18 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

18 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 — Genç Aleksi, kendi aleyhinde ihti- lâl olduğunu haber alınca, boşalan sarayının bir köşesinde korkudan titremeğe bâşladı. Artık Galatadaki Tâtinlere sığınmaktan başka ümidi kalmamıştı. Derhal haber yollayıp haçlılarla müzakereye girişti. Başku- mandan Marki de Monferrat'nın mer- hametini rica etti O'da, ilticayı ka- kul edevek, gece yarısı İstanbula doğ- ru koştu. Güzide bir kuvvetin başı- na geçerek imparatorun tahtı e ha- yatını müdafaaya geldi. Murzufl'u, garb müellifleri pek fena tasvir ediyorlar. Onun âdeta bir nevi serseri olduğunu tarih kârileri- ne Lelkin etmekteler. Oldukça mun- 8if bir müellif olan Michand'nun da çizdiği portre böyledir. Biz de daha, evvelki yazılarımızda ondan mülhem olrak Murzufl'u anlattık, Halbuki şimdi oğlu Aleksi ile müş. tereken hüküm süren İzak bir aristok- rat hülâlile başa geçmiş ve selefinin ölümüne sebeb olmuş bir büküm- dardı. Onun yirmi senelik saltanatı zamanındâ asil sınıf halkı ezmiş, vergiler çoğalmış, ehali elâman de- mişti. Nihayet biraderi, bildiğimiz şe- kilde onu hal ederek ve gözlerini çı- kararak re'sikâra geçti, İzak'ın oğlu da, bu yazı siisilesinde uzun uzadı- ya hikâye ettiğimiz tarzda Bizanslı- ların başına belâlar getirdi. Murzufl, halka dayanıyordu. Hal- kıh. teveccühünü celbetmişti. Haki- katen de, muhtelif fırsatlarla, vatam için kahramanca döğüşmüştü. Lâkin çabalamalarının neticesi muvaffakı- yete müncer olmadı. Murzufl, Lâtinlerin Aleksi vasıta. sile İstanbula ( girivermelerindeni korkuyordu. Hemen bu genç hüküm- darın yanına koştu. Ehli salibi, düş- manların en tehlikelisi olarak bildi- fini ona söyledi. Şayet onları mü- seliâh şekilde saraya kabul ederse her şeyin mahvolacağını haber verdi. Lâtinler, saraya imdad için geldik- leri zaman, kapıları kapalı buldular. Aleksi, imdada çağırdığı eski mütte- fiklerine: Sizleri kabul etmekte maalesef bür değilim! - diye haber yolladı. - Maamafib, askerlerimle birlikte şe hirden © çıkıp orduhuzâ iltihak ede- ceğim, Lâtin askerlerini tekrar surların önünde görmek, Bizanshlara dehşet vermişti. Herkes evinden fırladı. Cad- “deleri, meydanları doldurdu. : . Düşmanı şehre çağırmış! “diye « Aleksi dleyhine o memnuniyetsizlik ayuka çıktı. “Bir kısım ehal! ve asker Lâtinlere hücum etmek fikrindeydi. Diğer bir kısım ise, sarayı muhasara etmenin, Aleksi'nin haddini bildirmenin en iyi tedbir olacağını söylüyordu. ” Bütün bu kargaşalık ortasında, Murzufl artık en münasip fırsatın geldiğine kali oldu. Veciz sözleriyle, imparator muhafızlarının da akılla- rını çeldi. Taraftarları ise, bu sırada İstanbul sokalarını ve meydanların dolaşıyor; ehalinin imparator aley- | hinde gazabını tahrik ediyordu. Çok geçmeden, büyük bir kalabalık Vlaherna sarayının kapıları önünde birikti. İsyan sesleri âyuka çıkıyordu. Bunun üzerine Murzufl, Aleksi'nin huzuruna geldi. Genç hükümdarın korkusunu büsbütün arttırdı. Onun müdafaasını üstüne almış bir tavır takındı. Uzaktaki bir daireye şaşkın genci sürükledi. Hemen zincirlere vurdurdu ve önü bir zindana attı. * Sonra ahalinin karşısına çıktı. Ha- reketinin sebebini anlattı. — Bunları vatanın selâmeti için yaptım! - dedi. Ehlisallb Istanbu “Seni kurtaracağım!,, diye imparatoru kandırdılar, zincirlediler ve boğdular Çatık kaşlı imparator, çok vatanperver ve cesur bir kahramandı; lâkin maiyeti en müsaid baskın mevkilerinde bile Lâtinlere yeniliyordu “içinde kendiliğinden öldü. rek, yararlığına mükâfat olsun diye onu Ayasofya kilisesine sürükledi. Al- kışlar arasında kendisini imparator ilân etti. Erguvani elbiseleri giyer giymez, ye- ni hükümdar, vaziyetinden emin ol- mak istedi. Halkın ve talihin cilvele- rine kurban gitmemek için derhal Aleksinin zincirli olduğu zindana koş- tu. Ona zehirli bir şerbet içirdi. Adam akıllı öldüğüne emin olmak içinde selefimi kendi ellerile boğdu. Ancak altı ay ve birkaç gün süren bir hükümdarlıktan sonra, işte bü bü- yük maceranın küçük aktörü böylece öldü. Bâbası İzak ise, oğlunun feci akibe- tini öğrönince, dehşet ve ümlidsizlik Böylece Murzuf!, ikinci siyasi bir cinayet işle- mek külfetinden kurtuldu. Aralıkta hükümdar ilân edilen Ca- nabe (Kanab) dan ise tarih hiç bah- setmez. Kargaşalık pek büyüktü. O derece. de ki, Grekler, bir müddet evvel tah- ta çıkardıkları adamın ne yaptığını, nerede bulunduğunu tahkik bile ede- mediler, Böylece, Lâtinler O geldiğindenberi henüz senesi olmadan- dört impara- tor Bizans tahtından yuvarlanmış bu- Tunuyordu. Şimdi sıra Murzufl'unda! Feci akibet onu da bekliyordu. Yehi hükümdar, başladığı işe devam etıhek istiyordu. “Ehli salibin en mü- him. şeflerin! tuzağa düşürmek mak- sadile, bir zabiti Lâtin ordugâhına yolladı. Maktul genç tarafından geli- yormuş süslü takındı. Venedik doju ile baronların en mühimlerini Vlaher- na sarayına davet etti — Muahedelerle tesbit ediler bütün paralar verilecektir. Buyurun! - dedirt. ti. Evvelâ senyörler, baronlar, impara- torun davetine icabet edeceklerini söy- lediler. Sevinçle hazırlandılar, Lâkin hayatında birçok maceralara şahid olan ihtiyar ve tecrübeli âmâ Dandolo onların şüphelerini uyandırdı. Sakın Greklerin yeni bir oyunu- na kurban gitmiyelim! « dedi. Tahkikata giriştiler. İzak'la oğiu- nun uğradıkları feci akibeti öğrendi- ler, Murzufl'un bütün marifetleri mey- i dana çıktı. Bu haber üzerine, haçlıların hidde- ti son perdesini buldu, Baronlar ve şö- valyeler sulkasdın bu derecesini âkıl- larına sığdiramamışlardı. Öğrendikle- ri her teferrüat, kin ve gayzlarını biraz daha arttırıyordu. Aleksi'nin hataları- nı unuttular, İntikamını almağı kur- dular. Bir töplantı 'akdettiler. Bütün şef- ler; — Murzufl'a insafsızca ilânı harp etmek lâzımdır. - diyorlardı. Silâhşorlara papaslar da iltihak et- ti, Onlar da bu gasıbın en büyük se- mavi cezalara çarpılmasını diledi, Zi- ra bu adam, papalığa bağlanmış olan bu milleti o makamdan ayırmak İsti- yordu. N Lâtinler Galata tarafında böyle kay- nıya dursun, İstanbulda da Murzufl müdafaayı hazırlıyordu. Şehrin bütün lu nasıl aldı? sal | Kutedecek Bu sıralarda, Grekler, hadıların ge-.| milerini yeniden yakmak teşebbüsün- de bulundular, Fakat bu tecrübeleri de'akim kaldı. Artık surların arkası- na iyice saklandılar. Uzaktan Lâtin. lerin tehdidlerini, küfürlerini dinliyor dardı. Ehli salip, Galata sırtlarında mevzi . Düşmanlarından korkacak bir şeyleri yoktu. Fukat gıdaları gün-geç- tikçe eksiliyor,'sıkıntı çekiyorlardı. Henri Hainant isimli bir küman- danlarıni, erzak bulsun diye sefere Çi. | “kardılar. Bu zat, maiyetindeki asker. lerle birlikte Finepolis'e gitti. (Gayet eski bir şehir olan bu kasabanın izle- Ti bile şimdi mevcud değildir.) Haclı askerler orada ehemmiyetli miktarda ganimet tedarik ettiler. Ne buldularsa hepsini, deniz tarikile Lâ- tin ordugâhına yolladılar. Murzufl, haçlıların bu hareketinden haberdar olunca, geceleyin mâiyetin- de bir kuvvetle gizlice İstanbuldan çık- tı. Henri de Hajnant'nın orduya avdet için geçeceği yol üzerinde pusu kur- du. Grekler, ansızın bu askerleri bastır. dılar. Mahvedeceklerine kaniydiler, Fa-; kat haçlilar cesur kimseler oldukları için fena vaziyette bile canla başla dö- güşüp öyle müthiş bir mukavemet gös- terdiler ki, netiöede Bizanslılar mağ- lüp oldu. Kaçtılar. Murzufl az daha düşmanlarının eli- | ne esir düşecekti. Selâmetini atının sürati sayesinde temin etti. | Bu baskın esnasında Merihe izafe edilen bir sancak zıyaa uğradı. Bu, şeh. Ti kurtaran tılsımlardan sayıldığı için hâlk fena halde teşe'ümi etti, Eyvah! mahvolduk! İstanbul su- | - diye pek çok kimseler göz yaşı döktü. Lâtinler de, Kendi saflarında mu- kaddes bâyrağın dalgalandığını göre- rek cesâretlendiler, ves Cumartesi nüshamızda hâçlıların büyük muharebeye nasıl başladığını tasvir edeceğiz. Yürük Çelebi Bedia Stazer iyileşti Memleketimizin kıymetli kadın sa- natkârı Bedia Stazer, turneye hareket ettiği gün, trende ağır hastalandı; yola çıkarken yapmış olduğu bir en- Jeksiyonun yeri tehlikeli bir apse yap- tı, harareti kırkı geçti; sanatkâr, bay- gm bir halde Konyaya çıkardılar, derhal Konya Memleket hastanesine naklettiler. Konya Memleket hasta- nesi operatörü Dr, Asil Mukbil derhal müdahale ederek yarayı yardı, temiz- ledi ve sânatkârımızı, septisemi neti- cesi muhakkak bir ölümden kurtardı. Bedia Stazer, keridisdine büyük bir ihtimam ve şelkatle bakan, gün- de üç kere kendisini ziyaret ederek yarasının pansımanlarını bizzat ya- pan, bir an evvel iyileşip yoluna de- vam edebilmesi için hazakatinin bü- tün verimile çalışan Konya Memleket hastanesi operatörü Dr. Asil Muk- bil'e «Akşam; vasıtasile alenen teşek- kür etmektedir, Şimdi Konyada bulunan kiymetli sanatkârımiza, geçmiş olsun, deriz. Otomobil kazası Şoför Nureddihin idaresindeki oto- Hazineden aylık alan 18 Nisan 1899 mütekald. ve yetimler hakkında bir istatistik Memleketimizde ne kadar mütekaid ve yetim var? Ne kadar para alıyorlar? En çok nerelerde oturuyorlar? Maliye Vekâleti | haziran 1938 ta» || rihinde hazineden aylık a askeri ve mülki tekaüd, dul ve yetimlerin sayısını, aldıkları para miktarını ve memleket içinde oturdukları yerleri tesbit etmiştir. 1938, haziranında hazineden niaâş alan askeri yetimler 21:037, askeri mütekaidler 23,122, mülki yetimler 14,060, mülki -mütekaidler de 10,096 | dır. 1937 haziranından 1938 haziranın& Kadar askeri ve mülki dul ve yetim lerden 3465 kişinin Ikramiyeleri ve on senelikleri birden verilmek sure- tile hazine ile alâkaları kesilmiştir. Devlet hazinesinden tekaüd ve ye- tim: maaşı alanların sayısı ise 68315 kişidir. Hazine bir ayda askeri yetim ve tekaüd maaşı olarak 976, 86 tira, mülki yetim ve teksüd maaşı olarak ta 451.663 lira ödemektedir. Devletin tekaüd ve yetimi maaşı olarak verdiği | para 17.132.877 Niradır. Mütekaid ve yetimlerin oturmayı tercih ettikleri yerlerin başında İstan- | İstanbulda İ | bul vilâyeti gelmektedir. 18,370 i askeri, 10,038 i mülki olmak Üzere 28,682 kişi oturmaktadır. İs- tanbuldan sonra sırasile 3836 tekad ve yetimle Ankara ikinci, 3195 dul ve yetimle İzmir üçüncü, 2635 dul ve ye- timle Bursa dördüncü, 1445 dul ve ye- timle Konya beşinci, 1363 dul ve ye * altıncı, 1334 dul ve ye- edinci, 1239 dul ve ye- limle Kastamonu- sekizinci gelmekte dir. Mütekald ve yetimlerin oturmayı en az tertib ettikleri yerlerin başında ise 14 mütekaid ve'yetimle Hâkâri gelmektedir. 47 le Bingöl ikinci, 104 kişi ile Muş üçüncü, 121 kişi ile Ağrı dördüncü;-123 kişi ile Tunceli ci, 4137 kişi ile Bitlis altıncı ve 144 kişi ile Kârs yedinci gelmektedir. Mütekajd ve yetimlerin yüzde yet- mişi vilâyet merkezlerinde, ancak yüzde otuzu kaza merkezleri ve köy- lerde oturmaktadır. Mülki mütekaid ve yetimler nerelerde fazla On bir vilâyet müstesna; diğer bü- tün vilâyetlerde askeri mütekald ve yetimler, mülki yeyimlerden fazla bu- timle Bai | İunmaktadır. Mülki mütekaid ve ye- timlerin askerilere nazaran fazla bu- lunduklari yerler Hâkkâride 3 askeri, 11 mülki, Bingölde 17 askeri, 30 mül- ki, Muşta 18 askeri, 86 mülki, Bitlis- te 30 askeri, 107 mülki, Siirtte 47 as- keri, 142 mülki, Tuncelide 58 askeri, 65 mülki, Vanda 67-askeri, 141 mülki, Diyarbakırda 232 askeri, 259 mülki, Trabzonda 342 askeri, 316 mülki teka üd ve yetim bulunmaktadır. Çoruhta ise askeri ve mülki mülekaid Ve ye- timlerin sayısı 84 tür. Küçük bir hükümet yüzüncü yılını kutladı Luxembourg nasıl bir yerdir? istiklâlini nasıl kazanmıştır ? Grandüşes Charlotte, kocası ve altı çocukları Avrupanın garbinde, Fransa, AL manya ve Belçika arasında küçük bir hükümet vardır: Luxembourg. Bu hükümet, birkaç gün evvel istiklâli- nin yüzüncü yıldönümünü kutlamış- tır, Bu münasebetle büyük şenlikler yapılmıştır. Luxembourg'un mesahası 2,600 ki- lometre murabbaı, nüfusu 400 bin ka- dardır. 90 mayıs 814 tarihli Viyana muahedesi burasını Prusyaya bağla- mıştı. Viyana kongresi burasını Prus- yadan ayırarak bir grandüklük yap- mış, fakat Hollandaya bağlamıştır. 1830 senesinde Belçikalılar Hollan- dalılara karşı ayaklanmışlar, istiklâl mücadelesine girişmişlerdi. Luxem- bourg'lular da bu mücadeleye iştirak etmişler ve Hollandadan ayrılmışlar. dır. Fakat bu defa Belçikaya bağlan- mışlardır. Nihayet 19 nisan 1839 da Londra muahedesile istiklâllerini ka- | zanmışlardır. Luksembourg'da devletin başında | “bir grandük bulunur. Fakat son de- fa erkek bulunmadığından, tahta Marie Adelaide geçmiştir. Marle Adelaide 18 haziran 913 te tah- | tı, hemşiresi prenses Charlotte'a bi- rakmıştır. Orandüşes Charlotte 23 ikincikâ- nun 896 da doğmuştur. 1919 da Dük de Borubon Parme ile evlenmiştir. Bü izdivaçtan altı çocuğu olmuştur. 'Grandüşes, kocası ve çocuklarile s8* kin bir hayat geçirmektedir. Luxembourg muhtelif istilâlara uğ”. ramıştır. Bunun için lisanı almancâ, ingilizce ve fransızcadan mürekkep bir dildir. Memlekette hemen herkes almanca ve fransızca bilir. Luxembourg bir ziraat memleketi” dir. Gülcülük'çok ileri gitmiştir. Sa” nayle gelince, çinicilik, deri, demif fabrikaları ilk safta gelir. Memleket” te Fransız kanunları caridir, FransıZ kültürü hâkim vaziyettedir, Luxembourg'un askeri kuvveti pe azdır. 2 zabit, 135 neferden mürekkep hassa kuvveti, 6 zabit, 170 neferde | mürekkep gönüllü kıtası vardır. (23 NİSAN) ÇOCUK BAYRAM Bayram yaklaşıyor. Şimdi” den yavrularımızın hazırlık” larını yaparsak Çocukları: mız Bayramı daha neşeli. geçirirler! i

Bu sayıdan diğer sayfalar: