28 Mart 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

28 Mart 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Çe - A EE i Mektepler arasında spor faaliyeti 28 lisenin iştirak edeceği müsabakalara pazar günü büyük merasimle başlanıyor Yeni deben terbiyesi kanunu mu- “İbince İse ve ortamekleplere tesis cibince lise ve ortamekteplerde tesi- si takarrür eden spor yuvalarının ilk resmi faaliyetine 2 nisan pazar günü büyük merasimle başlanacak- tır, Aşağıda programını neşrettiğimiz spor faaliyeti, açılış merasiminden sonra Taksim stadında Galatasaray ile İstanbul, Pertevniyal” ile Erkek muallim liseleri arasında ilk futbol raaçları yapılacaktır. İstanbul mektepleri spor böl gesi maçlara başlama me- rasimi programı 1 — Vilâyetimiz mektepler spor böl- gesinin spor faaliyetine 2/nisan/1939 pazar günü İstanbulda mevcut resmi ve hususi kız ve erkek bütün lisele- rin faal sporcu talebesinin işlirakile rıerasime spor kıyafetlerile iştirâk edeceklerdir, (Kız talebe jimnastik kıyafeti erkek talebe ise her sporun kendine mahsus kıyafetile ve bugüne mahsus olmak üzere merasimin baş- lama yerine beyaz pantolonia gele- ceklerdir.) 3 — Mektepler merasim günü filâ- malarını yanlarına alacaklar ve Türk bayrağını getirmiyeceklerdir. Yalnız merasimde mekteplerin önünde İs- tanbul kız muallim mektebinin geti- receği Türk bayrağı geçecektir. Okul filâmaları Türk bayrağının arkasın- da kız talebe önde olmak üzere toplu bir halde götürülecektir, 4 — Merasimde mektepler hurufu- heca sırasile yer alacaklardır. 5 — Her meklep merasime filâma- cıları da dahil 44 kişilik takımlarla iş- tirak edeceklerdir. (Noksan veya faz- la sporcu talebe getirilemez.) 6 — Yürüyüş nizam © üçerledir. (Askeri takımların üçerle yürüyüş nizamı aynen tatbik edilecektir.) 7 — Liselerin sporcu talebesi, a” tasaray erkek lisesinde toplanmış bu- lunacaktır. 8 — Merasime Galatasaray erkek lisesinden saat tam 14 te başlanacak ve sporcu talebe takımları yanların- da öğretmen veya öğretmen yardım. Cıları bulunduğu halde fasılasız ola- rak İstiklâl caddesini tabip ederek Taksime gidecekler ve Cümhuriyet âbidesine çelenk koyacaklardır. Bu esnada sporcu talebe âbidenin etra- tında bağlı krokide gösterildiği şekil de yer alacaklar ve muzikanın iştirâ- kile İstiklâl marşını söyliyeceklerdir. Bundan sonra yürüyüşe geçilecek ve Taksim Stadının ön kapısından girile- cek ve mektepler kendilerine tahsis edilen yerlere gidecekler ve bundan sonra verilecek bir kumanda ile kız talebe sahanın sağını erkek solunu olmak üzere (jimnastik şen- Tiklerinde olduğu gibi koşar adımla yerlerini alacaklardır. Evvelâ Ebedi Şef Atatürkün hatırasına hürmetle 3 dakika süküt edilecek, İstiklâl mar- talebe | şı ile birlikte İstanbul erkek mual- lim mektebi talebesi tarafından yar pilacak bayrak merasimini müteakip, verilecek ikinci bir kumanda ile ve koşar adımla sporcular yerlerine dö- neceklerdir. Bunu müteakip okullar tarafından geçit resmi yapılacak ve geçit resminin nihayetinde kız ta- lebe öğretmenlerinin nezareti altın- da muntazam bir tarzda kendilerine gösterilecek kapıdan çıkacaklardır. Mekteplerin beaberinde gelecek hademeler stadın iç giriş kapısında emre intizar edeceklerdir. 9 — Merasim ve maçlar esnasında alâkadar muallim, hakem ve gazele- cilerden başka sahaya kimse girmiye- cektir. 10 — Komite başkanlarınm teşkil ettiği teknik heyet bütün merasim ve müsabakaların umumi şekilde kontrol ve idaresile meşgul olacak- lardır, 1) — Merasimi İstanbu! erkek mu- allim mektebi beden terbiyesi öğret- meni Ferhat idare edecektir. (Öğ- retmen Ferhat merasimin idaresi için yardımcı olarak kâfi mıkdarda izciyi beraberinde getirecek ve izciler mera- sim gününde icap eden sıhhi yardım- arı yapacak şekilde mücehhez ola-| caklardır.) 12 — Merasimde bayan öğretmen- ler beyaz bluz, koyu Tenk etek ve kı- sa topuklu ayakkabı, bay öğretmen- ler ise beyaz kısa kollu gömlek beyaz i pantalon ve beyaz ayakkabı giyecek- lerdir, 13 — Galatasaray lisesi bahçesinde talebe palto ve ceketlerini çıkaracak paltalonlarını da muntazam kati. yarak görünmiyecek şekilde ceketle- rinin içine yerleştireceklerdir. Ceket- ler sol kolda taşınacaktır, 14 — Türk bayrağını taşıyacak er- kek muallim mektebi talebesinin sağ | ve solunda kız muallim mektebinden İki muhafız bulunacaktır. 15 — Merasim geçili esnasında fta- lebe stadyorm balkonunun başlama | ve nihayet noktaları arasında başla- rını sağa çevirerek ve kollarını sal lamadan geçeceklerdir. (İki izci ile selâm yeri gösterilecektir.) Müsabakalara iştirâk edecek ler şunlardır: 1 — K. muallim mektebi, 2. Bo- gaziçi kız lisesi, 3 - Cümhuriyet kız Wi- sesi, 4 - Çamlıca kız lisesi, 5 - Eren- köy kız lisesi, 6 . İnönü kız lisesi, 7 - İstanbul kız lisesi, 8 - İstiklâl kız H- sesi, 9 - Kandilli kız lisesi, 10 - Sel çuk kız lisesi, 11 - Şişli Terakki Hisesi, 12 - Üsküdar kız enstitüsü E. M.G. komutanı, 13 - E, muallim mektebi, 14 - Boğaziçi erkek lisesi, 15 - Darüş- Şafaka lisesi, 16 - Galatasaray erkek Jisesi, 17 - Haydarpaşa erkek lisesi, 18 - Hayriye erkek lisesi, 19 - İstan- bul erkek Tisesi, 20 - İstiklâl erkek ?- sesi, 21 - Işık erkek lisesi, 22 - Kaba- taş erkek lisesi, 23 - Pertevniyal er- kek tisesi, 24 - Sanat okulu, 25 - Şişli Terakki lisesi, 26 - Ticaret Jisesi, 27 * Vefa erkek lisesi, 28 Yuca Ülkü lisesi. lise- Bir tecrübe kâfidir! Basur memelerini ILE. TEDAVI Patı EDINIZI Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma AKŞAM Kızı kaçırmışlar mı? Yoksa kız Hüseyinin evine kendi arzusile mi gitmiş? Hüseyin adında biri (e Fatma adın- da bir kadın, kız kaçırmak suçundan maznunen mahkemeye verilmişlerdir. Yapılan iddiaya naza- ran hadise şöyle olmuştur: Tophane- de oturan Hüseyin, Emine adında 16 yaşmda bir kızı sevmiş ve yengesi Fatımayı Eminenin babası Mustafaya göndererek kızını istetmiştir. Fakat “e kızımı Hüseyine vermemiş. e akşam üzeri kızı Binine eve gelince «Sen benim haberim ol- madan Hüseyinle alâka peyda et- mişsin» diyerek kımnıfena halde dövmüştür. Bu dayak üzerine Emine de gece- leyin evden çıkıp Mustafanın evine gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir. Ertesi gün Mustafa zabıtaya mü- rTacaalla Hüseyinin ve Fatmanın el birliğile kızı Emineyi iğfal edip ka- çırdıklarını iddia etmiş ve kendile- rinden davacı olduğunu söylemiştir. Dün Hüseyin ve Fatma Sultanah- med birinci sulh ceza mahkemesinde sorguya çekilmişlerdir. Hüseyin ifa- desinde «Ben Emine ile evlermek-is- tedim. Fakat babası razı olmayınca vazgeçtim. Vaka gecesi Emine evde babasile kavga etmiş ve kendi kendi- ne evden çıkıp bizim eve gelmiş O gece ben bir Amerikan vapurunda yük boşaltma işinde çalışıyordum. Eve gitmedim ve Emineyi de görme- dim» demiş, Fatıma da, Eminenin ge- ce kendi kendine eve geldiğini söyle- | miştir, Emine kendisi de: «Ben Hüseyini seviyorum. Babam beni ona vermek istemediği gibi akşam evde de fena halde dövdü. Esasen annem de üvey- dir. Evde fenalık görünce kendim ka- çıp Hüseyinin evine gittim» demiş- tir, Hâkim, maznunların ikametgâha i bağlanarak serbes bırakılmalarına ve evrakın müddelumumiliğe tevdline karar vermiştir. Sadıkzade vapuru henüz kurtarılamadı Akdenizde yeniden fırtına başladi- ğı için Finike civarında Adrasan ko- yunda taşlara oturan Sadıkzade va- puru dün de kurtarılamamış ve ka za yerine giden heyet keşif yapama- mıştır, Yolcuları alan Anafarta va- purunun ancak yarın limanımıza ge- leceği tahmin olunuyor, Mersin va- puru da limanımıza müteveccihen kaza yerinden hareket etmiştir, Daimi Fotoğraf Müsahakamıza dair : Birkaç sene evvel gâzelemiz tara- fından tesis edilen daimi fotoğraf müsabakası şimdiye kadar tertib edi- len müsabakaların en faydalıların- dan biri olmuştur. Aldığımız birçok mektuplarda bu müsabakanın ama. törler üzerindeki teşvikkâr tesirle- rinden sitayişle bahsedilmektedir. «Akşam», karilerinin bu teveccüh ve alâkasına mukabele etmek için her fedakârlığı yapmakla müftehir- dir, Bununla beraber daimi fotoğraf müsabakamızın yalnız sanat ama törlerine aid olarak devam etmesi birçok karilerimizin haklı şikâyetle. rine de sebep olmaktadır, Bunun için müsabakamızın şek- lini değiştirmeği ve «Akşam; oku- yan herkesin arasıra tertib edilecek müsabakalarımızdan istifade etme. sini temin etmeği düşündük. Ve ye- ni, büyük bir müsabakaya başlamak üzere dalmi fotoğraf müsabakamıza nihayet vermeğe karar verdik, Binaenaleyh, bu ayın 29 uncu gü- nü akşamına kadar gönderilecek amatör eserleri de dahil olmak üze- re, elimizde bulunan eserler arasın. da, müsabaka şartlarımıza göre son bir seçim yapılacak ve bermutad he. diyeler dağıtılacaktır. Yeni müsabakamiz bütün karilerimizin alâkasını çe- kecek, gayet eğlenceli ve is MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. Tefika No. 9 Sultan Reşad'ın hoşlandığı hikâyeler ve yemekler, sofra takımları Abdülhamid zamanında yirmi beş kişiden mürekkep olan mabeyin kita- bet dairesi tensik edilerek başkâtiple dört kâtibe indirilmişti. Başkâtip cüz- dana yerleştirdiği evrakı alarak sara yan büyük merdiveninden yahud oda. zülmüş redingotile muntazır bulunur» du, Merasime itinakâr olan hünkâr baş- 'kâtibin gelmekte olduğunu anlayınca hemen fesini giymeğe, önünü ilikle. meğe İeşebbüsle ayağa kalkardı. Bu- na karşı başkâtip birşey diyemez ise de hünkârın kapı nöbetini tutan mü- sahip bu telâşı görünce: — Efendimiz, yabancı değil, başkâ- tip bey! Diye haber verir, sultan Reşad da: — Başkâtip bizdendir; mazur gö- rür! Mukabelesile bu nezaket tezahü- rüne nihayet verirdi. Hünkâr ile başkâtip, başmabeyinci, baş yaver arasında biraz lâübalilik te- essüs ettikten sonra artık bendegân- dan birinin böyle müdahalesine hacet kalmaz; hünkâr gene evvelki gibi dav- ranir, geleni görünce kendiliğinden vaz geçerdi. Başkâtiple böyle telâkiden sonra ya- zı odasına geçilirdi. Başkâtib hünkârın birel işareti üzerine evrakın hülâsalarını söyledik- çe sultan Reşad bunlara (görülmüş- tür) makamında birer tarih kordu. Ka- nunları, vükelâ meclisi kararlarını (mucibince) yazdıktan sonra İmza ederdi. Bunlar hemen, hemen tedkik- siz geçiverirdi. Hükümetin resmi işleri bitince sultan Reşad «nefes almağa» lüzum görürdü. Bu sırada çok defa hoş, tuhaf hasbihallere başlar, genç- liğine, kardeşlerine, daha ziyade baba- sına aid hatırala; rem kadınlarının garabetlerine, meraklarına dair hikâ- yeler naklederdi. (1) Sonra sıra hare- mi hümayunun siparişlerine gelirdi. Padişah bunları saydıkça başkâtip kay- dederdi: Çamaşır ustanın - haremi hümayun- da esvapçıbaşı-perhiz tabelası, üçüncü kadın efendinin perdeleri, harem ha- mamının kurması ilh... Bunlar sayılırken her birine bir hi- kâye refakat ederdi. Gece vakti mü- him ve müstacel evrak zuhur ederse sultan Reşadı uykudan uyandırmak kolay olmazdı. Evrakı getiren nöbetçi mabeyin kâ- tibi veya mabeyinci nöbette bulunan müsahibe müracaat ederdi; bu müsâ- hip de bir elinde muşamba fener, öte- * ki elinde harem dairesindeki kapıla- rın bir halkaya bağlı anahtarları oldu- Zu halde öne düşer, mabeyinle harem dairesini biribirine bağlıyan' büyük Muayede salonunun üst katından ge- çilen koridorlarda bazıları demirden birkaç kapı açılır, bunlar her geçildik- çe kapanır, nihayet asıl harem daire- sinin ilk sofasına varılırdı, Koridor. larda müsavi fasılalarla konulmuş gü- müş fenerler padişah hareme gittik. ten sonra söndürülürdü. Bunun için bu karanlık koridorlardan yalnız mü. sahibin elindeki fenerin ışığile geçilir. di. Müsahip harem sofasındaki kapı- ya yumruğile yahud elindeki anah- tarla vurur, içeriden harem nöbetini tatan müsahip kapıyı açar, evrakı alıp gene kapar, sonra: — Destur! Kimse olmasın! İbtarile içeriye seslenirdi. Hünkâr uyandırılınca üstünde ge celik entarisi, başında küçük beyaz takkesile yatak odasına mücavir kü- çük salona geçerdi. Gelenleri her de- fasında: — Hayırdır inşallah! Diye kabul eder ve: — Hayırdır efendimizi Mukabelesini işittikten sonra evra- kı alır, beş mumlu şamdanın ziyası al tında dudaklarını kıpırdatarak okur- du. Evrak askeri esrara ve sevkiyata aid olup da imhası icap ediyorsa kü- çük, küçük parçalara yırtar, odadaki Sultan Reşadın başkâtibi B. Uşşaki zade Halid Ziya bey ve eskimiş denilen eşya bunları kul. lananlara kalmak âdet idi. Alâkadar- lar da bunları tabil sık, sık değişdir- tirlerdi! Meşrutiyet devrinde tasarrufa riaye ten bu kaide bozulmuştu. Sultan Re- şad da her defasında: — Mefruşat idaresi bunları alır, medfuat ambarına kor, ledelhace baş ka yerlerde kullanılır. Gibi sözlerle yeni usulü iradesile te. yid eylerdi. Saray yangın tehlikesine karşı pek mücehhez değildi. Geceleri bekçiler bodrum katının uzak bir noktasındaki kovuşlarına çekilirlerdi. Yalnız bir tek gece bekçisi dolaşarak nöbet saatleri- ni kurardı. Sultan Reşad yalnız olduğu vakıt odasında loşluktan haz eder, hafif bir ziya ile iktifa eylerdi. Elektrik ziyası- hin gözlerine zarar vermesinden kor- kardı. Hususi dairesinde kalorifer yapılma, sına da razı olmamıştır. Bendegânından başkalarının yanın. da kahve, su, sigara içmezdi. Kahveyi biraz soğuduktan sonra içerdi. Gün- de nafaka gibi beş, altı sigaradan fazla kullanmazdı. Suyu, şurubu çokça içer- di, Yanında hiç kimsenin kahve ve si- gara içmesi mutad değildi. Sultan Reşad yemekten anlar, fa- kat pek az yerdi. Öğle ve akşam ye. meklerini hergün ayni saatte mabe- yindeki odasında tenavül ederdi. Ak- şam namazından sonra hazır olan sof. rasına otururdu. Kendisi için on iki türlü yemek ile tabla getirilirdi, Her defasında bu ye. meklerin bir Tistesi kendisine takdim olunur, o da bundan üç türlüsüne işa- ret ederdi. Turfanda veya serde yeliş- tirilmiş meyvaları ağzına koymazdı. Bunların hâmile kadınlara verilmesi, ni emrederdi. — Ömrümde sofradan doymuş kalk- madımi derdi. Bazen iltifat olarak kendi meyvasın- dan ve tatlısından saray ricaline göh- derdigi olurdu. Sultan Reşada ameliyat yapmak için umumi harp esnasında Almanya. dan getirilmiş olan meşhur doktor İz- racl İstanbulun Jüferile tavakgöğsünü pek beğenmişti. Sarayda yapılan ta- vukgöğsünü öğle, akşam yer, lüferi de sık, sık ısmarlardı. Sultan Reşadın en Do şeyler ise çorba, pilâv, komposto idi. Sarayda ikinci Mahmuddan kalma üç sofra takımı vardı: : 1 — Altın yaldızlı gümüş takım; 190 kişilik; sultan Mahmudun Fransadan getirttiği bu takıma bir milyon frank kıymet tahmin olunurdu. (2) Buta. kım sultan Mahmudun Kızları Mihri- mah ve Saliha sultanlarin velime cemi. yetlerinde verilen elçi ziyafetlerinde kullanılmıştı. 2 — Gümüş Ulah takımı, 3 — Beyaz takım. Bunlardan başka üçüncü Napolyon sultan Azize yaldızlı bir Sevr sofra ta- kımı hediye etmişti. (Arkası var) m Bay Halid Ziya Uşşakığlın. Cumhu-

Bu sayıdan diğer sayfalar: