1 Mart 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

1 Mart 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 AKŞAM 1 Mart 1939 TARIHE GEÇEN AŞKLAR | Madam Tallien ve erkekler ihtilâl devirlerin- de politika zar oyun larma benzer; bir dübara ile Tallicni ortadan kaldırmak istiyen (o Robespiyer, iki birle mars oldu; bir sabah, şafakla beraber kafası kesil- di. Jan - Lamber 'Talien günün ada- mu olmuştu. Hapis- Maneleri < dolaşıyo: mahpusları tahli- ye etiriyordu. Halk yeni bir mabuda kavuşmuş gibi Tallienin önünde dize getiyor alkışlı- yor, «varol, yaşa» diye haykırıyordu. | 'Terezia mükellef bir apartımana yer- leşmişti; artık Talllen'den âyrılmı- yor, onun zaferinden kendine de hisse çıkarıyor, Tallien alkışlandıkça yar nında göğüs kabarlıyordu. Talien, Terezyd ile vabıtasına meşru bir durum verdi, evlendiler. Robespiyer devrinin kanlı eğlence- Terini Barras devrinin sefaheti istih- Jâf etti. Uzun zaman ölüm korkusile titriyen Fransa, artık yaşamak için çırpınıyordu, herkes hayat spazmozu- mâ yakalanmıştı. Korku göz yaşların- dan sonra sevinç kahkahaları yükse- Myordu. Neşe ve zevk zembereğini boz- muştu, bir zamanlar İnsanların pa- buçsuz . kaçtığı yollarda gömleksiz Kadınlar dolaşiyordu. Kadın erkek, çoluk çocuk sanki heba olan zamanı telâfi etmek istiyordu. İşte bu zevk ve sefahet hercümer- cinin bayan Talllen kraliçesi idi. Kuk altıma mal olan tuvaletler giyiyordu. Herkes sarı peruka takarken o bir gece siyah peruka ile görününce, er- tesi günü bütün kadınlar siyah pe- Tuka takıverdi. Suarelege âdeta çırıl çıplak - geliyor, memelerini elmaslı Sutien, göbeğini mücevherli kemerle örtüyordu. Evi meşhur olmuştu, Madam dö Stael, Luve, Freron, Barras gibi z0- manın tanınmış şahsiyetleri bayan Tallienin salonunda toplanıyorlardı. Bayan Talllenin salonu, mücevher- leri, güzelliği, tuvaletleri, atları, ara- baları, avuç dolusu sarfettiği paralar dilden dil& dolaşirken “Paris açlıktan ölüyordu. Bu kıtlığın üzerine 1795 kı- şı geldi. Sen nehri dondu. yoksullar soğuktan ölmemek için eşyalarını yâr kıyordu. fırınların önünde nöbet bek Niyenlerin. arasında donanlar oluyor- du. Paris Iki grupa ayrılmıştı: Dans edenlerle açlıktan ölenler grupu. Sa- raylarda, konaklarda her gece balolar veriliyordu. Yarı çıplak kadınlar, er- keklerle sarmaş dolaş raksediyor, şeh- Tin her köşesinden orkestra sesleri Ö AKŞAM'ın tetrikası | yükseliyordu. Pariste altı yüz kırk Yazan: Selâmi Sedes dört dans yeri açılmıştı. Yüz binlerce kişi de bir lokma ekmek bulabilmek için dileniyordu. Parisin ağlanacak haline gülün düğü devirlerde bayan Tallleni Joze- finle başbaşa buluyoruz. Jozefin dul bir kadın, kendine ekmeklik bir er- kek arıyor. Talllen artık para kaza- namıyor, bayan Talilen para çekecek birini gözlüyor. İkisi de Barası bu- Tuyorlar, Barras, Jozefini beğeniyor, 'Terezia da Bonaparta yüz vermiyor... Napolyon Jozefini alıp da Barras açıkta kalınca Terezin'ya gün doğu- | yor, Barrası ele geçiriyor Barras rejimin hâkimidir, ramını Prog- tek cümlede hülâsa eden adamdır: «Demokrasi aşktır.» Onun için hayat sefahet demektir. Fikri yoktur, prensipi yoktur, hülyasi yok- tur; uçarı çapkındır. «General; diye hitab edildiği zaman böbürlenir, çifte yaverle dolaşır, amma İşten kaçar; ciddi insanlardan hoşlanmaz; zevki umumi evlerde, (okumarhanelerde oturmaktır. Devrinin en şık, en zarif, | en güzel erkeğidir. Rejime hükmeden bu çapkın ada- mın bir kolu re'sikârda, bir kolu ba- yan Talllen'in belindedir. Baras ile Terezis . biribirlerine uy- gun iki kişiydi. Nasıl 'Terezia erkek» ten erkeğe koşan bir Kadınsa, Barras da kadından kadın$ koşan bir erkek» ti. Biribirlerine çıkarları olduğu için bağlanmışlardı. Terezia “ istediği gibi müreffeh bir hayat sürüyor, Barrasın | evi de 'Terezia sayesinde canlanıyor- du. Bütün kadınların gözü Barras idi, Terezia bunun için Barras'a dört el ile sarılmıştı; bütün erkeklerin gö- zü Terezia'da İdi; Bunun için Barras, Teresia'ya kör hayrandı Bu hayranlıkla Fransayı unutu- yordu. Barrasın etrafını ahlâksız, vic- dansız, bir takım iş adamları, namus düşkünü kadınlar, mü asılzadeler | 'Tefrika No. 26 — Büyük macera romanı — AŞKIN KURBANI — Lordlar gibi! — Hep böyle mi yaşamak istersin? — İstemez miyim hiç! Amma bu hâ- yatı yaşamamız için borsada kazanman Mâzım! Erkek hafifçe gülümsedi. Şimdi Na- dire soyunmuş pembe ipekli geceliğini giyiyordu, arkası dönüktü. Refet eli ni cebine soktu ve bin liralık bir kâ- ğıdı kızın güzel dekoltesine attı. Genç kadın hayretle döndü. Sev- gilisi paraları fırlatmakta devam edi- yordu. Nakidler kıymetli birer kelebek gibi Nadirenin üstüne yağıyordu. Mesud, memnun, mütehayyir, kız- cağız kahkahalarla gülüyordu. — Nasıl?,.. Demek muvaffak oldun ha! — Görüyorsun! — Şimdi artık zengin miyiz? — Elbette... — Canım herifim... Ben sana ba- yılırım!... Diyerek Nadire dostunun boynuna sarıldı ve çılgınlar gibi öp- meğe başladı. Nakleden: (Vâ-Nü) Ratiple geçirdiği mesud anların zevkini şimdi Perihan ne göz yaşları, ne ızlıraplarla ödüyordu. Münasebetlerinin can çekişme dev- rindeki harap edici kavgalar, sonra | ayrılış... Terkedilmek acıları... Mahvo-| Jan bir hayatın endişesi... Âdeta bir felâket ağı gibi genç kadını sarmış. tı. Lâkin buna rağmen kalbinin en giz- li bir köşesinde ufak bir ümid, titrek bir ışık gibi, hafifçe yanıyordu. Hattâ bir arahk hemşiresile halası. nı bulunca eski saadetinin tekrar can- lanabileceğini ummuştu. O zaman kendi kendine şöyle düşünmüştü: «— Belki Ratip pişman olur... Mu- habbetimi, fedakârlıklarımı arar. tek- rar döner... O zaman bu geçirdiğim günler bir kâbus gibi silinir. taraf. tan kardeşimin muhabbeti, raftan Ratibin aşkı arasında mesud bir ömür geçiririm.» Halbuki şimdi bu güzel hayali ta- mamen sukut etmişti. Önünde mesud günler değil, bir felâket uçurumu açıl. mişt.. Hem de en feciif A YONE ME YANA sarfnışlı. Evi her türlü rezalet yapı- Jan bir batakhaneye dönmüştü. Bu arada 'Talllen ne yapıyordu? Unutulmuştu, perişandı, gefildi, Ar- tık yüzüne bakan yoktu. 8 Mart 1797 de Terezia kocası aleyhine boşanma davası açtı Ayrıldılar. Açlıktan inliyen Fransaya kahkaha ile gülen Terezla aleyhinde gazete- lerde imalar, nihayet hücumlar başlar mıştı. Barrasın kredisi hergün biraz daha düşüyordu. Bayan Tallieni ba- şından atması şarttı. Etrafına şöyle bir göz gezdirdi, Terezia'nın etrafında dönen zengin Uvrar'ı gözüne keslirdi: Kadını ona ciro etti. Terezia, Babilon sokağındaki konağa yerleşli, artık Uvrarla yaşıyorân, Hükimiyet o Bar- rasla beraber yaşıyan bayan Talllen ile Uvrarın elinde kalmıştı, Bu saca- yağı milleti istedikleri gtib idare edi- yordu. Nihayet Bonapart Mısırdan döndü ve temizliğe başladı. İdareyi eline al- dı. Barrasın yıldızı söndü, Uvrar'ın paraları tükendi. 1804 de Terezia bayan Stael,in sa- lonunda Karaman köntu Fransua - Jozet - Filip Rikeyi tanıdı, 2 İkincikâ- nun 1805 de evlendiler. 1820 de Tal- ien sefalet içinde öldü. 1830 dayız.. Küçük bir şehrin kü- çük kilisesinde beyaz saçlı, sarı kırı- şık yüzlü bir kadın İysanın heykeli önünde diz çöküp dua ediyor. Bu 'Terezla'dır. Yer yüzünün eni ahlâk- sız en sefih mahlüku son demlerinde Allaha sığınmaktan başka bir teselli bulamıyordu. 15 İkincikânun 1835 de öldü. Kaçak kumaşlar Kumaşları satanlar ve alanlar yakalandı İzmir (Akşam) — İzmirin Tepecik ve Kahramanlar mahallelerinde oturan bazi Kadınların kıymetli Avrupa ku- maşları, ipekli eşya kullandıkları ha- zarı dikkati celbetmiş, zabıta bu nok- tadari tuhkikata başlanıştar. Bazı evler- de yapılan araştırmalarda gümrük resminden kaçırılmış olarak memle- kete ithal edilmiş birçok kiymetli ku- maşlar bulunmuştur ve bunların Be- kir namında birinin zatl eşyası arasın. da hariçten Kaçak olarak İzmire ge- tirttiği Hacer ve Emine adlarında iki genç kadına vererek sattırdığı anla- şılmıştır. Hacer ve Emine ile bu ku- maşları satın alan Yunus ile Naciye, Fatma, Şaziye namındaki kadınlar İ tutulmuştur. Bekirin harice gittiği an- Yaşılmıştır. Ratip Tendunun kocası ol Hayatında yegâne sevdiği bu iki mahlük birleşip ona en müthiş darbe- yi indiriyordu. N Bir aralık inlihar etmeği düşündü. Öyle bir intihar ki ölümü müstakbel karı kocanın, birleşmesine mâni ola- cak bir tayf gibi araya girsin... Fakat sonra bu fikir karşısında deh- şetle irkildi. Hayır, o, dostunu, ölerek | dahi kaybetmek istemiyordu. Terke- dilmiş, aldatılmış olduğu halde onu gene görebiliyordu ya... Hem herşeye rağmen, ne olursa olsun, Ratip onun- du. Aşk genç kadının muhakemesini O derece şaşırtmıştı ki, biçare kendi kendini aldatıyordu. Hattâ bir aralık Ratibin Tendu'yu vâktile kendisini sevdiği şekilde sevemiyeceği ümidine kapıldı. Kıskanmasının abes olduğu- na kani oldu. Bir sabah, hizmetçi kız Ratip beyin geldiğini haber verdi. Hemşiresinin nişanlısı olarak pte- zante edildiği gündenber, delikanlı ile hiç yalnız kalmamıştı. Hattâ tesadüf ettikçe biribirlerine en ufak bir tel. mihde de bulunmamışlardı. Ratip, genç kadının mukadderata katlanır gibi duruşuna kapılımış; #— Bana kezzap attığı günden son- ra affedişim onu mahcup etti!» diye düşünüyordu, Maamafih, ne zaman genç kadının Sivas m ektupları Son hafta içinde Sivasa çok kar yağdı Şiddetli soğuklar hüküm sürüyor, hararet derecesi sıfırın â PE ii inda 2 ! düştü Sivasta kış ve kayakçılardan bir grup Sıvas (Akşam) — Son hafta için de şehrimize fazla kar yağmıştır. Her taraf bembeyazdır. Yağan kar 37 santime kadar yükselmiştir. Ka- zalara da fazla mikdarda kar düştü- ğünden köy yolları kapanmıştır. Şehirde çok şiddetli soğuklar hü- küm sürmektedir. Hararet sıfırın ai- tında 21 dereceye kadar inmiştir. Çeşmelerden ve damlârdan büyük buz parçaları sarkmaktadır. Son hafta içinde şehrimizde yâ gan kardan en fazla memnun olan- lar kayakçılardır. Kayakçılar kala- balık gruplar halinde dağlara ve ka- yak yerlerine gitmektedirler. Muhit- te kayak sporuna karşı büyük bir alâka vardır. Bühassa gençlerin teş kil ettikleri neşeli gruplar geç vakit- lere kadar bu sporla meşgul olmak- tadırlar. * Halkevi gençlerinin muvaffa- kıyetli temsilleri Şehrimiz Halkevi temsil kolu etra- finda toplanan gençler Tan sinema- sında büyük bir kalabalık önünde 'Türk kömürünü ilk bulan «Uzun Mehmed» için yazılan piyesi temsil ettiler, Piyeste rol alan genç arkadaşların hepsi vazifelerini itina ile başarmıya çalışıyorlardı. Rol alanlardan Kemal Yeğer, Nusret Tercan, Hilmi Ataçam, Ali Güntekin, Osman Güner, Hilmi Baccil, Sabahadâin Ragıp Kıvılcım, istidadlı kızlarımızdan Hadiye Ünal, Şemsay Kapancı rollerini muvaffa- kıyetli bir şekilde başarmışlar, Sıvas- lulara güzel bir gece yaşatmışlardır. Kızıl ay kongresi Şehrimiz, Kızılay kongresi Halkevin- de yıllık kongresini yaparak, yılık hesapları gözden geçirmiş ve Taali- yet raporunu kabul ederek yeni idare heyetini seçmiştir. Başkanlığa kulak, boğaz mütehassıs Etem Yet- meclisinde bulunsa, kalbi heyecanla çarpıyordu. Şimdi gene, ertistin odasından içe- ri girerken, eyni hissi duyuyordu. Perihan ise çılgınca bir ümide ka- pılmış, bu ziyaretin mânasını kendine uygun hayallere atfediyordu. Hissiyatını yenerek, misafirini tat- lı bir tebessümle kabul etti: — Hoş geldiniz... Teşrifinize pek memnun oldum. Bana birşey mi söy- lemek istiyorsunuz? — Evet, Perihan! Ve belecanını yenemiyerek ilâve et- ti: e — Gayet mühim bir şeyden bahset- mek istiyorum. Genç kadının yüzü sevinçle parla dı: Ok, çok ... Demek aldanma- mışım... Delikanlı müşkül bir vaziyet- te kalarak ona koşmuştu... — Anladım. - dedi. - Bulunduğu- müz bu garip vaziyet hakkında bana izahat vermek istiyorsunuz, değil mi? — Ne izahatı? Perihan devam etti: — Anlıyorum, anlıyorum... Bu da Kelbinizde bana karşı beslediğiniz his- lerin tamamen ölmediğine delildir... Muhaverenin bu şekil alışı delikan- yı hem sıkiyor, hem hayrete düşürü- yordu: — Yok Perihan! Zannettiğiniz me- mona kp ri ez ğü ei immme 2 kiner, vezmedarlığa Ziraat bankası müdürü Zeki, ikinci relsliğe diş dok- toru Sami Peker, kâtipliğe Ruhat Şe- ker, muhasipliğe maiyet memuru Cemal seçilmişlerdir. Yakında Kızılay bir de balo verecektir. İmar plânı Şehrimizin yeni imar plânı Nafia Vekâleti imar heyeti tarafından ha- zırlanarak şehri gönderilmiştir. Plân, belediye fep-heyeti müdürü ve belediye meclisi” âzalarından seçilen bir komisyon tarafından tedkik edil- mektedir, Şilede dokumacılık Yirmi yaşına basan her Şileli bir dokumacı ustasıdır Şile (Akşam) — Şileye gelenler burada Şile kadınlarını gündi - kakla göremezler. Sokakta görülen- ler ya hariçten gelenler veya zaruri bir ihtiyacı temin için sokağa çıkmış olanlardır. Bu da Şilenin, İstanhu- Ton bir sanayi mahallesi olduğundan ileri gelmektedir. Şilede dokumacılık yerli kadınlar İ arasında şayanı dikkat derecede yö yılmıştır. Şile, rengârenk bezleriyle meşhurdur. Şile bezinin şöhretini buranın plâjına gelen ecnebiler bile duymuşlardır. Bezler güzeldir, şık- tır. Halkin çoğunun evinde dokur tezgâhları bulunmakla beraber kaza” min genç ve yenilik sever kaymaka- mı bay Rebii Karatekin bu tezgüh- )arı daha modem ve İyi bir hale ye- trmek için çalışmaktadır. Yirmi ya- $ına giren her Şileli bir dokumacı ustasıdır. Çünkü küçükler de doku- macılığa alıştırılmaktadır. Gündüz vakitlerini bez tezgühları başında geçiren Şile kadınları gece gezmesini de ihmal etmemektedirler. seleden bahsetmek istemiyorum! Hat- tâ bu son zamanlarda bana gösterdi- ğin samimi muameleye bakarak böyle bir münakaşaya artık ihtiyaç kalmadı- ğgma hüküm vermiştim, zannederim ki, her ikimiz için de geçirdiğimiz gün- ler maizye aid bir hatıra gibi kaldı. Bu sözlerin karşısında genç kadının Kalbi donar gibi oldu, fakat kendini yenerek: : — Pek doğru söylüyorsun Ratip! Hissiyattan bahsetmekle sırf bana karşı duyduğunuz kardeşçe muhabbe- ti kasdediyordum... Kaç zamandır ben de size o gözle bakıyorum. — Sahi mi Perihan? Artık beni aşk- la sevmiyorsunuz öyle mi? Iztırabını belli etmeden genç kadın: Hayır! dedi. - Sevmiyorum... Na- sıl oldu bilmem! İnsan sevmek için kalbine nasıl hükmedemezse, soğluma- a başladığı zaman da öyle hükmede- miyor, Bakın bundan birkaç ây evvel size bu sözleri soğukkanlılıkla söyliye- bilir miydim? Ne mümkün... Şimdi ise sesim titriyor mu, gözlerim de yaş var m2... Ben de size bunları söylemek is- tiyordum. onun için gelmenize pek | Memnun oldum. Ya?... — Bvet, Ratip! Hem bunları söyle- mek, hem de başka bir havadis Yer- mek istiyordum. — Ne gibi? dArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: