye murıldananların haddi ve hesabı yoktu, «Bir kaç mil fazla sür- atle gittik diye neden ceza verelim? denildi. Bu şikâyetlerin kökünü kesmek için polis müdürü Parker bir tecrübe tertib etti. Bir şoförün İstediği kadar süratle şehrin bir ucundan öbür ucu- na kadar gitmesine müsaade etti; «<Projektörleri yakabilirsin, sürati art- tırmak -için elden geleni yaparsın!» dedi, İkinci bir şoföre de, bütün sey- rüsefer kaidelerine riayetle saatte 25 mil süratle şehrin bir başından öbür başına gitmesini söyledi. nılmasına “yardım “etmi d ne tedbirler alındı. Dört aydanberi bu şehirde oto- mobil kazası olmamıştır Otomobil kazalarına başlıca sebep sürat olduğu ta- hakkuk etti. Şehir içinde fazla süratin zaman kaza- Bunun üzeri. iği isbat edildi. İki otomobil, tayin edilen noktaya iki dakika fasıla ile vasıl oldular, Bu tecrübe sayesinde Providenee halkına şehir sokaklarında sürat sayesinde vakit kazanılamadığı anlatılmış oldu. Bunun üzerine gerek matbuat, ge- rekse radyo vasitâsile sürat hakkın- da halka ihtaratta bulunuldu, 25 imil- den fazla süratin yasak olduğu her- keso tekrar takrar anlatıldı, Bu ka- Tarım tatbik mevkiine konulduğu ilk günler zarfında fazla süratle giden binlerce otomobil idare edene ihtar kartları dağıtıldı. Bu kartları alanlar «adam sen de, bu karar birkaç gün sonra kalkar!» diyerek omuzlarını kal- dırmakla iktifa ettiler. * Bundan sonra polis faaliyete geçti, yüzlerce kişiye ceza verdi. Heyecana düşen acul âdamlar, vakitlerinin kıt- lığından bahseder iş sahipleri polis komiserliklerini şikâyetlerile doldur- dular, Bu şikâyetlerden hiçbir fayda hasıl olmadı. Hattâ ceza itirazlarını tedkik eden hâkim “bile -şikâyetçiler arasına katıldığı halde karar geri alınmadı. Polis müdürü, memurlarına şu em- ri verdi: «Otomobil kullananların sizi görebilecekleri yerlerde bekleyiniz ve zengin, fakir, siyasi adam veya me- mur, ve hattâ dostlarınıza bile, bir muamele yaparak, süratin tehlikeli olduğunu ihtar ediniz!» Bu aralık Be- lediye memurlarının yardımına da müracaat edildi, kiliselerde rahipler süratin tehlikesi hakkında vaazlar verdiler, şehrin gazeteleri her gün süratin ne korkunç bir şey olduğu hakkında yazılar yazdılar; bu neşri- yata radyolar da iştirak etti, Polis ko- miserleri mekteplere giderek, sınıflar da sokaklardaki emniyete dair ders- ler verdiler. Sokaklarda oyun oynıyan çocukların oyuncakları ve topları mü- sadere olundu. Ebeveyn, oyuncakları geri almak için polise müracaat ettik- leri zaman, kendilerine sokaklardaki emniyet hakkında nasihatler verildi. Verilen altmış günlük tecrübe dev- resinde kazaların önü alındı... Altmış sekizinci gün, hiç kaza olmadan geç- tiği için, polislerin kollarına 68 raka- munı taşıyan kur- deleler bağlandı. Bu tedbirler halkta o kadar alâka uyâzi- dırdı ki, herkes kazalar hakkıdaki haberleri, futbol müsabakalarına ait haberler kadar alâka ile takibe baş- ladı. 82 nci günü iki ötomobil müsa- deme etti ve birinin şoförü yaralandı ve bir otomobil de parçalandı. O gün şoförün yatırıldığı hastanenin tele- fonu mütemadiyen işledi. Bütün Pto- vidence halkı şoförün sıhhatile alâ- kadar oldu. Polis müdürü Parker, kazaya dra- matik bir veçhe verdi. Parçalanan otomobili, kazanın vuku bulduğu $0- se üzerinde teşhir etti, Parçalanan oto- mobil 20 bin kişi tarafından ziyaret edildi, Providene zabıtasının muvaffak ol- ması en ziyade «Halkın görebileceği bir yerde durarak ihtaratta bulunu- nuz!» emrinden ileri geliyordu. Bu muvaffakıyet giltikçe büyüdü. Bu- nunla beraber halkın alâkası da ari- tı. Otomobiller gittikçe ihtiyatla kul- lanılmağa başlandı, artık ne 'korne sesleri kulakları gıcıklıyordu, ne de küfürler, feryadlar işitiliyordu. Oto- möbiller ahesle &heste yollarına de- vam ediyorlardı. Civar şehirlerde vukua gelen feci | otomobil kazalarına dair alınan f0- O | toğrafların neşredilmesi'de çok fayda verdi. Bü foloğraflar neşrolunurken altlarına «Böyle bir hale duçar olmak ister misin?, suali de ilâve olundu. Bütün bu-gayretlerden sonra Pro- vidence halkı nihayet emniyet için süratten vazgeçmeğe mecbur Oldu. Şimdi emniyet alâmeti olmak üzere Belediye binasına her gün beyaz bay- Tak çekilmektedir. Bu beyaz bayrağın | yerine, matem alâmeti olan siyah baj- rağın çekildiği -pek nadir olarak gö- rülüyor. Siyah bayrak o gün bir ka- zanın ölümle neticelendiğine delâlet ediyor, Providence şelirinde tatbik edilen şeyler, niçin başka bir şehirde de tat- bik olunamasın? Mesele bir intihap meselesidir, ya sürat ve yahut emniyeti Süratle gitmek istiyen siz otomobil kullananlar, şimdiye kadar kazandı- Zıniz sürat nenize yaradı? Halk sandığı İkinci teşrin ayında şehrimizde faaliyete geçecek Ankara 15 (Akşam) '— Halk ban- kası tarafından İstanbulda açılacak Hâlk sandığı için yapılmakta olan hazırlıklar bitmek üzeredir. Küçük esnafın kredi ihtiyacını temin ede cek olan sandık önümüzdeki ikinci- teşrin ayında faaliyete başlamış ola- caktır. İstanbul Halk sandığından sonra İzmirde de bir Halk sandığı açacaktır. Ankarada sığınaklar Ankara 15 (Akşam) — Dahiliye Vekâleti binasının önünde, Devlet mahallesinde oturanların mühim bir kısmını âlabilecek . genişlikte büyük bir sığınak yapılmaktadır. Bundan başka Devlet mahallesinde ve şeh- rin muhtelif yerlerinde müteaddid siğınaklar yapılacaktır. NOVOTNİ LOKANTA ve BİRAHANESİ Mayestro MEHMET ZORLU ida- resinde ve Macar KADIN san'atkârlarından mürekkep HALASZ Orkestrası Neş'e — Eğlence o AYSE A e A ie N Sl neikiğiie se sanal, 15 yaşında bir katil Ali, Hüseyini istiyerek vurmâdığını kendini müdafaa ederken maktulün vurulduğunu söylüyor | Evvelki akşam saat yedi buçuk si- ralarında Mercanda İsmetiye cadde- sinde İsmailin kahvesi önünde bir kavga olmuş, 15 yaşında Mansur oğ- lu Ali, bıçakla Peturgeli Hasan Hü- seyini öldürmüştü. Katil Ali hakkın- da zabıta tahkikatı ikmal edilmiş, kendisi dün adliyeye verilmiştir. Ali dün adliyede verdiği ifadede şunları söylemiştir: — İki gece evvel kahvede Hasan Hüsöyinle “küğıd oynadık ve bu yüz- den kavga ettik. Hasan Hüseyin ora- da bana ağır küfürler söyledi. Erte- si gün akşam üzeri gene ben kahve de otururken Hasan Hüseyin geldi, bir akşam evvelki kavgayı tazeliye- rek küfür etti ve bir iskemle alıp kafama vurmak istedi. Ben kendimi koruyarak kahveden dışarı çıktım. Fakat Hasan Hüseyin arkamı bırak- madı ve kendisi de kapının önüne çıkıp küfür ederek üzerime atıldı. Bu hücumu esnasında Hasan Hüse- yinin elinde bir de siyah saplı bıçak olduğunu gödrüm. Hasan Hüseyin bu biçakla beni vurmak istiyordu. Bu vaziyef karşısında kendimi mü- dafaa etmek mecburiyetinde kaldım ve bâna bıçakla vurmasına mâni olmak üzere ben de onun üzerine atik dım. Elinden bıçağı almak istiyor. | dum. O esnada Husan Hüseyin yere yuvarlandı. Ben de düştüm. Boğu- şurken kendimi kaybetmiştim. Ha- j san Hüseyinin elinden bıçağı alıp ak madığımın farkında değilim. Her halde o düşünce kendi bıçağile ken- | disi yaralanmış ve ölmüştür. Ben Ha» | san Hüseyini vurmak istemiyordum, — Zaten benim bıçağım da yoktu. Ora da bulunan siyah saplı bıçak Ha. | san Hüseyine aiddir. J Maznun Ali müddelumumilikte | isticvap edildikten sonra Sultanah- İ med birinci sulh ceza mahkemesine verilmiş, orada yapılan sorgu neti- i cesinde hakkında tevkif müzekkeresi kesilerek tevkifhaneye gönderilmiştir. j Ölen Hasan Hüseyinin cesedi adli. | ye doktoru B, Salih Haşim tarafın- ! dan muayene edilmiş ve görülen lü zum üzerine otopsi yapılmak üzere morga gönderilmiştir. Cinayet etrâ- fında müddelumumi muayinlerinden B. Besim Ekrem Gökvarda tahkika- ta devam ediyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: