14 Şubat 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

14 Şubat 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÜSK İlk adı, Altın şehir demek olan Brisopolis, Şimdiki frenkçesi, 11 inci asırda Eskütari denilen askerlerin kışlası ve Eskütariyon sarayının bus Junduğundan kalmış. Üsküdar Acemce menziihane, mens sil atı, posta tatarı ve çantaları mâ masına geliyor, Küçük Asya, Irak ve Arabistanla İstanbul arasında gidip gelen eski kervanlarımızın. ordula- mızın ilk ve son menzili orası ya; kelimeyi bu noktaya atfedenler de yar. Üsküdar bizlere geçtikten sonra yüz yıllarca pek işlek, ticaretgâh bir şehirmiş. oTezgâhlarında dokunan bezler, kumaşlar, iplikler emsalsız- mış; çatması hâlâ rağbettedir. Ana dolu demiryolu yapıldıktan sonra mevkiini kaybetmiş. Şimdi Üsküdarı beraber gezece- giz. Evvelâ Marmaraya doğru yalı boyunu tutalım: İskele camisi veya Camiikebir, Kanuni Süleymanın kızı Mihrimah sultanın. Önünde ve duvarına biti- şik arsada, bir kaç sene evvel kazma küreğe kurban giden büyük debboyu dördüncü Murad Bağdad seferine çıkmadan önce, ordunun erzakını koymak için yaptırmış. Araba vapuru iskelesinin karşı sındaki tarihi çeşmeyi ve Şeddadi tü- tün deposunu, Voli yeri kıyısını ge- gelim. Evkafça tamir edilen türbe Şemsi paşanın olsa gerek... Yanındaki, bir kaç sene evvele ka- dar duran Direkli yalı küberadan Tevfik beyindi. Bu zat Beytülmal müdürü Hüsnü efendinin damadi olan, meşrutiyetten sonra bir ara mabeyincilik, sonra da Halep valiliği eden Galib beyin pederidir, Şemsipaşa meydanındayız. Bahçe duvarları kalan Şemsi paşanın yalısı oradaymış. Paşa, Kanuni'nin beyler- beylerinden; ikinci Selimin de vezir- lerinden ve müsahibi; Sokollu Meh- med paşanın düşmanlarından. Meydan Üsküdarın en kalabalık mesire ve piyasa yeriydi. Anadolu spor klübü binası karakoldu. Ar- kasındaki bostanlarda iri hıyarlar yetiştirilir, turşuları yapılırdı. Medhâli haza mahzen; içinde sıra ra, koca koca turşu fıçıları. Girer girmez keskin havasından geniz ya- marak, (hapşü hapşü') aksır bre âksır... Erkekler orada âram ederler,- ka- dnlar da sağdaki kapıdan bostana girerlerdi. Yemeklerle gelen gelene, hasırlarda yayılan yayılana. Bostan dolabının sulari arklardan aKip du- Tüyor. Hıyar turşusu suyile dopdolu bardaklarını daldırıp daldırıp soğu- tan soğutana, lıkır lıkır içer İçene... O taş ve karanlık medhal âdeta Tândevu yeriydi. Aşnafişmesile sözle- buluşanlar, girip çıkanlarla işa- Tet geçenler, kapı aralığından uyu- fanlar, araya giren vasıtalar da €ksik değil. Hulâsası herkes mem- Dun; aksata pişmede, kotarılacak ha- le gelmede. Deniz kıyısı yazmacıların. Kan- dili gibi Üsküdarın da yazması eş- siz. Adamcağızlar yazmaları denizde $UPip çırpıp yıkarlar, güneşe yayıp kurutular, sıcağı sıcağına alışverişe bile girişirlerdi. Oracıkta 10 - 15 basamakla inilen, camiye ve mahalleye adını takmış bir ayazma vardı... Köşebaşın- kebir konak Antikacıların; lâ- tabları da Kırk anahtarlar... pm Konaktakinin babasından âkar anahtarı kalmış; 41 inci Anahtar olmak üzere kendisi o bina- YE çattırmış. Sırada Edirne mebusu Asım beyin, Goktor bay Mahmud Atanın denize zami evleri şimdi ortada yok. Kap- v derya ve şeyhülvüzera Hacı Vesim paşa yalısı harab hal duruyor. Selimiye kumandanı ei Paşanınki elân sağlam ma- Meka Salacak parkının yerinde ny DeY Yalısı vardı ki mahdumla. üne züsker payeli iki birader fazia- aa ve trandaz surette gi- ler, gümüş başlı bastonlarına A 5 7 Sg ek 2 ui Kabataşta araba vapurunun eski iskelesi dayana dayana, kerliferli, vakarlı vâ- karlı gezerlerdi. Civarın meşhur Köprülü konağını unutmıyalım. Malüm sadrâzamların sülâlesile münasebeti yok, bölmele- rinin arasında köprü gibi geçidleri bulunuşundan isim böyle kalmış. Sahibi sultan Aziz mabeyincilerin- den Hafız Mehmed bey, oğlu da Mi- sırlı prens Halim paşanın kerimele- rinden prenses Nazlı'nın zevciydi. Fevkalâde muhteşem bir iândoya ra- kiben mesire mesire dolaşırmış. Pren- ses Avrupaya gittikten sonra ayni- mışlar, Salacak parkının bulunduğu nok- tada Yalıboyu bitiyor. Yukarı doğru İmrahora doğru çıkalım: Sol kolda- ki Derici Hacı bey servet ve sâman sahibiiğiyle maruftu. Ayazma camisi üçüncü Mustafa- nındır. Lâleli de onun ya; adını taşı- mamalarından: (İki cami yaptırdım; birini deliye (1), öbürünü de suya kaptırdım) dermiş. Meydanlıktaki (Basmahane) deni- len, çoktan eseri kalmıyan kâgir alâ- met yazmacılara boya verirdi. Yo- kuş üstündeki Ayazma hamamı met- rük ve hâarabdır. İleride ufacıcık bir çarşı. Yatsıdan sonra etrafı» hatırlıları, beyleri ve paşaları toplanan İzzet ağa rahmet- Jinin kahvesi hâlâ yerinde, Karşısın- daki kocaman çınarın kovuk gövde- sinde fakir bir eskici kundura, ye- meni yamar, ağaca taktığı kapıya kilid bile asardı. Buradaki Todorakinin aktar dük- kânı, bilhassa çardağı namlıydı. Yük- sekliği araba vaâpurlarının ölçüsü... Yazlıklardan kışlıklara eşya taşıyan öküz arabaları tunaslar gibi tepele- me dolgun gelip dururlar, İçleri tereddüdde kalan arabacılar iskeleyi boylamadan evvel mutlaka buradan dolanacaklar, Çardağın al- tından geçtin mi kaygu yok, haydi vapura, aşamadın mı üstlerdekini alaşağı edip başka bir arabaya ka- vança şart... Yukarıdayız ve sağa yürüyoruz. (Mir'atı Feyz) mektebi, Çerkes Ziya beyindi. Hacı paşa hamamı yıkılıp gitti; Doğancılar camisi berkarar. Caminin gerisindeki Eski han göç- müş, sıradaki aktar, kasab, bakkal dükkânları kâmilen yanmışlardır. Saha parka karşı. Bir kısmıda kupkuru arsaydı. Üsküdarın en bel- Mbaşlı bayram yeri. Salıncaklar, at- karıncalar, satıcılar... Arsanın yan boyunda da maruf” zatlardan bir kaç kişi mükim: Üçün- cü ordu müşiri İbrahim paşa hanesi Celyevm Üsküdar kaymakamlığıdır) ; Mustafa paşa ve saire. Ana caddeyi tutup biraz daha iler- liyelim: Üsküdar omutasarnflığının merkezi olan Paşakapısı mütareke senelerinde yanıp kül oldu; arkasın. daki idadi mektebinin de dumanları savruldu. Solundaki adliye binası da ayni âkibete uğradı... Tevkifhanesi duruyor... Buranın kapı karşısında da meş- hür ressamımız; bulutlar, çınarlar, çayır çemenler ve deniz kayaları tâs- virinde dünyada eşi nadir bulunan peyzajcımız, üstad AliRıza beyin evi. Ötesi Tunus bağı. Buradan döne- lim, gene İmrahor yokuşunun başına gelip aşağı doğru yolu tutalım. Biraz evvel bahsettiğimiz 'Todora- kinin aktar dükkânının yanında adlı sanlı İmrahor turşucusu, ilerisinde 'Tebhirhane; sola kıvrıl, Hareket or- dusu kumandanı Mahmud Şevket paşanın yıllarca oturduğu konak... Yokuş aşağı caddeye devamdayız. Ermişirden Aziz Mahmud efendi der- gâhı solumuzda. Ahmed Rasim mer- humun rivayetine göre, 40 yıl evve- lin eşi gelmemiş gazelhanı Nedim bey burada bir ezan okumuş, Top- hane Cihangirdekiler duymuşlar. Ahmediyenin meşhur bozacısı Mi- sak Böyacıyan kaç yıllıktır. Büyük yangından sonrada dükkânı daha yukarda ve üslünde hâlâ tabelâsı asılı, Vefadakilerle yarışa çıkardı ahbar, Zamanenin hususi mekteplerinden (Ravzai Terakki) de Ahmediyede. Üsküdar çarşısı ötedenberi yaman- dır. İğneden sürmeye kadar iste iste- diğini... Karakolun sağı Bitpazarına giderdi. Bü resine sapân sokağın ba- sındaki (Kanaat) manifatura mağa» zâsının sahibi İbrahim bey hemşeri lerimiz içinde bü yolu İlk tutanlar. dan, bütün Üsküğarca rağbet görüp kâr ve kisbini yola koymuşlardandı. Şimdi tramvay işliyen yokuş bo- zuk mu bozuk, berbad mı berbad. Me- selâ Bağlarbaşına çıkacaksın, talika- clar babalarının nikâhlarım İster- ler; çünkü beygirin nalı düşmesi, ârabanın makası veya dingili kırık ması yüzde seksen... Hava kararmışsa mesele daha sarpa sarar; zira etraf haşarılarla dolu... Bülbülderesi, hovrdaları, yosmala- riyle ad vermişti, Zurnalar, incesaz- lar, hattâ cuma selâmlıklarına gidip dönen askeri bandolar tarafmdan yıllarca çalınmış türküsü bile var; Bevdim seni, semtin nereli Üsküdarda Bülbüldereli Üsküdarın selâtin camileri çök- tur: Valideikebir, Validei Atik, Ayaz- ma, Selimiye ve saire... Bu memleketin €n acar ve kaçak tulubma sandığı Salih relsin idare- sindeki Doğancılar sandığı idi. Öyle Çamlıcalar, Kadıköy, Kızıltoprak gi- bi yerlere gitmek işten değil; Eren- köylerine ,Bostancılara, Maltepelere aşıverdikleri çok vaki, Üsküdarın en kibar semtleri Pa- şallmanı, Şemsipaşa, Açıktürbe, İh- saniye, Selimiye idi. Paşallmanında serasker Hüseyin Avni paşanın, ser- darı ekrem Abdülkerim paşanın, Me- celle cemiyeti âzasından kazasker Seyfeddin efendinin yalıları. Açık- türbede de âyandan topçu Rıza pa- f şanın, hattat Talât beyin konakları ve bay Hulüsi Esendal dostumuzun apartımanları, . Üsküdarın pek civar mesirelerine gelince: Duvardibi, Koruluk. Bu Ko- ruluk şimdiki Nümune hastanesinin arkaşıdır. Midrellez günlerinde pa- nayır yerine döner, mezar taşlarına bile salıncaklar kurulurdu. Sermed Muhtar Alus (3) Lâleli Baba meczublardan. / mma annda Izmit bir endüstri şehri oluyor ma NN Jik kâğıd fabrikasından başka diğer dört fabrika daha kuruluyor Birinci beş yıllık endüstri plânının sellülos branşından İlk fabrikası olan kâğıt ve karton fabrikadı İzmitte 936 danberi çalışmaktadır. En mo- dern teknik vasıtalarile teçhiz edilmiş olan bu ilk kâğıt fabrikamız vasati olarak senede 10,500 tan kâğıt ve kar. ton imal edecek bir kabiliyete malik olarak kurulmuş ve kısa zamanda randımanını nazari kapasitesi haddi- ne çıkarmakla büyük bir muvaffaki- yet kazanmıştır, Bizim için yeni olan bir sahada, bir sanayi ünitesinin tec- rübe devresi sayılabilecek kadar mah- dut bir zaman içinde ve tamamen yer- )i unsurlarla eriştiği bu merhale, Tür. kün teknik sahadaki yüksek başarıcı- Yığının bariz bir delili olarak ifhara şayan bir neticedir. Mumaulleri piyasada büyük bir rağ- 'betle karşılanan ve azami randımani- Je çalışmasına rağmen talepleri kar. şılamaya yetmiyen bu fabrikanın mâ- kinelerine ilâveler yapılması suretile imal kabiliyeti 12,000 tona yükseltil. miştir. Ham madde olarak sellüloz, odun, kırpıntı kâğıt, kaolin, reçine, şap, uzvi ve madeni boyalar kullanan bu fabrikanın imaj ettiği kâğıt çeşit- leri şunladır: Her türlü ambalâj kâ- ğıtları (metre murabbaına sikleti 30 gramdan aşağı olanlar hariç. Bunla- rı ikinci kâğıt fabrikası yapacaktır). İyi ve adi cins yazı kâğıdı, sünger kâ- ğıdı, adi ve iyi cins karton ve mukav- vadır. Fabrikada çalışan işçi miktarı 550 dir. Bu birinci kâğıt fabrikamızın açılış töreni yapılırken gene İzimtte ayni hacimde ikinci bir kâğıt ve karton fabrikasının temeli atılmıştı. Bu fab- rikanın inşaatı ilerlemektedir. İnşa- At ve montaj işleri bittikten sonra iki kâğıt fabrikamız birlikte bini müte- caviz amele kullanarak senede 24 bin ton kâğıt ve kartonu istihsal edecek ve sigara kâğıdı da dahil olmak üzere her cins kâğıt ve kartonların mem- Jeket içinde yapılması mümkün olâ- cak ve iç piyasanın ihtiyacı tamamen karşılanmış olacaktır. İzmitte ikinci kâğıt ve karton fab- rikasile bilkite bir de selüloz fabrika- sının temeli atılmıştı. Bugün kâğıt fabrikamız imalâtı için muhtaç oldu- gu başlıca ham madde olan sellülozu hariçten getirmektedir. Fakat sellü- loz ayni zamanda harp sanayiinde çok kullanılan bir made olduğu içir son zamanlarda dünya piyasasında hem fiatı yükselmiş. hem de takas yölile tedariki bir hayli güçleşmiştir. Sellüloz fabrikamız tamamlanarak faaliyete geçtikten sonra kâğıt endüs- trimizin ve Gemlik Sunğipek fabrika- sının bu maddeye olan ihtiyaçları ta- mamile karşılandıktan başka askeri sanayilmizin mühim bir ham mad- desi de dahilden temin edilmiş ola- caktır. Senede 15 bin ton sülfit sellü- Jozu ve 3 bin ton saman sellülozü, 900 ton da paçavra sellülozu imal edecek olan fabrikanın inşaatı bit. miştir, Faliyetle devam eden montaj işleri de ilkbaharda bitecek ve fabri- ka yaza tecrübe imalâtına başlayabi- lecektir. Bu fabrikanın münakale vasıtası ola- rak yapılmakta olan dekovil hattının inşaatı devam etmektedir. Kâğıt sa- nayiinin diğer bir ham maddesi olan kaolin imal edecek diğer bir fabrika- da yine İzmitte inşa edilmiştir. Şim- di makinelerin yerleştirilmesi ile uğ- raşılmaktadır . İzmit birinci kâğıt fabrikasının atölyesi ve santralı bütün bu fabrika- lar grupunun enerji ihtiyacını karşı- layacak surette tevsi edilmekte, ka- zan dairesile yeni konulan türbine ait çalışmalar İlerlemektedir. Gene İzmitte kimya sanayii şube- sinden bir klor ve sudkostik fabrikası- nın İnşası kararlaşmıştı. Projeleri ta- mamlanmış ve makineleri Avrupaya sipariş edilmiş olan bu fabrika bina- sının inşası işinin yakında ihalesi ya- pılacaktır. Sellüloz ve kimya sanayii fabrika- larının su ihtiyacını kaşılamak için Sapanca gölünden su getirilmesine karar verilmiştir. Boruların ilk partisi gelmiş, boruların döşenmesi ve bu işe âit tulumba İstasyonunun inşası iha- le edilmiştir. İzmitte sellüloz fabrikası memurla- rı için altı çift ev inşa edilmiş, bütün bu fabrikaların memur ve müstah- demleri için bir kantin binasının in- şasına başlanmıştır. Devlet sermayesile kurulmuş ve ku- rulacak fabrikaların devlet tarafın- dan murakabesi için kabul olunan kanunun bükümlerine uygun olarak İzmitte «Sümerbank selüloz sanâyii müessesesi» teessüs etmşitir. Serma- yesi 6,5 milyon lira olan bu mahdut mesuliyetli şirket şimüilik yalnız bi- rinci kâğıt fabrikasını işletmektedir. İkinci kâğıt fabrikasile selüloz ve kaolin fabrikaları faaliyete geçince bunlar da ayni müessese tarafından işletilecektir. Sümerbankın bugün fdaliyette bu- Junan bir fabrikası ve kurulmakta o- Jan diğer dört fabrikası kanalından İzmit ve muhitine dökülen sermaye şehirde şimdiden mahsus bir canlılık uyandırmıştır. Bu fabrikalar tama- mile faaliyete geçtikten sonra 1500 kadar işçi ve memurun şehir piyasa- sında ne kadar canlı bir kalkınma âmili teşkil edeceği kolayca tahmin olunabilir. Birbirini takiben yükselen modem fabrika binalarile İzmit git- gide bir sanayi şehri manzarası ar. zetmiye başlamaktadır. Müstesna bir coğrafi mevkie sahip olan bu güzel şehrimizin Sümerbank tarafından kurulan fabrikalar sayesinde bir kat daha güzelleşeceği şüphesizdir. — aaa Uyuşturucu maddelerle nasıl mücadele etmeli? (Baş tarafı inci sahifede) Bu iş üzerinde hepimizin, bütün va- tandaşların vazife alması lâzımdır. Meselâ, analar babalar çocuklarının ber harekâtın kontrol etmeli, verdik- leri paranın mahalli sarfını sormalı- dırlar, -— Beyaz zehir salgını daha ziyade hangi yaşlar arasındadır? — 15 ile 30 yaş arasında... — Tevlid ettiği neticeler? — Verem, sefalet, cinayet, cinnet... — Tedavi şekli? — Kendi kanlarını alıp gene kendi- lerine zerkediyoruz ve müsekkin ilâç- lar veriyoruz.-Bol ve muntazam gıda da şarttır. Bilhassa nasihatin çok te» sirini görüyoruz. Sık sık nasihat edi- yor ve İyi neticelerle karşılaşıyoruz. Uyuşturucu maddelere müptelâ olanları daha ziyade küçük işçilerin teşkil ettikleri anlaşılmaktadır. Şüp- besz bunlar pek çabuk işlerinden ko- vularak serseri oluyorlar, Bunun baş- bea sebebi, bizde cemiyet hayatına yer verilmemiş olmasıdır. Dr, B, İbra- him Zati Öget te işçiler için şehrin her yerinde klüpler teşkiline taraf- tardır. İşçnin işinden çıkınca, oyalan- mak İçin meyhaneye ve yahut beyaz zehir kullanabileceği yerlere gitmesi- ne mani olmak maksadile her semt- te cemiyet hayatı ihdasına çalışılma- $ı fikrinde olanlar çoktur. İsveç te, bundan 70 sene evvel ay- ni vaziyette imiş. İçki, Kavga, ciayet çoğalınca, kontlar, prensler düşün- müş, taşınmışlar, işçiler için çay ziya- fetleri tertib etmeğe karar vermisler. Büyük salonlara işçiler de davet edil- miş; kendilerile alâkadar olunmuş. Aradan zaman geçmiş ve işçilern kis yafetinde değişiklikler sezilmeğe baş- Tanmış. Çaya temiz elbise ile gelenleri gören pejmürde kıyafetliler, önce d#- fınık saçlarını intizama sokmaktan başlıyarak, yavaş yavaş üstlerinide temizlemişler, Jisanlarında nazik ol mağa çalışmışlar... Bügün o memlekette bir ağız kav- gasına rasbyanlar, bu hâdiseyi rasgel- dilerine garip bir vaka olarak anlatır. Jar, — Necmi Erkmen

Bu sayıdan diğer sayfalar: